31 Temmuz 2009
Sayı: SİKB 2009/29

  Kızıl Bayrak'tan
  Kürt sorununda “Amerikan Çözüm Planı” devrede
  Kürt halkına yönelik baskılar, cinayet ve katliamlar sürüyor..!
  “Güney Kürdistan seçimleri ve ötesi
Adli Tıp Kurumu, sermaye devletinin
has bir kurumudur!
Entes direnişi günlüğünden…
Alpagut işçisi mücadele geleneğini sürdürüyor...
  Metal İşçileri Kurultayı
hazırlık çalışmalarından.....
  Kent AŞ’de direnişe devam!
  Mamak 6. Kültür Sanat Festivali’nde buluşalım!
  AKP Hükümeti, Emre Aköz’ün ağzından Alevilere kin kusuyor...
  Eğitim haktır, satılamaz!
  Gençlik eylemlerinden...
  İstanbul Sanayi Odası raporu aynasına yansıyanlar...
  Devrimci sınıf çalışmalarından...
  “Barack Obamalı hayaller” çöküyor…
  Dünyada işçi ve emekçi eylemlerinden...
  “Arka bahçe”deki devrim 50. yılında!
  Güler Zere serbest bırakılsın!
  Kürdistan hapishanelerinden
zulüm manzaraları
.
  Güney Kürdistan seçimleri
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Alpagut işçisi mücadele geleneğini sürdürüyor...

40 yılın ardından
Alpagut işçisi hakları için grevde

Çorum’da kurulu bulunan Alpagut Linyit İşletmesi, Türkiye işçi sınıfı tarihinde önemli bir yere sahiptir. 1969 yılında Alpagut işçilerine düşük ücret ve uzun çalışma saatleri dayatılır. Ücretler ise tam bir pervasızlıkla parça parça ödenir. Yerin onlarca metre altında çalışan işçiler, alınmayan işgüvenliği tedbirleri ile daha kötü koşullarda, ölümle burun buruna çalışmaya zorlanır. Alpagut patronunun bu saldırıları karşısında neler yapılabileceğini tartışan işçiler, aralarından temsilciler seçerek, Ankara’ya örgütlü oldukları Maden İşçileri Sendikası’na basınç yaparlar. Ancak sendika hiçbir tutum almaz. İleri sürülen talepler üretimin düşüklüğü bahanesiyle reddedilir. Alpagut patronu sendikanın da tutum almamasını fırsat bilerek işçilerin maaşlarını 73 gün boyunca ödemez. Bunun üzerine 786 Alpagut işçisi sendikaya rağmen 13 Haziran günü işletmeyi işgal ederek, yönetime el koyarlar. İlk iş olarak bütün işçilerin katıldığı İşçi Genel Kurulu oluşturulur. Üretim ve satış tekrar düzenlenir. İşçi Genel Kurulu tarafından seçilen temsilcilerden oluşan İşçi Konseyleriyle işletmeyi yönetmeye başlarlar. Sekizer saatlik üç vardiya sistemine geçilir. Vardiyası biten işçi 8 saat daha kalarak işletmeyi korur. Patronun “üretim düşük” söylemiyle hiçbir talebi kabul etmediği, “zarar ediyoruz” söylemiyle işçilerin ücretlerinin ödenmediği Alpagut, 2 hafta içinde kâr etmeye başlar. Üretim % 50 artar. Günlük satış 8 bin liradan 40 bin liraya çıkar. İşgalin ardından sendika da gelerek işletmenin yönetimine katılır.

Alpagut işçileri hayata geçirdikleri bu direnişle üretenler olarak, yönetebileceklerini de göstermiş oldular. İşçiler olmadığında çalışmayan işletme, patron olmadan işçilerin kendi yönetimiyle bir düzene girmiş, üretim artarak, kâr edilmeye başlanmıştır. Sermaye devletinin Alpagut’un etkisinin kendi sınırlarını aşarak yayılacağı korkusu sarar. Patronların karlarına kar katmalarını sağlayan, zevk-i sefa içinde yaşamaları için çalışan, dünyanın bütün zenginliklerini yaratan “ayak takımı”, bir işletmede yönetime el koyarak, kendisi için üretir. Bunun ülke geneline yayılması demek patronların sonu anmalına gelir. Bu korku ve telaşla İçişleri Bakanlığı devreye girer. Ankara’dan Çorum’a jandarma birlikleri sevk edilir. Maden ocağı jandarma birlikleri tarafından kuşatılır. Sendikacıların da çabalarıyla işçiler 35 gün sonra işletmeden çıkartılır. İşgale öncülük eden işçiler işten atılır. İşçiler eylemlerine iki gün madene inmeyerek devam ederler. Daha sonra patronlarla toplu sözleşme imzalanır. Atılan işçiler tekrar işe alınır. Alpagut, işçilerin talepleri üzerine Türkiye Kömür İşletmeleri’ne devredilir.

Alpagut işçileri, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek önemli bir deneyime imza attılar. İşçi sınıfına izlenmesi gereken yolu tüm açıklığıyla gösterdiler. İşçileri “ayak takımı” olarak görenlere, yönetimi aldıklarında neler yapabileceklerini de gösterdiler.

40 yıl sonra Alpagut’ta fiili grev...

