4 Mart 2016
Sayı: KB 2016/09

MESS, devlet ve sendikal bürokrasi saldırıya geçti
Savaşa, sosyal yıkıma ve gericiliğe bütçe!
Sur’da yeni bir katliam hazırlığı
Katillere yasal koruma!
İşçi sınıfı, meşruluğuna yaslanarak kazanacaktır!
Sınıf devrimcileri fiili-meşru mücadeleye çağırdı
DİSK’ten saldırılara karşı eylemler
Esas sorun patronların mülkiyeti gasp etmesidir
Saadet Sakız işçilerinden ek zam talebi
“Karanlığa teslim olmayacağız!”
Renault’da kıyım ve direniş
Renault’da saldırı MİB’lilere gözaltı
Kadın İşçi Kurultayı Sonuç Bildirgesi
Türkiye’de kadın işgücü ve gelişimi - 4
Dünya kadın örgütlenme deneyimleri üzerine - 4
Bin yılların mirası
Komintern: Dünya devriminin partisi - A. Engin Yılmaz
Suriye’de ateşkes süreci ve savaş tehditleri
“Muhafazakarlar” geriliyor “Reformcular” güçleniyor
İsviçre’de ‘yabancı’ düşmanı yasa teklifi reddedildi
Devrimci gençlik faaliyetleri sürüyor
Bıjî Heştê Adarê
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kadın İşçi Kurultayı Sonuç Bildirgesi….

Emeğin özgürlüğü mücadelesinde BİZ DE VARIZ!

 

İşçi Emekçi Kadın Komisyonları tarafından “Emeğin özgürlüğü mücadelesinde BİZ DE VARIZ!” şiarıyla örgütlenen Kadın İşçi Kurultayı, 21 Şubat 2016 tarihinde gerçekleştirildi. Kurultaya farklı kentlerden, ağırlığını kadın işçi ve emekçilerin oluşturduğu yüzlerce kişi katıldı. Kadın işçilerin sorun ve taleplerinin, deneyim ve önerilerinin tartışıldığı kurultayda onlarca kadın işçi söz alırken, salona mücadelenin coşkusu hakim oldu.

Çok yönlü siyasal ve ekonomik kriz koşullarının yaşandığı bir süreçte, güncel devrimci siyasal görevin devrimci sınıf hareketi yaratmak olduğu tespitinin yapıldığı kurultayda, bu hedefe bağlı olarak kadın işçilerin örgütlenmesinin önemi ortaya konuldu.

Kadın İşçi Kurultayı’nda, emeğin özgürlüğü mücadelesinde kadın işçilerin örgütlenmesinin önündeki engeller ve çözüm yolları tartışılmış, önümüzdeki döneme dair şu tespitlerde bulunulmuş ve kararlar alınmıştır:

*Baskı, sömürü ve savaşların hakim olduğu günümüz dünyasında tek çıkış işçi sınıfı ve emekçilerin kendi iktidarını kurmasıdır. İşçi kadınlar ise sömürü ve eşitsizliğe karşı sınıf mücadelesinde yerini almalı, örgütlenmelidir. Yüz yıllardır örselenen, ezilen işçi kadınların mücadele ve örgütlenmesinin önünde birçok engel bulunmaktadır. Bunların başında da gerici değer yargılarını da içeren, kadını ikinci cins gören burjuva ideolojisi gelmektedir. Aynı zamanda bunları fiziki engeller ve politik engeller tamamlamaktadır. Kurultayımız, sermaye sınıfının kadın işçilerin örgütlenmesinin önüne çıkardığı tüm ideolojik, fiziksel, politik engellere fabrika zeminlerinden başlayarak karşı çıkmanın önemini ortaya koymakla birlikte; sorunların ve acıların kaynağı olan sömürü düzenine karşı mücadele etmenin, yani siyasallaşmanın önemine dikkat çekmiştir. Bu temelde engellerin salt propaganda ile aşılamayacağına, işçi sınıfının eylemi ve mücadelesini büyütmenin önemine işaret edilmiştir.

