Uzlaşmacı çizginin açmazları…
Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, AKP şefi Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine 18 Temmuz’da Türkiye’ye geldi. İsrail F-16 savaş uçakları Gazze’yi bombalarken, dinci-gerici partinin propaganda aleti olarak kullanılan Abbas, bir talihsiz icraata daha imza attı.
Uzlaşmacı çizginin resmi iflası…
İsrail saldırısı devam ederken, AKP şefleri saldırı karşısında demagojik açıklamalar dışında kılını bile kıpırdatmamışken, Abbas’ın Tayyip Erdoğan’ın “ünlü” çanak yalayıcılarını topladığı iftar yemeğinde boy göstermesi, en iyimser deyimle, talihsizliktir. Filistin halkının acılarını siyasi rant kaynağı gören Tayyip Erdoğan gibi bir gericilik abidesine propaganda malzemesi olmak, uzlaşmacı, emperyalistlerden medet uman çizginin resmi iflası olmuştur.
Siyonist İsrail rejiminin özel hamisi ABD’den bile medet uman Mahmud Abbas liderliğindeki uzlaşmacı çizgi, döne döne hayal kırıklığı yaşadı. Abbas’ın, AKP şefinin iftar yemeğine figüran olmayı kabul ederek akıl almaz bir icraata imza atması da, bu iflah olmaz uzlaşmacı zihniyetin yeni bir fiyaskosu olmuştur. İsrail’e kalkan olmak için Kürecik Malatya’da füze kalkanı üssü kurduran AKP gibi gerici, Siyonizm destekçisi bir partiden medet umabilen Abbas ve onun ekibinin yaptığı, çaresizlik içinde kıvranmaktan başka bir şey değildir.
Gazze’nin ölü çocukları ve sırıtan “ünlü”ler…
Görünen o ki, Abbas, İsrail saldırısı devam ederken, Ankara’dan aldığı daveti nimetten saymıştır. Emperyalist gericiliğin İsrail’e tam destek verdiği dikkate alındığında, Abbas ve ekibinin soluğu Ankara’da almaları, bir yere kadar anlaşılabilir bir durumdur. Bunu, çaresizlik ve sıkışmanın ürünü saymak da mümkün; fakat buna rağmen AKP gibi gerici, kaba pragmatist, Siyonizm destekçisi bir iktidardan medet ummak, aymazlığın dik alasıdır.
Nitekim AKP şefinin, iftar sofrasında kendini bulan Abbas, ilk adımda, gerici propagandanın figüranı durumuna düşürülmüştür. Tayyip Erdoğan’ın peşinden koşan kişilik yoksunu, “sanatçı” kılıklı güruhun sırıtarak poz verdikleri bir karede, AKP şefinin kanatları altında duran Mahmud Abbas, böylece son saygınlık kırıntılarını da tüketmiştir. Gazze’de çocukların bedenleri, AKP’nin verdiği izinle Konya Ovası’nda eğitim gören İsrailli pilotların attığı bombalarla parçalanırken, “sırıtkanlar” güruhuna katılarak figüranlık yapan Abbas, yazık ki, dinci-gericiliğin propaganda aracı durumuna düşmüştür.
Gericilik abidesinden medet ummak…
AKP şefi sadece iç politikada değil, dış politikada da Ortadoğu’daki gericiliğin abidelerinden biridir. İç politikada, zaten kırıntı düzeyindeki demokratik hakları ortadan kaldıran, ezilen halklar üzerindeki baskıyı daha da arttıran, mezhepçi politika izleyen dinci-gerici iktidar, bölge politikasında ise, cihatçı katillerin en büyük destekçisi ve suç ortağıdır.
Emperyalist/Siyonist güçlerin halkları birbirine kırdırma planının uygulayıcıları olan cihatçı çetelerin hamisi olan bir iktidarın, Filistin halkına sunacağı bir şey olamaz. AKP iktidarının safında yer aldığı cihatçılar, Filistin direnişini ezmek isteyen emperyalist gericiliğin tetikçileridir.