Aradan geçen kırk yılın ardından, Alpagut işçileri yine mücadele yolunu seçtiler ve fiili bir grev başlattılar. Türkiye Kömür İşletmeleri’nden özelleştirme ile özel sektöre geçen Çelikler Alpagut Dodurga Linyit İşletmesi’nde ücret anlaşmazlığı nedeniyle 200’e yakın işçi geçtiğimiz cuma günü fiili olarak greve çıktı.

Krizle birlikte çalışma koşulları daha da ağırlaşan Alpagut işçileri bir dizi haktan yoksun çalışıyorlar. Sosyal haklarının neredeyse hiçbirisi verilmiyor. Bir yıldır maaşlarına zam yapılmıyor. Ustalar 800 TL, usta yardımcıları 653 TL, normal işçiler ise 567 TL alıyor. “% 8 zam yaparım, beğenen çalışsın, beğenmeyen gitsin” diyen Alpagut patronu, işçilerin günlük ücretlere seyyanen 5 TL zam talebini, “zarar ediyoruz” söylemiyle vermiyor. Alpagut işçileri ise, patronun dayatmalarına karşı grev silahıyla cevap verdiler. Üç vardiyanın da ocağa inmemesi sonucu Alpagut Linyit’te üretim tamamen dururken Alpagut işçileri talepleri kabul edilinceye kadar greve devam edeceklerini söylüyor ve kazanacaklarına inanıyorlar. 40 yıl önceki Alpagut işçilerinin mücadele geleneğini yaşatıyorlar. Krize karşı sınıf kardeşlerine izlenmesi gereken yolu gösteriyorlar.

 

 


Halkalı Kağıt işçileri grevde!

İstanbul Halkalı’da kurulu bulunan ve 100’ü aşkın işçinin çalıştığı Halkalı Kağıt Karton Sanayi ve Ticaret AŞ’de Türk-İş’e bağlı Selüloz-İş Sendikası 17 Temmuz 2009 tarihinde “sessiz sedasız” bir grev başlattı.

Halkalı Kağıt Karton Sanayi ve Ticaret AŞ ile Selüloz-İş Sendikası İstanbul Şubesi arasında 01.01.2009 tarihinde başlayan TİS görüşmelerinin başlamasının üzerinden aylar geçmesine rağmen Halkalı Kağıt patronu herhangi bir teklifle masaya gelmedi.

Bunun üzerine yasal süreç işleyerek arabuluculuk aşamasına gidildi. TİS kapsamındaki 84 işçiye krizi gerekçe göstererek 2009 yılı için sıfır zam, 2010 yılı için ise 80 TL net ücret zammı öneren Halkalı Kağıt patronunun bu teklifi işçiler tarafından reddedilince 17 Temmuz 2009 sabahı grev başladı. Selüloz-İş Sendikası ise 2010 yılı için 120 TL net ücret teklifinde bulundu.

Fabrika önüne astıkları “Bu iş yerinde grev var / Selüloz-İş Sendikası” pankartı önündeki bekleyişlerine devam eden işçilere grevin 7. gününde Türk-İş’e bağlı çeşitli sendikaların yöneticileri de destek ziyaretinde bulundular.

Ziyarette konuşan Türk-İş 1. Bölge Başkanı Faruk Büyükkucak “Haklı greviniz sendikalarımızın desteğiyle pekişecektir” sözleriyle işçilere seslendi. Sendika ve işçilerin önerilerine rağmen işverenin uzlaşmaması nedeniyle greve çıkıldığını belirtti.

Halkalı Kağıt’taki grev sürecine ilişkin gazetemize bilgi veren Selüloz-İş Sendikası İstanbul Şube Başkanı Aydın Parlakkılıç, Selüloz-İş üyelerinin sıfır zam teklifine karşı örgütlü güçlerini kullanarak “greve çıkamazsınız” denilen bir yerde greve çıktıklarını belirtti.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Küçükçekmece İşçi Platformu’ndan grev ziyareti

Küçükçekmece İşçi Platformu, 25 Temmuz Cumartesi günü Halkalı’da 17 Temmuz tarihinden beri devam eden Halkalı Kağıt grevine destek ziyaretinde bulundu.

Grevin 9. gününde gerçekleştirilen ziyaret öncesinde fabrikaların yoğun olarak bulunduğu Dereboyu Mevkii boyunca “Yaşasın Sınıf Dayanışması – Grev silahını eline alan Halkalı Kağıt işçilerini selamlıyoruz!/Küçükçekmece İşçi Platformu” yazılı ozalit ve sloganlarla yüründü.

Grev yerinde platform adına yapılan konuşmada grevin anlam ve önemine dikkat çekilirken sermayenin saldırılarına karşı ortak mücadele yürütülmesinin gerekliliği vurgulandı.

DESA’nın Sefaköy’deki fabrikası önünde 1 yıla yakın bir süre direnen Emine Arslan da deneyimlerini grevci işçilerle paylaştı. Mücadele yürütülmeden hiçbir hakkın kazanılamayacağını belirten Arslan, Halkalı Kağıt grevcilerinin sonuna kadar yanlarında olacağını sözlerine ekledi.

Kızıl Bayrak / Küçükçekmece