24 Nisan 2009
Sayı: SİKB 2009/16

  Kızıl Bayrak'tan
   Engeller aşılacak Taksim kazanılacak!
  Devrimci 1 Mayıs Platformu’ndan çağrı:
DTP’ye yönelik operasyon Kürt hareketini tasfiye etme saldırısıdır…
BDSP’nin 1 Mayıs faaliyetlerinden…
Gençliğin 1 Mayıs faaliyetlerinden...
  Çiğli’de direnişçi işçiler 1 Mayıs’a çağırdı...
  1 Mayıs ve Taksim iradesinin anlamı
  Baskıya, sömürüye, eşitsizliğe ve saldırılara karşı 1 Mayıs’a, Taksim’e!
  İşçi ve emekçi hareketinden….
  Hatice Yürekli yoldaşı saygıyla anıyoruz...
  Direnişçi kadınların mücadele çağrısı!
  8. Bir-Kar Gençlik Kampı başarıyla gerçekleştirildi…
  ABD patentli planın açmazları…
  Barack Obama’nın Latin Amerika açılımı…
  Batılı emperyalistler ırkçı-siyonistlerin kalkanı!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

8. Bir-Kar Gençlik Kampı başarıyla gerçekleştirildi…

Öğren, örgütlen, alternatif yarat!”

Her yıl geleneksel olarak düzenlediğimiz Bir-Kar Gençlik Kampı’mızın 8.’sini bu yıl, 12-18 Nisan 2009 tarihleri arasında, Almanya’nın Kleve kentinde gerçekleştirdik.

8. kampımızı gerek katılımın bileşimi ve gerekse de içerik bakımından bir eğitim kampı olarak planladık ve buna uygun olarak gerçekleştirdik. Bu çerçevede önceki kamplara nazaran daha sınırlı bir katılımı tercih ettik.

Kapitalizmin ağır ekonomik krizi, toplumun her kesimine olduğu gibi gençliğe de ağır bir fatura çıkartmaktadır. Bu fatura gençlik için işsizlik, yoksulluk, yozlaşma ve geleceksizlik anlamına gelmektedir.

Fakat ne yazık ki, Almanya’daki gençlik kitlesi ve onun bir parçası olan Bir-Kar Gençliği, bu ağır saldırılara karşı bilinç ve örgütlülük bakımında son derece zayıf bir konumdadır. Bu durumu kamp çağrımızda şöyle dile getirmiştik: “Kabul etmeliyiz ki, halihazırdaki güçlerimiz bilinç ve örgütlülük olarak oldukça yetersizdir. Örneğin birçok arkadaşımız için dinsel, mezhepsel, bölgesel ve ulusal kimlikler, sınıfsal kimliğinden önce gelebilmektedir. O kadar ki, devrimci kimlik için asgari koşul olan, bilimsel bir dünya görüşünden bile yoksundurlar.

Tam da bu nedenlerden hareketle, bu seneki 8. Bir-Kar Gençlik Kampımızı bir eğitim kampı olarak gerçekleştirmeyi kararlaştırmış bulunuyoruz.”

Eğitim kampımızın seminer konularını bu amaç ve ihtiyaç doğrultusunda, temel bazı toplumsal sorunlarda asgari bir bilinç yaratacak şekilde seçtik. Seminer başlıklarımız şunlardı: Diyalektik ve tarihsel materyalizm, ulusal sorun ve Kürt sorunu, din sorunu, kapitalist kriz ve görevlerimiz, örgütlenme sorunu, partili kimlik ve gençlik, emperyalist kültür, yozlaşma ve gençlik.

Bir aksaklık nedeniyle, diyalektik ve tarihsel materyalizm semineri dışındaki seminerlerin tümü başarıyla sunuldu. Seminer konuları çok kapsamlı olmasına, dil konusunda yaşanan problemlere ve politik seviyenin geriliğine rağmen oldukça olumlu ve verimli tartışmalar yapıldı. Sunumdan önce, konuyu özetleyen sorular hazırlayıp, bunları belli bir süre 4-5’er kişilik gruplarda tartışıp sonra genel sunuma geçme yöntemi oldukça verimli oldu. Böylece geniş toplantıda tartışmaktan çekinen arkadaşların daha aktif katılımı sağlanmış oldu.

