1 Ağustos 2008 Sayı: SİKB 2008/31

  Kızıl Bayrak'tan
  Geçici olmaya mahkum gerici uzlaşma!
   Kontrgerillanın pislikleri devrimcilere bulaştırılmaya çalışılıyor
Ergenekon soruşturmasıyla rejimi aklama çabaları…
Ergenekon ve sol: Ne yapmalı? - Yüksel Akkaya

Kontrgerilla düzeninden hesabı emekçi ve ezilen halklarımız soracaktır!

Güngören’deki saldırı lanetlendi…
  Birleşik Metal-İş taslağı işyerlerinde açıklıyor…
  Türk-İş bürokratlarının sınıfa ihanette, sermayeye hizmette 56. yılı…
  Düzce DESA işçileriyle direniş üzerine konuştuk...
  Kapitalizmin krizi derinleşiyor...
Grev ve direnişler dünyanın
dört bir yanına yayılıyor!
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Belediye-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Gülüm ve TÜMTİS İstanbul Şube Başkanı Çayan Dursun ile konuştuk...
  Uzel’de yaşananlar...
  Dünya işçi ve emekçi hareketinden…
  ‘96 Zindan Direnişi selamlandı…
  Bültenlerden...
  Devrimci Demokratik Yapılar Arası Diyalog ve Çözüm Platformu’ndan açıklama:
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Uzel’de yaşananlar...

İt dalaşının ortasında ekmek kavgası!

Beş aydır ücretlerini alamayan Uzel işçileri haklarının peşinde koşarken, son bir yıldır yaşanan gelişmeler sermayenin ve sendikal ihanet çetelerinin kirli yüzünü ortaya sermeye devam ediyor.

Miras kavgasının ortasında!

İşçilerin son dönemde kamuoyuna yansıyan eylemleri ile gündeme gelen Uzel’de ilk tartışmalar şirketin sahibi olan Uzel ailesinin miras kavgası ile başladı. Holdingin patronu olan Ahmet Uzel’in 1998’de ölümünden sonra holding içinde birçok devir ve satış işlemi gerçekleştirilmiş, aile üyeleri sürekli olarak birbirinin ayağını kaydırmaya çalışmıştı. Bu şekilde gerçekleşen bir dizi operasyonun ardından Önder Uzel, Uzel Traktör Fabrikası’nı önce kendisinin de ortağı olduğu Uzel Agri’ye, oradan da Singapur’da 2 dolar sermayeli bir şirkete satmış, aile içinde böylece doruk noktasına çıkan kavgalarla birlikte yaklaşık 700 işçinin çalıştığı fabrikadaki üretim bir süredir durma noktasına gelmişti.

İşte Rami’de çalışan Uzel Traktör işçileri son beş aydır Uzel ailesinin bu kavgası nedeniyle ne üretim yapabiliyorlar ne de ücretlerini alabiliyorlardı. Yine Gebze’de çalışan yaklaşık 500 Uzel Otomotiv işçisi de son üç aydır benzer sorunlarla karşı karşıyaydılar.

Uzel’de yaşanan bu gelişmeler yaklaşık iki ay önce işçilerin tepkisinin yoğunlaşması ile kamuoyuna yansımıştı. O dönemde Uzel bayileri ile ortak eylem yapmaya hazırlanan Uzel işçilerinin önü patron ve Türk Metal çetesi tarafından kesilmiş, bayiler ise patron tarafından Ankara’da bir toplantıya çağrılarak tepkileri yatıştırılmaya çalışılmıştı. Her gün üretimin başlayacağı zamana dair spekülasyonlar ortada gezerken, Haziran ayı içinde Uzel işçileri 21 Temmuz’da üretime başlanacağı söylenerek izne çıkarılmıştı. Bu süre zarfında ise aile içi kavga nedeni ile içi boşaltılan Uzel’de ardı ardına bankaların ve çeşitli kuruluşların haciz işlemleri gerçekleşti ve fabrikada neredeyse üretim yapacak makine bile kalmadı.

