06 Ağustos 2010 Sayı: SİKB 2010/31

 Kızıl Bayrak'tan
Düzenin referandum oyunu ve “demokratikleşme” yalanlarına kanılmamalı
“Emekçilerin ve Ezilenlerin Boykot Cephesi” de anayasal hayaller peşinde sürükleniyor!..
Gericilikte yarışanlar bir kez daha terör edebiyatına sığınıyor!
Kirli savaş itirafları...
“Tecrit-tredman insanlık suçudur!”
Sendikal ihanetin
faturasını işçiler ödüyor!
İnsanca yaşam sosyalizmde!..
“UPS’ye sendika
halaylarla girecek!”
İşçi ve emekçi hareketinden
İşgal silahını kuşanan direnişçi ÇEL-MER işçileri yol gösteriyor!
ÇEL-MER işçisi sendikal hakları için fabrikasını işgal etti..
ÇEL-MER işçilerinin aileleri ve desteğe gelen direnişçi UPS işçileriyle konuştuk..
Metal İşçileri Birliği Merkezi Yürütme Kurulu Ağustos Ayı Toplantısı Sonuçları
65. yıldönümünde Hiroşima ve Nagazaki katliamları
“İşçilerin birliği halkların kardeşliği!” şiarını yükseltelim
Afganistan’da kadınları emperyalist işgalciler mi kurtaracak?
Referandum ve
devrimci yurtsever tavır… - M. Can Yüce.
Mamak'ta festival heyecanı...
10. Munzur Kültür ve
Doğa Festivali gerçekleştirildi
ÇEL-MER direnişçisinden
mektup var!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kürt halkına dönük faşist saldırganlığa karşı...

“İşçilerin birliği halkların kardeşliği!” şiarını yükseltelim!


İşçiler, emekçiler,

Sömürgeci sermaye devletinin Kürt halkına dönük imha ve inkar saldırısı yeni boyutlar kazanarak devam ediyor. Gözaltı ve tutuklama terörü dur durak bilmiyor. Kürt hareketini fiziken tasfiye etme amaçlı askeri operasyonlar her geçen gün daha da yoğunlaşıyor. En iğrencinden bir şoven çığırtkanlık eşliğinde sürdürülen bu saldırganlık, günümüzde, ülkücü-faşistlerin başını çektiği örgütlü linç taburlarının saldırılarıyla tehlikeli bir düzeye çıkartılmış bulunuyor.

Önce Bursa-İnegöl ve ardından da Hatay-Dörtyol’da, ülkücü-faşist çeteler aracılığıyla linç girişimleri organize edildi. Bunu, Erzurum’da BDP konvoyuna dönük faşist saldırganlık izledi. Faşist saldırganlık zincirlerinden boşalmış bulunup, duracağa pek benzemiyor.

Sömürgeci Türk devleti Kürt sorunu konusunda tam bir acz ve çaresizlik içerisindedir. Sorunu çözme gücü ve iradesini adeta yitirmiştir. Öyle ki, inkar ve katliamdan başka bir sey düşünmemektedir.


Emekçi kardeşler,

Milliyetçi-şoven propagandalarla sersemletilen linç taburları planlı bir biçimde kardeş Kürt halkının üzerine sürülüyor. Ev ve işyerleri tahrip ediliyor. BDP’ye ait binalar talan ediliyor, yakılıp, yıkılıyor. Saldırılar pek çok yerde tam bir sürek avına dönüşmüştür.

En başta sözde Kürt açılımının mimari olan devletin Başbakanı ve İçişleri Bakanı olamak üzere tekmil devlet ve hükümet yetkilileri, valileri ve bu arada da kirli medya, tam bir ağız birliği halinde, tam bir gözü dönmüşlük örneği olan bu örgütlü ve planlı linç girişimlerini meşru görüyor, faşist saldırganları aklıyorlar. Bunu, AKP’sinden, MHP ve CHP’sine kadar sermaye partilerinin şoven açıklamaları tamamlıyor. Böyle yapılarak, açıkca yeni linç girişimlerine davetiye çıkartılıyor.