Kampımızda seminerler ve politik tartışmalar daha ağırlıklı bir yer tutsa da, her zamanki gibi müzik, tiyatro ve folklor gibi kültürel-sanatsal etkinlikler de gerçekleştirdik. Herkesin mutlaka bir grupta yer aldığı bu etkinliklerde kolektif çalışmanın ürünü güzel ve yaratıcı örnekler çıktı ortaya.

Altı gün süren kampımızda, saydığımız etkinliklerin dışında çeşitli kitap ve kişi tanıtımları (Spartaküs, Ümit Altıntaş, Erdal Eren), film gösterimleri, yetenek yarışması, bilgi yarışması, sportif etkinlikler ve şehir turu gibi etkinlikler de gerçekleştirildi.

Kampımız baştan sona devrimci, kolektif, paylaşımcı ve dostça bir atmosferde geçti. Bütün gençlerin oldukça memnun ve mutlu ayrılması kampımızın başarısının göstergesidir.

Kampımızın son günü olan 17 Nisan akşamı, her zaman yaptığımız gibi bir haftalık kültürel-sanatsal ürünlerimizi paylaştığımız “final gecesi” gerçekleştirdik. Final gecesinin başlangıcında, Hatice Yürekli yoldaşın ölümsüzlüğünün 9. yılı vesilesiyle kısa bir anma yaptık. Gecemiz tüm kısıtlı olanaklara rağmen üretilen müzik, folklor, tiyatro, kamp görüntüleri gibi kültürel ürünlerin sergilenmesiyle devam etti ve çekilen halaylarla sona erdi.

Son etkinlik ise yaptığımız ayrıntılı kamp değerlendirmesi oldu. Önce her katılımcı arkadaş görüşlerini belirtti. Ardından diğer katılımcılar, eleştiri-özeleştiri temelinde, konuşan arkadaşın eksik ve üstün yanlarını ve bir yoldaş olarak ondan beklentilerini dile getirdiler. Değerlendirme toplantısında bu tarzı ilk kez kullandık. Böylece değerlendirme toplantısını da eğitici bir araca dönüştürdük.

Bu bir haftalık yoğun çalışmadan gençlik çalışması, bundan sonraki kamplar ve gençliğin eğitimi çerçevesinde çıkardığımız özet sonuçlar ise şöyledir:

- Seminerleri mümkün mertebe Almanca bilen genç arkadaşlar sunmalıdır. Daha tecrübeli arkadaşlar onlara bu konuda güvenmeli, inisiyatif vermeli, onlara sadece yardımcı olmak ve önünü açmak sınırlarında müdahale etmelidir.

- Seminerlerde kuru ve sıkıcı bir dil değil, gençlerin anlayabileceği, tarihsel ve güncel somut örnek, fıkra, resim, çizim, benzetme, istatistik, karşılaştırma vb. gibi öğelerle zenginleştirilmiş, canlı, sade ve popüler bir dil kullanılmalıdır.

- Bu zenginleştirilmiş teorik anlatımı güçlendiren ve anlaşılmasını kolaylaştıran dia, sinevizyon, film gibi görsel araçlar daha çok kullanılmalıdır.

- Seminer veya eğitim çalışmasından sonra konunun anlaşılıp anlaşılmadığını bilmek amacıyla, sınav havası yaratmadan röportaj, soru, anket veya yarışma gibi uygun araçlarla kontrol edilebilmelidir.

- Seminerlerden önce en azından konuyu özetleyen kısa bir metin sunulmalıdır. Bunun dışında konuyu bütün kapsamıyla kavramayı sağlayacak tüm kaynaklar gösterilmelidir.

- Sunum sırasında çok sık olmamak kaydıyla, sözün kesilebileceğini söylemek, böylelikle anlaşılmayan şeyleri atlamanın önüne geçmek ve gençlerin rahat soru sormalarını sağlamak, yanı sıra, zaman zaman uyarıcı bazı sorular sorarak konuya ilgilerini arttırmak gerekiyor.

- Seminerlerden önce konuyu özetleyen sorular temelinde küçük gruplara ayırıp buralarda tartışmalar yapma yöntemi, seminerin verim ve canlılığını arttırmakla kalmamakta, konunun anlaşılmasını da kolaylaştırmaktadır. Grup çalışmasında herkesin mutlaka konuşup katkı yapmasını sağlamak gerekiyor.

- Seminerler sırasında konuşan gençlerin sözlerini mümkün oldukça kesmemek, yanlış şeyler söyleseler bile onları sabırla dinlemek ve sorularına net cevaplar vermek gerekiyor.

