05 Ağustos 2011
Sayı: SİKB 2011/30

 Kızıl Bayrak'tan
Anayasa değişikliği tartışmaları ve devrimci tutum
“Açılım” sirkinin yeni cambazı Burkay - Z. Us
Generallerin “emeklilik kararları” ve YAŞ’tan yansıyanlar
Dinci partinin gücü ve pervasızlığı nereden geliyor?
Kapitalizm yeni bir krize hazırlanırken…
“İşsizlik fonu kıdem gaspına malzeme yapılıyor”
Birleşik Metal-İş 1 No’lu Şube
Genel Kurulu’nun ardından…
Mersin’de liman işçileri direnişte!
Güvencesiz çalışmaya karşı mücadele sempozyumu
PTT’de direniş çadırı kalktı, mücadele sürecek!…
Tunus-Mısır
dersleri - H. Fırat
TC’nin transformasyonu,
GOP ve hegemonya savaşları -
Volkan Yaraşır
“Kontrollü bir deneme mi?”
DTK direnişe çağırdı
Emperyalistlerle işbirlikçileri
Sudan’ı parçaladı ...
Somali’de resmi açlık ilanı...
S21 Projesi: Kavga
devam ediyor!
Kadın cinayetleri tırmanıyor
Hüsnü Yıldız’ın avukatı Taylan Tanay ile konuştuk...
Bertolt Brecht’i ölümünün 55. yılında saygıyla anıyoruz
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Dinci parti AKP iktidar alanını
daha da genişletti

Geçtiğimiz hafta burjuva siyasal gündemin ilk sırasına Genelkurmay Başkanı ile Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanlarının “toplu emeklilik” kararları ve bunu takiben gerçekleşen Yüksek Askeri Şura (YAŞ) görüşmeleri oturdu.

1 Ağustos günü başlayan YAŞ toplantısının hemen öncesinde, 29 Temmuz günü, “internet andıcı” iddianamesi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Savcı, Tümgeneral Hıfzı Çubuklu, eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hasan Iğsız ve Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu’nun da aralarında bulunduğu 22 muvazzaf ve emekli asker hakkında yakalama emri çıkartılması talep ederken, mahkeme bu talebi daha sonra değerlendireceğini açıkladı.

Burjuva gericiliğinin iç dalaşmasında AKP’nin ordu cephesine attığı bu son tokadın ardından aynı gün Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’le birlikte Kara Kuvvetleri Komutanı Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit ve Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Aksay’ın “emeklilik isteme” kararları geldi. Bunu takiben ise, AKP’ye yakınlığı ile bilinen Jandarma Genel Komutanı Necdet Özel önce Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na ardından ise Genelkurmay başkanvekilliğine atandı.

Bu gelişmeleri, düzen cephesindeki dengeleri belirlemesi açısından her daim kritik bir noktada duran YAŞ görüşmeleri izledi.

Dinci parti AKP’nin ordu kanadına ağır bir darbe daha vurarak bu alandaki kadrolaşması yönünde önemli adımlar attığı bir süreçte gerçekleşen YAŞ toplantısında, “üst rütbe atamaları ve TSK’dan ayrılacak personelin durumları” başlıkları öne çıktı.

Genelkurmay Başkanlığı Karargahı’nda gerçekleşen ve dört gün süren YAŞ görüşmelerine Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlık etti. Önceki senelerde toplantı masasının baş köşesinde Başbakan-Genelkurmay Başkanı ikilisi yanyana bulunurken, bu sene tek başına Erdoğan’ın masa başında saf tutması, burjuva medyanın öne çıkardığı bir başka nokta oldu. AKP’nin ordu üzerinde hegemonya tahsis etme sürecindeki önemli kazanımını resmeden bu kare, aynı zamanda liberallerin ve yandaş medyanın “Orduya vurulan sivil darbe”, “Demokratikleşme yönünde tarihi adım” türünden ikiyüzlüce ve demagojik söylemlerine de malzeme oldu.

Emeklilik kararlarının ardından 16 yerine 11 üye ile toplanan YAŞ’ta ilk kez orgeneral sayısı bu kadar az oldu.

Görüşmelere ilişkin resmi bir bilgi verilmezken, tutuklu olan ve rütbe bekleme süreleri dolan 14 general ve amiralin durumu konusunda YAŞ üyelerinin fikir birliğine varamadığı basına yansıdı. Zira ilk günkü toplantının ikinci oturumuna katılmayan Erdoğan ve Genelkurmay Başkan vekili Necdet Özel’in Başbakanlık konutundaki özel bir görüşme gerçekleştirmeleri, söz konusu pürüzlerin giderilmesi yönünde kulis olarak nitelendirildi.