Tüm bu çabaların yegane amacı, ırkçı-şoven kışkırtmalar eşliğinde, Türkiye’nin ve Kürdistan’nın pek çok yerinde etle tırnak gibi iç içe yaşayan Kürt ve Türk emekçilerini birbirine kırdırmaktır. Sömürgeci sermaye devleti Kürt halkına dönük saldırganlığı daha da derinleştimek niyetindedir. İnegöl, Dörtyol ve Erzurum’da sahneye konulan planlı linç girişimleri de bunun ifadesidir.


Türk emekçileri,

Kardeş Kürt halkıyla kanlı bir boğazlaşmada hiç bir çıkarınız yoktur. Bu yönlü kışkırtmalardan uzak durulmalıdır.

Özgürlük ve eşitlik her ulus gibi kardeş Kürt ulusunun da en doğal ve en meşru hakkıdır. O kadar ki, halklarımızın samimi arzusu olan gönüllü bir birliktelik için bu olmazsa olmaz bir koşuldur. Gerçek bir kardeşlik de yine bu koşul varsa olanaklıdır. Öte yandan, sömürgeci burjuvazinin ve ırkçı-şoven güruhun “terör” olarak nitelediği Kürt halkının mücadelesi de tümüyle haklı ve meşru bir kurtuluş mücadelesidir. Tam da bu nedenledir ki, Türk emekçileri gönüllü bir birliğin yolunu döşemek üzere, iradelerini bu yönde kullanmalı, her zamankinden daha çok ve inadına Kürt halkının özgürlüğünü savunmalıdırlar. Gerçek şu ki, sömürgeci burjuvazinin halklar arası kanlı boğazlaşma tuzağı ancak ve ancak böyle boşa çıkartılabilir.


Kürt emekçileri!

Sömürgeci devletin ülkücü-faşist çeteler aracılığıyla tezgahladığı provakasyonlara karşı her zamankinden daha uyanık olmalısınız. Sömürgeci sermaye devletine duyduğunuz kin haklı ve meşrudur. Sömürgeci Türk devletine ve onun gerisindeki ABD başta olmak üzere emperyalist güçlere her zamankinden de şiddetli bir güvensizlik duyulmalıdır. Fakat bunun en küçük biçimde de olsa Türk emekçilerine dönük olmasına izin verilmemelidir. Tam tersine, kaderiniz Türkiye işçi sınıfı ve emekçileriyle birdir. Düşman ortaktır ve kurtuluş birleşik bir mücadeleden geçmektedir. “Bölücülük” demagojisinin karşısına “İşçilerin birliği halkların kardeşliği!” şiarı ile çıkmanın tam zamanıdır. Kazandırıcı olan da budur. Aksi halde Kürdistan ne bağımsız ne de özgür olabilir.

İşçilerin Birliği Halklarin Kardeşliği Platformu olarak, bir kez daha, en içten kardeşlik duygularımızla Kürt halkının yanında olduğumuzu ilan ediyor, tüm ilerici ve devrimci güçleri, Kürt halkına dönük faşist saldırganlığa karşı her zamankinden daha fazla sorumluluk almaya, “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği!” şiari temelinde birleşik, devrimci bir mücadelenin örülmesi için tüm güçlerini ve imkanlarını seferber etmeye çağırıyoruz.

Kahrolsun sömürgecilik!

Özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!

Faşist saldırganlığa karşı işçilerin birliği halkların kardeşliği!

İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu (BİR-KAR)

03.08.2010



 

Bielefeld’de Kürt halkına
yönelik saldırılar protesto edildi!

İnegöl ve Dörtyol’da gerçekleşen saldırıları kınamak ve Kürt halkıyla dayanışmak için Bielefeld’de eylem yapıldı. BİR-KAR eyleme “Kürt halkına özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!” şiarlı Almanca pankartla katıldı. Eylemde Almanca “Türk ordusu Kürdistan’dan defol!”, “Yaşasın enternasyonal mücadele!”, “Dayanışma mücadele demektir, faşizme karşı her yerde kavga!”, Türkçe olarak da “Kürdistan faşizme mezar olacak!” sloganları sıklıkla atıldı.

Yaklaşık 300 kişinin katıldığı eylem Bielefeld merkezinde yapılan basın açıklamasıyla son buldu.

BİR-KAR / Bielefeld