26 Temmuz 2013
Sayı: KB 2013/30

 Kızıl Bayrak'tan
AKP’nin kanlı politikaları ve tasfiyeci çözüm süreci
Dış politikada iflasın bedeli halklara ödetiliyor!
Faşist devlet terörüne direnmek meşrudur!
Devrim için örgütlenmeyen
geleceği kazanamaz!
“Sokakta, kavgada ve mücadelede olacağız!” - Av. Zeycan Balcı Şimşek
“Baskıya karşı direnmek haktır!”
Gezi tutsaklarıyla dayanışma eylemleri
Gençlikten korkuyorlar!
İşçi grevleri dalgası büyüyor...
Kazanımın yolu sokakta, mücadelede!
İşçi eylem ve direnişleri
İSDEMİR’de grev sürüyor!
Metalde grev dalgası
Gezi Direnişi’nin deneyimleri ışığında
emekçi kadın çalışmamızı güçlendirelim!
Çözüm sandıkta değil devrimde! - M. Yılmaz
Gezi Parkı Direnişi’nden ayaklanmaya... - 3 - Volkan Yaraşır

Akkapı: Gezi Direnişi’nin
öne çıkardığı bir mevzii...

Forumlarda mücadele kararlılığı
Mücadele birleştiriyor!
Suriye’de yıkıcı savaş ve emperyalist tehditler
Ekim Gençliği Yaz Kampı’ndan...
Devrimin gençleri...
Gezi tutsağı öğrencilerden mektup...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ekim Gençliği Yaz Kampı’ndan...

 

Aylar önce deklare edilen Ekim Gençliği Yaz Kampı İzmir Seferihisar Alp Apart Tatil Köyü’nde başladı.

1. gün

Ekim Gençliği Yaz Kampı, 22 Temmuz günü başladı. Sabah saatlerinde kamp alanına ulaşan ilk ekip alanı kolektif bir emekle hazırladı. Hazırlıklar alanın pankartlarla donatılması ve kahvaltıyla devam etti. Kamp alanına birçok pankart asıldı. Daha sonra kampın ilk ortak yemeği örgütlendi.

Diğer illerden gelenlerin de alana ulaşmasıyla hep birlikte yenilen öğle yemeğinin ardından yedi gün sürecek olan kampın teknik hazırlıklarına devam edildi. Fotoğrafçılık, kısa film, tiyatro, resim ve felsefe dallarında atölyeler oluşturuldu. Kampın teknik açıdan sorunsuz geçmesi, yaşamın birlikte ve ortak örgütlenmesi için oluşturulan komiteler de gönüllülük esas alınarak kuruldu.

Açılış etkinliği

Kampın açılış etkinliği akşam saatleriyle birlikte başladı. Akşam yemeğinin ardından başlayan etkinlik programında ilk olarak, başta Haziran direnişçileri olmak üzere devrim ve sosyalizm davasında şehit düşenler anısına saygı duruşu yapıldı.

Açılış konuşmasında kampın amacı aktarıldı. Devrimci bir gençlik kampı iddiasıyla toplanan Ekim Gençliği Yaz Kampı’nın, Haziran Direnişi’nin devam ettiği günlerde yapılıyor olmasının sorumluluklarına işaret edildi. Ayrıca kampın yıllardır üniversitelerde, liselerde mücadele yürüten genç komünistlerin gelecek ve özgürlük şiarlarının ete kemiğe büründürülmesi anlamına geldiğinin altı çizildi. Kampın başarısının çalışma alanlarına dönüldüğünde yürütülen çalışmalarla ölçülebileceği söylendi. Konuşmada kapitalist düzenin teşhiri yapılarak gençliğin gelecek ve özgürlük taleplerinin bu düzenin sınırlarını aştığı belirtildi. Mücadele çağrısıyla son bulan açılış konuşmasının ardından sahne Mamak İşçi Kültür Evi (MİKE) Müzik Topluluğu’na bırakıldı.

