24 Nisan 2009
Sayı: SİKB 2009/16

  Kızıl Bayrak'tan
   Engeller aşılacak Taksim kazanılacak!
  Devrimci 1 Mayıs Platformu’ndan çağrı:
DTP’ye yönelik operasyon Kürt hareketini tasfiye etme saldırısıdır…
BDSP’nin 1 Mayıs faaliyetlerinden…
Gençliğin 1 Mayıs faaliyetlerinden...
  Çiğli’de direnişçi işçiler 1 Mayıs’a çağırdı...
  1 Mayıs ve Taksim iradesinin anlamı
  Baskıya, sömürüye, eşitsizliğe ve saldırılara karşı 1 Mayıs’a, Taksim’e!
  İşçi ve emekçi hareketinden….
  Hatice Yürekli yoldaşı saygıyla anıyoruz...
  Direnişçi kadınların mücadele çağrısı!
  8. Bir-Kar Gençlik Kampı başarıyla gerçekleştirildi…
  ABD patentli planın açmazları…
  Barack Obama’nın Latin Amerika açılımı…
  Batılı emperyalistler ırkçı-siyonistlerin kalkanı!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

ABD patentli planın açmazları…

Kafkaslar’da gerici güçlerin çıkar çatışmaları

ABD’nin Türkiye eliyle Kafkaslar’da uygulamak istediği plan, bölgede bir hareketlenmeye yol açmış görünüyor. Kafkaslar’da çıkarları bulunan gerici güçlerin rol oynadığı son gelişmeler, ABD’nin Ankara’daki taşeronları aracılığıyla gündeme getirdiği planın başarıya ulaşmasını zorlaştırıyor. Zira ABD’nin bölgeye dönük müdahalesi, aralarında köklü sorunlar bulunan Türkiye-Ermenistan ikilisi dışındaki güçleri rahatsız ediyor. Nitekim, çıkarlarının zedeleneceğini hesap eden Rusya, İran, Azerbaycan gibi bölge güçleri, durumu dengelemek için harekete geçtiler bile.

Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin ABD patentli plana göre düzenlenmesinin, hem Türk devletinin daha etkin taşeron rolü oynamasını kolaylaştıracağı hem de Ermenistan’ı Rusya’dan uzaklaştırıp ABD’ye yakınlaştıracağı var sayılıyor.

Rusya istihbaratının Azeri yetkililere sızdırdığı söylenen bilgiler, bu planın yeni olmadığını gösteriyor. Buna göre, Türkiye-Ermenistan görüşmeleri iki yıldan beri İsviçre’de gizlice yürütülüyordu. Barack Obama’nın başa geçmesi ise, tarafların görüşmeleri açıktan yürütmeleri için uygun ortamı sağlamış oldu.

Azerbaycan dümeni Rusya tarafında kırdı

ABD planında başrolü üstlenen Ankara’daki taşeronlar, Ermenistan’la yakınlaşmanın Azerbaycan’da ciddi bir rahatsızlık yaratmasıyla ilk engele takılmış oldu.

İlham Aliyev’in önceden açıklanan İstanbul ziyaretini iptal edip ardından Moskova’ya iki günlük bir ziyaret geçekleştirmesi, Ankara’da tedirginlik yarattı. Zira “Azeri küçük kardeş” bu tutumuyla açık bir rest çekmiş oldu. Bu da Azerbaycan’ın batılı emperyalistler için “çantada keklik” olmadığını taraflara hatırlattı.

Aliyev, Rusya Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev ile görüşmesinin başında yaptığı açıklamada, Rusya’nın Azerbaycan’ın “dostu, komşusu ve stratejik ortağı” olduğunu belirterek, “Biz bu ilkelere dayanarak ilişkilerimizi geliştirmeye devam edeceğiz. Küresel krizden dolayı ikili ticaret hacmi biraz geriledi, ancak bu yıl sonunda ticaret hacminin 3 milyar doları geçeceğini umuyoruz” diye konuştu.

Ziyaretin ardından Rusya’nın devlete ait olan silah şirketi Rosoboroneksport’tan yapılan açıklamada, “askeri işbirliğinde Azerbaycan’ın öncelikli ülkeler arasında bulunduğu” vurgulandı. Bu vurgu, Azerbaycan’ın da Rusya’dan füze ve tank gibi silahlar alabileceğini yazan Rus basınının, “Şimdiye kadar Ermenistan faktörünü göz önünde bulunduran Rusya, Azerbaycan’ın bu başvurularını cevapsız bırakıyordu. Bugünkü Aliyev-Medvedev görüşmesinde ise Azerbaycan’a silah satılmasıyla ilgili olumlu karar alınması bekleniyor” şeklindeki haberlerini doğruluyor.

Bunlara, Aliyev’in, Azeri-doğalgazının Rusya üzerinden taşınabileceği yönündeki açılması eklendiğinde, tablo tamamlanmaktadır.

Moskova-Bakü hattında görülen bu gelişmeler, sadece Ankara’da değil, Washington’da da rahatsızlık yaracak cinstendir. Ermenistan’ı Rusya’dan uzaklaştırmayı hedefleyen plan, daha ilk adımda Azerbaycan’ın Rusya ile işbirliğini pekiştirmesine yol açtı. Böylece Rusya’nın Kafkaslar’daki pozisyonu zayıflamak bir yana güçlenmiş oldu.