* Kadın işçilerin örgütlenmesi ve mücadelesinin önündeki fiziki engellerin başında sermayenin kapsamlı saldırı politikaları gelmektedir. Bu temelde:

- Kadın işçileri de doğrudan etkileyen Kiralık İşçi Büroları, Yarı Zamanlı Çalışma, UİS, Kadın İstihdam Paketi, Aile Paketi vb. uygulamaların asıl kapsamını anlatan düzenli ve sistemli teşhir çalışmalarının yanısıra, kadın işçileri eyleme, harekete geçmeye çağıran çalışmalar yürütülmesi,

-İşçi sınıfının kazanılmış haklarına dönük en kapsamlı saldırılardan biri olan Kıdem Tazminatı’nın gasp edilmesine karşı mücadelenin yükseltilmesi,

-Sektör, kadrolu, taşeron ayrımı yapmadan kadın işçilerin yan yana geleceği zeminlerin oluşturulması. Özellikle Kadın İşçi Komisyonları’nın işlevsel bir olanağa dönüştürülmesi,

-Kadınların evde geçirmek zorunda kaldığı zamanları gözeterek, işçi-emekçi kadınları çalışma yaşamının dışında da kuşatan bağlar kurulması,

-Fabrikalarda, çalışma alanlarında erkek işçilerle beraber taban birliktelikleri oluşturulması, Bunun yanı sıra “sınıfa karşı sınıf’’ bilinci yaratacak bir çalışma hattı örülmesi, sınıfı ve sınıfın bir parçası olan işçi kadınları da siyasallaştıracak bir bakışla davranılması kararlaştırılmıştır.

*Günümüzde kadınlar çok yönlü cinsel baskı ve saldırı ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu saldırılar AKP gericiliği ile daha da derinleşmektedir. Fabrika zeminlerinden başlayarak kadın işçi ve emekçiler üzerindeki her türlü cinsel şiddet, baskı ve saldırıya karşı mücadelenin örgütlenmesi gerekmektedir.

*İçinden geçtiğimiz süreçte, Kürt halkına yönelik pervasızca saldırılar daha da artmış bulunmaktadır. Bizzat devlet eliyle tırmandırılan şovenizm ile halklar arasında düşmanlık yaratılmaktadır. İşyerlerinde ise, bizzat patronlar tarafından ayrımcılık körüklenmekte ve şovenizm, sömürünün üstünü örtmek için kullanılmaktadır. Fabrikalarda patronların işçileri Türk-Kürt, Alevi-Sunni, kadın-erkek diyerek bölme çabalarına karşı, sınıf bilinci ve kimliğini kuşanarak her ulustan işçilerin birliğini sağlamak için mücadele yükseltilmelidir. Aynı zamanda her siyasal ve toplumsal soruna işçi sınıfının penceresinden bakılmalı, haklı ve meşru talepleri yok sayılan, katledilen mazlum bir halkla ve Kürt kadınlarıyla dayanışma yükseltilmelidir.

*Başta Ortadoğu coğrafyası olmak üzere dünya ölçeğinde savaş ve saldırganlık politikaları tırmandırılıyor. Savaş koşullarında ezilen halkların yaşadığı yıkımı en ağır şekilde kadınlar hissediyor. Bu temelde emperyalistlerin savaş ve saldırganlık politikaları karşısında kadın işçi ve emekçiler içinde “işçilerin birliği, halkların kardeşliği” şiarıyla çalışmalar yürütülmeli, kadın işçi ve emekçilerin savaş politikalarına karşı eylemli tepkileri örgütlenmeli, başta Ortadoğu halkları olmak üzere ezilen halklarla dayanışma içinde olunmalıdır.

*Ağır çalışma koşulları ve uzun çalışma saatlerinin yarattığı fiziksel ve zihinsel çürüme ve yozlaşmadan korunmak, sömürüyü sınırlama, çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirme mücadelesinden geçmektedir. Bu mücadele, emeğin korunması mücadelesidir. Bugün işçi sınıfı vereceği dişe diş mücadelelerle taleplerini burjuvaziden söküp alabilir. Ama kazanımların kalıcı olabilmesi işçi ve emekçilerin iktidarı kendi eline alabilmesi, yani sosyalizm ile mümkündür. Sömürü düzeni var oldukça patronlar, işçilerin kazandıkları hakları geri almak için her daim uğraşacaktır. Tam da bundan dolayı emeğin korunması mücadelesinin emeğin özgürleşmesi mücadelesine dönüştürülmesi zorunluluktur.