Açılış etkinliği Mamak İşçi Kültür Evi Müzik Topluluğu’nun seslendirdiği ezgi ve marşlarla devam etti. Toplulukla birlikte “Çav Bella” marşı hep bir ağızdan alkışlarla söylendi.

Müzik dinletisinin ardından Duvara Karşı Tiyatro Topluluğu ilgiyle izlenen ve Nazım Hikmet ve Bertolt Brecht gibi birçok şairin şiirlerinden oluşan bir şiir dinletisi sundu. Gençlik, etkinliğe coşkulu halaylarla devam etti. Etkinlik yeniden müzik dinletisi sunularak sona erdi.

2. gün

İkinci gün kahvaltıyla başladı. Sabahın erken saatlerinde başlayan kamp programında katılımcılar ortak kahvaltı için ortak alanda buluştu.

İlk seminer: Emperyalizm ve Ortadoğu

Kampın eğitim seminerlerine “Emperyalizm ve Ortadoğu” konulu sunumla başlandı. İçerisinden geçilen dönemin emperyalist savaşların yıkımlarına tanıklık ettiğinin altı çizilerek, emperyalist savaşların faturalarını tüm dünyanın emekçi halklarının ödediği belirtildi. Bu yüzden emperyalist savaşlara yanıtı dünya proletaryasının vermesi gerektiği söylendi. Özellikle Suriye’de yaşananlar bağlamında ele alınan sunum, güncel gelişmelerin tahliliyle devam etti. Komünistlerin yaklaşımı ve emperyalist savaşlara karşı mücadele perspektifinin ne olması gerektiği de sunumun bir başka başlığını oluşturdu.

Savaşlar tarihsel olarak incelendi. Tarihin yalnızca emperyalist işgal, yağma ve talan savaşlarına değil, köle ayaklanmalarına, devrimci sınıf savaşımlarına da tanıklık ettiği söylendi. Savaşların gerisinde sınıfsal çelişkilerin yattığı özel olarak vurgulandı, 1. ve 2. emperyalist paylaşım savaşları irdelendi. Emperyalizmin kirli savaş örgütü NATO’nun kurulmasının nedenleri, NATO’nun misyonu ve kirli icraatları tartışıldı.

Ortadoğu’nun jeopolitik konumu, petrol rezervleri gibi nedenlerle emperyalist devletler arasında hegemonya savaşlarına sahne olduğu ifade edildi. Aynı zamanda emperyalist işgallerin gerekçelerinin sahteliği ortaya konuldu.

Daha sonra Türk sermaye devletinin bölgedeki rolü, işbirlikçi misyonu açıklandı. Ortadoğu’daki emperyalist savaşların aktif taşeronu sermaye devletinin emperyalizme uşaklıkta sınır ve kural tanımadığı söylendi.

Ardından Suriye’deki gerici savaş daha ayrıntılı ele alındı. Baas rejimiyle, emperyalist güçlerin Suriye’deki savaşının -kazananı kim olursa olsun - emekçi halklara hiçbir yararının olmayacağı söylendi.

Sunumun ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Bu bölüm emperyalist savaş ve Ortadoğu’ya dair yapılan tartışmalarla devam etti.

Gençlik atölyelerle üretiyor

Kamp öncesinde hazırlıklarına başlanan atölyeler kampın 2. günüyle pratiğe dönüştü. Tiyatro, kısa film, müzik, felsefe, resim ve fotoğrafçılık atölyeleri oldukça verimli geçti.

Atölye çalışmalarında teorik tartışmaların yanı sıra öğrenilenler pratik olarak hayata geçirildi. Tiyatro atölyesinde öncelikle ısınma hareketleri yapıldı. Daha sonra ses ve beden kullanımına ilişkin çalışmalar yapıldı. Resim atölyesinde stencıl üzerine dünyadan ve Türkiye’den farklı örnekler incelendi. Kısa film atölyesinde senaryo yazımına yönelik tartışmaların ardından, senaryo yazma hazırlıklarına başlandı. Ayrıca video çekimine dair teknik bilgiler verildi. Felsefe atölyesinde felsefenin tanımına yönelik bir tartışmayla başlayan çalışmalar bir sonraki günlere hazırlıkla devam etti. Müzik atölyesinde repertuar belirlendi ve çalışmalara başlandı. Fotoğraf atölyesinde ise çekimle ilgili teknik bilgilerin yanında kamp sonunda bir sergi hazırlama kararı alındı.