Türk Metal çetesi yine yapacağını yaptı!

Uzel işçileri tüm bu sorunlarla boğuşurken, Türk Metal çetesi ise bir kez daha kendisinden bekleneni yaptı. Aylarca tüm bu sorunlar karşısında sessiz kalan bu çetenin yaptığı tek iş patronun vermediği ücretleri vermek için örgütlü olduğu diğer fabrikalarda Uzel işçileri için yardım toplamak oldu. Böylece işçilere 500’er YTL yardım yapılırken, toplanan paranın miktarı ve ne kadarının dağıtıldığı konusunda ise en ufak bir açıklama bile yapılmadı. Gebze Uzel’de çalışan işçiler bu durumu 19 Temmuz günü Gebze Cumhuriyet Meydanı’nda yaptıkları bir basın açıklaması ile protesto ettiler.

Türk Metal çetesinin bir başka ihaneti ise 21 Temmuz günü yaşandı. Fabrikanın üretime başlayacağı sözü üzerine fabrikaya giden Uzel işçileri, fabrikada fesih kararlarını imzalatmak üzere bekleyen bu çete ile karşılaştılar. Fabrikanın üretime devam etmeyeceğini söyleyerek işçileri sözleşmelerini tek taraflı olarak feshetmeye ikna eden bu çete, bu işi yaparken bile patronla anlaşarak işçilerin kıdem tazminatını gaspettirmeyi unutmadı.

Bu yaşananlar Uzel işçileri için bardağı taşıran son damla oldu. Zaten en başından beri sendikadan hiçbir destek almayan, eylem istekleri sürekli olarak erteletilen işçiler, bu olayın ardından Türk Metal’e de yoğun bir öfke duymaya başladılar. Uzel işçileri kendilerine zorla imzalattırılan fesih kağıtlarını alabilmek için 25 Temmuz’da sendika şubesine gittiler. Kendilerine muhatap olacak kimseyi bulamayan işçiler fabrikadan sendikacılar tarafından kaçırılan fesih belgelerini o gün zor kullanarak sendikadan geri aldılar.

Bu arada fabrikada yaşanan baskıcı uygulamalar da hat safhaya çıktı. Hem Rami hem de Gebze’deki fabrikada giriş kartlarının basıldığı bilgisayarların bozulması(!) üzerine çalışanlara giriş-çıkışlarda imza atma zorunluluğu getirildi. İmzaların atıldığı defterler ise sadece 10 dakika açık tutularak işçileri tazminatsız kovma girişimleri yaşandı. Ayrıca servis ve yemekler de kaldırılarak, işçilerin yürüyerek işe gelmeleri ve yemeklerini evden getirmeleri istendi.

Uzel işçisinin ekmek kavgası sermayenin rant alanı oldu!

Uzel işçisinin haklarının gaspedilmesine karşı yürüttüğü bu mücadele Ergenekoncular ve dinci gericilerin arasındaki kavganın alanlarından biri durumuna geldi.

Hatırlanacağı üzere Ergenekon operasyonu kapsamında gerçekleşen son gözaltıların ardından bu çeteyi açıktan savunabilme cüretini gösteren tek kişi Türk Metal’in 33 yıllık ağası Mustafa Özbek olmuştu. Bu kapsamda son dönemde sürekli tartışılan Özbek, bu fabrikada yaşanan gelişmelerle birlikte bir anda dinci gerici basının hedef tahtasına çakılmış oldu. Özellikle Yeni Şafak gazetesi neredeyse son bir aydır her gün Uzel’deki gelişmeleri farklı boyutları ile ele alıyor. Bugüne kadar her türlü işçi eylemini görmezden gelen ya da karalayan bu beyler, Uzel’de yaşanan gelişmelerle bir anda ezilen, sömürülen işçileri hatırlayıverdiler. Mustafa Özbek’in serveti, siyasal ilişkileri vb. ne kadar kirli yüzü varsa bir anda ortaya seriverdiler. Tabii ki kendi siyasal çıkarları için.