Hem iç hem dış politikada gericiliğin koçbaşı olan dinci-gerici AKP iktidarı ve şefleri, aynı zamanda Filistin halkının Siyonist cellatlarıyla da yoğun işbirliği içindeler. Son dönemde aralarında gerilimler yaşandı; fakat bu aynı dönemde Malatya Kürecik’te İsrail için füze kalkanı kurulmasına izin veren de bu iktidardır. Bu dönemde İsrail’le hiçbir anlaşma iptal edilmediği gibi, Siyonistlerden aldığı “Cesaret Madalyası” ise, halen Tayyip Erdoğan’ın boynundadır. Bu arada “Ortadoğu sultanı olma” hayalleri suya düşünce, AKP şefinin Filistin sorununa gösterdiği “yakın ilgi”den de eser kalmamış, bir süreden beri Siyonist rejimle yaşanan gerilimi aşmanın yollarını arıyordu.
Hal böyleyken, Mahmud Abbas’ın dinci-gericilikten medet umup Tayyip Erdoğan’a figüranlık yapması, uzlaşmacı çizginin nasıl da açmaza düşürdüğünü, nasıl da çaresiz bıraktığını göstermektedir.
Çıkış yolu siyonizme, emperyalizme ve gericiliğe karşı mücadeledir.
Filistin halkı, yarım asırdan uzun bir süredir Siyonist işgal ve saldırganlığın bedelini ödüyor. Bu sürecin toplamı emperyalistlerden medet ummanın beyhude bir çaba olduğunu döne döne kanıtlamıştır. 93’te başlayan “Oslo Barış” süreci, Siyonist İsrail’in yayılmacı, işgalci, saldırgan politikalarını devam ettirmesine hizmet etmiştir. Devam eden Gazze saldırısı da, uzlaşmacı çizginin Filistin halkına ve direnişine sürekli kaybettirdiğini kanıtlıyor.
Mahmut Abbas’ın AKP’nin figüranı durumuna düşmesine yol açan bu uzlaşmacı çizginin, Filistin halkı nezdinde hiçbir inandırıcılığı yoktur. Zira bu halk, Filistin sorununu yaratan emperyalist güçlerle işbirlikçilerinden hayır gelmeyeceğini, deneyimlerle öğrenmiştir. Filistin halkının her tür meşru mücadele aracını kullanarak, militan bir direniş hattı yaratmaktan başka çıkış yolu bulunmuyor. Bu direnişçi çizgi, bölgesel gerici güçlerle ittifakı veya onlardan medet ummayı değil, emperyalist/Siyonist güçlerin işbirlikçisi olan bu gerici rejimlerle mücadeleyi de içermesi gerekiyor.
FHKC’den işbirlikçi Erdoğan ve
Abbas’a protesto!
Başbakan Erdoğan ile Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas arasındaki görüşmeyi protesto etmek isteyen Filistinli gruplar, 18 Temmuz günü Dolmabahçe Sarayı önünden, Başbakanlık Ofisi’ne yürümek istedi. Ellerinde Filistin bayrakları ve Abbas’ı teşhir eden dövizler yer alan kitlenin önü bir süre sonra polis tarafından kesildi. Polis Filistinli protestocuları abluka altına alarak, yürümelerine izin vermedi. Hamas taraftarlarının geriye dönmesi üzerine FHKC’liler gruptan ayrıldı ve Beşiktaş yönüne doğru geçti.
FHKC’liler Beşiktaş’ta bulunan Başbakanlık Ofisi’nin karşısında basın açıklaması gerçekleştirerek, işbirlikçi Erdoğan ve Abbas ikilisini protesto ettiler.
FHKC adına yapılan basın açıklamasında Mahmud Abbas’ın İsrail ile Filistinlileri eşit mesafede gördüğüne dikkat çekilerek, Abbas’ın Filistin halkını temsil etmediği ifade edildi.
Basın açıklamasının ardından sivil polisler kitleye dağılmaları için baskı yaptı. Kendi iradeleri ile Barbaros Bulvarı yönüne doğru yürüyüşe geçen kitle zaman zaman polis tarafından tartaklandı.
Kızıl Bayrak / İstanbul |