18 Kasım 2016
Sayı: KB 2016/43

Tek çıkış yolu devrimci direniştir!
Faşizm, demokrasi mücadelesi ve devrim
Bakanlık kararının ardından derneklere OHAL mührü
“OHAL’inizi de mührünüzü de tanımıyoruz!”
"Sokakları, alanları mühürleyemezler!"
“Baskıya karşı direnmek haktır ve meşrudur!”
Erdoğan’dan yeni bir “U” dönüşü
Gün Kürt halkıyla dayanışmayı büyütme günüdür!
Ekim Devrimi ve ulusal sorun
Ekim Devrimi ve devrimci parti
Bir bankanın raporu ve Ekim Devrimi’nin yadsınamayan anlamı
Gerici savaşlar, ‘insan hakları’ ve ‘sivil’ ölümleri
Kapitalist dünyadan sefalet manzaraları
AKP’nin 2017 programı
“Fiili mücadeleyle hakkımızı kazanacağımıza inanıyoruz!”
Günsan işçileri üretimi durdurdu
İstanbul Üniversitesi direnişi üzerine
20 Kasım Uluslararası Çocuk Hakları Günü
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

AKP’nin 2017 programı

 

Sermayenin her türlü ihtiyacını karşılamak için seferber olmuş olan AKP iktidarının bu alanda yaptıkları ortada. İşçi ve emekçilerin alınteriyle dolan devletin para kasaları kapitalistlere sınırsızca açılmış durumda. Hatta ilk elden Erdoğan’ın çağrısıyla patronlara “bu fırsatı kaçırmayın” deniliyor.

Bilindiği üzere Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ile emeklilik hakkı ortadan kaldırilmaya çalışılırken, sigorta şirketlerinin talanının önü açılmıştı. Böylece sağlık gibi birçok kamu hizmetinden faydalanmak isteyenlerin bu istemleri, yakın gelecekte sigorta şirketlerine yatırılan miktarlar ölçüsünde karşılanacak. Sigorta primi bu “hizmetlerin” ne kadarını karşılıyorsa BES’liler o kadarından faydalanabilecek. Bu haliyle Amerikan tipi sigorta sistemi yürürlüğe girmiş oldu. Örneğin sağlık alanında masraflı olan ameliyatları karşılamayan sigorta primleri nedeniyle emekçiler bu ameliyatları olamayacak, bir nevi ölüme terk edilecekler. 2016 yılında hayata geçirilen bir başka saldırı ise kiralık işçiliğin önünü açan düzenlemeler oldu. Özel İstihdam Büroları’nın artık yasallaşmış olmasıyla birlikte kiralık işçilik devri başladı.

2017 yılında da işçi ve emekçileri daha kapsamlı saldırılar bekliyor. Siyasal alanda baskılarını arttıran AKP iktidarı, sınıfa yönelik sosyal yıkım saldırılarına da hız vermeye hazırlanıyor. Öncelikli hedefi kıdem tazminatı hakkını ortadan kaldırmak olan AKP’nin 2017 programı, kapsamlı saldırı başlıkları içeriyor.

Emekçileri köleleştirmek için “sosyal diyalog” mekanizması

Kölelik düzenini pekiştirmek için atılacak adımlar, “sosyal diyalog” mekanizmalarıyla işçi ve emekçilere dayatılmak isteniyor. Kirli icraatlarını önceden bildiğimiz ESK’nin (Ekonomik ve Sosyal Konsey) yapısı değişecek. AKP’nin 2017 programına göre “mevcut sosyal diyalog mekanizmalarının etkinliğini arttırmaya yönelik olarak ESK yeniden yapılandırılacak.” Hükümet, patron ve satılık sarı sendika temsilcilerinin oluşturacağı “sosyal diyalog” merkezi vasıtasıyla işçi ve emekçiler, açık ya da gizli “ikna odalarında” ikna edilmeye, eylemli tepkilerin önüne geçilmeye çalışılacak.

Saldırılar arasında öne çıkan uygulamaların başında ise kıdem tazminatlarının fona devredilmesi, kamuda performans sisteminin hayata geçirilmesi, kamuda çalışma sisteminin değişmesi ve mülakatla atamaların yaygınlaştırılması geliyor.

