30 Ocak 2015
Sayı: KB 2015/04

Metal işçileri tüm işçi ve emekçilerin geleceği için grevde!
Soykırımın 100. yılında Türkiye-Ermenistan ilişkileri
Türk-İş ağaları düzen siyasetine su taşıyor!
Grev ve mücadelede yeni evre!
Metal işçileri MESS'e meydan okudu
MİB grev çadırlarını birlikte kurdu
Prysmian işçileri: Sonuna kadar grev!
Avrupa Yakası'nda metal grevi
Grevin rüzgarı Ankara'da!
“Metal grevi DİSK’in grevidir!”
Sınıf devrimcileri metal greviyle dayanışmaya çağırıyor
8 Şubat çağrısı: Direnişçi işçilerle omuz omuza olmaya!
Ankara'da Greif etkinliği hazırlıkları
Karayolu işçisi taşeronluk, özelleştirme ve sendikal ihanet kıskacında!
Syriza: Gelmekte olan sınıf mücadelelerini engellemenin yeni adresi
Yunanistan’a komünizm bu kış gelmez!
Çözüm gerçek bir devrimde!
Yemen iç savaşın eşiğinde!
Dünya işçi ve emekçi eylemlerinden…
On binler Kobanê’nin kurtuluşunu kutladı
“Devletin istediği modelde birliğe ihtiyacımız yok”
8 Şubat mitingine giderken...
Paşabahçe Grevi: Fabrikadan kente, direnişten geleceğe
Emekçi Kadın Komisyonları ve Greif deneyimi
‘Tarihi başarı’dan tarihi bir gün
DGB MYK Ocak ayı toplantısı
Devrim Okulları kavgaya hazırlıyor
MEB’e yürümek isteyen DLB’lilere polis terörü
Hasta tutsak Evrim Erdoğdu’dan mektup
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

8 Şubat mitingine giderken...

 

Dini eğitimi ilkokuldan, hatta anaokulundan başlatma kararı alan 19. Milli Eğitim Şurası, 4+4+4 ile beraber tohumları atılan gericileşme saldırısının en büyük halkalarından birini oluşturmaktadır. Bu saldırıların, farklı inanç gruplarını hiçe sayan, belli bir inancı bütün topluma dayatan küstahça bir yönü vardır ve bu durum, üzerinde asimilasyon politikalarından asla vazgeçilmeyen Alevileri ve diğer etnik inanç gruplarını yakından ilgilendirmektedir. AKP hükümetinin, bir taraftan “Alevi açılımları” yaparken diğer yandan Alevileri asimile etmek için her fırsatı kullanması tam bir ikiyüzlülüktür. AKP, zorunlu din dersleri ve dinselleştirilen diğer dersler aracılığıyla, Alevileri köklerinden koparmak, inanç değerlerini yok etmek istemektedir. Burada hedef yalnızca Aleviler değildir, İslam’ın farklı yorumları da tektipleştirici anlayışın hedefindedir. Bu politikaların küçücük, dünyadan habersiz çocuklar üzerinden gerçekleştirilecek olması ve üstelik bu yolda devlet zorunun en kaba biçimde işe koşulması ahlak yoksunluğunun ve fırsatçılığın açık bir ifadesidir.

Osmanlıca, Osmanlı devletinde sarayın, bürokrasi ve ulemanın dışında kimsenin konuşmadığı, halkın (tebaa) tanımadığı bir devlet dilidir. Buna rağmen “ceddimin dili” demagojisi ve “Mezar taşlarını bile okuyamıyoruz” sululuğu eşliğinde yüzlerce gerici vakıf, dernek ve yayın organının gerici propagandası altında Osmanlıca'nın, bu topluma ne kadar gerekli olduğunun izah edilemeye çalışılması ibretliktir. Üstelik kutsallaştırılan Osmanlı Devleti’nin, Aleviler için katliamcı yüzü tarih kitapları yazsa da yazmasa da orta yerde durmaktadır.

Gelinen noktada eğitim tamamen parçalanmıştır. Eğitim kurumları AKP iktidarına taban oluşturmaya yönelik ideolojik kurumlara dönüşmüştür. Bu kurumlar bireylerin tektipleştirildiği, dindar ve dindar olmayan şeklinde toplumsal kutuplaşmanın AKP’nin ihtiyaçları doğrultusunda yeniden üretildiği mekanizmalara dönüştürülmüştür. Dini eğitim dayatması, müfredatın topyekûn dinselleştirilmesi, bilimlerin adeta dinin basit bir eklentisi haline getirilmesi ve farklı inançların hiçleştirilmesi kabul edilebilir değildir.

Eğitimciler Forumu, 17 Ocak’ta gerçekleştirdiği toplantıda 19. Milli Eğitim Şurası’nda alınan kararları görüşmüş ve bu toplantıda toplumun tek tipleştirilmesine dönük hayata geçirilmeye çalışılan gerici eğitim politikalarına, inanç farklılıklarını ve farklı inançları yok sayan uygulamalara karşı olduğunu ortaya koymuştur. Bu çerçevede “Zorunlu din dersi kaldırılsın!” şiarıyla gerçekleştirilecek olan mitingi destekleme kararı alınmıştır. Bununla birlikte mitingin Maltepe Meydanı’nda yapılması kararı üzerine şu ifadeler de kullanılmıştır.

