31 Temmuz 2009
Sayı: SİKB 2009/29

  Kızıl Bayrak'tan
  Kürt sorununda “Amerikan Çözüm Planı” devrede
  Kürt halkına yönelik baskılar, cinayet ve katliamlar sürüyor..!
  “Güney Kürdistan seçimleri ve ötesi
Adli Tıp Kurumu, sermaye devletinin
has bir kurumudur!
Entes direnişi günlüğünden…
Alpagut işçisi mücadele geleneğini sürdürüyor...

  Metal İşçileri Kurultayı hazırlık çalışmalarından.

  Kent AŞ’de direnişe devam!
  Mamak 6. Kültür Sanat Festivali’nde buluşalım!
  AKP Hükümeti, Emre Aköz’ün ağzından Alevilere kin kusuyor...
  Eğitim haktır, satılamaz!
  Gençlik eylemlerinden...
  İstanbul Sanayi Odası raporu aynasına yansıyanlar...
  Devrimci sınıf çalışmalarından...
  “Barack Obamalı hayaller” çöküyor…
  Dünyada işçi ve emekçi eylemlerinden...
  “Arka bahçe”deki devrim 50. yılında!
  Güler Zere serbest bırakılsın!
  Kürdistan hapishanelerinden
zulüm manzaraları
.
  Güney Kürdistan seçimleri
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Barack Obamalı hayaller” çöküyor…

Emperyalizmin barbarlığı yöneticilerin eğilimlerinden değil, sistemin yapısından kaynaklanır!

Bu yılın başında Barack Obama ABD başkanlığına seçildiğinde, büyük tekellerin borazanlığını yapan medya kuruluşları temelden yoksun hayaller yaymak için seferber oldular. Sekiz yıldır ABD’yi yöneten neo-faşist çete ile şefi George Bush’un barbarlıkta sınır tanımayan icraatları, söz konusu sahte hayallerin belli bir karşılık bulmasına elverişli zemini hazırlamıştı. Bu zemine Obama’nın siyahî oluşu, neo-faşist çete şeflerinden farklı bir söylem tutturması, Irak’tan çekilme sözü, Guantanamo işkence üssünün kapatılacağı vaadi, Filistin sorununun çözümü için çaba harcayacağına dair güvence vermesi de eklenince “Obamalı hayaller”in kısa sürede yayılması önünde bir engel kalmadı.

Emperyalist ABD rejiminin efendileri, her ne kadar siyahî birinin başkan olmasından hoşlanmasalar da hem halklar nezdinde yerlerde sürünen imajı düzeltmek, hem de Beyaz Saray baronlarına karşı biriken küresel nefreti hafifletebilmek için Obama’ya katlanmak zorunda kaldılar. Nitekim yılın başından bu yana her renkten Amerikancılar sürüsünün katkılarıyla estirilen hava, Obama’ya katlanan emperyalist rejimin efendilerini memnun edecek bazı sonuçlar yaratabildi.

Temelden yoksun hayaller yaymak mümkünse de, yapay olan her şey gibi bu tür hayaller de kısa sürede çökmeye mahkûmdur. Dolayısıyla Obama yönetimi etrafında örülen hayallerin altı ay gibi kısa bir sürede yıkılmaya başlaması şaşırtıcı değil. Zira ABD’nin emperyalist rejimi, başkan kim olursa olsun ezilen halklara saldırmak, dünyadaki doğal/beşeri zenginlikleri yağmalamak, yıkım ve katliamlara devam etmek zorundadır. Emperyalist çark, dünya jandarmalığına soyunan her güç odağını barbar olmaya zorlar; bu Obama yönetimi için de geçerlidir.

Guantanamo işkence kampı kapatılmıyor!

Afganistan ve Irak işgallerinden sonra Bağdat’taki Ebu Garib zindanı ile Küba adasındaki Guantanamo işkence üssü, ABD’nin simgeleri olmuştu. Demokrasi ihraç ettiğini vaaz eden Washington’daki neo-faşist yönetim, ezilen halklara yıkımı, katliamı, vahşi işkenceleri reva gördü. İki işkence merkezinden dünyaya yayılan görüntüler; özelde ABD’nin, genelde kapitalist barbarlığın aynası olmuştu.

Ebu Garib ve Guantanamo gibi örnekler, söylemde demokrasi/özgürlük şampiyonluğunu kimseye bırakmayan ABD ile batılı müttefiklerinin gerçekte neyi temsil ettiklerini ayan beyan ortaya koymuştur. Bunlar “münferit olaylar” değil, Pentagon şeflerinin emriyle “olağan” hale getirilen uygulamalardı. Öyle ki, batılı emperyalistlerin Ebu Garib’den, Guantanamo’dan sırıtan iğrenç yüzleri, emperyalist işgale destek olanları bile rahatsız eder hale geldi.

Böyle bir atmosferde Guantanamo işkence üssünü kapatma sözü veren Obama, bazı çevrelerin yüreklerine su serpti. Ancak görüldü ki, Obama’nın sözlerine rağmen, emperyalist ABD rejimi işkence üssünden vazgeçmek eğiliminde değil. Bu konudaki fiyasko, “Obamalı hayaller”in aldığı ilk darbe oldu.

Yapılan anlaşmaya rağmen işgalci ordunun şefleri Irak kentlerinden çekilmedi

İşgal karşıtı direnişin, Irak’ı ABD savaş makinesi için bir bataklığa dönüştürmesi, çekilme tartışmasını daha Bush döneminde gündeme getirmişti. Obama, güya süreci sonuçlandıracaktı. Vaatlere bakılırsa, işgalci ordular bu ay kentlerden, 2010’un sonunda ise Irak’tan tümüyle çekilecek.

