25 Temmuz 2014
Sayı: KB 2014/30

Direnen Filistin halkıyla eylemli dayanışma!
Sorun burjuva cumhuriyetinin başına kimin oturacağı değil, onun nasıl yıkılacağıdır
AKP’nin dilinde Filistin, aklında özelleştirme var!
Rojava ve Filistin’e destek eylemleri
Sınıfa karşı sınıf tutumunu ete-kemiğe büründürelim!
Kent Şeker grevi
kararlılıkla sürüyor!
Yıldız Sunta işçileri
ihanete karşı direniyor!
Şişecam işçileri: Eylemlerimizi sürdüreceğiz!
Bakaç işçileri saldırılara ve sessizliğe rağmen direnişte!
“İşçiler el ele verdiği sürece kazanan taraf olacaktır!”

Jandarma saldırısının emrini Sütaş patronu verdi!

“En az yüzde 50 zam, 35 saatlik çalışma haftası!”

İhanete geçit vermemek için
TİS komitelerinde örgütlenelim!

Devrimci Gençlik Birliği üzerine... / 1
Bir elmanın iki yarısı - K. Toprak
Bürokrasiyi ve tıkanmayı aşmak için
ortak mücadele programına sahip taban inisiyatifleri
“Kızıl Bayrak elimizde bir kılavuz olarak durmaktadır!”
“Kavganın bayrağı kızıldır, Kızıl Bayrak işçi sınıfının elindedir!”
Emperyalist gericilik,
İsrail barbarlığının suç ortağıdır!
Uzlaşmacı çizginin açmazları…
Filistin: Katliamların ve direnişin tarihi
Dünyadan Filistin ve
Rojava için eylemler
İmam hatip okulları kimin ihtiyacıdır?
Çocuk istismarı / 4
Fırtına kuşları
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sınıfa karşı sınıf tutumunu
ete-kemiğe büründürelim!

Osmanlı, teokratik bir yönetim şekline sahip olmakla birlikte toplumsal alanlarla dinci gericiliğin etkisinin hayli hissedildiği bir devletti. Özellikle eğitim alanında faaliyet gösteren medreselerde eğitimin ana çerçevesini dinsel kurallar oluşturuyordu. Yanı sıra din adamlarının yetiştirilmesi için farklı eğitim kurumları da faaliyet yürütüyordu. Bunlardan biri de imam hatip yetiştirmek üzere açılan ve daha sonra Medresetü-l Vaazin ile birleştirilerek Medresetü-l İrşad adını alan Medresetü-l Eimmeti vel Hutaba idi. 1913 yılında kurulan ve varlıklarını 1924 Tevhid-i Tedrisat Kanunu’na kadar devam ettirebilen bu okullar bugünün imam hatip liselerinin temellerini oluşturmaktadır. 1923’te hakimiyetini ilan eden burjuva cumhuriyet, Osmanlı devletine ait birçok kurumu yıkarken, birçoğunu farklı isimlerle bugüne taşımıştır.

Yeni kurulan burjuva cumhuriyet ise anayasasına göre “laik” bir devlettir. Ancak laikliğin esaslarına uygun olarak ne din devletin yakasını bırakmış ne de devlet din işlerinden elini çekmiştir. İsmi değişse de işlevi değişmeyen bir kurum olan imam hatip mektepleri ise 1924 yılında yayınlanan ve eğitimde düzenlemeleri içeren Tevhid-i Tedrisat Kanunu’yla birlikte kurulmuş ve müfredatları devlet eliyle belirlenmiştir. 29 merkezde açılan bu okulların sayısı 1929’da ikiye düşmüştür. 1930 yılında ise öğrenci yokluğu nedeniyle kapatılmıştır. 1930-1948 yılları arasında din eğitimi, Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde açılan Kur’an kurslarına verilmiştir. Kur’an kurslarının “din adamı” yetiştirmede yetersiz kaldığı bir raporla belirtilince, 1949 yılında, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı “imam hatip kurslarında” yetiştirme uygulaması başlamıştır. İmam hatip okulları 1951 yılında Demokrat Parti iktidarı döneminde tekrar açılmıştır. Bu yıllarda yedi merkezde açılan okulların sayısı 1970’lere gelindiğinde 72’yi bulmuştur. Askeri cuntanın toplumu baskı altına aldığı ve postalların karanlığın bekçiliğini yaptığı yıllarda, bu okullar lise statüsüne kavuşturulmuş ve mezunlarının üniversitelerin edebiyat kollarına girebilmelerinin önü açılmıştır. Takip eden yıllarda CHP-Milli Selamet Partisi koalisyonu döneminde İHL’lerin ortaokul bölümleri tekrar yürürlüğe konulmuş ve sayıları hızla arttırılmıştır.

1980 askeri faşist cuntasının Temel Eğitim Kanunu’nun 32. maddesinde yaptığı değişiklikle İHL mezunlarının üniversitelerin tüm bölümlerine girebilmesine olanak tanınırken, darbeyi izleyen yıllarda imam hatip liselerinde okuyan öğrenci sayısı oldukça artmıştır. Bu dönemde dinci-gericilik bizzat devlet eliyle palazlandırılmış ve özellikle genç kuşakları hedef alan dinci-gerici propaganda güçlendirilmiştir. 28 Şubat sürecine gelindiğinde ise imam hatiplerin ortaokul bölümü aynı ordu eliyle kapatılarak, üniversiteye giriş sınavlarında katsayı uygulaması devreye sokulmuştur. İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile birlikte, yani çok bilinen ismiyle 4+4+4 ile, 2012-2013 eğitim öğretim döneminde imam hatip liselerinin ortaokul bölümleri tekrar açılmış ve 5. sınıf öğrencileri bu okullara kaydedilmeye başlamıştır.