Kurultayımız, tüm kadın işçi ve emekçileri sermayenin egemenliğinden kurtulmak için “sınıfa karşı sınıf” şiarıyla şu güncel talepler için mücadeleyi yükseltmeye çağırmaktadır:

- 7 saatlik iş günü, 35 saatlik çalışma haftası

- Kesintisiz 2 günlük hafta tatili, 6 haftalık yıllık ücretli izin

- Herkese insanca yaşamaya yeten ücret!

- Herkese iş, herkese iş güvencesi!

- Eşit işe eşit ücret

- Her türlü fazla mesainin yasaklanması

- Her işyerinde ara dinlenme paydosları; sağlıklı, doyurucu yemekler, servis hakkı

- Teknik nedenlerle ya da toplumsal hizmetlerin gerektirdiği zorunlu durumlar dışında, gece çalışmasının (22.00-06.00) yasaklanması. Zorunlu gece çalışmasında 4 saatlik iş günü ve artı ödeme

- Kadın işçilerin kadın, ana ve çocuk sağlığına zararlı işlerde çalıştırılması yasağı. Doğumdan önce ve sonra 3’er aylık ücretli izin, tıbbi bakım ve yardım. Kadınların çalıştığı tüm işyerlerinde kreş ve emzirme odaları.

-14 yaşından küçük çocukların çalıştırılmasının yasaklanması. 14-18 yaş arası çocuklar için maddi üretimin genel ve mesleki eğitimle birleştirilmesi. 16-18 yaş arası için 4 saatlik, 14-16 yaş arası için 3 saatlik işgünü.

-İş güvenliğine ve sağlıklı çalışma ortamına ilişkin teknik ve sıhhi düzenleme ve önlemler. Bunun işyeri temsilciler kurulu ve sendikalar tarafından sürekli denetimi. İşçi temsilcilerinin yönetiminde teknik ve sağlık uzmanlarından oluşan iş müfettişliği.

-Esnek üretim, prim, parça başı, akord vb. çalışma sistemlerinin ve taşeronlaştırmanın yasaklanması.

*Özellikle AKP gericiliği ile birlikte eğitim sisteminde gerici-cinsiyetçi uygulamalar her geçen gün yeni boyutlar kazanmaktadır. Kurultayımız, özellikle meslek liselerinde ucuz emek sömürüsü başta gelmek üzere sergilenen eğitim politikalarına karşı mücadelenin önemine dikkat çekmektedir.

*8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü yaklaşıyor. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü tarihsel anlamı, sınıfsal içeriğine ve güncel önemine uygun kutlanmalıdır. Bu 8 Mart’ta emperyalist savaş ve saldırganlık politikalarına, kapitalist sömürünün daha da derinleşmesine, kardeş Kürt halkının vahşi katliamlardan geçirilmesine karşı, kadın işçilere mücadele çağrısı yükseltilmeli, kadın işçilerin tepki ve öfkeleri eylem alanlarına akıtılmalıdır.

* Daha büyük kavgalara atılmak, geçmişten aldığımız gücü kuşanarak geleceğe yürümekle olanaklıdır. Tarihe adını şanlı direnişlerle yazdıran kadın işçilerin mücadele ve direniş deneyimlerinden öğrenmek önem taşımaktadır. Kurultayımız, bugüne kadar kadın işçilerin yer aldığı direniş deneyimlerinin kadın işçilere mal edilmesinin önemine dikkat çekmektedir.

* İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları, emeğin ve yaşamın özgürleşmesinin yolunu açmak için, kadın işçi ve emekçilerin mevcut kapitalist düzenden kaynaklı yaşadığı çok yönlü sorunlar karşısında çeşitli yol, yöntem ve araçlarla, bilinçlendirme ve örgütlenme çalışmaları yürütüyor. Kadın işçilerin örgütlenmesi ve sınıf mücadelesine daha güçlü bir şekilde seferber edilmesi için İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları güçlendirilmelidir.

Devrimci sınıf hareketinin yaratılması hedefi doğrultusunda gerçekleşen Kadın İşçi Kurultayı’nda ortaya konulan düşünce, perspektif ve mücadele kararları doğrultusunda adımlarımız hızlanacaktır.

Devrimci sınıf hareketi için ileri!

İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları


 
§