Türk Metal ağası Mustafa Özbek’in iddiasına göre ise, bu yaşananlar daha çok bir sendikal rekabetin ürünü. Özbek, geçtiğimiz aylarda Öz-Çelik-İş’e bağlı MKE işçilerinin Türk Metal’e geçmesi üzerine “iktidar yanlısı medya”nın kendisine ve sendikasına bu denli saldırdığını iddia ediyor.

Aylardır Uzel işçilerinin yanında olmayan bu çete, bu savaşın bir ürünü olarak her gün kendisine yakın gazete ve televizyonlarda kendisini aklamaya çalışıyor. İşçilerin eylemlerine destek vermezken, yayınlanan haberleri protesto etmek için Uzel işçilerinin şube kapısında olduğu saatte Yeni Şafak önünde basın açıklaması yapıyor.

Uzel’de yaşananlar Metal TİS’lerinin ilk sınavı oldu!

Ekmek davasından Ergenekon’a kadar uzanan bu olaylar zincirinin bir başka önemi de önümüzdeki günlerde başlayacak olan metal grup TİS’lerinin hemen öncesinde yaşanması oldu. MESS sözleşmeleri kapsamında olan ve yönetim kurulunda MESS Başkan Vekili Bedirhan Çelik’in yer aldığı Uzel’de yaşananlar, Türk Metal’in bu yıl da tereddüte yer vermeyecek şekilde gerçekleştireceği ihanetin adeta ilk kanıtı oldu. Bu zaten bilindik bir durum olmakla birlikte Uzel’de yaşananlara ilgisizlik, Birleşik Metal’in de bu TİS’lerde iyi bir sınav veremeyeceğinin habercisidir. Bu yıl daha tok bir hazırlıkla MESS sürecine hazırlanan Birleşik Metal, ne yazık ki bir kez daha tüm metal işçilerini temsil etme iddiasını gerçekleştiremeyecek gibi gözüküyor. Zira bu iddia ancak buna uygun bir pratikle açığa çıkabilirdi. Birleşik Metal’e bu süreci kazandıracak olan Türk Metal ağalarının MESS patronlarıyla fotoğraflarını ele geçirmek değil, Türk Metal üyesi işçilerinin taleplerine ve mücadelelerine sahip çıkmak olabilirdi. Ancak onlar da bugüne kadar bırakalım herhangi bir pratiği, bu yaşananlar üzerine herhangi bir açıklama bile yapmadılar.

Her şeye rağmen direniyorlar!

Tüm bu olumsuzluklara rağmen Uzel işçileri kazanılmış haklarını gaspettirmemek için mücadeleye devam ediyorlar. Her ne kadar AKP hükümetinden halen derin bir beklenti içinde olsalar da, hem patronlarına hem de Türk Metal çetesine karşı her geçen gün daha da güçlenen bir mücadele yürütüyorlar. Eylemlerini sürdürecek olan Uzel işçileri, 4 Ağustos günü İstanbul’dan yola çıkarak 5 Ağustos’ta Ankara’ya Meclis’e gidecekler.

 

Mustafa Türkel’in nöbet eylemi üzerine...

Türk-İş Genel Sekreteri ve Tek Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel, Çaykur’da Tek Gıda-İş’te örgütlü olarak çalışan üyelerinin, Hak-İş’e bağlı Öz Gıda-İş Sendikası’na üye yapılmalarına karşı Çaykur Genel Müdürlüğü önünde çadır kurup “sendikal haklar, özgürlük ve demokrasi nöbeti” tutmaya başlamıştı.Türkel, 9 gündür sürdürdüğü “Sendikal haklar, demokrasi ve özgürlük nöbeti”ni 30 Temmuz günü bitirdi.

