20 Nisan 2012
Sayı: SYKB 2012/16

 Kızıl Bayrak'tan
Kurultayın gücüyle devrimci 1 Mayıs’a
yeni mevziler kazanmaya!
Sermaye iktidarının komşu halkları hedef alan saldırganlığı devam ediyor...
Newroz direngenliğine
tutuklama terörü
Karadağ davasının aynasında
düzen gerçeği
Bosch’ta deviremeyen darbe güçlendirdi
Bosch’ta patron-çete
saldırısına protesto
Türk Metal çetesi
Bosch işçilerine saldırdı!
Sınıf devrimcileri 1 Mayıs’a hazırlanıyor!
GOP’ta 1 Mayıs şenliği gerçekleşti
Sermayenin saldırılarına karşı
1 Mayıs’a!..
Taşeron İşçileri Kurultayı işçi kürsüsü oldu
DİSK/Genel-İş yöneticileri kurultayı değerlendirdi
Tarihten güncelliğe dünyada ve Türkiye’de 1 Mayıs - H. Fırat
Yunanistan, sınıf mücadelesinde dönüm noktası...-V.Yaraşır
Mısır’da gerici iktidar çatışmaları
BM’den Suriye’ye gözlemci heyeti
Kıbrıs BES yeniden
süresiz grevde.
Ekim Gençliği 1 Mayıs’a hazırlanıyor!..
ODTÜ öğrencileri
mücadeleyi büyütüyor
Eğitim hakkına sahip çık!
Osmangazi Üniversitesi’nde
cami yapımı...
10. BİR-KAR Gençlik Kampı başarıyla gerçekleşti!..
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

DİSK/Genel-İş yöneticileri kurultayı değerlendirdi:

“İşyeri komiteleri kuralım, örgütlenelim!”

Taşeron İşçileri Kurultayı, yoğun bir hazırlık sürecinin ardından yüzlerce işçinin katılımıyla 15 Nisan Pazar günü başarıyla gerçekleştirildi. Kurultay Hazırlık Komitesi bileşenlerinden DİSK/Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 1 No’lu Şube yöneticileri, kurultay hazırlık süreci ve kurultayda yürütülen tartışmalar üzerinden 1 Mayıs sürecini değerlendirdiler.

- Kurultayın en önemli yanı sizce neydi?

Mahmut Şengül (Genel-İş İstanbul Anadolu Yakası 1 No’lu Şube Başkanı): Bu kurultayın en önemli yönlerinden birisi; siyasi oluşumlardan, sendikalardan bağımsız olarak örgütlenmesi ve konuyu kendi muhataplarıyla, yani taşeron işçileriyle beraber tartışmasıydı.
İşçilerin seslerini rahat biçimde duyurabildiği, sorunlarını paylaşabildiği ve bu sorunların çözüme kavuşması için neler yapılması gerektiği yönünde örgütlenen bir kurultaydı. Taşeron İşçileri Kurultayı’na katılan işçiler kendi sorunlarını kürsüye çıkarak paylaştı.
Kurultaydan çıkan sonuçları, bir sonuç bildirgesi hazırlayarak basın ve kamuoyuyla paylaşacağız. Bu bildirgede bundan sonraki süreçte neler yapılması gerektiği ifade edilecek. Bundan sonra, bildirgedeki taleplerle birlikte taşeron işçilerinin kendi sorunlarına çözüm bulabilmesi amacıyla meclise baskı oluşturulacak.

Renkli ve kitlesel bir katılımı hedefliyoruz”

- Kurultayda ortaya çıkan irade 1 Mayıs’a nasıl taşınacak?
1 Mayıs öncesinde gerçekleştirilen kurultay taşeron işçileri ve sendikalı işçiler açısından da önemliydi. 1 Mayıs’ın resmi tatil ilan edilmesinden sonra bilhassa hükümet tarafından içi boşaltılmaya çalışılıyor.

Kurultayda hem buna vurgu yapıldı, hem de 1 Mayıs’ta taşeron işçileri pankartı arkasında yürüme çağrısı yapıldı. Taşeron işçilerinin bu pankart arkasında renkli ve kitlesel katılımını hedefliyoruz. Ayrıca, taşeron işçilerinin sesinin medyada yer bulacağı farklı etkinlikler olacak. Bunun için de önümüzdeki 1 Mayıs’ta kurultay çalışanlarının taşeron işçileri pankartı arkasında yer alması gerekiyor.

