05 Kasım 2010
Sayı: SİKB 2010/43

 Kızıl Bayrak'tan
Sınıfın birleşik mücadele ihtiyacı ve
bazı girişimler üzerine
Kürt sorununa düzen içi çözüm arayışları sürüyor
Ankara’daki işbirlikçiler emperyalist/siyonist güçlere ‘kalkan’ olma yolunda
Sermayeye kaynak emekçiye
sefalet bütçesi!.
“Alaattin’i katledenlerden
hesap soracağız!”
Polis katlediyor
yargı aklıyor!.
İzmir Sendikalar Birliği Çalıştayı gerçekleşti
İzmir Sendikalar Birliği ve hareketin ihtiyaçları
Katılımcılarla sınıf hareketi ve İzmir Sendikalar Birliği
üzerine konuştuk
Akdeniz Çivi işçileri sendika hakkı için direnişte!.
Mutaş’ta fabrika işgali sona erdi!
Satışa geçit vermemek için mücadele barikatlarına!
Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu Kasım Ayı
Toplantısı Sonuçları
BETESAN işçisi
direnişin simgesi..
BETESAN direnişinin sesi Taksim’de yankılandı
İşçi ve emekçi hareketinden..
Zam soygunu toplu taşımayla devam ediyor
6 Kasım eylem ve
etkinliklerinden.
YTÜ’de yaşananlar üzerine..
BP’nin suç ortağı Halliburton.
Türban, kadınlar üzerinde baskı ve köleliğin simgesidir…
“Zorunlu din dersleri
Hapishaneler düzenin aynasıdır
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

BETESAN işçisi direnişin simgesi...

Tüm işçi sınıfı adına direniyorum!”

Direnen tüm kesimlerle mücadelesini ortaklaştırmaya çalışan BETESAN direnişçisinin kaleme aldığı direniş güncesi birçok kesim tarafından ilgiyle takip ediliyor.


77. gün...

(...) Daha önceleri tanıştığımız işçiler geliyor. Memleketten yeni gelmişler. Derneğin yerini tarif ettim. Yağmur olanca hızıyla yağmaya devam ediyor. Öğlen bir şeyler yemek için yoldaşlar yemek getirdiler, çadırın ortasına soframızı kurduk. (...) Araştırmacı-yazar Volkan Yaraşır aradı. Direnişi yakından takip ettiğini, çok yoğun olduğu için uğrayamadığını söyledi. Sohbet ettik telefonda en yakın zamanda uğrayacağını söyledi. (...) Çağdaş Hukukçular Derneği’nden arkadaşlar direnişi ziyarete geldiler. Arkadaşlarla çok feci bir şekilde ıslandık. Çadırın önünde biriken suyu bir an unutunca, hızla geçen araba hepimizi ıslattı. Suç bende uyarmayı unuttum. Direnişteki gelişmeler üzerine konuştuk. Arkadaşlar Gebze’deki direnişleri ziyaret etmek için ayrıldılar.

(...) Özel mülkiyetin olduğu her yerde insan ilişkilerinin de böyle olması bu toplumda normal, bu düzeni değiştirmek için buraları da değiştirmek lazım. Çadırı toplamamıza yardımcı oluyor. O evine biz derneğe doğru gidiyoruz.


78. gün...

Sabah derneğe doğru giderken bir arkadaş bize sesleniyor derneğin önünde. Gebze’den bir yoldaş sabahın erken saatinde gelmiş bize çadırı kurmak için yardım etmeye. Ne kadar düşünceli. Çadırı kurarken işçilerle sohbet ediyoruz. Yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyor. Telefon çaldı Mutaş’ta işgal olmuş. İşçiler fabrikayı işgal etmişler. Bizim arkadaşlar hemen oraya geçtiler.