- Kültür-sanat çalışmaları gençlik çalışmasında, örgütlenmede ve gençliğin eğitiminde vazgeçilmez bir role sahiptir. Daha etkili ve daha profesyonelce kullanılmalıdır.

- Bir gencin kendisini marksist dünya görüşü doğrultusunda asgari düzeyde donatabileceği bir eğitim programı hazırlanmalıdır. Bu programda özellikle okuma alışkanlığı zayıf olan gençler için akıcı ve eğitici romanlar ve biyografi kitapları ağırlıkta olmalıdır.

- Herkese yeteneğine ve ilgi alanına göre mutlaka bir görev verilerek topluluğun aktif bir parçası olması sağlanmalıdır. Böylece kampın disiplini ve verimliliği de doğal bir şekilde sağlanmış olacaktır.

Yerellerde mutlaka kültürel veya politik araçlar etrafında gençlik grupları kurulmalı ve bunlar gittikçe genişletilmelidir. Böylece kampta çok daha yoğun şeklini yaşadığımız kültürel, sosyal ve politik ortam bütün bir yıla yayılmış olacak ve gençler bir dahaki kampa daha da ilerlemiş olarak geleceklerdir.

- Kamp yeri için seçilen şehrin doğal güzellik, tarih, müze ve kültür bakımından gezilip görülmeye değer bir yer olmasına dikkat edilmelidir.

Kampımızın sağladığı yeni açıklıklar ve biriktirdiğimiz yeni deneyimlere dayanarak, daha ileri, daha hedefli, daha tanımlı ve daha örgütlü bir gençlik çalışması için adımlarımızı sıklaştıracağız.

Bir-Kar Gençliği / Almanya

YTÜ’de saldırılar sürüyor!

YTÜ’de  İP/TGB-polis-rektörlük işbirliği ile başlayan saldırılar 23 öğrencinin okula girişinin engellenmesi ile sürüyor.

10 Nisan’da gerçekleştirilen basın açıklamasının ardından 13 Nisan’dan itibaren kapı önünde bildiri dağıtımına başlandı. Ortak bildirilerin kullanıldığı dağıtımlarda öğrencilerle ve akademisyenlerle konuşmalar gerçekleştirildi. Polis saldırısı ve İP/TGB çetesi ile eğitim hakkının gaspı teşhir edildi.

Devrimci, demokrat, yurtsever öğrenciler soruşturma süreci ile birlikte kapı önünü de mücadele alanının bir parçası haline getirdiler. Dışarıdaki faaliyetle paralel biçimde okul içerisindeki güçler de aynı materyalleri kullanarak ve özgün araçlara başvurarak saldırıyı teşhir konusu yaptılar.

Devrimci siyasal faaliyete çok yönlü bir saldırıya kalkışan polis ve idare ise 14 Nisan’da çevik kuvvet ve ÖGB ile bir kez daha içerideki afişlere saldırdı ve öğrencileri tartakladı. Öğrencilerin tepkisini çeken saldırının ardından afişler yeniden asıldı ancak saldırıya uğrayanlardan 2 öğrenciye daha ihtiyati tedbir kararı konularak okula girişi yasaklandı. Okul önünde gerçekleştirilen bildiri dağıtımı ile saldırıları teşhir faaliyeti 15-17 Nisan tarihleri arasında da sürdü.

20 Nisan’da gerçekleştirilen basın açıklaması öncesinde yaygın bir kitle çalışması yapıldı. Açıklamada YTÜ öğrencileri imzalı “Rektörlük-polis-İP/TGB çetesi işbirliğine son! Üniversitelerde faşist çetelere geçit vermeyeceğiz!”, “Soruşturmalar, cezalar geri çekilsin! Eğitim hakkımız engellenemez!”, “Polis, çeteler dışarı! Öğrenciler içeri!” yazılı pankartlar açıldı.

Açıklamada süreç anlatıldı ve YTÜ ana giriş kapısı önünde hafta boyunca saat 11.00-14.00 arasında devam edecek oturma eyleminin çağrısı yapıldı.

Eylemin üçüncü günü olan 22 Nisan’da grup Bandista, Önder Babat Kültür Merkezi Müzik Grubu ve Serhad Raşa şarkılarıyla kapı önünde eylemlerine devam eden devrimci, demokrat, yurtsever öğrencilere destek verdi. Okul içerisinden öğrencilerin de katılımıyla oturma eylemi küçük çaplı bir etkinliğe dönüştü.