Cumhuriyet gazetesinin konuyla ilgili yaptığı bir haberde, hükümet yetkililerinin “bireysel hesaba dayalı kıdem tazminatı sistemine yönelik mevzuat çalışması yapılacaktır” dediği belirtiliyor. Hükümet bu saldırıyı hayata geçirmek için tarih de vermiş bulunuyor; 2017 Mart ayı. Böylece diğer saldırıların devamı olarak iş güvencesini kaybetmiş olan işçi ve emekçilerin kıdem tazminatı hakkı da gasp edilecek.

Kamu emekçileri sendikalarının karşı çıktıkları “performans sistemi” de önümüzdeki dönem içerisinde hayata geçirilecek. Yıl sonuna kadar yapılacak bu uygulama için “Performans Değerlendirme Kılavuzu” hazırlanacağı da ifade ediliyor.

Programa göre yıl sonuna kadar tüm kamu kurum ve kuruluşlarında personel sistemi, işe alımdan emeklilik sonrasına kadar tüm süreçler sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda yeniden ele alınacak.

Bu saldırı kamu emekçilerine yönelik gözaltı, tutuklama, görevden alma saldırılarının da asıl amacını göstermektedir. Sermaye devleti olası bir direnişin önünü şimdiden kesmek istemektedir.

Kamu emekçilerinin eleştirilerine karşın kamuya alımlarda mülakat yaygınlaştırılacak. Kamuda işe alımlarda yazılı ve sözlü sınav esas olacak. Bu da yıl sonuna kadar gerçekleştirilecek. AKP ve onunla işbirliği içinde olanlar devlet kadrolarına kendi yandaşlarını yerleştirmeye devam edecekler.

Programda “sivil toplum kuruluşları”nın (bunu demokratik kitle örgütleri ve yandaş STÖ’ler olarak okumak gerekir) hukuki statüleri, kurumsal yapıları, faaliyetleri, kamu kurumlarıyla ilişkileri, finansal kaynakları gibi alanlara yönelik düzenlemeler yapılacağı da belirtiliyor. Bu yolla yandaş olanların önü daha bir açılırken, diğerlerinin faaliyet alanları iyice sınırlandırılacak.

Sonuç olarak AKP’nin 2017 programı işçi sınıfına yönelik yeni bir saldırı programıdır. Sermayenin çıkarları doğrultusunda hazırlanan bu programa karşı emekçiler kendi mücadele programlarıyla çıkmalıdır. Bu, başta üretimden gelen gücün kullanılması olmakla birlikte fiili ve meşru her türlü direniştir. 2017 yılının, sermaye sınıfı ve işçi sınıfı arasında 100 yıl önceki büyük hesaplaşmasına layık bir yıl olması için hem işçi sınıfına hem de sınıf devrimcilerine ve sınıftan yana olanlara önemli görevler düşmektedir.

 

 

 

 

Ankara İşçi Okulu’nun ilk dersi

 

Geçtiğimiz ay gerçekleşen Ankara İşçi Meclisi’nde alınan karar doğrultusunda planlanan Ankara İşçi Okulu’nun ilk dersi 13 Kasım’da gerçekleşti. “İşçi Sınıfı Tarihi” başlığını taşıyan ilk dersin sunumunu Prof. Dr. Yüksel Akkaya gerçekleştirdi.

İşçi sınıfının oluşum tarihini insanlığın iki büyük özgürlükten kaçış eyleminden biri olarak tanımlayan Yüksel Akkaya, insanlık tarihi boyunca işçi sınıfının gelişim sürecini ayrıntılı bir sunumla ele aldı. İşçi sınıfı mücadelesinin gelişimi ve temel uğrak noktalarını da ifade eden Akkaya, işçi sınıfının sömürü düzenini yaşanabilir hale getirmek değil, yıkma mücadelesi vermesi gerektiğini ifade etti.

Dünyada işçi sınıfının ve mücadelesinin gelişim süreçlerine dair yaptığı özlü sunumun ardından Türkiye’de işçi hareketinin gelişim sürecine dair de temel noktaları ifade eden Akkaya, kapitalistler için işçinin bir özne değil nesne olduğunu söyleyerek işçiyi değerli kılanın işçinin kendisine duyduğu saygı olduğunu ve umutlu, güvenli ve öfkeli olmanın gerekliliğini dile getirerek sunumu bitirdi.

Kızıl Bayrak / Ankara


 
§