10 Ocak 2014
Sayi: KB 2014/02

Yıkalım bu köhne düzeni!
Çürümüş düzende iktidar ve rant savaşı
Korkularınızı büyüteceğiz!
Gerici kapışma ve TIR olayı
Zam furyası başladı
Hrant Dink davasında 3. duruşma
“Devrim ve sosyalizm mücadelesine dört elle sarılacağız!”
“Yasa geçti, ama mücadelemiz sürecek!”
AKP’yi kurtaran kaynak: Özelleştirme
Feniş işçileri Aloğlu’nun peşinde!
“Hırsız patron, işbirlikçi sendika!”
Limanda eylemli sınıf dayanışması!
Bakanın iftihar tablosu
Sınıf devrimcilerinden mücadele çağrısı
Devrimci temellerde yenilenme ihtiyacı ve KESK genel kurulları / 2
Cenevre-2 Konferansı yaklaşırken çatışmalar şiddetleniyor
Cihatçı tetikçiler savaşı Irak’a taşıdılar
“Tehlikeli Bölge” ilanı ve polis devleti
Düzene karşı devrim!
İzmir’de Ekim Gençliği okurlarına saldırı
Bu daha başlangıç...
Roboski’nin adaleti zamanın ellerinde!
Alevilere dönük yeni asimilasyon hamlesi: Kızılelma
İzmir Gezi Tutsak Aileleri Ankara’daydı!
Devrimci tutsaklardan yeni yıl mesajları...
Yolsuzluk yapanlara ve hırsızlara açık mektup...
Anıları önünde saygıyla eğiliyoruz...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Yasa geçti,
ama mücadelemiz sürecek!”

 

İstanbul Tabip Odası (İTO) Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Fethi Bozçalı ile Tam Gün Yasası’nın da yer aldığı ve hekimlere yönelik bir dizi saldırıyı içeren torba yasayı konuştuk...

Torba Yasa tüm engellemelerimize rağmen çıktı. Bunun çıkmaması konusunda TTB, meslek örgütleri ve sendikalar olarak engelleme çabamız oldu. Fakat hükümet birçok yasada olduğu gibi bizlerin söyledikleri görüşleri dikkate almadan bu yasayı geçirdi. Bu dönem tarihte ‘torba yasa dönemi’ olarak geçebilir.

Akıllarına gelen bütün değişiklikleri biraraya getirip bir günde çıkartıyorlar. Bu bir alışkanlık haline geldi.

Mesleğimizi icra etme hakkımız
ortadan kaldırılıyor!

Torba yasada bizi mesleki olarak ilgilendiren hususlar, daha doğrusu mesleki etkinliğimizin farklı alanlarını ilgilendiren birçok konu var. En önemlisi hekimlik yapma, mesleğimizi icra etme hakkımızın ortadan kaldırılması, onun cezai müeyyidelere tabi tutulması. Zaten bakanlık bunu çok açık bir biçimde dile getiriyor.

Gezi olaylarındaki halkın yürüttüğü toplumsal mücadele ve bu mücadele karşısında polisin terör estiren yaklaşımları sonucunda birçok yaralanan oldu. Yaralanan arkadaşlarımıza, insanlara doğal olarak hekimlik mesleği gereği yerinde müdahaleler yapıldı ki bu da doğaldır. Buna benzer toplumsal olaylarda hekimlerin bu mesleki, insani reflekslerini ortadan kaldırmak için; acil durumlarda eğer siz hastaya müdahale ederseniz size üç yıla kadar hapis cezası öngören bir hapis cezası söz konusu.

Hekimler mesleki ve insani kimliğinin gerektirdiğini yaptı!