Atölye çalışmalarının ardından öğle yemeği yenildi.

Gençlik ticarileşen eğitimi tartışıtı

Kamp programı akşam söyleşiyle sürdü. Sibel Özbudun ile “Eğitimin ticarileşmesi” konulu söyleşi yapıldı. Özbudun konuşmasına Gezi Direnişi’nin coşkusuyla başladı. Haziran direnişinin sınıfsal yapısı hakkında düşüncelerini belirten Özbudun, emekçi sınıfların direnişteki rolüne dikkat çekti.

Daha sonra “Eğitimin ticarileştirilmesi” kapsamında konuşmasına başlayan Sibel Özbudun vahşi kapitalizmin kar hırsıyla her alanı sermayeye açmasından bahsetti. Türkiye’de eğitimin ticarileştirilmesini tarihsel örneklerle açıklayan Özbudun, 60’lı yıllardan itibaren üniversitelerin önemli bir müşteri potansiyeli olarak görüldüğünün altını çizdi. Sermayenin üniversiteleri piyasa ekonomisine eklemlediğini söyleyerek bu gelişimin özellikle 80’li yıllardan itibaren hızlandığını vurguladı. Üniversitelerin ticarileşmesinin çok boyutlu olduğunu ifade eden Özbudun, harçların kaldırılması yalanına da değindi.

“Nasıl bir eğitim, nasıl bir üniversite?” sorularını cevaplayan Sibel Özbudun toplum yararına bilimle-sermayenin yan yana gelemeyeceğini örneklerle açıkladı. Yeni YÖK Yasa Tasarısı’nın eğitimin ticarileştirilmesini daha üst bir boyuta taşıdığını belirterek yasa tasarısının maddelerinden alıntılar yaptı. Tamamen sermayeye endekslenmiş yükseköğretimde bilim özgürlüğü kavramının dahi ortadan kalkacağını söyleyen Özbudun, özgür bir üniversitenin sokaktan geçtiğini, bunun yolunu Haziran Direnişi’nin açtığını vurgulayarak konuşmasını noktaladı.

Sibel Özbudun’un sunumunun ardından söyleşi bölümüne geçildi. Bu bölümde de Haziran Direnişi’nde gençlik, üniversitelerde yeni dönem, Bologna süreci gibi başlıklar tartışıldı.

Gece programında direniş ve iletişim işlendi

Aynı günün gecesinde “İsyan günlerinde iletişim ve sosyal medya” söyleşisi gerçekleştirildi. Söyleşide Haziran Direnişi sırasında bir iletişim ve haberleşme aracı olarak etkisi tartışmasız olan sosyal medyanın kullanımı üzerine canlı tartışmalar yürütüldü. Bu noktada kitle çalışmasının önemli bir aracı olarak sosyal medyayı kullanmak gerektiği, ancak bu kullanımın kitlelere yönelik ajitasyon-propaganda amacı taşıması gerektiğinin altı çizilirken Haziran Direnişi boyunca sosyal medyanın nasıl kullanıldığı bireysel gözlemler üzerinden aktarıldı.

Söyleşi saat 01.15 sularında bitirilirken, 3. gün planı yapılarak pogram bitirildi.

3. gün

Yeni katılımlarla yapılan kahvaltının ardından günün semineri için biraraya gelindi. Seminerde güncel gelişmeler üzerinden Kürt ulusal sorunu tartışıldı.

