10 Nisan 2015
Sayı: KB 2015/14

Taksim rüzgarından kaçanlar!
Taksim 1 Mayısı'nı bekleyenlere...
Ne seçim, ne meclis; çözüm örgütlü mücadelede!
Avukatlar: Baronun anlaşmasını tanımıyoruz!
“Haklarımızı ve kazanımlarımızı koruyacağız!”
Faşist saldırılara karşı emekçilerin öfkesini örgütlü hale getirelim!
Emekçiler onurlarına sahip çıktı!
Ölü gözünden yaş beklemek ve GMİS Genel Kurulu
Genel kurula koltuk kavgaları damga vurdu
Soma davasını kırılma noktası yapmak... - T. Kor
AKP’den sermayeye istihdam
Taşeron İşçiliğe Karşı Mücadele Kurultayı gerçekleşti
Taşeron İşçilerinin Birliği için ileri!
“İŞGAL: 60 Uzun Gün”
Metal grevinin ardından...
DİSK/TEKSTİL ve işçi satıcılarının it dalaşı - B. Seyit
Yeni bir döneme doğru
Sisi'nin Mısır'ı: Körfez'in parasıyla emperyalizme bekçilik
Yemen saldırısı ve Ortadoğu'da nüfuz mücadeleleri
İran, ABD ve Kral Selman'ın yaveri
Paskalya yürüyüşleri, emperyalist savaşlara ve faşizme öfke
İÜ öğrencileri Mahmut Ak'ı tanımıyor!
Hasan Ferit davasında 6 çeteci serbest
Çiçeğine karnaval düzenlenen portakalın dallarında ceset açıyor
1 Mayıs’ta alanlara!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sisi'nin Mısır'ı: Körfez'in parasıyla emperyalizme bekçilik

 

Mısır’da halk ayaklanmasını fırsata çevirerek yönetime el koyan Abdulfettah Sisi, içte ve dışta olabildiğince saldırgan bir politika izliyor. Saldırganlığın ilki sinsi bir şekilde Müslüman Kardeşler’in gerici ve baskıcı yönetimine karşı başlayan ve tarihin en geniş katılımlı eylemliliklerinden biri olan ayaklanmaya karşı yapıldı. Ortadoğu’yu sarsan ve emperyalistlerin, sonunun nereye varacağını bilmediği ve bu sebeple kaygılandığı bir sokak hareketinin önü darbe ile kesildi. Bu durumdan sadece emperyalistler değil, İsrail ve Suudi Arabistan gibi gerici güçler de memnuniyet duydu.

Halk ayaklanmasına karşı ama ondanmış gibi görünen darbenin bir diğer kazanımı ise geleneksel dinci gerici Müslüman Kardeşler’in kısa süren iktidarının devrilmesi oldu. Klik savaşı ülkede baskıyı ve terörü arttırmanın bir vesilesi haline geldi. Müslüman Kardeşler ‘terör örgütü’ ilan edildi ve yüzlerce taraftarı ya öldürüldü ya da hapse atıldı. Baskı ve terörü besleyen bir diğer gelişme de özellikle Sina’daki cihatçı çeteler oldu. Çetelerin saldırısı Mısır devletine içte ve dışta saldırganlığı arttırmanın olanağını verdi.

Mısırlı işçi ve emekçiler, ABD ve onun bölgedeki en temel müttefiki olan İsrail’e karşı derinden bir nefret besliyor. Arap devletleri içerisinde İsrail’i ilk tanıyan ülke olan Mısır’da, İsrail ile sıcak ilişkiler 2011’deki halk hareketliliği ile darbe almıştı. Kitle hareketi ile Gazze’ye uygulanan sıkı abluka yumuşarken yine Sisi iktidarı ile tekrar Gazze’ye karşı amansız bir abluka uygulanmaya başlandı. Hamas ‘terör örgütü’ ilan edilirken Gazze sınırındaki evler yıkılarak yerlerine hendek yapılmaya başlandı.

Filistin halkına karşı işlenen suçların yanı sıra İsrail ile derin dostluk ilişkileri yeniden kuruldu. Öyle ki İsrail’e ucuz doğalgaz sattığı söylenen ve halk ayaklanmasının ardından yargılanmaya başlanan bürokratlar serbest bırakıldı. Çeşitli pazarlıkların ardından da siyonist rejim ile geçtiğimiz günlerde yeni bir doğalgaz anlaşmasına imza atıldı. Tabii bu defa doğalgazı satan tarafın İsrail olduğunu belirtmekte fayda var.