3. gün yaka kartlarının ve el ilanlarının dağıtımı ile başladı. Dağıtımlar dışarıda ve içeride paralel olarak gerçekleştirildi.

Kapı önünde YTÜ öğrencileri imzalı “Rektörlük-polis-İP/TGB çetesi işbirliğine son! Üniversitelerde faşist çetelere geçit vermeyeceğiz”, “Soruşturmalar, cezalar geri çekilsin! Eğitim hakkımız engellenemez!”, “Polis, çeteler dışarı! Öğrenciler içeri!” yazılı pankartlar ve “YTÜ’de hava durumu: YÖK gürültülü, sağanak SORUŞTURMALI, parçalı POLİSLİ!”, “Çevik polis 2 Nisan’dan beri üniversitede! YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek!”, “Okula alınmayışımızın 15. günü. Eğitim hakkımız için oturma eylemindeyiz!” yazılı dövizler açıldı.

Öğleden sonra ise müzik gruplarının katılımıyla bir saatlik bir etkinlik düzenlendi. Birlikte söylenen türküler ve çekilen halayların ardından oturma eylemi saat 14.00’te sona erdi.

Ekim Gençliği / YTÜ



Kamp-Üs Dergisi festivale hazırlanıyor!

İstanbul Üniversitesi’nde çıkardığımız Kamp-Üs dergisi bu yıl bir kez daha festival yapmaya hazırlanıyor.

YÖK, senenin başında açıkladığı “Özgür ve Güvenli Üniversite” projesiyle, okullarda İngiltere’deki “HydePark” modelini uygulamak istiyor. Öğrencilerin özgürce fikirlerini ifade edemediği, ettiği koşullarda ise soruşturma, okuldan uzaklaştırma ve atılma saldırılarıyla karşı karşıya kaldığı bir dönemde bu projeyle “özgürlük” sadece bir alana hapsedilecek. Projenin bir diğer ayağını oluşturan “güvenli üniversiteler” uygulaması ile okula polisin girmesi yasaklanacak ancak ÖGB’lerin yetkileri arttırılarak polis düzeyine getirilecek.

Bizler de bu projeyi teşhir etmek ve gerçek özgürlüğün sınırlar belirtilerek gelemeyeceğini vurgulamak için “Özgürlük” konulu bir festival gerçekleştireceğiz. Atölye çalışmalarıyla, dergimizle ve fakülteler içerisinde gerçekleştireceğimiz etkinliklerle festivale hazırlanacağız.

Geçtiğimiz sene oluşturduğumuz atölyelerin birkaçı çalışmalarını hızlandırarak sürdürüyor.

Sinema Atölyesi özgürlük temalı belgesel çekimine başladı. Öğrencilere, işçilere, yolda gördüğümüz herkese özgürlüğün onlar için ne anlam ifade ettiğini soruyoruz.

Fotoğraf Atölyesi gecekondu mahallelerinde çekimlere başladı. İlk olarak Fatih Sultan Mehmet Mahallesi’nde çekimler yapıldı. 22 Nisan günü ise 1 Mayıs konulu 2007-2008 Taksim 1 Mayısı’nın fotoğraflarından oluşan sergi Edebiyat Fakültesi yemekhane girişinde müzik dinletisiyle birlikte gerçekleştirildi. Bilim-Felsefe Atölyesi geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği toplantıyla birlikte çalışma hattını belirledi.

Festival çalışmalarına atölyelerin güçlendirilmesi ve fakültelere taşınması hedefleriyle devam edeceğiz.

Kamp-Üs Dergisi çalışanları

Ege Üniversitesi’nde devlet terörü!

20 Nisan günü Ege Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nde sabah saatlerinde yurtsever bir öğrenci sivil polisler tarafından silahla tehdit edildi. Yaşanan tartışmada sivil polis tarafından okul içerisinde üç el ateş açıldı. Olay üzerine fakülte önünde yurtsever, ilerici gençlik toplandı.

Bunu fırsat bilen bir grup faşist de yurtsever, ilerici gençliğe karşı toplanmaya başladı. Faşistlerle yaşanan çatışmanın ardından çevik kuvvet bölgeyi ablukaya aldı. Faşistler, inleri olan Meslek Yüksek Okulu’na kaçtılar. Çevik kuvvet ise MYO önünde barikat kurarak faşistleri korumaya aldı. MYO’ya girmek isteyen öğrenciler çevik kuvvetin saldırısına uğradı.

