8 Nisan 2016
Sayı: KB 2016/14

Gündem: Devrimci 1 Mayıs
Miadı dolan işbirlikçiye burun sürtme operasyonu
4 Nisan ‘utanç günü!’
Emperyalist kapitalizmin ahlaki çöküntüsü!
“Cizre’de 665 kişi katledildi”
Direnişin 1 Mayıs’ına!
Devrimci olmayan her şey çürür!
Kastaş’ta direniş devam ediyor
Yeni Çeltek işçileri açlık grevine başladı
Üç ayda 415 işçi iş cinayetinde katledildi
İşçi-emekçi kadınlar haksız ve kirli savaşlara neden karşı çıkmalıdır?
Kiralık işçi yasa tasarısı
Gençliğin geleceği ve özgürlüğü kavga alanlarında
Meslek liseliler buluşuyor!
Sultanın mühimmat deposu
Suriye’de “siyasi çözüm” dansı
Suudi Arabistan’ın “İslam İttifakı”
“Sokaklar fırçamız, alanlar paletimizdir”
Pablo Picasso’yu ölümünün 43. yılında saygıyla anıyoruz!
Osmanlı’dan bugüne Bursa’da emek ve işçi hareketleri
Talat Türkoğlu’nun failleri cezalandırılsın!
1 Mayıs'ta alanlara!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Cizre’de 665 kişi katledildi”

 

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 79 gün “sokağa çıkma yasağı” ve katliam saldırılarının sürdüğü Cizre’de yaptığı incelemeler sonrası rapor oluşturdu.

6-8 Mart tarihleri arasında Cizre’nin Yafes, Sur, Cudi ve Nuh mahallelerinde yapılan incelemeler sonucu oluşturulduğu belirtilen raporda, Genelkurmay’ın 24 Şubat itibariyle Cizre’de öldürülenlerin sayısını 665 olarak açıkladığı hatırlatıldı ve Yafes, Cudi ve Sur mahallelerindeki bütün evlerin yıkıldığı aktarıldı. Tahribatın havan, bomba atar, tank atışları sonucu oluştuğu belirtilen raporda ilçede su olmadığı, altyapının tamamen tahrip olduğu, keskin nişancıların hareketli olan her şeye ateş ettiği de yer aldı. Devlet güçlerinin girdiği evlerdeki eşyaların çalınmış veya tahrip edilmiş olduğunun aktarıldığı raporda, duvarlara ırkçı ve cinsiyetçi yazılar yazıldığı belirtildi. Evlerin yanı sıra TİHV ve Tabip Odası’nın ilçede kullandığı merkezin kapılarının kırıldığı, içerisinin talan edildiği anlatıldı.

Mahallede yaşayanların katliam saldırılarının 15-20. günleri arasında evlerini terk etmek zorunda kaldıkları belirtilen raporda, zırhlı araçlardan “Evlerinizi boşaltın, boşaltmazsanız yıkacağız, kimyasal silah kullanacağız” anonsları geçildiği ifade edildi.

“Deliller yok edildi”

Raporda 200’den fazla kişinin katledildiği bodrumlara dair de gözlemler yer aldı. Buna göre, ‘ikinci vahşet bodrumu’ diye tabir edilen yerdeki delillerin ortadan kaldırılması için buradaki molozların Dicle Nehri’ne döküldüğü, yine mahallenin çeşitli yerlerindeki enkazların iş makineleri ile başka yerlere dağıtıldığı aktarıldı. Savcılığın etkin soruşturma yürütmediği ifade edildi. Raporda ‘vahşet bodrumları’ndan hala ceset kokusu geldiği de yer aldı.

Raporun devamında Cizre’deki katliam saldırıları ile ilgili Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan başvuruların reddedildiği, başvuru sahiplerinin de ilçede katledildiğine dikkat çekildi.

İlçede katledilenlerin cenazelerinde yapılan otopsinin Birleşmiş Milletler (BM) Minnesota Otopsi Protokolü’ne uygun olmadığı, cenazelerin kimlik bilgileri ve ölüm nedenlerine ilişkin bilgilere yer verilmediği, ailelerden habersiz cenazelerin defnedilmesine çalışıldığı aktarıldı. Raporda, 2 Mart tarihinde Cizre savcısının ‘vahşet bodrumu’na “bina yıkılabilir” gerekçesiyle girmediği de hatırlatıldı.

“Hak ihlalleri ve insanlık suçu yaşandı”

Katledilenlerden 38’inin çocuk olduğu belirtilen raporda, Cizreli çocukların çatışmalardan sonra psikolojik rahatsızlıklarının olduğu da eklendi.

