6 Mart 2009
Sayı: SİKB 2009/09

  Kızıl Bayrak'tan
  Devrimci baharı yaratmak için
devrimci güçlere düşen görevler
  Dinci gericilik saldırının dozunu arttırıyor!
Devrimci seçim çalışmamızın
bazı sorunları
CHP’den işsizliğe çözüm önerileri...
8 Kart etkinliklerinden
İşçi ve emekçi hareketinden…
  BDSP’nin seçim gündemli faaliyeti büro açılışları ile sürüyor...
  Kapitalist sistem ve ulaşım sorunu…
  Direnen Makyal-Erka işçileri açlık grevine başladı…
  Posta emekçilerinin Ankara yürüyüşü…
  Gençlik hareketinden…
  Çeber davasında deliller yok ediliyor!
  Pakistan’da şeriat tehdidi...
  Kapitalizmin küresel krizinin dalgaları yayılıyor…
  Bir kez daha seçimler üzerine / II
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan...

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bu Pazar günü çeşitli eylem, etkinlik ve mitinglerle kutlanacak. Son 4-5 yıldır 8 Mart gündemi üzerinden sol hareket saflarında bir ayrışma yaşanmakta ve bu ayrışma sonucu olarak iki ayrı 8 Mart gerçekleşmektedir. Bu yıl da aynı tablo ile karşı karşıyayız. Bir tarafta 8 Mart’ın sınıfsal anlamına ve devrimci özüne aykırı bir tutumun ifadesi olarak liberal-reformist-feminist karışımı bileşenlerin “erkeksiz” olarak kutladıkları bir 8 Mart. Öte yandan sınıfsal ve devrimci içeriğine ve anlamına uygun ve devrimci bir duruşun ifadesi bir 8 Mart.

Yıllardır bu temelde yaşanan ayrışma gelinen yerde kesin çizgilerle ve artık tümüyle bir kopuşu ifade etmektedir. Bu kopuşun anlamı ise yeterince açıktır. Kuşkusuz bu kopuşun sadece 8 Mart gündemi üzerinden kendisini ifade etmesi bir zaafiyetin de göstergesi sayılmalıdır. Ancak devrimci ilkeler temelinde yaşanan her ayrışma ve kopuşma ileriye doğru atılmış bir adım olarak değerlendirilmelidir.

Son yıllarda sol hareketin devrimci ve reformist kanatları arasında yaşanan ayrışma ve saflaşmalarda ilkesel ve stratejik tutumların geri plana itildiği biliniyor. Denebilir ki olduğu kadarıyla bu ayrışma önemli ölçüde de 8 Mart ve 1 Mayıs gündemlerine sıkışmış bulunmaktadır. Bu gündemlerin dışındaki her ciddi ve önemli siyasal gelişme ve olay karşısında devrimci güçlerin ortak bir devrimci eksen oluşturmak bakımından belirgin bir zayıflık içinde oldukları görülüyor. Devrimci bir odak ya da eksenin yaratılmadığı her durumda ise liberal-reformist sol güçlerin etkin bir konum elde ettikleri yeterince açıktır. Bu konumun sınıf ve kitle hareketine devrimci bir müdahalenin zeminini de önemli ölçüde daraltıldığı ve devrimci güçleri yer yer müdahele edemez bir alanda sürüklediği biliniyor. Böyle bir alana sürüklenmek ise kaçınılmaz olarak devrimci güçlerin sınıf ve kitle hareketini devrimcileştirme çabasını zaafa uğratarak etkisiz bir konuma itmektedir. Açık ki sorunun işaret ettiğimizi yanı sadece bir boyutunu içermektedir. Bugün devrimci hareketin içine düştüğü ve yaşadığı tüm zaaf ve zayıflıklar temelde ideolojik ve sınıfsal kimliğinden kaynaklanmaktadır. Bu kimlik korunduğu koşullarda bu zaaf ve zayıflıkların aşılabilmesi mümkün değildir.

Yine de bugünkü koşullarda 8 Mart ve 1 Mayıslar üzerinden ortaya çıkan bu saflaşmanın anlam ve önemi yeterince açık olmalıdır. Komünistler bu tutumun gereklerine uygun bir çaba ve pratik ortaya koyacaklardır. Nitekim her 8 Mart ve 1 Mayıs gündemi sözkonusu olduğunda devrimci bir tutum ve iddianın taşıyıcıları olduklarını kanıtlamışlardır. Bu 8 Mart ve 1 Mayıs’ta da bu tutumun taşıyıcısı olacaklardır.

“Devrimci bahar”ı kazanmak aynı zamanda bu tutumun kesin bir tarzda hayata geçirilmesine bağlı olacaktır.