8 Şubat'ta yapılacak zorunlu din dersi kaldırılsın şiarıyla alevi örgütlerinin yapmış olduğu miting çağrısı tartışıldı. Maltepe meydanına yapılan çağrının geri bir adım olduğu, iktidarın 1 Mayıs sürecinde Maltepe Meydanını koz olarak kullanacağı ve bu sürecin toplumsal muhalefeti geri götüreceği kaygısıyla, mitingin Kadıköy’e alınması ile ilgili sendika şubelerimizde değerlendirme toplantıları yapma kararı alındı. 8 Şubat süreci ile ilgili eğitimciler forumunun önerileri karşılık bulmadığı ölçüde, mitingin yapılacağı gün ve saatte, aynı talepler ekseninde başka bir alana çağrı yapılması kararı alındı.”

Eğitimciler Forumu olarak, Maltepe kararından vazgeçilmesini ve miting meydanı olarak Kadıköy’ün kararlaştırmasını olumlu bir adım olarak görüyoruz. AKP iktidarının meydanları yasaklamasının hiçbir dayanağı yoktur. O çok başvurdukları 2911 sayılı yasa bile “Toplantı ve gösteri yürüyüşleri her yerde yapılabilir”, “Meydan ve açık yerlerde veya yollarda toplantı veya yürüyüş yapılabilir” gibi ifadeler içermektedir.

Eğitimciler Forumu olarak, asimilasyona, dini eğitim dayatmasına, değerler eğitimine karşı, parasız bilimsel, laik, demokratik, anadilinde eğitim talebi ekseninde mücadelenin bir parçası olduğumuzu ilan ediyor; Alevilerin 8 Şubat'ta yapacağı miting kararını destekliyor ve tüm eğitim emekçilerini mitingi büyütmeye çağırıyoruz.

Eğitimciler Forumu

 

 

 

 

Mamak’ta 15’ler anıldı

 

Mamak İşçi Kültür Evi 28-29 Ocak 1921’de Kemalist burjuvazi tarafından katledilen 15’leri 25 Ocak’ta etkinlik düzenleyerek andı.

Mustafa Suphi’nin eşi Maria için hazırlanan bir sinevizyon gösterimi ile başlayan etkinlik Nazım Hikmet’in 15’ler için yazdığı şiirlerin okunması ile devam etti.

Ardından İşçi Kültür Evi adına bir sunum yapıldı. Sunumda Suphi’nin gelişim çizgisi anlatılarak Bolşevik Parti’de yaşadığı deneyimlere değinildi. TKP’nin Bakü’de kuruluşu, ardından Suphiler’in Anadolu’ya gelişi ve katledilişleri anlatıldı. Suphiler TKP’sinin siyasal olarak durdukları yer açısından partinin sınıf karakteri, Türkiye devrimine bakışları enternasyonalizme yaklaşımları anlatıldı. Suphiler’in yaşamından çıkarılması gereken ders anlamında adanmışlığa vurgu yapıldı. Ardından TKP’nin üçüncü kongresine kadar yaşadığı gelişim aktarılarak sunum bitirildi. 

Etkinliğe katılanlar da sunuma desteklerde bulundular. TKP ve Komintern ilişkilerine dair ekler yaparak Suphi sonrası TKP’nin gerilemesine değindiler. Tartışmaların ardından Mamak İşçi Kültür Evi Müzik Topluluğu müzik dinletisi gerçekleştirdi.

Kızıl Bayrak / Ankara

 

 

 

 

 

Sırrı Öztürk yaşamını yitirdi

 

2009 yılından bu yana kanser hastalığıyla boğuşan Sorun Yayınları Kolektifi emektarı Sırrı Öztürk, 27 Ocak’ta yaşamını yitirdi. Öztürk’ün yaşamını yitirmesine ilişkin açıklama yapan Sorun Yayınları Kolektifi, “İşçi sınıfımızın ve halklarımızın başı sağolsun” dedi.

1932 Erzurum Aşkale doğumlu olan Sırrı Öztürk işçilik, teknik öğretmenlik, kamyon şoförlüğü ve yayıncılık yaptı.

İşçi örgütlenmeleri ve grevlerde görev yapan Öztürk, 16 Şubat 1969’daki Kanlı Pazar olayında aktif olarak yer aldı ve ölümden döndü. 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi’nde ön saflarda yer alan Öztürk tutuklanıp yargılandı.

1971’de yargılanıp hapsedilen Öztürk Eylül 1975’e kadar hapiste kaldı. Yayıncılık yaşamında birçok kez devletin baskı ve teröründen payına düşeni alan Öztürk, yayınladığı eserlerden dolayı aylarca hapis yattı.

Öztürk ayrıca, Sorun Birleşik Sosyalist Dergi, Sorun Polemik Dergisi, Sanat Cephesi Dergisi, İşçi Birliği Gazetesi ve Kırmanciya Belekê dergilerini yayınladı. Sırrı Öztürk’ün cenazesi 28 Ocak’ta Gazi Mahallesi Cemevi’den yürüyüşle Gazi Mahallesi Mezarlığı’nda defnedildi.


 
§