7 Ağustos 2015
Sayı: KB 2015/30

Sermaye düzeni faşist devlet terörünü ve kirli savaşı tırmandırıyor!
Topyekûn savaşa karşı topyekûn direniş!
Birleşik devrim: Köklü ve kalıcı çözümün adresi
TSK Kandil’de köylüleri katletti
İşçilerin birliği, halkların kardeşliği!
Kürt halkı 10 gün Habur’da tutulan cenazelerini uğurladı
Düzen siyasetinde koalisyon belirsizliği
AKP-CHP koalisyonu üzerine
Devlet terörü resmi kılıfına büründü
Sermaye devletinin yeni sivil çetesi!
İhracat rakamları çok yönlü bunalımı ortaya koyuyor
Sağlıkta piyasalaşma İÜ hastanelerini vurdu
AKP şefleri 13 yıla yayılan riyakarlık ve saldırganlığın suç dosyalarının açılmasını engellemek için savaş başlattılar
Kamuda TİS süreci: Ankara’da KESK mitingi
İş cinayetleri sürüyor
Temmuz ayında 166 işçi katledildi
TOMİS: Kıyımı durdurmak için birlik olalım
Hema’da protokolün uygulanması için eylem
ABD, sermaye deveti ve Barzani
Emperyalizmin Mısır’ı: İçte ‘istikrar’, dışta bekçilik
Rusya’dan IŞİD’e karşı koalisyon önerisi
Wuppertal’da Engels’i anma etkinliği
Emperyalist savaşa, baskılara, geleceksizliğe Kayıtsız kalma!
“Başarılı bir kamp gerçekleştirmiş olduk”
Emekçi Kadın Komisyonları yaz kampında buluştu!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Emperyalist savaşa, baskılara, geleceksizliğe

Kayıtsız kalma!

 

Hayallerle geldin üniversiteye. Emek harcadın, yaklaşık 2 milyon arkadaşının arasından ‘seçildin’. Geleceğini garanti altına alacağını düşündün belki. İyi bir öğretmen, mühendis, hukukçu, fizikçi, edebiyatçı olmaktı hayalin. “Üniversiteye hele bir kapağı at kendini kurtarırsın” dediler sana. Bu düzende sadece kendimizi düşünmemiz öğretilmiyor mu zaten?

Ama dur bir düşün!

Bizlerin birer müşteri, üniversitelerimizin de ticarethane olduğu bir düzende, her şey piyasaya sunulurken, bütün çabalarımızı, emeklerimizi birileri paraya çevirmeye çalışırken, ürettiklerimiz insana yararlılığına göre değil de, para etmesine göre takdir edilirken; bu düzende eğitim sisteminden bizler için nasıl bir gelecek bekliyoruz ki?
Bizim kendimizi kurtarmamız milyonların açlık sınırının altında yaşamasına engel olacak mı? Sömürüyü, okumak için çalışmak zorunda bırakılmaları durduracak mı?
Dört bir tarafımızda katliamlar, savaşlar ve kıyımlar yaşanıyor. Savaş ve saldırganlık politikalarını tırmandıran emperyalist güçler emekçi halklara yeri geldiğinde kendileri saldırıyor, yeri geldiğinde işbirlikçilerini ve çetelerini devreye sokuyor. Buna karşın Filistin’de, Suriye’de, Rojava’da direniş devam ediyor. Girdiğimiz üniversitede bireysel kurtuluşumuza dair atacağımız adımlar akan kanı durduracak mı?
Emperyalist savaş, işçi katliamları, sokak ortasında infazlar, kadına yönelik şiddet, faşist baskı ve devlet terörü bu sömürü düzeni ayakta durdukça sürekli karşımıza çıkmaya devam edecek.

Geleceğine sahip çık!

Geleceğine sahip mi çıkacaksın? O zaman Berkin’e, Ali İsmail’e, Ethem’e sahip çıkacaksın. Özgecan’a sahip çıkacaksın. Bombalı saldırıyla Suruç’ta katledilen arkadaşlarımıza sahip çıkacaksın. Ortadoğu’da katledilenlere, direnenlere sahip çıkacaksın. Emperyalist saldırganlığa, baskılara, sömürüye, katliamlara kayıtsız kalmayacaksın.

