Mücadele Postası
Polis bu kez de bir çocuğu sırtından vurdu!
Polisin yetkisini sınırsızlaştıran Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun da yardımı ile gerçekleştirilen infazlar ve infaz girişimleri neredeyse sıradanlaşmış durumda. Bunun son örneği Konya’da yaşandı. 16 yaşında bir çocuk polis kurşunlarının hedefi oldu ve şu an hastanede yaşam savaşı veriyor.
Konya’da hırsızlık için bir okulun kantinine girdiği öne sürülen 16 yaşındaki çocuk, polisin silahla vurması sonucu ağır yaralandı.
Selçuklu ilçesi Yazır Mahallesi’ndeki Şerife Akkanat İlköğretim Okulu’na 3 kişinin girdiği ihbarını alan polis olay yerine gelince, bu durumu fark eden şahıslardan 2’si oradan kaçarak uzaklaştı.
S.K. isimli 16 yaşındaki çocuk ise “dur” ihtarına uymadığı gerekçesi ile silahla sırtından vuruldu.
Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılan S.K.’nın hayati tehlikesi halen devam ediyor.
Burjuva basında ise bu infaz girişimi, S.K.’nın hırsızlık suçundan birçok kaydı olduğu vurgulanarak yer buldu. Polis kendini tehdit eden hiçbir durum olmamasına rağmen S.K.’yı keyfi bir biçimde sırtından vurdu. Burjuvazinin iktidarını koruyan eli kanlı kolluk güçlerinin yaşam hakkını hiçe saydığı bir kez daha bu örnekle kendini gösterdi.
Davutpaşa eylemleri sürüyor
İstanbul-Davutpaşa’da gerçekleşen iş cinayetinde hayatını kaybedenlerin yakınları eylemlerine 28 Kasım günü de devam ettiler. Taksim Tramvay Durağı'nda bir araya gelen bileşenler "Davutpaşa'yı unutmadık, unutturmayacağız” pankartı açarak mahkemenin hala açılmamış olmasına tepki gösterdiler.
Eylemde, aileler adına basın açıklamasını katliamda yaşamını yitiren Orhan Saday’ın babası Adnan Saday gerçekleştirdi. Saday açıklamaya 25 Kasım’da gerçekleştirilen kamu grevini selamlayarak başladı.
Zeytinburnu Belediyesi görevlileri, bina sahibi, işyeri sahibi ve bir çalışan hakkında Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne teslim edilen iddianamenin henüz kabul edilmediğini söyleyen Saday, hâkimin kararının bayram sonrasında belli olacağını belirtti.
Açıklamada, Tuzla’da gerçekleşen son iş cinayetine de değinen Saday “Bizler adalet isteyen ve arayanların hissesine hukuk devleti düşmüyor mu?” sorusunu bu hafta da yineledi.
Kızıl Bayrak / İstanbul
DHF'lilere tutuklama terörü
19 Kasım günü İstanbul'da yapılan eşzamanlı baskınlarla gözaltına alınan DHF üye ve taraftarı 8 kişiden 4'ü çeşitli gerekçelerle tutuklanarak cezaevine konuldu.
1-7 Ekim 2009 tarihlerinde İstanbul'da toplanan IMF ve Dünya Bankası Zirvesi'ne karşı yapılan protestolara ve 2007 1 Mayısı'na katılmaları gerekçe gösterilerek gözaltına alınan DHF'liler 23 Kasım günü 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne çıkarıldılar.
23 Kasım sabahı Beyoğlu Adliyesi'ne getirilen 7 DHF'liden 6'sı savcılıkta alınan ifadelerinin tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi.
Ali Haydar Ben 6-7 Ekim günlerinde yapılan IMF ve Dünya Bankası protestolarında polis helikopterine havai fişek attığı iddiasıyla, Kurtuluş Derman yine aynı protestolarda “IMF Defol - DHF” pankartı açmaktan dolayı tutuklandı.
Tutuklananlardan Erdem Taş ve Sebeki Özün ise polisin hazırladığı delillerle 2007 1 Mayıs’ında molotof hazırlamak iddiasıyla tutuklandı.
Polis tarafından hazırlanan düzmece delillerin yeterince inandırıcı olmaması nedeniyle, Ercan Konuklu, Gülden Koparan, Doluhan Yılmaz ve Besime Gülçiçek serbest bırakıldı.
Gazi Mahallesi’nde polis tacizi
Gazi Mahallesi’nde 27 Kasım günü bir BDSP çalışanı polis tarafından taciz edildi.