İran’a karşı İsrail’e destek verdi

Mısır rejiminin Enver Sedat ile başlayan İsrail aşkını bir de Sisi’nin ağzından dinlemekte fayda var. Washington Post’a demeç veren Sisi, Mısır ve İsrail arasında güvene dayalı bir ilişki olduğunu belirterek şunları söylüyor: “Örneğin İsrail ile yaptığımız barış anlaşması normalde Sina bölgesinin orta ve doğu kesimlerinde Mısır askerlerinin bulunmasına izin vermiyor. Ancak onlar şu anda bizim bu bölgelerde asker bulundurmamızın sorun olmayacağını söylüyor. Bu da düşmanlık ve şüpheciliğin ortadan kalktığını gösteriyor. Eğer Filistin’de iki devletli bir çözüm ortaya çıkarsa bu durum İsrail ile diğer Arap ülkeleri arasında da ortaya çıkabilir.”Şanlı Mısır Cumhurbaşkanı, kendisi gibi katil olan Netanyahu için de “onunla çok sık görüşüyorum” ifadelerini kullanarak -ABD dahi aksini belirtirken- İsrail’in İran’ın nükleer projesi hakkındaki endişelerinin ‘anlaşılır’ olduğunu belirtiyor.

Yukarıdaki sözler geçtiğimiz ay ekonomik ve siyasi darboğazda olan Mısır rejimini ayakta tutmak için yapılan ‘Mısır’ın Geleceği’ konferansından hemen önce söylendi. Birçok Körfez ülkesinden temsilciler, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, AB ülkelerinin yanı sıra çeşitli emperyalist tekellerin temsilcilerinin katıldığı toplantıda Sisi, ülkesinin Ortadoğu’daki istikrar için bir mihenk taşı olduğuna vurgu yaptı. Mısır’a en büyük yardım sözü (4’er milyar dolarlık yatırım) Kuveyt ve Suudi Arabistan’dan geldi. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) de 4 milyar dolar destek vereceğini duyurdu.

Öte yandan Suudi Arabistan’ın çiçeği burnunda kralı Selman’ın ‘Sünni cephe’ projesi ile birlikte paraların karşılığı Mısır’ın ‘Sünni cephe’ projesine katılması oldu. Kanlı bıçaklı olmalarına karşın Erdoğan ile birlikte aynı günlerde Riyad’da olan Sisi de yeni kralı Selman’dan talimatlar aldı. Yemen’de ilerleyişlerini sürdüren Husilere karşı ilk saldırı sinyallerinden birini Mısır vermişti. Tehditlere karşın Husilerin pek de zorluk yaşamadan işbirlikçi yönetimi Aden’den de söküp atması üzerine Mısır savaş gemileri denizden, Suudi uçakları havadan bu ülkeyi bombalamaya başladılar. Buradan da kısa vadeli hedefi İran, uzun vadede ise sistemin bekasını sağlamak olan ‘Arap Ordusu’ ya da NATO’su kurulması fikri doğdu. Resmi niteliğe bürünüp bürünmeyeceği belli olmayan bu ordunun elbette temel hedefi İsrail’in gasp ettiği Arap topraklarını kurtarmak olmayacak. Tam tersine işbirlikçi Filistin yönetiminin Yemen’de olduğu gibi Gazze’ye (Hamas) de operasyon yapılmasını önerdiği bir platform bu. İşte Mısır rejimine düşen görev de Körfez’den alınan paralar ile İsrail’in, Suudi gericiliğinin, emperyalizmin, siyonizmin bekçiliğini yapmak, Yemen’de olduğu gibi başını kaldıran halklara karşı koçbaşı görevi görmek olacak.

Hatırlanacağı gibi Yemen’deki gelişmelerden bir süre önce hem AB’li emperyalistler hem de Mısır, Libya’ya karşı saldırı çağrısında bulunmuşlardı. Hatta Mısır uçakları IŞİD çetelerinin saldırılarını bahane ederek Libya’yı bombalayarak sunabileceği hizmetleri göstermek istemişti.

ABD’den F-16 ödülü

Mısır-ABD ilişkileri için de birkaç söz söylemek gerekiyor. Sisi iktidara gelir gelmez ABD’ye karşı sert söylemlerde bulundu. Rusya’ya yanaşarak manevra alanını geliştirmeye çalıştı. ABD kendi yasaları gereği sürekli sivil katliamlarının yaşandığı Mısır’a hibe ettiği askeri yardımları durdurmak, yani yeni yönetimden tümüyle kendisine itaat etmesini istedi. Ta ki Mısır’ın Yemen’de verdiği hizmetleri görene dek. Geçtiğimiz günlerde Obama’nın imzası ile dondurulan askeri yardım hayata geçti ve birçok F-16 ve benzeri savaş aygıtlarının Mısır’a verileceği duyuruldu.

Kısacası Mısırlı emekçilere açlık ve yoksulluğun yanı sıra emperyalistlere ve Körfez şeyhlerine paralı askerlik dayatılıyor. Yakın bir zamanda onuru, ekmeği ve özgürlüğü için defalarca ayağa kalkan bir halk için fazlasıyla ağır sorunlar bunlar. Körfez’in parası, ABD’nin para ve savaş uçaklarının yanı sıra Netanyahu’nun dostluğu ile ‘Mısır’ın Geleceği’ de geçmişine benzeyecek gibi gözüküyor. Ne diyelim: Sisi sonun ‘Mübarek’ olsun!


 
§