DGB’li Enise İlin’e yönelik tacizlere dair açıklama
İzmir’de hileli referandumu protesto eylemlerine katıldığı için tutuklanan DGB’li Enise İlin, bu sefer de polisin yönlendirmesiyle, babası ve amcasının yanı sıra akrabası olduğunu öne süren kişilerce saldırı tehditleriyle karşılaştı. İlin’in yanı sıra annesi, arkadaşları ve DGB’li yoldaşları da tehditlere maruz kalırken, 26 Temmuz Çarşamba günü İzmir’de konuya ilişkin basın toplantısı düzenlendi.
İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi’nde saat 13.30’da başlayan basın toplantısında ilk olarak, İlin’in tutuklanmasına gerekçe gösterilen hileli referanduma ve ‘Hayır’ eylemlerine değinildi. İlin’in 6 üniversite öğrencisi ve bir gazeteciyle birlikte tutuklandığı hatırlatılarak, davanın 10 Temmuz’da görülen ilk duruşmasında tahliye edildiği ifade edildi.
Açıklamada hapishaneden çıktıktan sonra İlin’in, annesi ve kardeşlerini görmek için Ankara’ya gittiği, babasının şiddetli baskı, küfür, aşağılama ve hakaretlerine maruz kaldığı, bu saldırı sonrasında İzmir’e geri döndüğü belirtildi. İzmir’e döndüğünde ailesine iyi olduğunu haber vermiş olmasına rağmen babası tarafından İlin’e, arkadaşlarına ve DGB’lilere yönelik tehditlerin devam ettiği aktarıldı.
İlin’e ve annesine “Hepinizin canı yanacak” tehdidi
Kendilerini polis olarak tanıtan kişilerin, İlin’in ve arkadaşlarının evlerine ve Bornova’daki gençlik kültür merkezine giderek tacizlerde bulunduğu dile getirilen açıklamada, tehdit mesaj ve telefonlarının devam ettiği belirtildi. İlin’in dayısı olduğunu ve Manisa’da bulunduğunu söyleyen Murat Karataş’ın tehditlerine dikkat çekildi. İlin’in arkadaşlarını telefonla arayıp mesaj atan Karataş’ın; “Başbakanlıkta müsteşarla görüşeceğini, bunun sonunun kötü olacağını, Enise’yle birlikte annesinin, arkadaşlarının ve herkesin canının yanacağını” söyleyerek açıktan tehditte bulunduğu belirtildi. Açıklamada son olarak “Başta DGB’li Enise İlin olmak üzere, annesinin ve arkadaşlarının başına gelebilecek her şeyden başbakanlık, meselenin parçası olan müsteşarlar, milletvekilleri ve İzmir Emniyet Müdürlüğü sorumludur” denildi.
“Baskılar nedeniyle İzmir’e döndüm”
Açıklamanın ardından söz alan İlin, “Hilelerle, hurdalarla çıkartılan ‘Evet’e karşı sokaklara ilk çıkan biz gençler olduk” diyerek, gözaltına alındıktan sonra hapishanede yaşadığı saldırılara değindi. İlin, tahliye olduktan sonraki süreci anlatarak devam ettiği konuşmasında, ailesiyle Ankara’ya döndüğünü, ancak giderken ve evde babasının hem kendisine hem yoldaşlarına ağır küfür ve hakaretlerde bulunduğunu, evde ise ağır bir psikolojik baskıya maruz kaldığını ve bu nedenle öğrenim gördüğü il olan İzmir’e gelerek mücadeleye devam etmek istediğini söyledi.
İlin “namus” çarpıtmasıyla hedef gösterildi
Ailesinin Kürt bir aile olduğunu, devrimcilere saygı gösterdiklerini ve desteklediklerini söyleyen İlin, ancak meselenin çarpıtılarak “evden kaçtı, kocaya kaçtı” diye yayıldığını, “namus” ve “töre” adı altında kendisinin hedef gösterildiğini belirtti. İlin, tacizlerin devletin kolluk güçlerinden, polisten bağımsız olmadığını, aileyi kullanıp baskıyı arttırarak mücadeleden yıldırılmaya çalışıldığını söyledi.