Eskiden 1 Mayıslar öncesinde işyerlerinde etkinlikler gerçekleştirilir ve işyerleri canlı tutulurdu. Bugün geldiğimiz noktada sanki pikniğe gider gibi 1 Mayıs günü işyerleri önünden arabalara binilip alana gidip geri dönülüyor. 1 Mayıs’ın asıl amacı işyerlerinde o havayı yaratmak ve o birlikteliği oralarda yaşatmaktır. Bugün 1 Mayıs alanına 1000 kişilik yerden 100 kişi geliyorsa 900 kişi bihaber durumda. İşyerlerinde bunu sağlayabilirsek hem katılım atacak hem de taban hazır olacak. 1 Mayıs’ın geçmişi ve geldiğimiz noktayla ilgili işçiler daha duyarlı olacaklardır. Bu yüzden işyerlerinde komiteler oluşturup 1 Mayıs’la ilgili etkinlikler düzenlenmesi için çaba sarfedeceğiz.

Sendikal bürokrasi yoktu”

- Kurultayın başarısını neye bağlıyorsunuz?

Mahmut Şengül: Kurultayın başarıyla gerçekleştirilmesindeki en büyük etken sendikal bürokrasinin olmamasıydı. Konunun muhataplarıyla ve rahat biçimde yürütülmesi başarıyı getirdi. Daha önce izlediğim kurultaylardan en büyük farkı buydu. Bu kurultaylarda işin asıl muhatapları yerine sendikal bürokrasi veya siyasal bürokrasi kürsüden işçilerin taleplerini sıralıyordu. Konunun muhatapları kendi taleplerini dile getirmeyip başkaları dile getirdiği zaman bu sıkıntı yaratıyordu. Kurultayın en iyi yanı buydu.

- Kurultay sonrasındaki süreçte neler yapılmalı?

Mahmut Şengül: Kurultayı yaptık ama burada kalmamalı. Bu kurultay, taşeron işçilerinin işyerlerinde komiteler oluşturup, bu komitelerle örgütlenme yollarının yaratılması için bir imkan yarattı.

Ya örgütlenecekler ya da kilit vuracaklar”

- Sendikaların, taşeron işçilerinin örgütlenmesi konusundaki atıllığını düşündüğümüzde bu kurultay nasıl bir mesaj verdi?

Mahmut Şengül: Demek ki sendikaların da boş bıraktığı bir alan var ki taban kendi başına sorunlarının çözümü konusunda kimi yerde dernekler veya kurultaylar aracılığıyla sesini ve taleplerini duyurmaya çalışıyor. Bu anlamda önemliydi. Bundan sonraki ayağında da kurultayı da örnek alarak sendikalar da bu yöne dikkat çekecektir. Bugün hükümetin dayattığı yasalar artık sendikaları bitirme noktasına getirdi. Ya buralara eğilecekler ve mücadele edecekler ya da kapıya kilit vuracaklar. Bu, artık bir ihtiyaç değil zorunluluktur. Tabandaki işçiler için de zorunluluk haline gelmiştir. Bu kurultaylar bir vesileyle birleşecek ve sesini daha gür duyuracaktır. Sendikaların bundan sonraki süreçte duyarsız kalabileceğini zannetmiyorum.

Neler yapabileceğimizi tartıştık”

- Kurultaya nasıl hazırlandınız?

Ahmet Arıkan (Genel-İş 1 No’lu Şube YK üyesi/ Kartursaş işçisi): Öncelikle neden böyle bir kurultaya gerek duyulduğunu açmak istiyorum. Çünkü taşeron işçilerinin örgütlenmesi konusunda çok büyük bir boşluk var. Sendikalar, kitle örgütleri ve işçi önderleri tarafından işlenmemiş, güç ve enerji barındıran bir alan. Enerji ne kadar sıkıştırılırsa patlamaya meyilli hale gelir. Bunu yönlendirmek ve doğru bir şekilde kanalize etmek önemlidir. Artık, ihtiyaçtan çok zorunluluk haline gelmişti. İşçiler, emekçiler olarak bu alana girilmesi gerektiğini ve emekçilerin muhatap bulması gerektiğini düşünerek kurultay oluşumu içerisine girdik. Çünkü işçinin muhatabı yok ve derdini kimseye anlatamıyor. İşçinin tek muhatabı sermayedir. Patron ne derse o oluyor. İşten atılma korkusu işçilerin elini ayağını bağlıyor. Birliktelik yok. Birçok işyerinde üretim parçalandığı için işçiler hangi şartlarda ne verilirse bunu kabul ediyor. Kurultaydaki konuşmamda da değinmiştim. Bunun, yakın tarihimizde çok güzel örnekleri var. Günümüzdeki koşullardan çok daha kötü koşullarda biraraya gelerek hem de kendi güçlerinin farkına vararak çok büyük kazanımların elde edildiği örnekler var. Bu örnekleri çok da zorlanmadan günümüze uyarlayarak kazanımlar elde edebiliriz. Biz de kurultayda bunu yapmak istedik. Tuzla tersanelerinden, metal işkolundan, belediyede çalışan taşeron işçilerinden, özel sektörde çalışan taşeron işçilerini de biraraya getirerek neler yapabileceğimizi tartıştık.

