14 Mart 2014
Sayi: KB 2014/11

Rejim krizinde yeni safha: Alternatif sosyalizm!
Berkin'e görkemli uğurlama ve bazı gerçekler
Yakalarını kurtarmak için provokasyona başvurdular!
Berkin uyudu,
halk yarınlara uyandı
Devlete karşı
9 aylık yaşam mücadelesi
Berkin’i kaybettik,
hesabını soracağız!
Berkin yüzbinlerle
sonsuzluğa uğurlandı!
Berkin direnişle uğurlandı!
Dersler Berkin için iptal: Gençlik sokakta!
Avrupa’da Berkin için eylemler
Faşist saldırılara karşı eylemli dayanışmaya!
“Haklı olanlar her zaman kazanır!”
“Sandık”larından güçlüyüz!
Greif’le netleşen konumlar, açığa çıkan kimlikler
Greif işçilerinden önemli açıklama…
DİSK yönetiminin tutarlılık ve samimiyet sorunu
İşbirlikçiliğin hep kaybettiren tarihi
Kömürü tutuşturan büyük işçi isyanı!
Greif’te işgal ve direniş bir ayı geride bıraktı
İşgal fabrikasında coşkulu ve kitlesel devrimci 8 Mart!
BDSP’den kızıl 8 Mart yürüyüşleri!
BİR-KAR’dan 8 Mart etkinlikleri
Ukrayna'da emperyalist gerilim tırmanıyor
Emperyalist dünyanın iç ilişkilerinde yeni bir dönem
Kapitalizm cinnet getirir!
Yaşanabilir bir dünya = Sosyalizm
“Adı yüzyıllar boyunca yaşayacak, yapıtı da!”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ukrayna’da emperyalist gerilim tırmanıyor

 

Ukrayna krizi çözülmek bir yana, tarafların yeni hamleleriyle derinleşiyor. Rusya’ya “yumuşak karnı Ukrayna”dan esaslı bir darbe vurmak isteyen batılı emperyalistler, Putin yönetimine diz çöktüremeyince, tehditlerinin dozunu arttırmaya başladılar.

Buna karşılık olarak Rusya ise, tehditlere boyun eğmediği gibi, karşı hamleler geliştiriyor. Putin yönetimi, Ukrayna’daki çıkarlarını savunma konusunda taviz vermeyeceğini de muhataplarına hissettiriyor. Son olarak ABD uçak gemisinin boğazlardan geçerek Karadeniz’e ulaşması üzerine Putin, Rus hava kuvvetlerine tatbikat başlatma emri verdi.

Afganistan’ı, Irak’ı, Libya’yı yakıp yıkanların pişkinliği

ABD ile diğer batılı emperyalistler, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiğini ve bunun uluslararası hukuka aykırı olduğu iddia ediyorlar. Bu gerekçelere dayanarak tehditler savunan batılı emperyalistler, hem riyakarlıkta sınır tanımıyorlar hem halkların zekasıyla alay ediyorlar. Afganistan’ı, Irak’ı, Libya’yı yakıp yıkarak işgal eden bu zorbalar, utanmadan uluslararası hukuktan söz ediyorlar.

İşbirlikçilerini ve faşist tetikçilerini kullanarak Ukrayna’yı kaosa sürükleyen batılı emperyalistler, “Rusya Ukrayna’yı işgal edip parçalamak istiyor. Onu cezalandıracağız; ekonomik yaptırım uygulayacağız, ekonomik, siyasi ve diplomatik alanlarda izole edeceğiz” diye vaazlar veriyorlar. Rusya yönetiminin ise bu tehditlere prim verdiği söylenemez. 

Batılı emperyalistlerdeki bu histeri, Ukrayna’yı ele geçirmek ve orada NATO üsleri kurmak hayallerinin kursaklarında kalmasından kaynaklanıyor. Zira Kiev’de sağcı-faşist bir yönetim kurmuş olsalar da, bu yönetim Ukrayna halklarının çoğu tarafından desteklenmiyor. Rusya, Kırım Özerk Cumhuriyet’i ile doğu ve güneydeki kentler, batılı emperyalistler eliyle başa getirilen darbe yönetimini tanımayı reddediyor. Nitekim ABD ve AB şeflerinin ısrarlı çabalarına rağmen, Rusya yönetimi darbeci yönetimi muhatap almayı reddetti.