Kitlenin dağılmaması üzerine çevik kuvvet geri çekildi. Kitle sloganlarla Edebiyat Fakültesi’ne yürüdü. Edebiyat Fakültesi’nde süren kısa bekleyişin ardından Yurtsever Demokratik Gençlik Meclisi rektörlüğe sessiz yürüyüş yapma kararı aldıklarını açıklayarak yürüyüşe geçti. Ortak sloganlarla yürüme önerileri ise “bizim kararımız böyle” denilerek reddedildi.

Rektörlük önünde oturma eylemi yapan ve rektörlükle görüşme yapan kitle daha sonra Edebiyat Fakültesi’ne geri döndü. Yurtsever öğrenciler, okuldan toplu çıkma önerisine “toplu çıkış düşmanı toplar” diyerek katılmadılar. Devrimci demokrat öğrenciler ise saat 17.00’de toplu çıkış yaptılar. 

Ege Üniversitesi Ekim Gençliği

TUYAB hak ihlalleri raporunu açıkladı!

TUYAB (Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Birliği) hapishanelerde Ocak, Şubat ve Mart 2009 tarihlerinde yaşanan hak ihlalleri raporunu 17 Nisan günü açıkladı.

İHD İstanbul Şubesi’ndegerçekleşen açıklamayı TUYAB dönem sözcüsü Ayten Özdoğan gerçekleştirdi. 9 yıldır tecritin artarak devam ettiğini, bunun en başta tutsaklar olmak üzere tüm toplumu teslim almaya dönük kapsamlı bir psikolojik saldırı olduğunu ifade etti.

Tecritin mekansal ve yönetimsel şartlarına değinen Özdoğan, bugün çoğu F Tipi Hapishane’de kullanım sularının düzenli akmadığını, sıcak suyun yalnızca haftada bir saat verildiğini, tutsakların fiziksel direnme gücünü zayıflatmak için yemeklerin az verildiğini ifade etti. Elektrik paralarının tutsaklardan tahsil edildiğini, kış aylarında merkezi sistem ile ısıtılan hücrelerin kaloriferlerinin yakılmadığını, tutsakların bu nedenle enfeksiyon kaptıklarını vurguladı.

Hapishanelerde hasta tutsakların ölüme terkedilmesi, disiplin cezaları, Kürtçe konuşma gerekçesiyle görüşlerin engellenmesi, onur kırıcı aramalar, sürgün vb. saldırıların yaşandığını belirten Özdoğan, açıklamaya şu sözlerle devam etti: “Bizler, Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Birliği olarak içerideki tutsakların taleplerini sahipleniyor, asıl olarak hücre tipi cezaevlerinin kapatılması için mücadele veriyoruz. Yakın zamanda ise ağır tecrit koşullarının yıkıcılığını hafifletecek şu taleplerin gerçekleşmesinin mücadelesini veriyoruz:

*Uluslararası sözleşmelere göre 15 kişiden az olan mekanlar tecrit sayılmaktadır. Hücre tipi cezaevleri bu esasa uygun olarak yeniden düzenlenmelidir. Bu düzenlemeler yapılana kadar hücre kapıları gündüzleri açık tutulmalıdır.

*Ceza İnfaz Kanunu (CİK) içinde Baro, ÇHD ve TTB’nin de yer aldığı kurumlarca insan haklarına uygun biçimde değiştirilmelidir.

*Tutsakların tüm haklarını hiçbir tredmana bağlanmaksızın kullanması sağlanmalıdır.

*Bağımsız izleme kurulları oluşturulmalıdır. Bu kurum içinde tutsak yakınları, İHD, ÇHD, Baro, TTB, aydın ve sanatçılar yer almalıdır.

*Hasta tutsakların tedavileri yapılmalı ve hasta tutsaklar bir an önce tahliye edilmelidir.”

Yapılan açıklamanın ardından Sincan’dan yeni tahliye olan Meriç Solmaz bir konuşma yaptı. Solmaz, raporda dile getirilen sorunların Sincan’da da geçerli olduğunu söyledi, Sincan’da yaşanan saldırılara değindi. Saldırıların başında da sürgünlü sevklerin geldiğini ifade etti.

Kızıl Bayrak / İstanbul