Tabii bunu bu şekilde çıkarmakla meslek örgütü ve üyelerinin bu yasal düzenlemeye göre davranacağını düşünüyorlar ama yanılıyorlar. Çünkü insanlar bu refleksi doğal olarak gösterdi. Kendi insani, mesleki kimliğinin gereği gibi davrandı. Oradaki insanları ölüme terk edecek hali yok. Arkadaşlarımız polisin copladığı, plastik mermiyle yaraladığı, gaz bombasıyla saldırdığı astımlı, koahlı birçok hastanın, belki ölebilecek düzeydeki insanların yardımına koştu. Bundan sonra da koşacak. Bu yasaların engel teşkil etmesi söz konusu değil. Bunda yanılıyorlar.

Dünyadaki sağlık örgütleri
bu maddeye karşı çıktı!

Burada öyle bir noktaya temas ettiler ki; bütün uluslararası camiada, bütün meslek örgütleri bu maddenin çıkartılmaması gerektiğini özellikle söylediler, anlattılar, kendi bilimsel dergilerinde yayınladılar. Başta Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Tabipler Birliği bu konuda hükümeti uyardı. Fakat maalesef bu yasa çıktı.

Öğretim görevlilerini
özel hastanelere pazarlayacaklar!

Bunun dışında torba yasa içerisinde önemli noktalardan biri; özellikle üniversite hastanelerindeki arkadaşlarımızı, öğretim görevlilerini adeta özel hastanelere pazarlama adı altında bir mekanizma oluşturdular. Bunun adını TamGgün Yasası olarak koydular ama bunun böyle olmadığını biliyoruz. Çünkü hekim arkadaşlarımız, üniversitedeki doçent, profesör, öğretim görevlisi arkadaşlarımız mesai saati dışında eğer istiyorlarsa özel hastanelerde çalıştırılacaklar. Kim çalıştıracak bunları? Üniversitenin döner sermayesi, özel hastanelerle bir anlaşma yapacak o anlaşma gereği onların çalıştırılması karşılığı hakkedişleri yani oradan alacakları ücretleri üniversite alacak. Üniversite oradan aldığı ücretin bir kısmını (yarısını) bu öğretim görevlisi arkadaşlara ödeyecek. Tabi bunun içerisinde vergiler var, harçlar var.

Yani bir nevi taşeron firma mahiyetinde bir sistem söz konusu bu son yasayla beraber.

Halk bu yasadan olumsuz etkilenecek!

Bundan halk nasıl etkilenecek? Tabii ki halk bundan olumsuz etkilenecek. Çünkü öğretim görevlileri sadece üniversitelerde çalışacak diye yola çıktınız. Şimdi kalkıp özel hastanelerde daha ucuz emek karşılığı çalıştırıyorsunuz. Ama muayenehanelerine engel oluyorsunuz. Çok uluslu şirketlerin hakim olmaya başladığı, bunların hastane yönetimlerinde daha fazla yer almaya başladığı özel hastaneler kendileri için nitelikli ucuz emek arayışı içerisindeler. Aslında Sağlık Bakanlığı bu ihtiyaçları yerine getirmiş oluyor. Burada tabi öğretim görevlisi arkadaşlarımız hem ikinci bir iş yapmış hem de emekleri sömürülmüş olacak. Hem özel sağlık kuruluşlarına bu emeğin satılması; hastaların bir nevi ceplerinden ödeyeceği paranın fazlasıyla alınması anlamına gelecek.

Zaten bu son torba yasaya bir madde daha eklediler. Özel hastanelerin halktan alması gereken ücretin dışında aldığı para için var olan idari yaptırım cezası da bundan sonra kaldırılmış oluyor.

Piyasalaşmış sağlık hizmeti,
acillerde patladı.

Üniversite öğretim görevlileri dışında birinci basamakta çalışan aile hekimlerine de kamu hastanelerinde, acillerde nöbet tutma zorunluluğu getirdiler. En az ayda sekiz saatlik bir nöbet sorunu demek bu. Biz birinci basamağın farklı bir mesleki etkinlik olduğu, buranın daha da güçlendirilmesi gerektiği, buradaki hekimlerin hemşirelerin mutlaka sadece kendi alanlarında çalışacak bir ortam oluşturulması gerektiğini çok defa söyledik.