Suriye’de cihatçılar, Ukrayna’da faşistler…

60’ı aşkın ülkeden topladıkları on binlerce cihatçıyı Suriye’ye taşıyan batılı emperyalistlerle işbirlikçileri, Ukrayna’ya ise, paramiliter faşist tetikçileri transfer ediyorlar.

Diplomat kılıklı batılı istihbarat ajanları tarafından yönetilen faşistler, darbede etkin bir rol oynadılar. Kiev’den sonra Kırım Parlamentosu’nu da işgal etme teşebbüsünde bulunan faşistler, geri püskürtülünce, batılı emperyalistlerin Kırım planı boşa düştü.

Gelecekte bu faşist çeteleri kullanmak isteyen Kiev’deki darbeci yönetim, onları İçişleri Bakanlığı bünyesinde istihdam ederek polis kuvvetlerine yerleştirmeyi planlıyor. ABD’den Ukrayna’ya 300 özel eğitimli paramiliter transfer eden darbeci yönetimin, bu tetikçileri kullanarak ülkenin doğu ve güney kentlerinde de kaos yaratmak istediği bildiriliyor. Nitekim silahlı güçlerini bu kentlere gönderecekleri tehdidi savuran Kiev’deki faşistler, pervasız bir şekilde ırkçılık yapmalarına rağmen, “demokrasi havarisi” batılı emperyalistler tarafından özel bir şekilde himaye ediliyorlar. Suriye’de cihatçı katillerden medet uman ABD-AB ikilisi, Ukrayna’da ise, paramiliter tetikçileri pervasızca kullanıyor.

Darbeci yönetimin tek umudu emperyalistler

Kiev’deki sağcı-faşist darbeci yönetim ise, tüm umutlarını batılı emperyalistlere bağlamış. “Bizi koruyun” diye efendilerine yalvaran bu yönetim, bunun karşılığında olası bir çatışmada, Rusya’ya karşı efendileri adına tetikçilik yapmaya hazır olduğu teminatını veriyor. 

Savaş aygıtı NATO’dan himaye talep eden sağcı kuklalar, IMF’nin dayattığı reçeteyi de peşinen kabul etti. Ücretlerde ve emekli maaşlarında %50 indirim, temel tüketim maddelerine zamlar, sosyal harcamaların kısıtlanmasını talep eden IMF reçetesine evet diyen darbeci kuklalar, ırkçı-faşist icraatların yanı sıra, Ukraynalı işçi, emekçi ve emeklileri açlığın dip kuyusuna itmeye de hazırlar.

Bu pervasızlık, kukla yönetimin kayda değer bir halk desteğinden yoksun olması ve yönetimi elde tutmak için, emperyalist efendilerine tam uşaklık yapmak zorunda olmasından kaynaklanıyor. Dolar milyarderleri, faşist çete şefleri ve batılı istihbarat örgütlerinin işbirlikçilerinden oluşan bir kukla yönetim de, ancak bu kadarını yapabilir. 

Doğu ve Güney kentleri de darbeci yönetimi tanımıyor

Kiev’deki darbe yönetimini tanımayan Kırım Özerk Cumhuriyeti Hükümeti, 16 Mart’ta yapılacak referandum sonuçlarını beklemeden, Rusya’ya katılma kararı aldı. Haftaya yapılacak referandumda büyük çoğunluğun bu yönde oy vereceğine kesin gözüyle bakılıyor. Öte yandan Rusya’daki Duma Meclisi başkanı tarafından yapılan açıklamada, Kırım halkının tercihlerine saygı duyulacağı belirtildi.

Bu arada Kırım’dan sonra Özerk Sivastopol yönetimi da Rusya’ya katılma kararı aldığını ilan etti. Ukrayna krizinin çözülmemesi durumunda bu eğilimin ülkenin doğu ve güneydeki kentlerine de yayılacağı bildirildi. Nitekim Harkov ve Donetsk kentlerinde alanlara çıkan on binlerce kişi, darbeci yönetimi tanımadığını ve Rusya’ya katılım için referandum yapılmasını talep etti. Darbeci yönetimi tanımayan bu kentler, daha önce Kiev’deki faşist çeteler tarafından tehdit edilmişti.

