24 Nisan 2009
Sayı: SİKB 2009/16

  Kızıl Bayrak'tan
   Engeller aşılacak Taksim kazanılacak!
  Devrimci 1 Mayıs Platformu’ndan çağrı:
DTP’ye yönelik operasyon Kürt hareketini tasfiye etme saldırısıdır…
BDSP’nin 1 Mayıs faaliyetlerinden…
Gençliğin 1 Mayıs faaliyetlerinden...
  Çiğli’de direnişçi işçiler 1 Mayıs’a çağırdı...
  1 Mayıs ve Taksim iradesinin anlamı
  Baskıya, sömürüye, eşitsizliğe ve saldırılara karşı 1 Mayıs’a, Taksim’e!
  İşçi ve emekçi hareketinden….
  Hatice Yürekli yoldaşı saygıyla anıyoruz...
  Direnişçi kadınların mücadele çağrısı!
  8. Bir-Kar Gençlik Kampı başarıyla gerçekleştirildi…
  ABD patentli planın açmazları…
  Barack Obama’nın Latin Amerika açılımı…
  Batılı emperyalistler ırkçı-siyonistlerin kalkanı!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İşçi ve emekçi hareketinden….

Sefaköy’de sınıf dayanışması!

Sefaköy’de bir araya gelen Emekli-Sen Aksaray Şubesi, KESK İstanbul Şubeler Platformu, Birleşik Metal-İş Sendikası, Genel-İş Sendikası, BDSP, Alınteri, Halkevleri, TKP, ÖDP, DTP, Emek Partisi, Birleşik İşçi Derneği, grevdeki ATV-Sabah emekçileri ile Sefaköy Desa Deri direnişçisi Emine Arslan’la dayanışma amacıyla 19 Nisan günü bir yürüyüş gerçekleştirdiler. Yürüyüşte ATV-Sabah işçileri ve Emine Arslan da yer aldılar.

Sefaköy Merkez’de bir araya gelen bileşenler, “Sabah okuma! ATV seyretme! Greve destek ver!” pankartı açarak sloganlarla Gümüşçüler Çarşısı’na kadar yürüdüler.

DİSK Emekli-Sen Aksaray Şube Başkanı Rahime İldemir Bayrak tarafından yapılan ortak açıklamada, insanlığın başına musallat olan kapitalizmin krizinin derinleştiği, yoksulluk ve işsizliğin çığ gibi büyüdüğü vurgulandı. Sermaye iktidarı ve AKP hükümetinin  emek düşmanı politikalarını uygulamakta kararlı göründüğü ifade edildi. Bu saldırı politikalarının ancak ve ancak, emek eksenli mücadelenin büyütülmesiyle durdurulacağına dikkat çekilerek, “1 Mayıs’ta 1 Mayıs alanında öfkemizi isyana çevireceğiz” denildi. Sabah-ATV grevcileriyle dayanışma amacıyla Sabah, Takvim, Fotomaç gazetelerinin ve ATV’nin boykot edildiği söylendi.

Eylem boyunca, “Sabah okuma, ATV seyretme!”, “Yaşasın onurlu mücadelemiz!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Sendika haktır engellenemez!”, “Sabah okuma-ATV seyretme, greve destek ol!”, “Desa işçisi yalnız değildir!”, “Emine Arslan yalnız değildir!”, “1 Mayıs’ta 1 Mayıs alanındayız!”, “1 Mayıs’ta Taksim alanındayız!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganları atıldı.

Basın açıklamasının ardından “grev gazetesi”nin yeni sayısının dağıtımı gerçekleştirildi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Kocaeli Belediyesi işçilerinden eylem…

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkanı, belediye çalışanlarına üye oldukları Belediye-İş Sendikası’ndan Hizmet-İş’e geçmeleri yönünde baskı yapıyor ve işten atmakla tehdit ediyor. 15 Nisan gününden beri işçiler belediye araçlarıyla zorla notere taşınarak Hizmet-İş’e üye yapılıyor.

Belediye-İş Sendikası, belediye işçilerine yönelik saldırıya ilişkin 17 Nisan günü eylem gerçekleştirdi. Belediye-İş Sendikası önünden başlayıp Büyükşehir Belediyesi önünde son bulan yürüyüşe Kocaeli’nde bulunan Türk-İş’e ve KESK’e bağlı sendikaların yöneticileri de katıldı.