(...) Mutaş’ta işgal yerinden bir arkadaş geldi. Çadırı birlikte toplayıp, Mutaş’a geçtik. Mutaş işçileri sınıf hareketinde ÇEL-MER’in izinden ilerliyor. Yapması gerekeni yapıyor. Aileler sloganlarla her yeri inletiyor. Sabah müdahale etmeye çalışmışlar. Bayram yeri gibi, sloganlarla fabrikadan işçiler desteğe geliyorlar (...) İşçilerin aileleri evlerine gönderiliyor sendikalar tarafından. En kararlıları da aileler. ÇEL-MER işçileri deneyimlerini anlatıyorlar. Orda da yol gösteriyor, moral veriyorlar herkese. Arkadaşlar orada kalacaklar bugün. Ben çadırı açmak için dönüyorum. Zafer direnen işçilerin olacak!


79. gün...

(...) Yağmur o kadar hızlı yağıyor ki, tersane işçileri tersanelerden çıkmaya başladılar. Yağmurdan kaynaklı çalışamıyorlar. İki işçi geldi yağmurdan çalışamıyoruz, ama buraya da gelmişiz yevmiyeleri almamız lazım diye baskı yapmışlar birlikte, tersanede kabul etmiş. (..) Bir grup işçi arkadaş geldi çadıra. Neden yalnızsın bugün diye soruyorlar. Gebze’deki işgali anlatıyorum. “Nasıl yani işçiler mi yapmış?” diye şaşırıyorlar. Onlar da ücretlerini almaya gidiyorlarmış, taşeron oyalamış bunları. Sinirli sinirli gittiler tersaneye doğru, taşeronun işi zor.

Öğlen sonuna doğru çadırı toplayıp Mutaş’a gittim. Gittiğimde işgal hala devam ediyordu. Diğer fabrikalardan işçi arkadaşlar gelmeye başladılar. Aileler sloganlarla kapılara doğru yürüdü. Polis müdahale etti, gazı ailelerin üzerine sıktılar. (...) Kapının önünde duran kitlenin üzerine kamyon vinci sürdüler. Birçok arkadaşımız ezilme tehlikesi geçirdi. Vinç şoförüne tepki gösteren kitleye polis bu kez yine biber gazıyla saldırdı. Polisle burada bayağı bir arbede yaşandı. Yine yaralanan insanları hastaneye kaldırdılar. Gazı burada da yedik, kitlenin önünde olduğum için yüzüme geldi yine gaz. (...)

(...) Burada aileler müthiş bir destek katıyorlar mücadeleye. Sloganları onlar attırıyor, polisin üzerine onlar yürüyor. DİSK yönetimi uzun süren görüşmenin ardından umutsuz konuşmalarını yaptılar ve içerden gelen karara uyacaklarını söylediler. Gece geç saatlerde fabrikanın ışıklarını kapattılar ve işçilerin üşümeleri için kapıları tekrar açtılar. Buna müdahale etmek için tekrar kapı önüne gittik. Işıkları açtırdık ve kapıları kapattırdık. Sendikanın işçileri yalnız bırakan tutumuna karşı tepkimizi de gösterdik. Aileler evlerine gittiler. İşçilerin eylemi sonlandıracağı haberi geldi. Biz de orada işgal ettiğimiz evde sabahladık.


81. gün...

Mutaş’taki işgal sendikal ihanetle sonuçlandı. İşçileri sendikalaştıran sendika direniş boyunca işçileri kapının önüne hapsederek direnişin duyulmasını bilerek engelledi. İşçilerin yanına desteğe gelen insanlara karşı kışkırtarak işçilerle, destekçiler arasına mesafe koymaya çalıştı.

(...) Şaşalı konuşmalarla bu işleri çözmeye çalışan sendika bürokratların tutumu, Mutaş işçilerini açıktan değilse de dolaylı olarak satmışlardır. İşçiler bunların hesabını o patronlardan soracağı gibi bürokratlardan da soracaktır. Tersane İşçileri Birliği Derneği olarak biz direnişin başından itibaren o sürecin yanındaydık ve izleyicisiydik. Sınıf hareketinde ÇEL-MER’le başlayan yeni süreç, Mutaş’tan da dersler çıkararak devam ediyor.