Kısmi pürüzler yaşanacak olsa da, hükümet cephesine karşı güçlü bir ayak diremenin gerçekleşmesi olası gözükmüyor. Toplantıda alınan kararları Cumhurbaşkanı Gül’ün onayına sunulup kamuoyuna resmi olarak duyurulduktan sonra tablo daha da netleşmiş olacak.

İstifa dahi etmeden emeklilik kararlarıyla “tutum” almaya çalışan, bunu yaparken de AKP cephesini zora sokacak adımlardan kaçınan generallerin bu tutumuyla gelişen süreç, burjuva gericiliğin iç dalaşında orduda temsil bulan kanadın iyice güçten düşürülüp açmaza alındığını gözler önüne seriyor.

Bununla birlikte ise, özellikle 2007 seçimlerinin ardından “Ergenekon operasyonları” başta olmak üzere birbirini izleyen bir dizi adım atarak artık hükümet olmaktan öteye bir iktidar gücü olmaya soyunan dinci parti AKP’nin, devleti adım adım ele geçirme ve idari, hukuksal ve siyasal yapıyı kendine uyarlama savaşında önemli bir mevzi daha kazanmış olduğu da açıkça görülüyor.

Söz konusu gelişmeler, ABD’den AB’ye emperyalist efendiler, AKP’li kurmaylar ve liberal çevreler tarafından koro halinde “demokratikleşmenin göstergesi” olarak pazarlanmak isteniyor. Bu uğursuz çaba, tam da emekçilere dönük sosyal yıkım ve kölelik saldırılarının hazırlıklarının yapıldığı, devrimci ve ilerici güçler başta olmak üzere toplumun genelini hedef alan polis devleti uygulamalarının yoğunlaştırıldığı, Kürt halkına dönük saldırganlığın ise özel harekat polisleri eliyle kirli savaş yöntemleri de kullanılarak derinleştirileceğinin ilan edildiği bir süreçte hayata geçiriliyor.

Bu noktada, işçi ve emekçileri burjuva gericiliğin iç dalaşında taraflardan birine yedeklenmemeleri için uyarmak, aynı zamanda ise düzen güçlerinin her türlü yalan ve aldatmacasını boşa düşürerek kendi asli gündemleri ekseninde devrimci sınıf mücadelesine yükseltmeye çağırmak devrimci güçler açısından günün acil görevlerinden birini oluşturuyor.

 

 

Yeni “paşanın” katliamcı yüzünden
bir kesit...

Genelkurmay Başkanı olması beklenen eski Jandarma Genel Komutanı Necdet Özel’in, 11 Mayıs 1999 tarihinde Şırnak’ın Ballıkaya (Bilika) köyü yakınlarında 20 PKK gerillasının kimyasal silahlarla öldürüldüğü operasyonu komuta ettiğine ilişkin görüntüler yayınlandı.

“Özel paşa”, dinci partinin Kürt sorunu karşısında imha-inkar-tasfiye politikalarıyla da tam uyumlu olacağını görüntülerle bir kez daha ortaya koyuyor.

11 Mayıs 1999 günü Şırnak’ın Silopi İlçesi’ne bağlı Ballıkaya (Bilika) Köyü yakınlarında çıkan çatışmada onlarca kayıp veren Türk ordusu daha sonra kuşatmaya aldığı ARGK gerillalarına karşı kimyasal silah kullanmış ve olayda 20 gerilla yaşamını yitirmişti. Operasyona dair görüntüler çatışmaya katılan bir asker tarafından sızdırılmıştı.

Roj Tv’nin yayınladığı görüntülerde Bilika köyü yakınlarında bir yamaçta bulunan mağaraya yönelik olarak yoğun bir bombardıman yapıldığı görülüyor. Bombardımanın ardından mağaranın önünde dizilen cenazelerin başına gelen rütbeli bir subay olayda kimyasal silahların kullanıldığını şu sözlerle itiraf ediyor: “Sivaslı Kangallı savaşçı. Bu yaralıydı. Bu Vatandaş da Suriyeliymiş. Aşağıda 6 tane bayan var. Askerlerimiz içeriye gaz, el bombası atıldığı için şu anda zehirlenme tehlikesiyle karşı karşıyalar ama yine de canavarca, kahramanca içeri giriyorlar. Cesetleri çıkarmaya başladılar. İçeride bununla beraber 7 bayan var. Toplam 13 ceset var”

Kimyasal katliamın üzerinden bir süre geçtikten sonra Şkefta Berxwedan (Direniş Mağarası) adıyla anılmaya başlayan mağaranın içinden katledilen bir grup gerillanın cenazeleri fotoğraflandı. Fotoğraflarda gerillaların üzerlerindeki elbiselerde herhangi bir yanma ya da patlamaya bağlı bir deformasyon gözükmemesi dikkat çekiyor.