Sendikama dokunma, taşeron sendika istemiyoruz!” pankartının açıldığı yürüyüşte sık sık, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Sarı sendika istemiyoruz!”, “Zafer direnen emekçilerin olacak!”, “Hizmet-İş şaşırma sabrımızı taşırma!” sloganları atıldı. Yürüyüşe yaklaşık 400 kişi katıldı.

Eylemde konuşan Belediye-İş Örgütlenme Genel Sekreteri Ali Çelenk şunları söyledi: “Kocaeli’nde yaşanan bu süreç, başları sıkışınca demokrasiden, adaletten, hakkaniyetten bahsedenlerin, demokrasiyi nasıl algıladıklarının da açık göstergesidir. Bu sürecin içinde olanlar ve Hizmet-İş’in demokrasi anlayışı ‘ekmeğini biz veriyoruz, bizim dediğimizi yapacaksın’ anlayışıdır. Bu anlayış, ‘açlıkla terbiye etme’ anlayışıdır...”

Çelenk’in ardından söz alan Kocaeli 1 No’lu Şube başkanı Osman Suat Kalyoncu ise “Büyükşehir belediyesinin işçilere yaptığı baskı ve zulmün sebebi ben isem ben de istifa ediyorum. Eğer iki gün içinde ülkenin utancı olan Hizmet-İş sendikasına geçen işçiler geri gelmezse, o zaman ben de geri dönüp yakanızı bırakmayacağım.” dedi.

Kızıl Bayrak / Kocaeli


Belediye işçilerinden zincirli protesto

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nde örgütlü Türk-İş’e bağlı Belediye-İş Sendikası’nın tasfiye edilerek işçilerin Hak-İş’e bağlı Hizmet-İş Sendikası’na zorla üye yaptırılmasına karşı Belediye-İş üyesi işçiler 22 Nisan günü zincirli protestoyla karşılık verdiler. Belediye-İş Sendikası üyesi 5 işçi kendilerini saat 11.30 sularında belediye binası önünde bulunan Mimar Sinan Üst Geçidi korkuluklarına bel ve boyunlarından zincirlediler.

“Sarı sendika istemiyoruz!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!” yazılı dövizlerle beraber kendilerini zincirleyen işçilerden 4’ü ağızlarını siyah bant ile kapattı.

Eylem sırasında köprüden aşağıya “Baskı ve tehditle değil özgür irade ile sendika seçmek istiyoruz” pankartını sallandıran işçiler “Hizmet-İş şaşırma sabrımızı taşırma!”, “Taşeron sendika istemiyoruz!”, “İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız!” sloganlarını attılar.

Eylemci işçilerden Belediye-İş Sendikası İşyeri Temsilcisi Veli Göl, Belediye-İş Sendikası üyesi işçilerin baskıyla Hizmet-İş Sendikası’na geçirilmek istendiğini, baskıyla bazı arkadaşlarının sendika değiştirmek zorunda kaldığını, gizli oylama yapılması halinde Belediye-İş Sendikası üyesi hiçbir işçinin Hizmet-İş Sendikası’na geçmeyeceğini duyurdu. Eylem yapan işçilere kimi sendika yöneticileri de destek verdi. Yaklaşık bir saat süren eylem, itfaiye ekiplerinin zincirleri kesmesiyle sona erdi.


Liman direnişi 100. gününü geride bıraktı

Türk-İş’e bağlı Türkiye Motorlu Taşıt İşçileri Sendikası (TÜMTİS) üyesi işçilerin Mersin Limanı’ndaki direnişi sürüyor.

Liman A Kapısı önündeki direnişlerini içeride çalışan sendika üyesi işçilerle birlikte sürdüren direnişçi işçiler, direnişlerinin 100. günü olan 16 Nisan’da yine eylemdeydiler.

Eyleme “Mersin Emek ve Demokrasi Platformu” bileşeni kurumlar yürüyerek gelirken, direnişçi işçilerin eş ve çocukları da her zamanki gibi direniş yerindeydiler.

Eylemde “Duydunuz mu! 100 gündür işimiz için, onurumuz için, anayasal haklarımız için direniyoruz / Akan Sel işçileri” pankartı açıldı. TÜMTİS Genel Sekreteri yaptığı konuşmada, “sendikal haklarımızı elde ederek girene kadar mücadele etmekte kararlıyız” dedi. Mersin halkına da seslenerek, 5’er liralarını direnişçi işçilerle paylaşarak dayanışma çağrısında bulundu.

