07 Şubat 2014
Sayi: KB 2014/06

Düzenin seçim oyununa karşı
devrimci sınıf kavgasına!
Yerel seçimler ve HDP
Mansur Yavaş: Denizler’in “olgunlaşmış” düşmanı
Çözüm düzen ‘sol’unda değil,
devrimci mücadelededir!
Telefon dinlemelerinden rahatsız(mış)!
Ali İsmail Korkmaz davası
Faşist çete Ali İsmail’i istismar peşinde!
Baskı ve asimilasyona son vermek için ileri
AYM kılıfı hak ihlallerinin üstünü örttü
Buzdağının görün(mey)en yüzü... -
D. Umut
“Direndik, kazandık!”
Esenyurt’ta işçiler forumda buluştu
Gebze’de coşkulu açılış
GM’de işten atmalara karşı enternasyonal dayanışma
Devrimci bir DİSK için...
“KESK tabanın sesine kulak vermelidir!”
“Sendikal eylemler böyle yasaklanamaz!”
“Amaç sermayeye hizmeti özgür kılmak!”
Cenevre-2 Konferansı bitti,
pazarlık devam edecek!
NATO’dan medet umanlar
Soçi 2014: “Soykırım” vatanı,
sömürü cenneti! -M. Ak
Devrim Okulu: Aslolan değiştirmektir!
Yeni döneme girerken liseli gençlik hareketi üzerine…
Kanser tedavisinde umut sosyalizmde!
Kürtaj yasağı aynasında kapitalizmin gerici yüzü
“Medya ve Kadın” paneli
İzmir’de Gezi tutsaklarıyla dayanışma etkinliği
Kapitalist bataklıkta büyüyen istismardan kurtuluş sosyalizmle mümkündür!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Soçi 2014: “Soykırım” vatanı,
sömürü cenneti!

M. Ak

 

2014 Soçi Kış Olimpiyatları başlıyor. Olimpiyat oyunları daha önceki oyunlarda olduğu gibi bu sefer de gösterişli açılışlara sahne olacak. Ancak ne gösterişli açılış törenleri, ne devasa spor kompleksleri, ne de despotik Putin rejimi Soçi Olimpiyatları’nın altında yatan gerçekleri örtmeye yetecek güçtedir. Çünkü Soçi Olimpiyatları, Çerkes Soykırımı’nın 150. yıldönümünde, Çerkesya’nın tarihi başkentinde, rant ve yolsuzluk iddialarının gölgesinde ve muazzam bir “güvenlik” kuşatması altında yapılacak.

Olimpiyat oyunları, emperyalist güçler için ya makyaj malzemesi ya da rakip emperyalist güçler için yapılacak bir anti-propaganda fırsatı olarak değerlendiriliyor. Soçi Olimpiyatları da buna benzer bir işleve sahip. Nitekim emperyalist cephede olimpiyat oyunları öncesinde oynanan orta oyunlarını, Soçi öncesinde de gördük.

Bazı batılı devletler, Rusya Federasyonu’nun baskıcı ve otoriter bir karakterde olduğu gerekçesiyle olimpiyat oyunlarının açılışına katılmayacaklarını ilan ettiler. Batıdan Rus devletine yöneltilen eleştirilerin, doğruluk payı bulunmakla birlikte, batılı emperyalistlerin suç dosyaları, Rusya’yı kat be kat aşmaktadır. Bu yüzden Soçi Olimpiyatları’nı şehrin gerçek sahibi olan halkların, devasa spor komplekslerini ören yapıcıların gözleriyle görebilmeliyiz.

Soçi “Geleceğe açılan kapı” mı?

Soçi 2014 Olimpiyatlarına Çerkes halkı tepki gösterdi. Çerkesler, başta Türkiye’de olmak üzere, bulunmak zorunda oldukları ülkelerde, olimpiyat oyunlarının Soçi’de yapılmasına karşı çıktılar. Çünkü 150 yıl önce işgal edilen yurtlarında, bizzat işgalci güç olan Rus sömürgeciliği, olimpiyat oyunları üzerinden kendi hegemonyasının propagandasını yapmaya çalışacaktı.

Soçi 2014’ün Çerkes halkına olumlu etkileri de oldu. Çerkesler, atalarının katledildiği veya sürgün edildiği topraklarda, atalarının kemikleri üzerinde oynanacak oyunlara dur demek için harekete geçtiler. Ayrıca Rus devletini teşhir etmek için de birçok kampanyaya imza attılar.

Soçi’yi olimpiyatlar için tanıtan Rusya, şehri “geleceğe açılan kapı” olarak sunmuştu. Ancak geçmişinden söz edilmeyen şehrin tarihine baktığımızda 150 yıl önce yaşanan bir soykırıma tanıklık ediliyor. Çatışma ve katliamların ardından yapılan sayımda şehrin nüfusunun 98 olarak kayıtlara geçmesi, Çarlık vahşetinin boyutu hakkında fikir veriyor.

Diasporada yaşayan Çerkesler ise Soçi’yi hala anavatanları olarak kabul ediyorlar. Çerkesler şehirle ilgili hatıralarını nesilden nesile aktararak sürdürmeye devam ediyor. Ancak diasporadaki Çerkesler’in Soçi’ye geri dönmelerine izin verilmiyor.