(...) Tersanede çalışan işçiler yanıma geldiler. “Abi termosun var mı? Sana çay getirelim” dediler. Sohbet ettik yarın da çalışıyorlarmış. Basın açıklamasına çağırmıştım. Termosa baktım hala çay var. “Sağolun” dedim. “Biz çok güzel çay yaparız” diyorlar. “Düşünmeniz yeter” dedim. “Başka zaman getiririz o zaman deyip” işe geri döndüler. Daha önce Türkter Tersanesi’nde çalışan işçi arkadaşlar geldiler çadıra. Hakları gasbedildiği için işçilere ne yapmaları gerektiğini söylemişler. Eylem yapmalarını belirterek ancak öyle haklarını kazanacaklarını anlatmış. (...) Bu düzen insanları her yeriyle kuşatıyor. Bizim de işimiz burada başlıyor. Daha çok çalışmak.

Sınıf mücadelesi Mutaş’ta yaşanan açık savaş şeklinde olduğu gibi aynı zamanda psikolojiktir. İradesi sağlam olan bu savaşı kazanır. Çadırı her gün sadece BETESAN patronunun karşısına dikmiyoruz, işçileri, emekçileri açlığa iten bu düzenin sahiplerinin karşısına dikiyoruz. (...)


83. gün…

(...) Direnişteki TEKEL işçileri öğlene yakın bir saatte direnişimi ziyarete geldiler. 4/C köleliğine karşı Ankara’daki 78 günlük direnişin ardından, tekrar başlattıkları direnişleri Tek Gıda-İş Sendikası’nın önünde devam ediyor. (...) Yıldız Teknik Üniversitesi’ndeki direnişle dayanışmak için yapılacak basın açıklamasına katılmak için çadırdan ayrıldım. BDSP direniş alanına bir yürüyüş gerçekleştirdi. Direniş alanına bir çadır kurduk. YTÜ öğrencileri yapılacak basın açıklaması için içeriden bir yürüyüş gerçekleştirdiler. Sözde üniversitelerde özgürlükten bahsedenler hangi sınıfın değerlerini savunanlara özürlüğü bahşettiklerini gösteriyorlar. (...)


84. gün…

Direnişin 84. gününde açık bir gökyüzü, hareketli ve sıcak bir gün var tersanelerde. Tek başına bir işçi arkadaş slogan atarak geliyor çadıra “Zeynel Kızılaslan yalnız değildir!’’ diye. Gece çalışmış, yorgun gözlerle bakıyor etrafa. Kahvaltı yapmak için bir şeyler almış, biz de dernekten termosla çayımızı getirdik. (...)

“Kaç gündür sizi görüyorum, işe geç kalmamak için yanınıza uğrayamadım, kusura bakmayın” diye geldi işçi arkadaş. Yat işinde çalışıyormuş. BDP Tuzla gençlik kollarında örgütlüymüş. Direniş üzerine sohbet ettik. “Eğer ayarlayabilirsem size ziyarete gelmeyi düşünüyoruz” dedi. Tersanelerde yaşanan gelişmeler üzerine konuştuk, işe de geç kalmış, “sonra görüşürüz” deyip ayrıldı.

Ev Eksenli Çalışanlar Sendikası’ndan bir arkadaş direnişi ziyarete geldi. Direnişimizi takip ediyormuş direniş üzerine sohbete başladık. Kendi deneyimlerinden bahsettiler. 14 yıldır bu alanda çalışma yapıyorlarmış. (...) Saatlerin geri alınmasıyla akşam erken oluyor Tuzla’da. Sokak lambaları aydınlatıyor her yeri. İşçi arkadaşlar çadırı toplamamıza yardımcı oluyor. Bugün akşama kadar çadırda bizimleydiler. Gözlerdeki ışıklara hayat vermek, hareketsiz bedenleri ayağa kaldırmak için kazanana kadar direnişe devam.

BETESAN direnişçisi ZEYNEL KIZILASLAN: 0505 230 75 96

Tersane İşçileri Birliği Derneği: 0216 701 22 11, 0541 664 70 83,

e-mail: tersane1@gmail.com, zeynelkizilaslan@gmail.com