İran-Ermenistan yakınlaşması



Ankara-Erivan yakınlaşması, iki ülke egemenleri tarafından arzulanan bir gelişme olmakla birlikte, var olan köklü sorunlardan dolayı bunu sağlamak kolay görünmüyor. Ermenistan yönetimi koşulsuz bir anlaşmadan yana olduğunu dile getirirken, Azerbaycan’ı yatıştırmak isteyen Türkiye tarafı, anlaşma için Ermenistan’ın Karabağ’dan çekilmesinin şart olduğunu öne sürüyor. Ermenistan soykırım tezinden vazgeçmeyeceğini ilan ederken, Türkiye ise bu tezin terk edilerek sorunun tarihçilere havale edilmesi gerektiğini savunuyor.

ABD planının figüranı olan tarafların birbirleri üzerinde basınç uygulama şansları bulunmadığı için, bunu Washington’daki patron üzerinden yapmaya çalışıyorlar.

Meselenin dünya gündemine girdiği günlerde Ermenistan devlet başkanı Serj Sarkisyan’ın gerçekleştirdiği İran ziyaretini bu çerçevede değerlendirmek mümkün. İran’a diz çöktürmek için uğraşan ABD’ye Tahran’dan mesaj veren Sarkisyan, belli ki, Washington üzerinden Ankara’ya da basınç uygulamaya çalışıyor.

İran-Ermenistan ilişkileri yeni olmamakla birlikte, Sarkisyan’ın Tahran ziyareti için uygun bulduğu zamanlama dikkat çekicidir.

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın resmi törenle karşıladığı Sarkisyan’ın iki günlük ziyareti kapsamında, Meclis Başkanı Ali Laricani, İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri, nükleer konuların baş müzakerecisi Said Celili ve diğer yetkililerle görüşmesi, Tahran’ın da ziyarete verdiği önemi gösterdi.

Tahran’da yaptığı açıklamada, “Erivan yönetimi hiçbir koşul getirilmeden Türkiye ile ilişkileri normalleştirmek istiyor. Son döneme dek Türk tarafı bu alanda ciddi adımlara hazırlıklı değildi. Fakat şimdi durum değişti gibi” şeklinde konuşan Sarkisyan, “Karabağ’ı hiçbir zaman Azerbaycan’a hediye etmeyeceğiz. Bu bölge Bakü denetimine bir daha geçemez. Bu konudaki tavrımız değişmeyecek” dedi.

Sarkisyan’ın verdiği bir diğer açık mesaj ise, Erivan yönetiminin ilişkilerin normalleşmesi karşılığında Ankara’ya “soykırım” siyasetinden vazgeçme sözü vermeyeceğidir.

Ermenistan devlet başkanının Tahran’dan Washington’a verdiği bu açık mesajlar, Tayyip Erdoğan’ın, “Karabağ sorunu çözülmeden Ermenistan’la anlaşma yapılmayacak” şeklindeki iddiasının temelden yoksunluğunu ortaya koyuyor.

ABD’nin planını uygulamak için ısrarlı olması, Rusya ile diğer güçlerin ise bu planı boşa düşürmek için karşı önlemler alması, Kafkaslar’da durumun giderek daha karmaşık bir hal almasının kaçınılmaz olduğuna işaret ediyor.

Gerici çıkarlar etrafındaki dalaşmaları devam ederken, bölge halklarının sesi pek çıkmıyor. Oysa gerici çatışmaların bedeli her zaman halklara ödetilmektedir. Bölge halklarının çıkarı emperyalistler ile gerici işbirlikçilerini kovmaktır. Halklar bunu başardığında, Kafkaslar çatışmanın değil kardeşliğin hüküm sürdüğü bir bölge olacaktır.

Hamburg: “DTP’ye yapılan saldırılara hayır!”

Hamburg Kürt Meclisi DTP’ye yönelik saldırıları protesto etmek için 18 Nisan günü yürüyüş gerçekleştirdi.

Yürüyüş için Merkez İstasyon’da toplanıldı. Toplanma yerine Tertip Komitesi “Demokratik taleplerimize karşı yapılan saldırılara hayır!” pankartıyla gelindi. Yürüyüşün en önünde DTP’nin ableminin yeraldığı pankart yer aldı. Arkasında diğer kurumlar yürüdü.

Yaşasın DTP, terörist Türkiye!”, “Biji serok Apo!”, “Öcalan’a özgürlük!”, “Biji DTP!”, “Tutuklananlar derhal serbest bırakılsın!”, “Kürdistan faşizme mezar olacak!”, “Kahrolsun faşizm!”, “Yaşasın halkların kardeşliği!”, “Yaşasın enternasyonal dayanışma!” vb. sloganlar yürüyüş boyunca gür bir şekilde atıldı.

Bir grup MHP’li yürüyüşü provoke etmeye çalışsa da başarılı olamadılar. Katılımcılar “MHP’nin itleri, yıldıramaz bizleri!” vb. sloganlar atarak MHP’lileri uzaklaştırdılar. Bu esnada katılımcılar ile polis arasında arbede yaşandı ve polis bir arkadaşı gözaltına almak istedi. Kitle oturma eylemi yaparak polisin bu tavrını protesto etti. Yaklaşık 15 dakika yolun her iki tarafı trafiğe kapatılınca arkadaş serbest bırakıldı.

Yaklaşık olarak 5 km yürünerek Türk konsolosluğu önüne gelindi. Burada DTP’ye yönelik saldırıları kınayan konuşmalar yapıldı. Konuşmalarda yapılan saldırının Kürt halkının demokratik taleplerini geriletmeye, halkı sindirerek ABD politikalarını hayata geçirmeye ve 29 Mart yerel seçimlerinde ortaya çıkan iradeyi kırmaya yönelik olduğu söylendi.

Kürdistan’da ölen gerillalar anısına ant içilerek yürüyüş sona erdirildi.

Yürüyüşe 500 civarında insan katıldı. BİR-KAR olarak yürüyüşe katılarak destek verdik.

BİR-KAR / Hamburg