Bu noktada en önemli şey, işçinin kendi gücünün farkına varmasını sağlayabilmektir. İşçi, emekçi kendi gücünün ne olduğunu anlayıp biraraya gelebilirse önünde hiçbir güç duramaz. Bunun tarihte örnekleri de vardır. Antep’te Ünaldı dokuma işçilerinin verdiği müthiş mücadele vardı. 40 yıldır alamadıkları haklarını 30 günlük bir grevle söke söke almışlardır. Bu çok güzel bir örnektir. İçinden geçtiğimiz süreçte Tuzla tersanelerinde Ünaldı’nın fotokopisi gibi çalışma koşulları hüküm sürüyor. İşçinin içerisine girdiğinizde işçiler “Biz asgari ücretle çalışıyoruz. Bizimle ilgili hiçbir şey yapamazsınız” diyorlar. Ama yapılabilir. Yeter ki o irade gösterilebilsin. O işçiler güçlerinin farkına varırlarsa veya inandırılırlarsa bu yapılabilir.

Bıkmadan usanmadan anlatmalıyız”

- Kurultay nasıl bir atmosferde gerçekleşti?

Ahmet Arıkan: Kurultay oldukça başarılı geçti. Kurultaya katılan herkes derdini, sıkıntısını anlattı. Konuya vakıf olmayan, taşeronda çalışan veya çalışmayan işçiler de kurultaya katıldı. Kurultaya katılanlar genel tabloyu çok net biçimde gördüler. Taşeron işçileri hangi şartlarda çalışıyor. Muhatapları niye yok. İleriye nasıl gidilebilir sorusunun yanıtını aldılar. Karşımızda bir irade var. Bu irade (hükümet) işçi ve emekçi yanlısı olduğunu iddia ediyor. Biz de donanımlı bir şekilde taleplerimizi ve çözüm yollarını netleştirebilirsek onları kendi silahlarıyla vurabiliriz. Bunun için, arkamızda çok büyük bir güç olması lazım. Bu gücü toplayacak olanlar da bizleriz. Bıkmadan usanmadan bunu işçiye anlatmalıyız. Kurultay bunun ilk adımı oldu. Bu mücadeleyi Türkiye çapında vermeliyiz. Bu konuda da ben bütün arkadaşlarıma sonuna kadar güveniyorum. Bu iradeye, mücadele azmine sahipler.

Zaafiyetler ve yetersizlikler var”

- Kurultay sendikalar açısından nasıl bir mesaj taşıdı?

Ahmet Arıkan: Tüm işkollarında artık kadrolu işçiler bitme noktasına geldi. Çünkü artık kadrolu işçi istihdam etmek sermayenin işine gelmiyor ve yük olarak görülüyor. Patronlar, “daha fazla nasıl kazanırım”ın hesabını yapıyorlar. Bu yüzden taşeron çalıştırmaya dönülüyor. Muhatap da bulamaz, örgütlü bir güç olmadığı için sendikalaşma sürecine de giremez. İşkolu, işyeri barajını düşürerek, kıdem tazminatını gasp ederek, çalışma saatlerini 8 saatten 11-12 saate çıkartarak bunları elde ediyor. Tüm bunların nedeni işçilerin örgütlü olmamasıdır. Burada sendikaların devreye girmesi gerekiyor. Taşeron örgütlenmesi çok bakir bir alandır. Yeter ki, mücadeleyi doğru kanalize edip gücünün farkına vardırmalıyız. Bunu da yapmak bizlere düşüyor. Bu alanda da zaafiyetler ve yetersizlikler var. Artniyetli olması bile yeterli çabanın gösterilmediğini düşünüyorum. Kadrolu personel gittikten sonra Genel-İş’in üyesi kalmayacak. Bunun yerinin doldurulması gerekiyor. Her geçen gün kan kaybediyoruz. Torba yasa gibi yasalarla eriyoruz. Bu yüzden, taşeron, sözleşmeli, kadrolu ayırmadan hepsini tek bir emekçi güç olarak görüp yeniden bir güçbirliği oluşturmak gerekiyor. Toplumun her kesimiyle taşeron işçilerinin durumu, çalışma koşulları ve şartlarını anlatarak desteğini almak lazım. Bunu anlatmak da bizim görevimiz.

Birlik olmadan sorunları aşamayız”

- Kurultaydaki konuşmanda da taşeron-kadrolu ayrımına değinmiştin. Senin düşüncelerin nedir?

