27 Ocak 2012
Sayı: SYKB 2012/04

 Kızıl Bayrak'tan
Saldırıları püskürtebilmek için ilkeli birleşik mücadele!
"Anayasa Platformu" Konya’da toplandı
“Bu dava bitmeyecek!”
46 günde 513 gözaltı!
Sermaye hükümeti AKP rant peşinde!
Maltepe Belediyesi Taşeron İşçileri Direnişi’nde yeni süreç
Maltepe Belediyesi’nde yeniden direniş
ABB’de işçi kıyımı yaşanırken
Karayollarında özelleştirme saldırısı
Billur Tuz’da işgal provası
Gelir testi çileye dönüştü
DİSK Genel Kurulu üzerine düşünceler
SES Genel Başkanı Çetin Erdolu ile sağlıkta dönüşüm ve sağlık hakkı mücadelesi üzerine konuştuk
Çatı Partisi ya da
solun tablosu - H.Fırat
Sınıf çalışmasının sorunları
İSİG Meclisi Sözcüsü
S. Murat Çakır ile konuştuk..
Mısır’da halk isyanının
birinci yılı
Mısır halk direnişinin 1. yıldönümünde emekçiler Tahrir’e aktı
Emperyalist tekellerin
“Davos Zirvesi” toplanıyor
Kıbrıs’ta grev
yasağa rağmen kazandı
Genç-Sen 5. Olağan
Genel Kurulu’un ardından
Devrim Okulu dersleri başladı
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Emperyalist tekellerin “Davos Zirvesi” toplandı...

Kapitalist barbarlığın derinleşen vahşet tablosu!”

 

Her yıl geleneksel olarak Ocak ayında toplanan ve “Davos Zirvesi” olarak tanımlanan “Dünya Ekonomik Forumu”, bu yıl 25-29 Ocak tarihleri arasında İsviçre’nin Davos kasabasında 42. kez toplanıyor. Milyonlarca işçi ve emekçinin kaderini ilgilendiren ve geleceğini karartan yeni saldırı ve kölelik politikalarını saptamak ve uygulamak üzere “Büyük değişim: Yeni modeller oluşturmak” ana başlığı altında gerçekleştirecek bu yılki zirve.

42. Dünya Ekonomik Formu toplantıları başlamadan “güvenlik önlemleri” adına Davos kasabası adeta işgal edildi. Zirvenin güvenliği için 1.5 milyon İsviçre Frangı harcanarak binlerce polis ve asker seferber edilmiş bulunuyor. Güvenlik önlemleri Davos ve çevresinde başlayarak havadan ve karadan bütün Chur Kantonu’nu ve Zürich Havaalanı’nı da kapsayacağı ileri sürülüyor. Zenginler kulubünün güvenliği için yapılan hazırlığa anti DEF karşıtlarının hazırlığı eşlik ediyor. Birçok “sivil toplum” kuruluşları, antifaşist ve devrimci gruplar “Davos zirvesi çözümün değil, sorunun kaynağıdır!” şiarıyla Bern, Cenevre, Zürich, Basel ve Davos gibi kentlerde protesto gösterilerine hazırlanıyor.

Toplantıların bu yılki ana temasını oluşturan “Büyük değişim: Yeni model oluşturmak” sistemin sahipleri tarafından dünyadaki gelişmelere uygun olarak saptandığı ve sorunların köklü çözümünü kapsayacağı anlamında bilinçli bir adlandırma olduğu özellikle vurgulanıyor.

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kısa süre önce yayınlanan “2012 Dünya Ekonomik Görünüm Raporu”nda dünya ekonomisinin ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunduğu kaydediliyor ve çok sayıda ülke, finans krizini atlatmak için çaba göstermesine rağmen bu çabaların sonuç vermediği, çünkü sorunların kaynağına inilmediği iddia ediliyor. Dolaysıyla 2012 Davos toplantılarının ana teması, sorunun nasıl kökten çözülebileceğini amaçlıyor ve buna uygun yeni modeller oluşturarak “büyük dönüşüm” hedefleniyor! Bu amacı “gerçekleştirmek” için DEF toplantıları için “stratejik ortaklık” oluşturan 109 dev şirketin yanısıra 40 devlet başkanı, hükümet temsilcileri, sivil toplum örgütleri, stratejistler vs. ile birlikte 2.600 kişinin zirveye katılacağı bekleniyor.

2009 yılında bu yana Davos zirvesi küresel krizin gölgesinde gerçekleşiyor ve elbette krizden çıkmanın çözüm arayışları zirveye damgasını vuruyor. Bu yılki zirvenin zengin gündeminin ana başlığını da bir kez daha ekonomik kriz oluşturmaktadır. Kapitalist sistemin 2012 yılına ağırlaşan ekonomik bir krizle girmiş olması koşullarında toplanan Davos Zirvesi’nin gündemi başka türlü de olamazdı. Alınan tüm önlemlere ve faturayı emekçilere ödetme çabalarına rağmen hafiflemek bir yana gittikçe derinleşen ekonomik kriz kapitalist dünyanın temsilcilerini derin kaygılara ve umutsuzluğa itmiş bulunuyor.

DEF’in kurucusu ve başkanı Klaus Schwab, DEF’in Cenevre’deki merkezinde düzenlenen basın toplantısında başka şeylerin yanısıra “dünya 2009 yılındaki finansal krizden ders çıkarmayı öğrenemedi” yakınmasını dile getirdikten sonra “güncel sorunların eski metodlarla çözülmeye çalışılması bizi sadece çıkmaza sokar” derken krizden çıkmak için bugüne kadar izlenen yöntemlerin dışına çıkılması gerektiğini dile getiriyor. Kapitalizmin daha “insancıl” ve “reforme” edilmesi gerektiği önerdiği yöntemlerden biri oluyor.

