05 Kasım 2010
Sayı: SİKB 2010/43

 Kızıl Bayrak'tan
Sınıfın birleşik mücadele ihtiyacı ve
bazı girişimler üzerine
Kürt sorununa düzen içi çözüm arayışları sürüyor
Ankara’daki işbirlikçiler emperyalist/siyonist güçlere ‘kalkan’ olma yolunda
Sermayeye kaynak emekçiye
sefalet bütçesi!.
“Alaattin’i katledenlerden
hesap soracağız!”
Polis katlediyor
yargı aklıyor!.
İzmir Sendikalar Birliği Çalıştayı gerçekleşti
İzmir Sendikalar Birliği ve hareketin ihtiyaçları
Katılımcılarla sınıf hareketi ve İzmir Sendikalar Birliği
üzerine konuştuk
Akdeniz Çivi işçileri sendika hakkı için direnişte!.
Mutaş’ta fabrika işgali sona erdi!
Satışa geçit vermemek için mücadele barikatlarına!
Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu Kasım Ayı
Toplantısı Sonuçları
BETESAN işçisi
direnişin simgesi..
BETESAN direnişinin sesi Taksim’de yankılandı
İşçi ve emekçi hareketinden..
Zam soygunu toplu taşımayla devam ediyor
6 Kasım eylem ve
etkinliklerinden.
YTÜ’de yaşananlar üzerine..
BP’nin suç ortağı Halliburton.
Türban, kadınlar üzerinde baskı ve köleliğin simgesidir…
“Zorunlu din dersleri
Hapishaneler düzenin aynasıdır
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Hasta tutsaklara özgürlük

Adana’da hasta tutsaklar eylemi

Adana’da hasta tutsakların serbest bırakılması talebiyle İnönü Parkı’nda 30 Ekim günü gerçekleştirilen basın açıklaması “Hasta tutsaklara özgürlük” şiarlı pankartın açılmasıyla başladı.

Açıklamada şunlar ifade edildi: “Referandum öncesinde, yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren üzerinden nasıl duygu sömürüsü yapılmak istendiğini biliyoruz. Ancak 2010 Türkiyesi’nde tedavi edilmediği için kanserden yaşamını yitiren 17 yaşındaki Abdullah Akçay’a devletin yaklaşımının, 12 Eylül askeri faşist cuntasından bir farkının olmadığı da kolayca görülmektedir. Yine 12 Eylül döneminde 5 No’lu cezaevine konularak insanlık dışı uygulamalarla, işkencelerle öldürülen tutsaklara olan yaklaşımla, şu an Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutularak, adım adım ölüme gönderilen Nurettin Soysal gibi tutsaklara yaklaşımın arsında hiçbir fark olmadığı gibi. Yani hapishaneler düzenin aynası olmaya devam ediyor.”

Basın metninin okunmasının ardından 5 dakikalık oturma eylemi yapıldı. BDSP, Halk Cephesi, Emek ve Özgürlük Cephesi, İHD ve Devrimci Proletarya, tarafından örgütlenen eyleme BDP ve ESP destek verdi.


İHD Hediye Aksoy için yürüdü

İHD Cezaevi Komisyonu, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan hasta tutuklu Hediye Aksoy için 3 Kasım günü Taksim’de sessiz yürüyüş gerçekleştirdi.

Galatasaray Lisesi önünde toplanan İHD Cezaevi Komisyonu yürüyüşte “Hapishanelerde ölüm istemiyoruz! Hasta tutuklular serbest bırakılsın! / İHD Cezaevi Komisyonu” pankartı ve Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan hasta tutuklu Hediye Aksoy’un yazmış olduğu mektuptan alıntıların yer aldığı ozalit taşıdı.

Taksim Tramvay Durağı’na gelindiğinde gözlerini siyah bantlarla bağlayan komisyon üyeleri oturma eylemi yaptılar. Oturma eyleminde, “Hediye Aksoy serbest bırakılsın!”, “Hasta mahpuslar serbest bırakılsın!”, “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!”, “Tecrit işkencesine son!” sloganları atıldı.

Basın metnini okuyan İHD Yönetim Kurulu Üyesi Sevim Kalman, 18 yaşında iken bir patlama sonucu iki gözünü kaybeden ve on dört gün kaldığı gözaltı sürecinde de tedavisi yapılmayan Hediye Aksoy’un durumuna değindi. Kalman, Aksoy’un bakımını ve ihtiyaçlarını karşılayamadığını, birtakım rahatsızlıklarının olmasına rağmen tedavisinin yapılmadığını ve engellendiğini söyledi.

Hediye Aksoy’un mektuplarında kendi durumunu anlattığı “Ben mahpusluk içinde mahpusluk çekiyorum. Karanlık, ayaklarıma zincir, kollarıma kelepçe vurmuş gibi beni hareketsiz bırakmış. Ben bir odaya değil bir ranzaya hapisim, her adımda bir yere çarpmamak için ellerimi siper yapıyorum” ifadelerini kamuoyu ile paylaşan Kalman, “CİK 16’ncı maddesi gereği yaşamını kendi başına sürdüremeyecek durumda engelli ola Hediye Aksoy’un serbest bırakılması yasal bir zorunluluktur” dedi.

Kızıl Bayrak / Adana – İstanbul


 

 

“Kinim ve nefretim bitmedi bitmeyecek”

292 haftadır “failleri belli kayıplar nerede” pankartı ve gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları ile  Galatasaray Lisesi önünde oturma eylemi yapan kayıp yakınları 30 Ekim günü, 19 yıl önce gözaltında kaybedilen Hüseyin Toraman’ın akıbetini sordular.