“Hiçbir şey beni bu mücadeleden alıkoyamaz”
İlin, bu ülkede kadınların yaşadıkları sorunlara değinerek gerici feodal değerlere karşı Kürt kadınların “özgürlük ve eşitlik” için mücadelesinden bahsetti. Kendisinin hem Kürt, hem de devrimci olduğunu ifade eden İlin “Konuyu ‘töre’, ‘namus’ gibi yanlara çekerek beni yıldıracaklarını düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Eğer yoldaşlarımın başına herhangi bir şey gelirse devlet başta olmak üzere, babam, amcam ve dayım olduğunu söyleyen, bana şimdiye kadar hiçbir emeği olmayan kişiler sorumludur” diye konuştu. İlin, hiçbir şeyin kendisini bu mücadeleden alıkoyamayacağını vurgulayarak konuşmasını bitirdi.
Ardından İlin’in ailesi tarafından sürekli telefonla aranarak taciz ve tehdit edilen Kardelen Yoğungan söz aldı. Yoğungan, kadınların yaşadığı toplumsal sorunlara değinerek neden mücadele ettiğini anlattı. Yoğungan, suç duyurusunda bulunduklarını, başlarına herhangi bir şey gelirse de sorumlusunun İzmir polisi olduğunu söyledi.
“Ailelerimizi kullanıp karşımıza çıkartarak bizleri yıldıramazsınız”
Son olarak Devrimci Gençlik Birliği adına okunan açıklamada ise sömürü düzeninin gençliğe dayattığı geleceksizliğe değinilerek, bu düzene karşı mücadele etmek gerektiği vurgulandı. Devletin mücadele edenlerin önüne her zaman barikatlar koymaya çalıştığı, bazen de aileyi kullandığı söylenerek şu ifadelerle açıklama noktalandı: “Bizleri ailemizle karşı karşıya getirmeye çalışmalarına rağmen, mücadele etmeye devam edeceğiz. Yoldaşımız Enise İlin’in yanında olmaya devam edeceğiz. Başına gelebilecek en ufak şeyin bile sorumlusunun, devlet ve kullandığı akrabalar olacağını söylüyoruz. Enise İlin yalnız değildir! Enise İlin’in devrimci olduğunu onun için de İzmir’e geldiğini kimse unutmasın.”
Kuran kursunda 9 yaşındaki çocuğa tecavüz
Dinci gericiliğin çocuklara yönelik taciz ve tecavüzleri “din eğitimi” adı altında devam ediyor. Daha önce defalarca taciz ve tecavüzlerle gündeme gelen tarikat yurtları ve Kuran kurslarında yaşanan bu çürümenin ne kadar geniş bir alana sirayet ettiği yansımaya devam eden haberlerle ortaya seriliyor.
Son olarak Ağrı’da bir yatılı Kuran kursunda 9 yaşındaki öğrencinin kurs hocasının tecavüzüne uğradığı ortaya çıktı.
Ağrı’da İmam Buhari Yatılı Erkek Kuran Kursu’nda kalan 9 yaşındaki U.P. adlı erkek öğrenci, Kuran hocası olan 17 yaşındaki Y.K.’nin tecavüzüne uğradı.
Yetim kaldığı için yatılı bu kursa verildiğini belirten U.P. bir yıldır kursta kaldığını belirterek kendisini taciz eden Y.K’nın, tacizleri kimseye söylememesi için kendisini döverek tehdit ettiğini anlattı. U.P., geçen yıl Kurban Bayramı öncesi Y.K.’nın odanın kapısını kilitlediğini ve kendisine tecavüz ettiğini söyledi. U.P., Y.K.’nın dövmesinden korktuğu için sesini çıkarmadığını ifade etti. Kurban Bayramı’nda kursun boşalmasından yararlanan Y.K.’nin kendisine bir daha tecavüz ettiğini belirtti.
İddiaları reddeden ve kendisine iftira atıldığını savunan Y.K. “çocuğun nitelikli cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve yaralama” suçlarından ötürü 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle Ağrı Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açılarak tutuklandı. Kurstaki diğer görevliler hakkında da soruşturma açıldığı belirtildi.
|