Rusya sürdü, Türkiye asimile etti

150 yıl öncesinde parçalanan halkını, işgal ettiği topraklara dağıtan Osmanlı İmparatorluğu, Anadolu’nun yanı sıra Ürdün ve Suriye’de ikamete zorlamıştır. Geçen süreçte, Çerkeslerin büyük bir kısmı Türkiye’de de yok olma aşamasına geldi. Irkçı “tek dil/tek millet” anlayışı sebebiyle Ubıhça gibi tarihi Kafkas dilleri ya yok oldu ya da yok olma sınırına geldi. Despotlukta Putin ile yarışan Türk sermaye devletinin başbakanı Tayyip Erdoğan da Soçi’de olimpiyatların açılış törenine katılarak, meslektaşını yalnız bırakmayacak. Birçok Çerkes aktivist de Türk sermaye devletinin Çerkes halkının yaşadığı acıları görmezlikten geldiğini ifade ediyor.

On binlerce işçiye köle muamelesi

Çerkes halkının itirazları haricinde, tarihin en masraflı olimpiyat oyunları olan Soçi 2014, büyük bir işçi sömürüsüne de sahne oldu. Spor komplekslerinin yapımında çalışan, ağırlığı göçmen olan işçilerin yüzde 90’ının ücretlerinin ya bir kısmını ya da tamamını alamadığı ortaya çıktı. Soçi’de çalışan işçiler ile ilgilenen insan hakları savunucusu Semyon Simonov, işçilerle ilgili şu açıklamayı yapıyor: “Onların çalışmaları olmasaydı olimpiyatlar gerçekleşemezdi, fakat işçiler emeklerinin karşılığını alamadılar. Çalıştıklarına dair resmi bir belgeleri bile yok. Hatta diğer ülkelerden gelen bazı işçiler zorla sınır dışı edildi.”

Olimpiyat inşaatlarında çalışan yaklaşık 100 bin işçiden büyük bir bölümünün Orta Asya’dan geldiği belirtiliyor. Ağırlığı Tacikistanlı olan işçiler, çekinerek verdikleri demeçlerde Soçi’de çalıştıklarını ancak ücretlerini alamadan geri dönmek zorunda kaldıklarını söylüyorlar. İşçilerden Golip Yunusov, 10 bin Euro civarında parasını alamadığına dikkat çekerek, “Bizim yaptığımız modern kölelikti. Bir gün bile izin alamıyorduk. 18 metrekare bir odada 8 kişi kalmak zorundaydık. Hastalandığımızda kimsenin umurunda olmuyordu. Sonunda paramızı da alamadık. Bu sömürülmekten başka bir şey değildi” şeklinde konuşuyor. Yunusov gibi binlerce işçi ücretleri gasp edildikten sonra sınırdışı edilmiş.

Olimpiyat Komitesi sömürüye ortak

Pervasız kölelik rejimi sadece göçmen işçileri de vurmamış. Soçi’de çalışan birçok Rus işçi de ücretlerini alamamışlar. Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin Alman Başkanı Thomas Bach konuyla ilgili açıklama yapmaktan sakındı. Komite daha önce yaptığı açıklama da ise şu ana kadar ödenmemiş ücretlerin 6 milyon Euro’sunu karşıladıklarını duyurdu. Ancak komitenin ücret ödemelerini nereye yaptığı meçhul. Çünkü işçilerin çoğu ülkelerine dönmüş durumda ve ne bir banka hesapları bulunuyor ne de çalıştıkları şirketlerde isimleri.

Soçi 2014 organizasyonunun bir diğer suçu da çevreye karşı oldu. Nesli tükenen birçok hayvana ve endemik bitki türlerinin yaşadığı ve UNESCO’nun kültür mirası listesinde bulunan Soçi coğrafyası, büyük oranda tahrip edildi.

Kapitalist terör rejimi

Saydıklarımız, Rus sermaye devletinin Soçi Olimpiyatları üzerinden işlediği suçlardı. Rus emperyalizminin suçları ise bunlarla sınırlı değil. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından kamusal değerlerin yağmaya açılması, ardından gelen Çeçenistan savaşı, kadının metalaşması yeni rejimin, “özgür dünyaya” açılışını simgeleyen olaylar oldu. Özgür dünyanın, “özgür sömürü rejimi”ne geçmek ise büyük bir baskıyı ve otoriterleşmeyi gerektirdi. Rezil Yeltsin döneminin ardından Putin ile toparlanmaya çalışan Rus burjuvazisi, ayağa kalkışını baskı rejimine dayanarak gerçekleştirdi.

Karşımızda duran Rusya örneği, işçi sınıfının kazanımlarını budamış, modern revizyonist yönetimden burjuva diktatörlüğe geçen baskıcı bir rejim örneğidir. Soçi Olimpiyat oyunlarının gizleyemeyeceği gerçek kısaca şudur: Rejimin katlettiği gazeteci Anna Politkovskaya’nın kitabının ismi: Putin’in Rusyası!

 
§