KESK Dönem Sözcüsü direnişin başarıya ulaşması için desteklerini sürdürme sözü verirken, bir haftayı aşkın zamandır grevde olan Petrol-İş üyesi Toros Tarım işçileri de eyleme destek verdi. Alevi Kültür Dernekleri Mersin Şubesi ve Mersin Demokratik Kent Platformu da direnişçi işçilere destek ziyaretinde bulunarak, bir aylık yemek ihtiyaçlarını karşılayacaklarını duyurdu.


Adana’da güvenceli çalışma talebi

Adana’da 15 Nisan günü Adana Numune Hastanesi’nde ve bağlı birimlerde taşeron şirkete bağlı olarak çalışan 517 işçiden 166’sının sözleşmesi yenilenmeyerek işten atıldı. DİSK’e bağlı Dev Sağlık-İş, SES Adana Şubesi ve Adana Tabip Odası işten atmalara karşı 21 Nisan günü eylem gerçekleştirdi.

“Kadrolu istihdam güvenli gelecek!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!”, “Güvenceli çalışmak istiyoruz!”, “Kadrolu çalışmak istiyoruz!” dövizlerinin açıldığı eylemde “Numune işçisi yalnız değildir!”, “Atılan işçiler geri alınsın!”, “Sağlıkta taşeron ölüm demektir!”, “Güvenceli iş, güvenceli gelecek!”, “Taşeron gidecek güvence gelecek!”, “İnsanca yaşamak istiyoruz” sloganları atıldı.

DİSK Dev Sağlık-İş Adana Şube Başkanı tarafından okunan basın metninde, sözleşmeli işçilerin yıllık izin, kıdem tazminatı gibi en temel haklarının ellerinden alındığı ve ihalelerin yenilenme dönemlerinde bazı işçilerin işten çıkarıldıkları söylendi. Açıklama, tüm sağlık çalışanlarına güvenceli çalışma koşulları ile tek ve eşit statü sağlanması talebiyle son buldu.

Kızıl Bayrak / Adana


TGS’den Erdoğan’a mektup

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) Turkuvaz Grubu’na bağlı gazete, televizyon ve dergilerde başlattığı grev sürerken, TGS genel başkanı Ercan İpekçi ve genel sekreter Sergül Keskin 13 Şubat’tan beri devam greve ilişkin Başbakan Erdoğan’a mektup gönderdi.

15 Nisan’da gönderilen mektupta, Başbakan Erdoğan’dan, grevdeki Turkuvaz işyerlerinde toplusözleşme görüşmelerinin yeniden başlatılabilmesi amacıyla aracılık girişiminde bulunması istendi. İşveren temsilcilerinin “işyerinde sendika istemedikleri” ifade edilerek, toplusözleşme görüşmelerinin sürdürülmesini imkansızlaştırdığı belirtildi.

Türkiye Gazeteciler Sendikası ayrıca, yurt içinde geniş bir kesimden destek bulan grevle uluslararası düzeyde dayanışmayı da geliştirmek amacıyla Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) ve Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (FIJ) nezdinde girişim başlattı.

Erdemir’de Türk-Metal ihaneti!

Karadeniz Ereğli’de kurulu bulunan, Türkiye’nin en büyük yassı çelik üreticisi Erdemir’de MESS ve Türk Metal arasında anlaşmaya varılarak TİS’in bazı maddeleri değiştirildi. Kriz bahanesiyle işten çıkarmaların gündemde olduğu Erdemir’de hain Türk Metal çetesi bir kez daha faturanın işçiye kesilmesine vesile oldu, işçi ücretleri %35 düşürüldü.

Yıllardır TİS süreçlerinde satış sözleşmelerine imza atan Türk Metal bu kez bir adım ileri giderek TİS maddelerini patron sendikası ile yeniden görüştü ve işçilerin haklarını korumak adı altında MESS ile “orta yol” bulduklarını duyurdu.

Türk Metal, OYAK ve MESS arasında gerçekleştirilen toplantı sonucunda fabrikadan işçi çıkartılmayacağı, ancak ücretlerin 16 ay süreyle %35 oranında azaltılacağı karara bağlandı.

Türk Metal Sendikası Ereğli Şube Başkanı Yusuf Ziya Odabaş, varılan satış anlaşmasını “Toplu işçi çıkarma yok. Ancak ücretlerde yüzde 35 oranında bir düşüş olacak. Bu da 2010 Eylül ayına kadar sürecek. Bu tarihten sonra küresel krizin ortadan kalkacağı düşünülerek ücretler eski seviyesine yeniden çekilecek” sözleriyle sendika binası önünde toplanan işçilere açıkladı. Bugüne kadar Türk Metal’in örgütlü olduğu onlarca işletmede yaşanan işten çıkarmalara karşı sessiz kalan hain sendika, işten çıkarmalara izin vermemiş pozları takınarak satışın üzerini örtmeye çalıştı.