Türkel yaptığı açıklamada, sendikalarının çevre halkı ile büyük bir dayanışma içerisinde hareket ettiğini, aslında sendikal saldırı gibi gösterilen, ancak özünde büyük şirketlerle kolkola bir özelleştirme hazırlığı olan bu saldırılara karşı sonuna kadar direnileceğini, yaşananların Tek Gıda-İş’in gücünü ortaya koyduğunu, bölge için Çaykur neyse Tek Gıda-İş’in de aynı anlam ve değeri taşıdığını vurgulayarak, sendika seçme özgürlüğü ve demokratik haklara yapılan bu saldırıların durdurulduğunu, büyük bir başarı kazanıldığını ve eylemin amacına ulaşması nedeniyle de 30 Temmuz itibarıyla eyleme son verdiğini belirtti.

Türkel’in eyleminin sonrasında saldırının durdurulup durdurulamadığı süreç içinde ortaya çıkacaktır. Fakat şimdiye kadar özelleştirilen Tekel sigara fabrikaları önünde “nöbet tutmayı” aklına dahi getirmeyen Türkel, gerici sendikal rekabet üzerinden hayata geçirdiği bu eylemle aklı sıra işçilere güven vermeye çalışmaktadır.

Sendika ağalarının, özellikle Türk-İş’in özelleştirme karşısındaki tutumu biliniyor. Şimdiye kadar özelleştirmelere karşı çıkmayanlar, şimdi işçi haklarının çiğnenmesine karşı çıktıklarını söylüyorlar. Bu tutum tam bir ikiyüzlülüktür. Sanki diğer özelleştirmeler işçi sınıfının haklarını gaspetmeye yönelik değildi, işçiler bu saldırılardan zarar görmedi!

Kendi denetimleri dışındaki hiçbir inisiyatife hayat hakkı vermeyen bu ihanet şebekeleri, anlaşılan o ki sermayeyle aralarını açacak hiçbir yanlış adım atmamanın hesabı içindedirler. Mücadelenin tabandan örgütlemesinden korkan sendika yöneticileri, taban örgütlülüğünün doğuracağı tehlikeyi bildiklerinden, işçilere sahip çıkmak adına bu tür aldatıcı eylemlerden geri durmazlar. Türkel ve benzerlerinin asıl amacı mücadeleyi baltalamak, mücadelenin önüne ket vurmaktır.

Mustafa Türkel’in 9 gün süren “Sendikal haklar, demokrasi ve özgürlük nöbeti” günah çıkarma, koltuk kaygısı, “güven aşılama” hedefi taşıyan bir eylemdir. Türkel ve benzerlerinin çıkar nöbetleri, nasıl ki bugüne kadar tutmadı, bundan sonra da tutmayacak.

İşçiler sendikalarına sahip çıkmadıkça, inisiyatifi ele geçirmedikçe, sermayenin hizmetindeki işbirlikçiler sendikaların başından defedilmedikçe sendikal ihanetle başa çıkılamaz.

Çaykur işçilerinin bugün izlemesi gereken yol, sermayenin örgütsüzleştirme ve sosyal yıkım saldırılarına karşı sesini, gücünü ve mücadelesini birleştirmektir. Bu mücadele aynı zamanda hain sendika bürokratlarını da hedef almak durumundadır.


Sİ-DER’den kampanya...

“Zamlar geri çekilsin! İnsanca bir yaşam istiyoruz!”

Ardarda yapılan zamlar geçim yükümüzü daha da ağırlaştırıyor. Bizlere açlık sınırının altında sefil bir yaşamı reva görenler bir de dalga geçercesine ekmeğe, suya, elektriğe, doğalgaza, ev kiralarına, ulaşıma zam yapıyorlar. Temmuz zamları geçtiğimiz günlerde açıklandı. Patronlar ve onların uşağı hükümet bizlere bir kez daha sefalet içinde yaşamayı dayattı.