Oturma eyleminde konuşan Hüseyin Toraman’ın annesi Hatice Toraman, çocuklarının sadece devrimci-demokrat oldukları için öldürüldüğünü belirtti. Toraman, öldürülmelerine rağmen annelerin susmadığını ve hiç bir zaman susmayacaklarını söyledi. Toraman “Kinim ve nefretim bitmedi, bitmeyecek” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Altı arkadaşı ile birlikte gözaltına alınarak kaybedilen Abdurrahman Coşkun’un annesi ve Seyhan Doğan’ın abisi de birer konuşma yaptılar. Hediye Coşkun Kürtçe bir konuşma yaparak olayın nasıl yaşandığını anlattı ve savcılığa dilekçe verdiklerini ama savcının dilekçeyi yırtarak yüzüne fırlattığını söyledi. Hediye Coşkun “Ben oğlumu aramaktan vazgeçmeyeceğim” dedi.

Konuşmaların ardından basın açıklamasını okuyan Haside Ocak, 27 Ekim 1991 sabahı evinden çıkan Hüseyin Toraman’ın mahallelinin gözü önünde zorla bir araca bindirildiğini ve mahallelinin polise haber verdiğini ama kaçıranların da polis olduğu anlaşılınca olaya müdahale edilemediğini söyledi. Ocak, dönemin başbakanı Süleyman Demirel’in anne Hatice Toraman’a “Ne yapalım, oğlun cebimde mi ki çıkarıp vereyim?” diyerek Hüseyin Toraman’ın kaybedilmesine onay verdiğini belirtti. Haside Ocak, gerçeğin üzerinin kapatıldığını ifade etti.

Kızıl Bayrak / İstanbul


 

 

 

İzmir’de baskı ve zor protesto edildi 

İzmir’de 30 Ekim günü KESK İzmir Şubeler Platformu ve İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi tarafından gerçekleştirilen basın açıklamalarıyla tutuklu sendikacıların ve insan hakları savunucularının serbest bırakılması istendi.

KESK İzmir Şubeler Platformu sendika üye ve yöneticilerinin tutuklanmalarını protesto etmek amacıyla eski Sümerbank önünde bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını KESK İzmir Şubeler Platformu Yürütmesi adına Tüm Bel Sen 2 No’lu Şube Başkanı Nami Arslanbuğa okudu.  

Açıklamalarda insan haklarından, sendikal haklardan halk iradesinin üstünlüğünden, diyalogda ve barıştan söz edilirken; günlük yaşamda ise var olan hakların dahi kısıtlandığı hatırlatıldı. İfade özgürlüğü kapsamındaki eylem ve etkinliklerin engellenerek yasa dışı faaliyetler kapsamında ele alındığı söylendi. Çalışma yaşamında yeni yasaklara imza atıldığı dile getirildi.

“KESK’e yönelik baskılar özellikle son 2–3 yıldır daha da yoğunlaşmıştır. Bunda en önemli etkenin Kürt sorununun demokratik çözümü beklentisinin yerini yeniden çatışmalı bir sürece, inkâr ve tasfiye anlayışına bırakmış olmasıdır.” denilen açıklamada baskıların bir diğer boyutunun da çalışma yaşamında hak gasplarına yol açan çok sayıda uygulama olduğu belirtildi. Bu baskıların sayısız örneğinin yaşandığının dile getirildiği açıklamada konfederasyon genel merkezinin basıldığı, eski ve yeni genel merkez yöneticilerinin gözaltına alındığı, tutuklandığı hatırlatıldı. “Gözaltı ve tutuklamalarla kamu emekçileri yıldırılmak ve sindirilmek istendi. Sendika başkanlarımız sendika yöneticilerimiz ve üyelerimiz görevden alındı tutuklandı” denilerek 9 KESK’linin çeşitli ceza vlerinde tutuklu bulunduğu hatırlatıldı. KESK’lilerin aylardır tutuklu olmalarına rağmen yarısının daha ilk duruşmalarının dahi yapılmadığının altı çizildi.

İnsan Hakları Derneği de eski Sümerbank önünde anadilde eğitim ve tutuklamalarla ilgili bir basın açıklaması yaptı. Toplumsal muhalefetin hemen hemen her kesimini, ‘terörist’ ve ‘yasadışı örgütlerle bağlantılıdır’ diyerek damgalayan mevcut iktidarın, insan hakları savunucuları üzerinde de terör estirerek, insan hakları mücadelesini sekteye uğratacağını düşündüğünün belirtildiği açıklamada bu çabaların nafile olduğu söylendi.

Toplum üzerinde kurulmaya çalışılan baskıya dikkat çekilen açıklamada şunlar söylendi: “Bir yandan tüm toplumsal muhalefete uygulanan baskı politikaları, diğer yanda bugünlerde Kürt sorunu eksenindeki tartışmaların kilitlendiği Diyarbakır’daki KCK davası olarak nitelendirilen davada anadilleri olan Kürtçe ile savunma yapmak isteyen tutukluların bu taleplerinin ret edildiği veya yargılama sürecinde de ret edileceği yönündeki bilgileri kaygıyla izlenmektedir. “

Tutuklu İHD’lilerin serbest bırakılmasının istendiği açıklamaya KESK üyeleri, BDSP ve Mücadele Birliği destek verdi.

Kızıl Bayrak / İzmir