Geleceğini ellerine almak istiyorsan Denizler’in, Mahirler’in, İbrahimleri’in yolundan, devrim yolundan gideceksin. Çünkü “gelecek her yerde gençliğe ait” ve bizler için tek bir gelecek var: DEVRİM!
Çünkü gelecek elimize alacağımız bir diplomanın içinde değil. Cüzdanlarımızın içine sığdırılabilecek bir şey hiç değil. Gelecek bu düzende milyonlar için kan, gözyaşı, açlık, sefaletken bizler için farklı olamaz. Ancak toplumun geri kalanına sırtını dönersen, gözlerini kaparsan ve her yanımızı sarmış kan ve çürümüşlüğün kokusuna burnunu kapatırsan belki bu düzende bir gelecek elde edebileceğini sanabilirsin.
Ve bu düzende gelecek, her dört kişiden biri üniversite mezunu değilken, her dört işsizden birinin üniversite mezunu olması demektir. Gazetelerde çaycılık yapan bir mühendis için “çaylar mühendisten” haberlerinin çıkması demektir.

Haramilerin saltanatını yıkacağız!

Bu yüzden diyoruz ki sana: Bu düzen yıkılmalı! Tam da geleceğimiz için geldiğimiz üniversitede, geleceğimize sahip çıkmak için, akan her damla kanın hesabını sormak için, kendimize, çocuklarımıza eşit ve özgür bir gelecek kurmak için haramilerin saltanatı yıkılmalı. Bunun da tek yolu devrimdir.

Harekete geç!

Bizler Devrimci Gençlik Birliği olarak bulunduğumuz her üniversitede, okulda, sokakta, mahallede, gençliğin yaşam alanlarında devrime yürüyoruz. Forumlarla, meclislerle, her birimizin söz-yetki-karar hakkına sahip olduğu, her birimizin özneleştiği, tarihin öznesi haline geleceğimiz bir birliğiz. Seni de çevrende olanlara kayıtsız kalmamaya, örgütlenmeye, mücadeleye çağırıyoruz. Bu çağrıya kulak ver.

Devrimci Gençlik Birliği

 

 

 

 

Üniversite kayıtlarında da
devlet terörü

 

Ülke genelinde estirilen devlet terörü, açılır açılmaz kendisini üniversitelerde de gösterdi. 3-7 Ağustos tarihleri arasındaki kayıt haftasında üniversitelerde faşist çeteler ve polis öğrencilere saldırdı.

Mersin Üniversitesi’nde faşist saldırı

3 Ağustos günü, Mersin Üniversitesi Yabancı Diller Fakültesi önünde Kürt öğrencilere faşistler saldırdı. Saldırıyla birlikte yaşanan kısa süreli çatışmada bir öğrenci yaralanarak Mersin Üniversitesi Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Faşist saldırı sonrasında ise üniversiteye gelen polisin faşist güruhu çember içine alarak koruduğu belirtildi.

YTÜ Davutpaşa’da polis saldırısı: 7 gözaltı

5 Ağustos günü Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Davutpaşa Kampüsü’nde faaliyet yürüten ilerici gençlik örgütleri saldırıya uğradı. Saldırı soncunda SGDF, FKF, DÖDEF ve Öğrenci Kolektifleri üyesi olan 7 öğrenci darp edilerek ve yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı. Gözaltına alınan öğrencilerin isimleri şu şekilde: Özgür Bedel, İsmail Er, Haydar Batik, Yunus Ege, Vahide Ermeli, Utku Çiftçi ve Fahrican Bayraktar.

İÜ’de baskılara ve yasaklara tepki

İstanbul Üniversitesi’nde de baskı ve yasaklar hayata geçirildi. AKP şefi Tayyip Erdoğan tarafından gayrimeşru bir şekilde atanan Mahmut Ak’ın denetiminde, Beyazıt kapısı zabıta bariyerleriyle çevrildi. Beyazıt Meydanı’nda da stand açmak yasaklandı.

Öğrenciler 5 Ağustos’ta Beyazıt ana kapı girişinde toplanarak Mahmut Ak’ın baskı ve yasaklarını protesto etti.

 
§