Yapılan satış anlaşmasında dikkat çeken bir  diğer nokta ise “babadan oğula takas sistemi” denilen bir uygulamanın hayata geçirilmesi oldu. Buna göre emekliliği gelen işçilerin yerine oğullarının düşük ücretle işe alınacağı belirtildi. Yine sendika ve patronlar tarafından bir jestmişçesine sunulan bu uygulama sermaye düzeninin işçi ve emekçi çocuklarına sunduğu geleceği de alenen göstermiş oldu.

Yusuf Ziya Odabaş sendika önünde toplanan bin kadar işçiye varılan anlaşmayı aktardığı sırada işçilerden protestolar yükseldi. “Bizi sattınız, bizi satanı biz de satarız!”, “Yönetim istifa!” sloganları atan öfkeli işçiler sendika binasına girmek istediler. Ancak sendika önüne yığınak yapan polis işçilerin sendikaya girmesine izin vermedi. İşçiler bir süre daha sloganlar eşliğinde sendika önünde bekledikten sonra dağıldı.

Kurtiş direnişi kararlılıkla sürüyor!

Kurtiş Matbaası işçilerinin direnişi 25. gününde kararlılıkla sürüyor. İşyeri önünde pankartlarını açarak bekleyen işçiler, eylemlerini alanın dışına taşımaya başladılar. İşçilerin bu kararlılığına karşılık patron ise manevra yaparak işçilerin direncini kırmaya çalışıyor. Bir yandan yeni işçi alarak üretimi sürdürmeye çalışıyor, diğer yandan yaşadıkları maddi zorlukları kullanarak önlerine attığı kırıntılarla işçileri kandıracağını sanıyor. Ama işçiler bu girişimlere eylemlerinin dozunu arttırarak yanıt verdiler.

İlk eylemlerini matbaanın en önemli müşterisi olan Cumhuriyet gazetesinin önüne taşıdılar. 15 Nisan günü Cumhuriyet gazetesi önünde yapılan basın açıklamasıyla gazetenin işçilere sayfalarını açması ve patrona baskı kurması istendi. İşçilerle o ana kadar muhatap olmayan Kurtiş patronu, eylemi engellemek için işçileri arayarak anlaşacağını, sorunu çözeceğini iletti. Eylemden vazgeçmelerini istedi. Ancak işçiler patronun oyununun farkındaydı. Cumhuriyet gazetesi önünde eylemlerini gerçekleştirerek, tüm alacakları ödenene kadar direnişlerini sürdüreceklerini belirttiler.

Bunun üzerine Kurtiş patronu 18 Nisan günü işçileri toplantıya çağırdı. Toplantıda patron, alacakları 10 aya yayarak vereceğini söyledi. Bu teklif işçilerle alay etmekten başka bir anlama gelmiyordu. Bundan dolayı kabul edilmedi. İşçiler tüm alacakları ödenene kadar direnmeye kararlı olduklarını belirttiler. Aynı günün akşamı da ATV-Sabah işçilerinin Taksim Meydanı’nda yaptıkları eyleme katıldılar. Eylemde coşkuları ve kararlılıklarıyla göz dolduran Kurtiş işçileri için bu önemli bir deneyim oldu. ATV işçilerinin yürüyüşü bittikten sonra Meha işçileriyle birlikte Taksim Meydanı’na kadar coşkulu bir şekilde yürüdüler. İşçiler burada da “1 Mayıs’ta 1 Mayıs alanındayız!” sloganını atarak eylemlerini sonlandırdılar.

Kurtiş işçileri 20 Nisan günü de grevdeki ATV işçilerine bir ziyaret gerçekleştirdiler. Ziyarette, yaşanan sorunların ortak olduğu, krizin faturasını işçilere ödetmek isteyen patronlara karşı direnişlerin ortaklaştırılması ve sınıf dayanışmasının yükseltilmesi gerektiği vurgulandı.

Kurtiş işçileri bundan sonra da eylemlerine devam etmeyi planlıyorlar. Bu kapsamda patronun kardeşine ait Yüzyıl’daki matbaanın bulunduğu sitenin girişinde bir basın açıklaması yapacaklar. Daha sonra ise Kurtiş’in iş yaptığı Varlık Dergisi ve Kavram Dersaneleri’nin önüne eylemlerini taşıyacaklar. Diğer direnişlerle ortak bir eylem sürecinin başlatılması için girişimlerde bulunulacaklar.