Kürt sorunu ve “açılım süreci”

Ulusal sorunu Türkiye özgülünde ve Kürt sorunu bağlamında inceleyen sunum tarihsel olarak Kürtlerin özgürlük mücadelesini özetledi. Bunu PKK’yi yaratan koşullar ve PKK’nin ideolojik-sınıfsal ekseni üzerine yapılan tahliller izledi. Güncel gelişmeleri tartışma ihtiyacı çerçevesinde özellikle PKK’nin geldiği yol ayrımı ve sonrasındaki süreç irdelendi. Kürt hareketinin bugün durduğu yer ve Ortadoğu’daki gelişmeler ışığında ifade ettikleri üzerinde duruldu.

Sonrasında “barış süreci” olarak tanımlanan çözüm arayışlarının eleştirisi yapıldı. Barışın ya da kardeşleşmenin kimlerle ve hangi koşullar altında olacağı soruları cevaplandı. Mevcut çözüm sürecinin Kürt burjuvazisinin bakışı ve temel talepleri ekseninde Türk burjuvazisiyle uzlaşı platrormu olduğu ve kapitalist sitemin yeniden inşa süreci olduğu söylendi. Bu sürecin somut sonuçlarından biri olarak da Haziran Direnişi’ne Kürt hareketinin sınırlı katılımı ve mesafeli yaklaşımı olduğu belirtildi.

Bu sürecin bir aldatmaca olduğu söylenerek, sürecin sonunda Kürt halkına vaat edilen “özgürlüklerin” sahteliği ortaya konuldu. Komünistlerin ise proletarya devrimi ekseninde hareket ettiği, gerçek barışın ve kardeşleşmenin ancak böyle mümkün olabileceği vurgulandı. Köklü ve kalıcı bir çözümün toplumsal devrimle birlikte hayat bulabileceği, bunun yanında Kürt halkının haklı ve meşru taleplerinin arkasında durmak gerektiğinin altı çizildi. Bu vurgularla sona eren sunumun ardından tartışma bölümüne geçildi.

Bu bölümde de sürece nasıl yaklaşmak ve müdahale etmek gerektiği tartışıldı.

Kampta kolektivizmin ve birlikte üretimin adı:
Atölye çalışmaları

3. gün, öğleden sonra yapılan atölye çalışmalarıyla devam etti. Tiyatro, fotoğrafçılık, felsefe, müzik, resim ve kısa film atölyelerinde gerçekleştirilen kolektif çalışmalar oldukça verimli geçti.

Kamp katılımcıları atölye çalışmalarında birlikte üretmenin coşkusunu yaşarken zamanı hem üretken hem de eğlenceli bir şekilde değerlendirdiler. Özellikle kısa film atölyesinin gençlik kampını hedef alan polis tacizlerini teşhir eden çalışması kampta ilgiyle takip edildi. Yine Duvara Karşı Tiyatro Topluluğu tarafından yürütülen tiyatro atölyesi çalışmaları oldukça yaratıcı sahnelere konu oldu.

Atölye çalışmalarının ardından sosyal ve sportif etkinlikler ve sohbetlerle güne devam edildi. Kamp katılımcıları gerek mücadele deneyimlerini gerekse kamp sürecinde yaşanan üretimlerini birbirleri ile paylaştılar.

Ezilenlerin pedagojisi”

Duvara Karşı Tiyatro Topluluğu ezilenlerin pedagojisini anlatan bir sunum gerçekleştirdi. Dört sandalye, bir masa ve bir şişeden oluşturulan farklı sistemlerin algılarda yarattıkları üzerinden ezen ve ezilenler arası ilişkiler, sınıflı toplumların yapısı üzerine akıl yürütmeler ve tartışmalar yapıldı. Çok yaratıcı ve keyifli olan çalışmaya hemen herkes ilgiyle katıldı.

Akşam yemeğinin ardından kısa bir ara verilerek kızıl hackerları anlatan “RED” belgeselinin gösterimi yapıldı. Belgesel gösterimi tamamlandıktan sonra katılımcılarla günü ve kampı değerlendiren bir forum gerçekleştirildi.

Ekim Gençliği / İzmir


 
§