Aradan geçen aylar, Irak’tan çekilme vaadinin, söylendiği gibi yerine getirilmeyeceğini açığa çıkardı. ABD, elbette bataklıktan çıkmak için çırpınıyor; ancak söz konusu olan Irak’tan tümüyle çekilmek değil. “Irak’tan çekiliyoruz” söylemiyle birlikte Bağdat’taki kukla rejimi ekonomik, siyasi, askeri alanlarda kontrol altında tutacak mekanizmaları kalıcılaştırmaktır; Irak’ta inşa edilen devasa boyutlardaki askeri üsler de bunu gösteriyor. Bu konuda da Bush Obama ikilisi arasında kayda değer bir fark bulunmuyor. 

Bilindiği üzere hiçbir emperyalist güç, salt anlaşmalarla işgal ettiği ülkeyi terk etmez. İşgalci orduları bir ülkeden kovmanın yegâne yolu, halkların birleşik, anti-emperyalist direnişidir. 

Filistin halkına karşı ırkçı-siyonizmin safında!

Barack Obama’nın iddialı söylemlerinden biri, Filistin devletinin kurulması için çaba harcayacağı yönündeydi. Başkanlığının ilk haftalarında buna uygun “jestler” yapan Obama, bazı Filistinli güçler nezdinde bile etkili olmuştu. Oysa gelinen yerde Obama, Filistin devletine dair söylemini terk ederken, dışişleri bakanı Hillary Clinton ile savunma bakanı Robert Gates gibi etkili isimler, siyonist rejimi himaye etmenin temel görevleri olduğunu tekrarlayıp duruyorlar.

Obama yönetimi, güya iki devletli çözümün yolunu açmak için İsrail’in Yahudi yerleşimleri inşasına son vermesini istiyordu. Oysa ırkçı-siyonist rejim, Filistin topraklarını gaspetmenin en etkili, en iğrenç yolu olan Yahudi yerleşimlerinin inşasına ara bile vermedi. İsrail savaş makinesini modern silahlarla tahkim eden Obama yönetimi, Yahudi yerleşimlerinin inşasını da desteklemeye başladı. 

Irkçı-siyonist Maariv gazetesi, “Amerikan Jesti” başlığıyla verdiği haberinde, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak’ın, Londra’da Obama’nın Ortadoğu Özel Temsilcisi George Mitchell ile yaptığı görüşmede, Batı Şeria’da 2 bin 500 konut inşaatının tamamlanması konusunda ABD’yi ikna etmeyi başardığını yazdı. Bu gelişme, aksi yöndeki söyleme rağmen siyonistlere çok yönlü destek konusunda herhangi bir değişikliğin gündemde olmadığını kanıtlıyor.

İsrail’le birlikte İran’a karşı ortak saldırgan tutum!

George Bush ile neo-faşist çetenin diğer şefleri İran’a saldırmanın tek çıkış yolu olduğunu savunurken, Obama, kısa süre öncesine kadar diyalog yolu ile sorunun çözülebileceğini, kendisinin buna öncelik vereceğini söylüyordu. Geçen aylarda Obama’nın bu yönde girişimlerde bulunduğu izlenimini veren bazı gelişmeler de oldu. Ancak İran’la ilişkiler konusunda da “takkenin düşüp kelin görünmesi” uzun sürmedi.

Siyonist rejim şefleriyle görüşmek üzere Tel Aviv’e giden ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Pentagon’daki savaş baronlarının İran’la ilgili niyetlerini açığa vurdu.

Neo-faşist çete yönetiminde de aynı görevi yapan Robert Gates’le görüştükten sonra açıklama yapan İsrail Savunma BakanıEhud Barak, “Biz kendi tavrımızı saklamıyoruz. Hiçbir seçeneğin dışarıda tutulmaması gerektiğine inanıyorum ve başkalarına da aynı yaklaşımı göstermelerini tavsiye ediyorum” dedi. Siyonist şefin üslubundaki pervasız saldırganlık, belli ki, Obama’nın savunma bakanından aldığı destekle de ilgilidir.

İsrail’in füze savunma sistemine mali ve teknik açıdan katkılarda bulunan, İsrail’e ulusal savunması için en gelişmiş silahları tedarik etmeye devam edecekleri garantisi veren Gates, “İran’ın nükleer tehdidi”hakkında ABD ve İsrail’in aynı görüşü paylaştığını da ilan etti.

Görüldüğü üzere Barack Obama, cumhuriyetçi parti adayından farkını ortaya koymak için kullandığı bu dört temel argümanda da Bush’un izinden gitmektedir. Bu şaşırtıcı değil elbet. Zira burada söz konusu olan Obama’nın şu veya bu eğilimi değil (Tabii eğer böyle eğilimleri varsa), emperyalist Amerikan rejiminin bölgesel politikalarıdır. Bu ise, Pentagon’daki savaş baronlarının Ortadoğu halklarının kanını dökmeye devam edecekleri anlamına geliyor. İran’a olası bir saldırı ise, bölgenin tam cehenneme dönüştürülmesi anlamına gelecektir.

Bölge halkları, Obama üzerinden ABD emperyalizmi adına yayılan aldatıcı hayalleri elinin tersiyle itmeli, kendi hayalleri olan emperyalist/siyonist güçlerle işbirlikçilerinden arınmış bir Ortadoğu uğruna birleşik direnişi yükseltmelidir!