Kurtiş işçilerinin şu an yaşadıkları en büyük zorluğu maddi güçlükler oluşturuyor. Aylardır ücretlerini alamadıkları için işçilerin büyük bölümü borçlarla boğuşuyor. Bazen direniş alanına gelmek ve eylemlere gitmek için bile yol parası güçlükle bulunabiliyor. Bunun için Kurtiş işçileri bir kart basarak maddi destek elde etmeye çalışacaklar.

Kurtiş işçileri, tüm duyarlı işçi ve emekçileri, sendikaları ve kitle örgütlerini direnişlerine destek vermeye çağırıyor. Maddi destek yanında dayanışma ziyaretlerinin örgütlenmesini ve eylemlerine katılım sağlanmasını bekliyorlar.

LC Waikiki-MEHA Tekstil işçileri sadaka değil haklarını istiyor!

İstanbul Avrupa Yakası’ndaki çeşitli LC Waikiki mağazaları önünde gerçekleştirdikleri “mağaza eylemleri” ile LC Waikiki’yi protesto eden MEHA Tekstil işçileri, 22 Nisan günü Mecidiyeköy merkezden Taksim’e kadar tüm Waikiki mağazalarının önünü eylem alanına çevirdiler.

Yaygın eylemlerin basıncıyla alacaklarının dörtte birlik kısmını vermeyi teklif eden LC Waikiki’nin önerisini “sadaka” olarak nitelendiren işçiler, kıdem tazminatı, fazla mesailer, asgari geçim indirimi ve içeriden kalan bir aylık maaşlarının eksiksiz olarak ödenmesini talep ettiler.

DİSK’in de destek verdiği yürüyüş saat 14.00’te LC Waikiki’nin Mecidiyeköy’deki mağazası önünden başladı. Sırasıyla Osmanbey, Pangaltı ve Beyoğlu İstiklal Caddesi üzerinde bulunan diğer mağazaları direniş alanına çeviren MEHA işçileri İstanbul’un en işlek alanlarına direniş sloganlarını taşıdılar.

DİSK flamaları, direniş önlükleri ve dövizleriyle LC Waikiki’nin Mecidiyeköy’deki mağazası önünde basın açıklaması gerçekleştirerek eylemlerine başlayan MEHA işçileri polisin “slogansız ve pankartsız yürüme” dayatmasıyla karşılaştılar.

Tazminat hakkımız gasp edilemez!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Sadaka değil hak istiyoruz!”, “Yaşasın Waikiki-MEHA direnişimiz!”, “Davamız ekmek davasıdır!” sloganlarıyla eylemlerini gerçekleştiren LC Wakiki-MEHA Tekstil işçileri, eylem yaptıkları her mağaza önünde direniş süreçlerini ve kararlılıklarını anlatan konuşmalar yaptılar. LC Waikiki’nin ürünlerini boykot etme çağrısında bulunuldu. Mecidiyeköy’deki ilk eylemin ardından Osmanbey’deki mağaza önüne geçen işçiler, gerçekleştirdikleri eylemler sırasında çevrede bulunan insanların da yoğun ilgisiyle karşılaştılar.

Waikiki mağazalarına 50 metre mesafede pankartlarını açarak sloganlarla yürüyeren MEHA Tekstil işçileri Waikiki patronunu yuhalamalarla protesto ettiler.

MEHA işçilerinin dördüncü eylem noktası ve son durakları Beyoğlu İstiklal Caddesi üzerindeki Waikiki mağazası oldu. Taksim Tramvay Durağı’ndan sloganlarla yürüyerek mağaza önüne gelen işçiler bir diğer işçi düşmanı şirket olan DESA’nın önünden geçerken “Emine Arslan yalnız değildir!” sloganını atarak DESA’yı protesto ettiler.

Direnişçi işçiler adına burada yapılan konuşmada Waikiki ürünlerini boykot etme çağrısı yükseltilirken haklarının gaspından sorumlu olan Waikiki’den tüm alacaklarını eksiksiz olarak vermesini istediler. Sloganlar ve alkışlar eşliğinde devam eden eylem atılan sloganlarla son buldu. Taksim’deki eyleme ATV-Sabah’ta grevde olan basın emekçileri adına bir grevci de destek verdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul