05 Ağustos 2011
Sayı: SİKB 2011/30

 Kızıl Bayrak'tan
Anayasa değişikliği tartışmaları ve devrimci tutum
“Açılım” sirkinin yeni cambazı Burkay - Z. Us
Generallerin “emeklilik kararları” ve YAŞ’tan yansıyanlar
Dinci partinin gücü ve pervasızlığı nereden geliyor?
Kapitalizm yeni bir krize hazırlanırken…
“İşsizlik fonu kıdem gaspına malzeme yapılıyor”
Birleşik Metal-İş 1 No’lu Şube
Genel Kurulu’nun ardından…
Mersin’de liman işçileri direnişte!
Güvencesiz çalışmaya karşı mücadele sempozyumu
PTT’de direniş çadırı kalktı, mücadele sürecek!…
Tunus-Mısır
dersleri - H. Fırat
TC’nin transformasyonu,
GOP ve hegemonya savaşları -
Volkan Yaraşır
“Kontrollü bir deneme mi?”
DTK direnişe çağırdı
Emperyalistlerle işbirlikçileri
Sudan’ı parçaladı ...
Somali’de resmi açlık ilanı...
S21 Projesi: Kavga
devam ediyor!
Kadın cinayetleri tırmanıyor
Hüsnü Yıldız’ın avukatı Taylan Tanay ile konuştuk...
Bertolt Brecht’i ölümünün 55. yılında saygıyla anıyoruz
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

DTK direnişe çağırdı

DTK 5. Genel Kurulu 31 Temmuz ve 1 Ağustos tarihlerinde 43 ilden 850 delegenin katılımıyla gerçekleştirildi.

Genel kurul, BDP Diyarbakır İl binasında Vedat Aydın Konferans Salonu’nda yapıldı.

“Demokratik Özerklikle, gönüllü demokratik birlikteliğe doğru yol alıyoruz”, “Demokratik Özerkliği emek ve inançla, kadın mücadelesi ile yükselteceğiz” pankartlarının asıldığı konferans salonunda, divanın iki tarafına Diyarbakır ve Muş’ta bedenlerini ateşe veren Mustafa Malçok ve Evrim Demir’in posterleri asıldı. Üzerinde Kürt önderleri Şeyh Sait ile Seyit Rıza, PKK’nin öncü kadrolarından Kemal Pir ile Mazlum Doğan, bedenini ateşe veren Zekiye Alkan ile İran operasyonunda yaşamını yitiren HRK’lilerin fotoğraflarının yer aldığı pankartlar da salonda yer aldı.

Kürtler statü istiyor”

Açılış konuşmasını yapan DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk’ün ardından konuşan DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk bundan sonra esas tartışma ve mücadele konusunun, sorunun nasıl tartışılacağına dair olacağını belirtti. “Kürtlerin cevabını aradığı soru şudur, Kürtlerin meşru taleplerini kabul etmek kadar bu taleplere anayasal güvencelerle karşılık verecek midir? Kürtlerin statüsü ne nasıl olacaktır” dedi.

Tuğluk mücadelelerini kararlılıkla sürdüreceklerini vurgulayarak şunları söyledi: “Bilinmelidir ki bu faşizme karşı var oluş mücadelemizi ve direnişimizi çok daha kararlı bir şekilde sürdürürüz ve kendimizi savunuruz. Bu bir tehdit değil, siyasete, değişime ve diyaloga bir çağrıdır. Siyasete siyaset yaparak karşılık veririz. Ama devletin saldırılarına karşı da topyekun mobilizasyon halinde oluruz, demek istiyoruz. Nasıl ki Başbakan sürekli çarpışa çarpışa var olduk diyorsa biz de AKP hegemonyasına karşı direniriz”

5 öneri

Tuğluk 5 adımlık bir sürecin gelişmesi gerektiğini belirterek önerilerini şöyle sıraladı:

* Demokratik ve anayasal çözüm için ilgili her aktör net bir ifadeyle irade beyanında bulunmalı, tutum belirlemelidir.