Rusya: “Çözüm için 21 Şubat anlaşmasına uyulmalıdır”

Putin yönetimi bir yandan diplomatik yolları zorlarken, öte yandan ABD ile işbirlikçilerinin tehditlerini ciddiye alıyor ve buna uygun hazırlıklar yapıyor. Göründüğü kadarıyla Rusya yönetimi, Ukrayna’daki çıkarlarını korumak için diplomatik, siyasi ve askeri araçları aynı anda harekete geçiriyor.

Krizin bir çatışmaya dönüşmeden çözülmesi için ABD, Almanya, İngiltere gibi ülkelerin devlet başkanlarıyla telefon görüşmeleri gerçekleştiren Putin, diplomatik çözüm yollarını zorluyor. Ancak bunu, bulunduğu noktadan geri çekilerek değil, ABD ile işbirlikçilerini Ukrayna krizini derinleştirmekten uzak durmaya çağırarak ve faşistlere karşı tutum almalarını isteyerek yapıyor.

Bu arada farklı düzeylerde görüşmeler gerçekleştiren Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da, yoğun bir diplomatik görüşme trafiği içinde görünüyor. Sık sık yaptığı açıklamalarla ABD ile AB şeflerini tehditler savurmaktan vazgeçmeye çağıran Lavrov, tehditlere boyun eğmeyeceklerini ve Ukrayna’daki çıkarlarını her koşulda savunacaklarını söylüyor.

Lavrov, yaptığı son açıklamada, şu noktaların altını çizdi: “Biz krizin sebebi veya tarafı değiliz. Bu kriz, dışarıdan belli güçler tarafından ithal edilmiştir. Bu jeo-siyasi hesapların bir sonucudur. Rusya, uluslararası hukuk kurallarına uygun bir diyalogdan yanadır. Kiev’deki darbeci yönetim gayr-ı meşrudur. Anlaşmanın zemini, 21 Şubat’ta Rusya temsilcisi ve üç AB ülkesinin (Almanya, Fransa, Polonya) Dışişleri Bakanları’nın katılımıyla Yanukoviç ile muhalefet arasında yapılan anlaşmaya uyulmasıdır. Umarız ki, batılı güçler, yeni bir soğuk savaşın başlamasına yol açacak tutumdan uzak dururlar…”

Bu arada Putin yönetimi, ABD-AB ikilisi tarafından korunan Kiev’deki geçici yönetimde yer alan faşist şeflerin yargılanmasını da istiyor. Zira AB Dış İlişkiler şefi Catherine Ashton ile Estonya Dışişleri Bakanı Urmas Paet arasında geçen bir telefon konuşmasında, Kiev’de polislerin de göstericilerin de aynı silahla öldürüldüklerini gözler önüne serdi. Keskin nişancı katillerin, ABD-AB destekli sağıcı güçlere mensup oldukları da ortaya çıktı.

Telefon görüşmesinin sızdırılması üzerine açıklama yapan Estonya Dışişleri Bakanlığı, görüşmeyi doğruladı. Bunun üzerine tetikçilerle onlara emir verenlerin yargılanmasını isteyen Lavrov, bu olayın Ukrayna’daki darbe girişiminin önceden planlandığını ve AB şeflerinin şiddet kullanan aşırı sağcılarla işbirliği yaptığının kanıtladığını belirtti.

Rusya’nın bölgedeki çıkarlarını koruma konusunda gösterdiği kararlılık üzerine batılı emperyalistlerin hedeflerine ulaşmaları pek olası görünmüyor. Catherine Ashton ile Estonya Dışişleri Bakanı arasında gerçekleşen telefon konuşmanın ifşa edilmesi, Ukrayna’nın güney ve doğu kentlerindeki halkın ise, kukla yönetimi tanımayı reddetmeleri de, batılı emperyalistlerin argümanlarını zayıflattı.

Yine de Ukrayna krizinin kısa sürede aşılması zor görünüyor.

 
§