Murat Aydoğan (Genel-İş 1 No’lu Şube Disiplin Kurulu Başkanı/Kartursaş işçisi): Kurultay oldukça başarılı geçti. Tersane işçilerinden metal işçilerine, tekstil işçilerinden belediye işçilerine kadar farklı işkollarından işçiler sorunlarını anlattı. Tekstil işçisi çıkıp kendi sorununu anlatırken peşinden çıkan metal işçisi de sıkıntısını anlatınca sorunlarının ortak olduğunu anladılar.

Bunu kurultaydaki konuşmamda da anlattım. İşveren bizleri gerçekten çok ustaca bölüyor. Bu tuzağa yıllardır düşüyoruz. Birlik olmadan da bu sorunları aşamayız.

Kurultaya katılım iyiydi ama daha da iyi olabilirdi. Benim de çalıştığım taşeron firma bünyesinde belediyede iş bırakma eylemi gerçekleştirdik. İlk kez kadrolu işçilerle taşeron işçileri birlikte eylem yaptılar. Hemen ertesi gün yemekhaneye bir yazı asıldı. Kadrolu işçilerin saat 12.00’de yemeğe girmesi, taşeron işçilerinin ise 12.15’te girmesi söyleniyordu. Artık biz bu oyuna düşmeyeceğiz.
Bir TEKEL direnişi vardı ve biz bunları yeterince yaygınlaştıramadık. Sadece kendi işkolumuz değil diğer işkollarıyla dirsek temasına girmemiz gerekiyor. Eskiden tekstil işçileri greve gidiyordu biz bunu basından izliyorduk. Artık şunu görmemiz gerekiyor. Birlikte davranmazsak hiçbir şey yapamayız. Bu dediklerim kendi işkolumuz için de geçerli. Bir işçi işten çıkartıldığında hiçbir şey yapmıyoruz. Sıranın kendimize gelmesini bekliyoruz. Artık sıra bekleme zamanı değil. Bir arkadaşımız kurultayda “Birinin canı yandığı zaman onu kendi canımız gibi düşünmemiz gerekir” demişti.

1 Mayıs’ın yasak olduğu dönemlerde de Taksim’e girmek için çok cop yedik. Artık 1 Mayıs’ı kazandık. Artık bu saatten sonra 1 Mayıs’ı bırakmaya niyetimiz yok. 1 Mayıs’a da kitlesel olarak katılacağız.

Emrah Şahin (Genel-İş İstanbul 1 No’lu YK üyesi): İşçiler arasında farklı inançlar, siyasi görüşler olduğunu görüyoruz. Patronların elindeki güçlerden biri de insanları inanç yönünden ve ideolojik olarak bölmektir. Patron sağcıya solcuya bakmıyor ve herkesi işe alıyor. İşçiler artık bu oyuna gelmesin. Önlerine bir ekmeği koysunlar. Patron için, bizim Alevi ya da sünni olmamazın önemi yok. Bu yolla bizi çok bölüyorlar. İşçiler, bu ayrımı yok ettiklerinde Türkiye’yi değiştirebileceklerinin farkına varmalılar.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

Kurultaydan 1 Mayıs’a!

Taşeron İşçileri Kurultayı bileşenleri, kurultayın ardından gerçekleştirdiği yürüyüş ve basın açıklaması ile tüm taşeron işçilerini 1 Mayıs’a, Taksim’e çağırdı.

Kartal Ahmet Şimşek Koleji önünde biraraya gelen bileşenler “Kurultayın gücüyle 1 Mayıs’a yürüyoruz!” pankartı arkasında Kartal Meydanı’na yürüyüş yaptı.

Meydana gelindiğinde eyleme katılan bileşenler adına bir konuşma yapıldı.

Konuşmada şu ifadelere yer verildi:

“Değişik sektörlerde çalışan taşeron işçileri olarak bugün bir araya geldik. bir kurultay düzenleyerek sorunlarımızı ve çözüm yollarını tartıştık. Kurultay sadece kurultaya katılan taşeron işçilerini değil, bir bütün olarak işçi sınıfını ilgilendiriyor. Taşeronluk iş cinayetleri, sigortasızlık, sendikasızlık kısaca ölüm demektir. Taşeronluğa karşı safları sıklaştırmanın ve meydanları doldurmanın zamanı gelmiştir.

Bugün dünyada ve türkiyede çok yönlü saldırılar yaşanıyor. Arap dünyasındaki sosyal gelişmeleri fırsat bilen Emperyalistler savaşa hazırlanıyorlar. Türk sermaye sınıfı bu savaşta ön cephede yer almak için didinip duruyor. Bizler taşeron işçileri olarak ‘İşçilerin birliği halkların kardeşliği’ sloganıyla 1 Mayıs’ta olacağız.

Taşeron köleliğine, gözaltı ve tutuklama furyasına, faşist baskılara, emperyalist savaşa karşı bütün işçi ve emekçileri 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’na çağırıyoruz.”

Kızıl Bayrak / Kartal