* 1 Ağustos-1 Ekim tarihleri arasında uygulanacak kısa vadeli yol haritası hazırlanmalı ve işlevli hale getirilmelidir. KCK tutuklularının bırakılmasından TMK değişikliğine kadar idari ve yasal düzenlemelerden ibaret olmalıdır.

* Sayın Öcalan’ın sürece hakim ve müdahil olması için koşullar düzenlenmelidir.

* Eylemsizlik ilan edilmeli, operasyonlar durdurulmalıdır.

* Meclis inisiyatif alarak demokratik ve anayasal çözüm için katılımcı bir yöntemle çalışmaları 1 Ekim tarihi itibariyle başlatmalıdır

Mücadele etmek kadar
bedel ödemeye hazırız”

Tuğluk konuşmalarını şöyle bitirdi: “Hakaret ve saldırıları da not ediyoruz. Bunlara karşı kendimizi korumayı bildiğimizi söylemekle yetineceğiz. Zayıf, güçsüz, çaresiz hiç değiliz. 40 bin canını vermiş bir halkın temsilciyiz. Mücadele etmek kadar bedel ödemeye de hazırız. Kefaleti kadar onurlu bir barış olsun ötesine kimse razı olmaz.”

Ulusal konferans için karar

Genel kurulun ikinci gününde eşbaşkanlığa Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk yeniden getirildi.

Genel kurulun sonuç bildirgesini okuyan DTK Sözcüsü Cemal Coşkun Öcalan’ın özgürlüğü için siyasi, diplomatik ve hukuki alanda çalışmalar yürütecek bir inisiyatifin oluşması kararına varıldığını belirtti.

İran’ın Federal Kürdistan Bölgesi’ne yönelik operasyonuna ilişkin ise Coşkun, “Kurulumuz bu paralelde İran devletinin Kürdistan’ı işgal saldırısını kapsamlıca ele almış saldırıyı nefretle kınamıştır. İşgal girişimi Güney Kürdistan federal bölgesinin iradesine ve haklarına bir saldırıdır. Bu doğrultuda işgal saldırısını tüm Kürdistan halklarına saldırı olarak tanımlamış ve buna karşı direniş kararlılığına ulaşmıştır. Kürdistan topraklarında sınırların meşruiyeti kalmamış ve tüm Kürt halkının kendini savunma hakkı doğmuştur. DTK tüm Kürt halkına, bölge halklarına ve uluslararası kamuoyuna işgale karşı tutum alma ve direnme çağrısı yapar” dedi.

Coşkun, Kürt Ulusal Konferansı’na ilişkin yapılan tartışmalara değinerek şunları belirtti: “Gelinen aşama; belirli bir hazırlık düzeyine ulaşan, ulusal konferansın aciliyetini ve önemini bir kez daha açığa çıkarmış, sürecin hızlandırılması gerektiği belirtilmiştir. Türkiye, İran ve Irak kirli ittifakı öncelikle oluşan Kürt ulusal birliğini ciddi bir tehdit olarak görmekte ve ulusal birliğin kurumsal yapısının oluşmasını engellemek için her türlü yönteme başvurmaktadır. Türkiye destekli, İran devletinin işgal girişiminin ulusal birlik ve ulusal konferans çalışmalarına saldırı olduğu açıktır. DTK Kürt halkının statüsüzleştirilmesi planına karşılık, tüm ulusal güçlerin birliğini daha da ilerleterek cevap verilmesi inancını tazelemiştir”

Demokratik özerkliği inşa etme
çalışmaları sürecek”

Coşkun “Demokratik Özerklik Kürt halkının Kürdistan coğrafyasında kendisi için belirlediği statüdür. İlan sonrasında yaşanan tüm gelişmeler Demokratik Özerkliğin ilanının çok tarihi bir adım ve karar olduğunu göstermiştir. Kürt halkı ve onun en meşru ve geniş iradesi olan DTK’nin aldığı bu kararla yeni bir süreç başlatmış ve herkesi de bu süreçte rengini belli etmeye davet etmiştir. Bunun yanısıra, bu irade beyanına yaklaşım ve tepkiler ne olursa olsun demokratik özerkliği inşa etme ve kurumsallaştırma çalışmaları devam edecektir. Bu çözümün hazırlanacak yeni anayasada yer alması için mücadelesini yürütecektir” diye konuştu.