Bakanlık acillerdeki bu yığılmaları önleyemeyince ya da doğru tabirle piyasalaşmış sağlık hizmeti, acillerde patladı. Aciller yılda ortalama 90 milyon insana hizmet veriyor ki bunların çoğu da acil vaka tanımına girmiyor. Bunların acildeki bu hizmetleri kendi normal kadrosuyla hakkıyla yerine getirmesi mümkün değil. Dolayısıyla birinci basamaktaki hekimleri dolgu malzemesi olarak orada çalıştırıp bu mevcut sıkıntıyı kendilerince faaliyetif çözümlerle gidermeye çalışıyorlar.

Ölümlerden ve sakat kalmalardan
Sağlık Bakanlığı sorumludur!

Bunun iki önemli sakıncası var. Birincisi; birinci basamağın geliştirilmesi güçlendirilmesi gerekirken oradaki hekim ve hemşire arkadaşlarımız ikinci bir iş yaparken mutsuz ve sıkıntılı bir dönem yaşayacaklar. İkincisi ise aile hekimliği birinci basamakta çok önemli bir hizmet veriyorlar. Fakat aciller ayrı bir uzmanlık dalı. Arkadaşlarımız dört-beş yıllık bir uzmanlık eğitiminden sonra acillerde hizmet veriyor. Böyle bir eğitimi, deneyimi olmayan arkadaşlarımızı orada çalıştırmak halkın acil sağlık hizmetlerinin önemsenmediği anlamına geliyor. Burada bu eksikliğe bağlı hastaların bir kısmı belki yaşamını yitirecek, belki sakat kalacak. Burada sorumluluk hekimlere ait değildir. Bütün sorumluluk tamamen Sağlık Bakanlığı’na aittir. Çünkü bütün uyarılarımıza rağmen bu yasayı çıkarma konusundaki ısrarını devam ettirdi ve yasayı çıkarttı. Bunun uygulanamayacağını da söylüyoruz.

Mücadelemiz devam edecek!

Burada TTB, İTO bu torba yasanın geçmesinden sonra da mücadelesine devam edecek. Buna benzer bir sürü torba yasa geçti. Biz hem hukuki mücadelemize devam edeceğiz yani bu yasayı anayasa mahkemesine götüreceğiz bunun yanında bu torba yasadaki maddelerin yaratacağı olumsuzlukları kamuoyuna taşıma ve bilgilendirme duyarlı kılma noktasındaki faaliyetlerimize devam edeceğiz.

Bu mevcut yasanın onaylanmaması için Cumhurbaşkanlığı’ndan bir talebimiz olacak.

 

 

 

 

SES doktorlara saldırıları kınadı

 

Mustafa Olcek ve Kezban Bengü Daşdibi isimli doktorlar annelerine gerekli tedavinin yapılmadığı iddiasıyla hasta yakınları tarafından 2 Ocak günü saldırıya uğradılar. Saldırının yapıldığı yere özel güvenlik ve polisler gelmesine rağmen hasta yakınları sağlık emekçilerine saldırılarını sürdürdü. Darp edilen sağlık emekçileri Olcek ve Daşdibi darp raporu alarak, suç duyurusunda bulundular.

İki doktora saldırılması SES üyesi sağlık emekçileri tarafından protesto edildi. Saldırının yapıldığı Servergazi Devlet Hastanesi’nde eylem yapan sağlık emekçileri adına basın açıklamasını okuyan Denizli SES Şube Başkanı Türkan Okyaz, “Vatandaşların sağlık hizmeti alırken yaşadığı mağduriyetlerin sorumlusu biz değiliz. Sağlık kurumlarındaki düzensizliğin sorumlusu biz değiliz. Bu şiddet bir an önce son bulmalıdır. Sağlık çalışanlarına saldıran şahıslar da gerekli cezayı almalıdır.

 
§