Gazi Hastanesi civarında 34 VR 5016 plakalı sivil bir araç tarafından taciz edilen BDSP çalışanı durumun farkına vararak hızla oradan uzaklaştı. Aynı sivil araç BDSP çalışanını takip etmeye devam etti ve BDSP’linin yolunu kesti.
Araçtan inen şahısların kimlik sormaları üzerine BDSP çalışanı şahıslara kendilerini tanımadığını ve onlara kimlik göstermeyeceğini ifade etti. Şahıslar ise “Bizler polisiz ve seni tanıyoruz” cevabını verdiler. Bu durum üzerine BDSP’li çevrede bulunan emekçilere yönelik sesli konuşmalar yaparak polisin keyfi davranışını teşhir etti. Çevredeki emekçilerden bazılarının polise karşı çıkarak BDSP çalışanını sahiplenen bir tutum alması üzerine polisler apar topar olay yerinden uzaklaştı.
Son zamanlarda Gaziosmanpaşa’da, BDSP çalışanlarına yönelik polis tacizi arttı. Alaattin Karadağ anmasına çağrı çalışması yapan BDSP’liler aynı sivil araç tarafından taciz edilmişti. Bu aynı sivil polisler 25 Kasım günü de uyarı grevine destek veren BDSP’lilerin yakından görüntülerini almaya çalışmıştı. Bu ve benzeri polis tacizleri son dönemlerde yoğunlaştırılarak BDSP çalışanları baskı altına alınarak sindirilmeye çalışılıyor.
Gaziosmanpaşa BDSP
Emekçi kadınlar 25 Kasım’da sokaktaydılar...
İzmir’de 25 Kasım eylemi
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü çerçevesinde 26 Kasım günü Sümerbank önünde kadına yönelik şiddet görüntülerinden oluşan bir resim sergisi açıldı ve basın açıklaması yapıldı.
Eylemde “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Krize, işsizliğe, yoksulluğa, şiddete karşı mücadeleye” pankartı açıldı.
Eylemi BDSP, Demokratik Kadın Hareketi, KÖZ ve İzmir Yeni Demokratik Kadın İnisiyatifi örgütledi. 25 Kasım’ın ortaya çıkış sürecinin anlatılmasıyla başlayan basın açıklaması, Türkiye’de yaşanan olaylara değinilerek devam etti. Bursa’da 5 kadın işçinin kâr için yakılması, selde öldürülen 8 Pameks Tekstil işçisi kadın gibi kadına yönelik baskı ve saldırıları, şiddet örnekleri verildi. Şiddetin kaynağının egemen sistem olduğunun vurgulandığı açıklamada örgütlü mücadele çağrısı yapıldı.
Sınıf devrimcileri eyleme BDSP imzalı, “Kadın olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kadın kurtulmaz!”, “Kadının kurtuluşu sosyalizmde!”, “Sınıfsal, ulusal, cinsel sömürüye son!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm!” yazılı dövizlerle katıldılar.
Kızıl Bayrak / İzmir
“Şiddeti yaratan sömürü düzenine karşı mücadeleye”
İşçi ve emekçi kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde Beyoğlu’nda eylem gerçekleştirdi.
Emekçi Kadın Komisyonları (EKK), Demokratik Kadın Hareketi (DKH) ve Yeni Demokratik Kadınlar (YDK) 24 Kasım günü Galatasaray Lisesi önünde biraraya gelerek “Şiddeti yaratan sömürü düzenine karşı mücadeleye” pankartı arkasında kortejler oluşturarak tecavüz olaylarının yoğun olarak yaşandığı x-Trend adlı Teras Bar’ın bulunduğu İmam Adnan Sokak’a yürüyüş gerçekleştirdiler ve düzenin yarattığı insanlık dışı bu suçu teşhir ettiler.
İmam Adnan Sokak’a gelindiğinde yapılan açıklamada Mirabel Kızkardeşler’in mirasçıları olarak çifte sömürü, ezilme ve her türlü şiddete maruz kalmak anlamına gelen bu sömürü düzenine karşı mücadele çağrısı amacıyla biraraya gelindiği ifade edildi. “Ancak, kadına yönelik her türden baskı ne Trujillo faşist diktatörlüğüyle başladı ne de Mirabel kardeşlerin “tecavüz” edilerek katledilmesiyle son buldu” ifadelerinin yer aldığı açıklamada eşitsizlik ve cinsiyetçilik üzerine kurulan erkek egemen sömürü düzeninin şiddet düzenine eşit olduğu belirtildi.
Kızıl Bayrak / İstanbul
|