 

Sınırda oturma eylemi

İran’ın Güney Kürdistan’a yönelik operasyonlarına tepki gösteren halk, Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Esendere Sınır Kapısı’na giderek 31 Temmuz gecesi oturma eylemi başlattı.

BDP Şırnak il, Cizre, Silopi, İdil, Uludere ile Beytüşşebap ilçe örgütü üyeleri, BDP Van milletvekili Özdal Üçer, belediye başkanları, il genel meclis üyeleri ve bini aşkın kişi araçlarla Esendere Sınır Kapısı’na geldi.

“Hedef Kurd hemû ne” pankartının açıldığı protesto gösterisinde sınır kapısının giriş çıkışlarını kapatan kitle adına konuşan BDP Şırnak İl Başkan Abit İke, operasyonların durması için geldiklerini belirtti. PKK ve Kürt halkına yönelik yeni konseptlerin devreye konulduğunu söyledi.

Yapılan konuşmaların ardından kitle oturma eylemi başlattı. 3 gün süren oturma eylemi basın açıklamasıyla sona erdi.


İran saldırılarına protesto

İran saldırıları, yurt dışında birçok merkezde YEK-KOM tarafından düzenlenen etkinlik ve yürüyüşlerle protesto edildi.

 

Essen

30 Temmuz günü Almanya’nın Essen şehrinde de bir yürüyüş gerçekleştirildi.

Yürüyüşe başta BİR-KAR olmak üzere MLPD, Tamil Kaplanları ve İranlılar destek sundu. Willy-Brand Meydanı’nda başlayan yürüyüş şehrin en işlek caddelerinden geçilerek devam etti. İnsanların yoğun olarak bulunduğu kafeterya önlerinde ise yürüyüş kolu durdurularak saldırıları teşhir eden ajitasyon konuşmaları yapıldı, çevrede bulunanlar bilgilendirildi. Yürüyüşte “Türkiye ve İran el ele Kürtlere karşı” ve “İran’da Kürt tutsaklara yönelik idamlar derhal durdurulsun“ yazılı iki ana pankart taşındı.

Yürüyüşün ardından konuşmalar yapıldı. Essen BİR-KAR adına yapılan konuşmada, Kürt özgürlük hareketine yönelik yürütülen bu kapsamlı saldırıların arka planı teşhir edildi. Düzenin icazet sınırları içerisinde faşist sermaye devleti ile masa başında yapılacak anlaşmaların Kürt emekçilerine hiçbir zaman gerçek özgürlüğü getirmeyeceği, biricik kurtuluşun ise, yalnızca değişik uluslardan oluşan Türkiye işçi sınıfı ile yoksul Kürt emekçilerinin ortak mücadelesi olduğu ifade edildi.

Ayrıca BİR-KAR’ın “Kürt halkı ile eylemli dayanışmaya” şiarı ile çıkarılan bildirinin dağıtımı gerçekleştirildi. Eyleme 300’e yakın kişi katıldı.

 

Frankfurt

27 Temmuz günü Frankfurt’ta yapılan eyleme BİR-KAR da destek verdi. Yaklaşık iki saat süren eylemde “Dizginsiz devlet terörüne, ırkçı, şoven saldırganlığa ve linç girişimlerine son“ başlıklı Almanca ve Türkçe bildiriler dağıtıldı.

Kızıl Bayrak / Essen - Frankfurt