Raporda, “sokağa çıkma yasakları” boyunca yaşam hakkı ve işkence yasağı ihlali, mülkiyet, barınma, eğitim, sağlığa erişim, özel hayatın gizliliği, haberleşme haklarının ihlal edildiği, yapılanların insanlık suçu boyutlarında olduğu ifade edildi.

Ayrıca, afet bölgesi ilanları ve hızlı kamulaştırmaların devletin işlediği suçların delillerini ortadan kaldırmak amaçlı olduğuna dikkat çekildi.

 

 

 

 

Komünist tutsaklar avukatlara saldırıyı kınadı

 

Geçtiğimiz hafta ÇHD’lilerin davası için basın açıklaması yapan avukatlara yönelik saldırıya ilişkin, TKİP dava tutsakları açıklama yaptı. Sincan 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nden TKİP dava tutsakları adına Onur Kara tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

(…) Gün geçmiyor ki; en ufak bir basın açıklaması, gösteri, toplantı etkinliği, demokratik haklar ve özgürlükler ‘ileri demokrasinin’ kan deryasına dönüştürdüğü şiddet ortamında boğulmasın.

Bunun son örneğini geçtiğimiz hafta her türlü hukuksuzluğun hukuk adına pazarlanıp, yutturulduğu ve Avrupa’nın en büyüğü olmasıyla övünülen bir adliye binasında yaşamış olduk.(…)

Elbette bu saldırganlığı ve devlet terörünü Tahir Elçi’nin katledilmesinden, sermaye iktidarının her türlü muhalefete yönelik gerçekleştirdiği azgınlaşan saldırılardan bağımsız görmüyoruz. Fakat giderek dozajı artan faşist saldırganlığı ve pervasızlığı da kanıksamayacağımızı buradan bir kez daha bildirmiş oluyoruz.

Sincan’daki komünist tutsaklar olarak devrimci avukatların onurumuz olduğunu ve onurumuzu çiğnetmeyeceğimizi bu vesileyle hatırlatmış olalım. Başta Zeycan Balcı Şimşek olmak üzere saldırıya uğrayan ve yaralanan tüm avukatlara ve dostlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor ve acil şifalar diliyoruz.”

Şakran Kadın Kapalı Hapishanesi’nden TKİP dava tutsağı Evrim Erdoğdu’nun açıklaması ise şöyle:

Sermaye iktidarı toplumsal mücadelenin fay hatlarında biriken öfkeyi dizginleyip bastırmak için açık-gizli örgütlenmelerle, fiili sıkıyönetim yasaları ile işçilere, emekçilere, Kürt halkına var gücüyle saldırıyor.

(…)

ÇHD’li devrimci avukatlara dönük ölçüsüz polis saldırısının arkasındaki neden sokakların yasak üzerine yasakla kitlelere kapatıldığı günlerde işçilere, emekçilere sokaklardan uzak durma mesajının verilmesidir. Bu ablukayı ve faşist saldırganlığı kitlelerin, işçi sınıfının birleşik mücadelesi ekseninde sokaklara taşan öfkesi dağıtacaktır.

Avukatlarımıza yönelik faşist zorbalığın hesabını sınıf mücadelesinin yasalarına dayanarak soracağız! ÇHD yalnız değildir!”

 

 

 

 

Devlet Silopi’de katliam gerçekleştirdi

 

Şırnak’ın Silopi ilçesinde “sokağa çıkma yasağı”nı 5 Nisan’dan itibaren tekrar uygulamaya koyan devlet, ilçedeki saldırılarını da yoğunlaştırdı. 6 Nisan’da Barbaros Mahallesi’nde bir kez daha katliam gerçekleştirdi. Tanklarla yapılan bombalama sonucunda 20 kişinin bulunduğu evin yıkıldığı, İsa, Ahmet, Muhyettin ve Saadettin Tonguç’un enkaz altında kalarak yaşamını yitirdiği belirtildi. Saldırı sırasında evde bulunan Nurettin Tonguç’un aktardığına göre, devlet cenazelerin alınmasına da engel oldu.

Yüksekova’da abluka

Hakkari’nin Yüksekova (Gever) ilçesinde de birçok mahallede saldırıların yoğunlaştığı, bununla birlikte YPS ve YPS-JIN ile katliam timleri arasında çatışmaların arttığı bildirildi. 6 Nisan’da devletin saldırı aygıtlarının Cumhuriyet Mahallesi’ne girmeye çalıştığı mahallede 2 büyük patlama meydana geldi. Güngör Mahallesi’nin girişinde ise tanklarla binalar bombalandı.

 
§