Adana Sanayi İşçileri Derneği olarak, sermayenin artan saldırılarına ve yapılan zamlarla işçi ve emekçilerin hayatının iyice yaşanmaz hale getirilmesine karşı bir kampanya faaliyeti örme kararı aldık. İşçi ve emekçilerin tepkisini açığa çıkarmak ve örgütlü bir güce dönüştürmek hedefiyle planlanan kampanya “Zamlar geri çekilsin! İnsanca bir yaşam istiyoruz!” şiarıyla örgütleniyor.

Kampanya öncesinde çevremizdeki işçilerle bir toplantı yaparak kampanyayı tartıştık ve bir aylık faaliyet programı çıkardık. Bildiri dağıtımı, yaygın afiş kullanımı ve imza kampanyası gibi bir dizi araç kullanmayı planladık. Kampanyanın sonunda da bir açık alan etkinliği düzenlemeyi hedefliyoruz.

Yapılan planlama çerçevesinde ilk olarak “Zamlar geri çekilsin! İnsanca bir yaşam istiyoruz!” şiarıyla hazırladığımız bildirilerimizi sanayi işçilerine ulaştırdık. “Ekmek, elektrik, su, zam, zam, zam! / Bizlere açlık ve sefaleti dayatanlara karşı zamların geri çekilmesi ve ücretlere ek zam yapılması talebiyle örgütlü mücadeleyi yükseltelim!” yazılı afişlerimizi sanayi yoluna, sanayi içindeki durak ve trafolara yaygın bir şekilde yaptık. Bu sırada işçilerle konuşma ve kampanyamızı anlatma fırsatımız oldu.

Çalışmamız bundan sonraki hafta anket ve imza çalışmasıyla daha da güçlenerek devam edecek. Tüm işçileri kampanyamıza omuz vermeye ve kendi geleceğini sahiplenmeye çağırıyoruz.

Adana Sanayi İşçileri Derneği (Sİ-DER)



GOP İşçi Platformu’nun kampanya faaliyetlerinden...

Gaziosmanpaşa İşçi Platformu olarak başlattığımız “Zamlar geri çekilsin, otobüs sefer sayıları arttırılsın!” talepli imza kampanyamız güçlenerek sürüyor.

27 Temmuz günü itibariyle, imza topladığımız duraklarda “imza föyü sandıkları” açmaya başladık. Yapılan zamlara seyirci kalmayacağımızı haykırırken, imza föylerini emekçilere dağıtmaya ve onları da seyirci kalmamaya çağırıyoruz. Dağıttığımız imza föylerini bu hafta içinde her sabah belirli saatler arasında açık duracak sandıklarımızda toplayacağız. Bu faaliyet çerçevesinde 5 bin imzayı emekçilerle beraber toplamayı hedefliyoruz.

İmza kampanyası ile beraber çıkartmış olduğumuz “Kölece çalışma koşullarına karşı işyeri komiteleri kuralım, sendikalarda örgütlenelim!” ve “Düşük ücrete, sigortasız ve iş güvencesiz çalışmaya karşı örgütlenelim!Haklarımızı kazanalım! / GOP İşçi Platformu” afişlerimizi Elmabahçesi ve Gazi Mahallesi’nde yaygın bir şekilde yaptık.

Faaliyetlerimiz sırasında emekçilerle sohbet etme olanağı yakaladık. Zamlardan Ergenekon çetesine, kölece yaşam koşullarından tersanelere kadar birçok gündeme dair tartışmalar yürüttük. Birçok emekçiye Gaziosmanpaşa İşçi Bülteni’ni ulaştırdık.

Ayrıca kot taşlama işçilerinin hayatlarını tehdit eden çalışma koşullarına ve kölelik dayatmasına karşı “seyirci kalmamaya” ve mücadele etmeye çağıran özel sayıların dağıtımını gerçekleştirdik. Çalışmalarımız hızlanarak devam edecek.

 GOP İşçi Platformu