Ama gene de sistem adına umutsuzluğu şu cümlelerle dile getiriyor: “Etrafa çözüm önerebilecek insanlara umutsuzca bakınıp duruyoruz.” Çözüm önerisi beklediği insanlar Davos Zirvesi’nde bir araya gelen ve dünyayı yöneten emperyalist tekeller ve onların temsilcileridir. Dolaysıyla sorunun kaynağı olanlardan sorunun çözümünü aramak gerçekten de umutsuzca bir girişimdir.

Ekonomik krizin yeniden ağırlaşmakta olduğuna ilişkin pek çok veri kapitalist dünyanın temsilcilerini derin kaygılara itmiş bulunuyor. Bu ekonomik bunalım temeli üzerinde giderek derinleşen sosyal ve siyasal bir bunalımın da yaşandığı düzen temsilcileri tarafından daha sık dile getiriliyor. Bu böyle olduğu içindir ki, özellikle de son yıllarda, Dünya Ekonomik Forumu’nda tartışılan konular, sadece ekonomik alanlarla sınırlı kalmıyor, aynı zamanda siyasal, sosyal ve toplumsal alanların tümünü de kapsıyor. Zirvenin bu yılki gündemi bunun sade yeni bir örneğini oluşturuyor.

Dünya Ekonomik Formu, Davos toplantılarından önce geleneksel olarak “Küresel Riskler” başlıklı rapor hazırlıyor. Bu yılda zirvede tartışılmak üzere dünya çapında, sanayi, hükümet, üniversite ve “sivil toplum” kesimi temsilcilerinden oluşan 469 uzmanın görüşü alınarak hazırlandığı söylenen 7. “Küresel Riskler” raporu, kapitalist dünyanın karşı karşıya bulunduğu gerçeğe ışık tutması bakımında çarpıcı bilgiler içeriyor.

Raporda gelecek 10 yıl içinde yaşanma “olasılığı” en yüksek riskler olarak şiddetli gelir eşitsizliği, kronik mali dengesizlikler, sera etkili gaz salınımında yükseliş, siber saldırılar, su arz krizleri gibi konular sıralanmaktadır. “Etkisinin büyüklüğü” açısından ise en önemli beş küresel risk ise, Büyük Sistemik Finansal Çöküş, Su Arz Krizleri, Gıda Kıtlığı Krizleri, Kronik Mali Dengesizlikler, Enerji ve Tarım Ürünü Fiyatlarındaki Aşırı Oynaklık olarak listeleniyor.

Raporda, “ekonomik” ve “jeopolitik” risk kategorileri de özetlenmiş bulunuyor. Ekonomik Riskler olarak: ‘Kronik mali dengesizlikler’ ve ‘şiddetli gelir eşitsizlikleri’ riskleri bu yılki raporda gelecek on yılda karşılaşılabilecek en olası ekonomik riskler olarak öne çıkıyor. Jeopolitik Riskler olarak, küresel ölçekteki siyasi, diplomasi, çatışma, suç ve yönetim alanındaki kaygıları ortaya koyuyor. Bu alandaki risklerden en önemli ikisi ‘küresel yönetim başarısızlıkları’ ve ‘kitle imha silahlarının yayılması’ jeopolitik alanda gelecek on yılda öne çıkacak riskler arasında ikinci sırayı paylaşıyor. ‘Yaygın yolsuzluk, kritik kırılgan devletler, terörizm, yaygın organize suç, diplomatik çözüm arayışlarının başarısızlığı ve yaygın yasadışı ticaret’ risklerinin yaşanma olasılığı ise korkuları büyüten başka sorunlar arasında bulunuyor.

Tüm bunlar kapitalist barbarlığın derinleşecek olan vahşet tablosudur. Çözüm ise işçi ve emekçilerin ortaya koyacağı devrimci insiyatifte yatmaktadır ve sonucu da, geleceği de bu belirleyecektir.

 

 

 

 

Bern’de Davos protestosu

Dünya Ekonomik Forumu Davos zirvesine karşı protesto gösterilerinin ilki 21 Ocak’ta başkent Bern’de gerçekleşti.

Bern eylemi İsviçre merkezli olarak düşünülmüş ve bilinçli bir tutumla izin başvurusu yapılmamıştı. Bu durum, gerçekleşecek eylemi kriminalize etmek amacıyla basın ve gerici partiler tarafından kullanıldı.

Polis müdürü “Eylemi organize eden gruplarla ilişki kurmak istiyoruz ama muhatap bulamıyoruz, bu durumda eylemi yaptırmayacağız“ açıklamasında bulunuyordu. Öyle ki yapılan hazırlıklar arasında yeraltındaki araba parklarında bile nezarethaneler inşa edilmiş, şehir kanalizasyonları kontrole tabi tutulmuştu. Eylemi engellemeye yönelik olarak Bern polisinin yetersiz kalacağı düşünülerek Basel, Cenevre ve Zürich polisinden takviye güçler Bern’de konumlanmıştı.

Eylem günü Bern’in bütün kritik noktaları polis ablukasındaydı. İstasyonda insanlar tutuklanmaya başlandı, sokaklarda kimlik kontrolü yapılıyor ve eylemci olduğu sanılan kişiler gözaltına alınıyordu. Toplanma alanında biriken küçük bir grup yüzlerce polis tarafından hareket edemez hale getirilerek etkisizleştirildi. Çevrede birikenler sloganlarla durumu protesto etti. Ardından İsviçreli bir devrimci grubun ağırlığını oluşturduğu kitle yürümek isteyince yüzlerce polis harekete geçti.

Geç saatlere kadar sokak aralarında süren eylem beklenen katılımın çok altındaydı.

Kızıl Bayrak / İsviçre