Yukarıda verdiğimiz tarihsel bilgilerden görüldüğü üzere imam hatip okulları cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren, hatta Osmanlı’dan devralınan bir miras olarak, varlıklarını bugüne kadar sürdürmüşlerdir. Bir devlet politikası olarak, dönem dönem sayıları azaltılan, kimi dönemlerde arttırılan imam hatip okulları, imam ve hatip yetiştirmekten daha fazla işlevlere sahip olmuşlardır. Demokrat Parti iktidarı döneminde ve 1971 ve 1980 olmak üzere iki darbe sürecinde imam hatiplere verilen önem bunun en açık kanıtıdır. Toplumun baskı altında tutulduğu her dönemde din silahına sarılan egemenler, Türkiye’de de eğitim alanında, imam-hatip yetiştirme adı altında bu silahı kullanmışlardır. Özellikle günümüzde AKP iktidarı eliyle gerçekleştirilen eğitime yönelik müdahaleler ve İHL’lere verilen değer egemenlik ve din bağlantısını daha iyi kurmaktadır.

AKP’nin imam hatip atağı

AKP döneminde yasalaşan eğitimde 4+4+4 uygulamasıyla çok küçük yaşlarda imam hatip okullarına gönderilmenin önü açıldığı gibi son dönemlerde aileler çocuklarını bu okullara göndermeye teşvik ediliyor. İmam hatip okullarının ve bu okullarda okuyan öğrencilerin sayısı hızla artıyor. Geçtiğimiz aylarda yayınlanan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Din Öğretim Genel Müdürü Nazif Yılmaz imzalı genelgede, “halkımızın ilgi ve talebinin artması” gerekçesiyle, tüm il ve ilçe milli eğitim müdürlerinden “önümüzdeki yıllarda ihtiyaç olacak imam hatip lisesi ve imam hatip ortaokulu sayısının tespit edilmesi” istendi. Genel Müdür Yılmaz’ın talimatı üzerine 26 ilden yanıt geldi. 26 ilin valiliği bakanlıktan 29 yeni imam hatip lisesi istedi. Bakanlık taleplerin bir kısmını yeni bina tahsis ederek karşıladı. Kalan kısmı için aldığı kararlar ise 2014-2015 eğitim öğretim yılında başlatılacak “imam hatip atağından” ipuçları sundu.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ise, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün 26 ili kapsayan yeni imam hatip lisesi açılmasına ilişkin önerilerini onayladı. Kararda, “Eğitim sistemi içerisinde faaliyetlerini sürdüren imam hatip liseleri ve Anadolu imam hatip liselerine halkımızın ilgisi artmakta, mevcut okullarımızın kapasitesi vatandaşlarımızın taleplerini karşılayamamaktadır” ifadeleri kullanıldı. Üstelik yeni tercihli lise modelinde, istediği okulu kazanamayan öğrencileri imam hatip liselerine yerleştirmeye hazırlanan Milli Eğitim Bakanlığı başarılı öğrencilerin imam hatip liselerini tercih etmelerinin sağlanması için Ankara Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Hilmi Karabacak imzasıyla 25 ilçe milli eğitim müdürlüğüne ve müdürlükler aracılığıyla okullara gönderdiği genelgede imam hatip liseleri için yapılacak teşvikin raporlanmasını da istedi.

Bu örneklerin de apaçık gösterdiği gibi, imam hatip okulları ülkenin dört bir tarafında hızla yaygınlaştırılmakta ve mevcut okullara alternatif haline getirilmeye çalışılmaktadır. AKP’nin özel bir politikası olarak tekrar hayat şansı bulan imam hatip ortaokulları ise nesli şekillendirme ve dindar-kindar yetiştirme amacıyla paralellik taşımaktadır. Süleyman Demirel’in de kendi iktidarı döneminde söylediği gibi imam hatiplerin gayesi yalnızca “din adamı” yetiştirmek değildir. Mevcut eğitime alternatif olarak ortaya konulan ve geliştirilen bu okullar bugün “altın çağlarını” yaşamaktadırlar. 2011-2012 verilerine göre sayıları 600’e yakın olan ve 300 binden fazla öğrencinin eğitim gördüğü imam hatip okullarının son yapılan düzenlemeler ile atağa geçeceğine kuşku yoktur.

Ancak burada akıllara “imam hatip okulları kimin ihtiyacıdır?” sorusu bir kez daha geliyor. Camilerde imam kıtlığı yaşanmakta ve binlerce imam alımına mı ihtiyaç duyulmaktadır? Ya da din elden gidiyor da acilen din bilgisi verecek insanlar mı gerekiyor? Öğrenciler akın akın mevcut eğitimi reddedip din eğitimimi almak istiyor? Elbette hepsinin cevabı hayır! İmam hatip okulları sistemin ihtiyacını karşılıyor, bir yandan da sistemin devamı için çalışabilecek “nitelikli” kadrolar yetiştiriyor.

 
§