1 Ağustos 2008 Sayı: SİKB 2008/31

  Kızıl Bayrak'tan
  Geçici olmaya mahkum gerici uzlaşma!
   Kontrgerillanın pislikleri devrimcilere bulaştırılmaya çalışılıyor
Ergenekon soruşturmasıyla rejimi aklama çabaları…
Ergenekon ve sol: Ne yapmalı? - Yüksel Akkaya

Kontrgerilla düzeninden hesabı emekçi ve ezilen halklarımız soracaktır!

Güngören’deki saldırı lanetlendi…
  Birleşik Metal-İş taslağı işyerlerinde açıklıyor…
  Türk-İş bürokratlarının sınıfa ihanette, sermayeye hizmette 56. yılı…
  Düzce DESA işçileriyle direniş üzerine konuştuk...
  Kapitalizmin krizi derinleşiyor...
Grev ve direnişler dünyanın
dört bir yanına yayılıyor!
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Belediye-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Gülüm ve TÜMTİS İstanbul Şube Başkanı Çayan Dursun ile konuştuk...
  Uzel’de yaşananlar...
  Dünya işçi ve emekçi hareketinden…
  ‘96 Zindan Direnişi selamlandı…
  Bültenlerden...
  Devrimci Demokratik Yapılar Arası Diyalog ve Çözüm Platformu’ndan açıklama:
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Düzce DESA işçileriyle direniş üzerine konuştuk...

“Yılgınlık yok, direniş var!”

- Sefaköy Desa’daki direnişin bugün 24. günü (26 Temmuz), buraya desteğe geldiniz. Sizler de Düzce’de bir direniş sergiliyorsunuz. Bize işten atılmanızdan bugüne kadar geçen 89 günü anlatabilir misiniz?

1. işçi: Düzce’deki süreç de buradakiyle aynı sayılır, farkı biz 89 gündür direnişteyiz. Oradaki işten atılmalar da aynı şekilde gerçekleşti. Patron çeşitli şeyler söylüyor. “Performans düşüklüğü” bahane ediliyor, “askere gidecekler”, “evlenecekler vardı” diyor. Aslında bize “sendikadan dolayı sizi attım” diyor ama gelen misafirlerine bunu söylemiyor. Mücadelemizin arkasındayız, devam edeceğiz. Bir ışık görüyoruz, o ışığın arkasında ilerleyeceğiz hep.

2. işçi: İlk olarak 8 işçi arkadaşımıza denkleştirme cezası verildi. Yaptırdıkları fazla mesainin yerine izin kullandırdılar. Denkleştirmeden sonra mesaiye kalmama cezası verildi. Sonra baktılar işler yoğunlaştı, bu sefer tekrar zorunlu mesaiye bırakmaya başladılar. Arkadaşlarımız kukla gibi oynatılmalarını istemediler ve sendikadan yardım istediler. Sonra hep beraber gitgide çoğaldık. Patron bunu duyar duymaz 41 kişiyi kapının önüne koydu. İçerde üyeliğimiz hala devam ediyor. Şu an 400’e yakın üyemiz var içerde. Toplam olarak 1200 kişi çalışıyor Desa’da, bunun yarısını geçmemiz lazım. Yılgınlık yok, direniş var! Mücadelemize devam ediyoruz.

3. işçi: İçerideki koşullar çok kötüydü. Mesailer olsun, yediğimiz yemekten içtiğimiz suya olsun zor koşullar altında çalışıyorduk. Bir gün arkadaşlarla sendikalaşma kararı aldık. Düzce’deki bir sendikaya gidip durumumuzu anlattık, onlar da bizi Deri-İş Sendikası ile tanıştırdılar. Ondan sonra fabrikanın içinde örgütlenmeye başladık. Bir süre sonra bu duyuldu. Patron 29 Nisan’da bir işçi arkadaşımızı işten attı. 5 Mayıs’a kadar 41 kişi olduk. Direnişimiz 5 Mayıs’tan sonra başladı. Hala devam ediyoruz, geri alınana kadar yılmayacağız, devam edeceğiz. Dava bizim davamız, işçilerin davası.

- İçeride sendikalaşma süreci devam ediyor. Bu süreci anlatabilir misiniz?

1. işçi: Biz 41 kişi kapının önünde bekliyoruz. İçeride sendikalaşma süreci devam ediyor. Baskılar yoğunlaştırılmış durumda. İşçileri bıktırmaya çalışıyorlar, kendileri istifa etsin diye uğraşıyorlar. Onlar hakkında suç duyurusunda bulunduk. Ama içerideki üyelerimiz de bilinçli, bu işi başarana kadar onların da ayrılmaya niyeti yok.

3. işçi: Yoğun baskı var. Tek tek arkadaşlarımızı odalara çağırıp tehdit ediyorlar. Arkadaşlarımıza korku salınmış durumda, selam vermeye, yanımıza gelmeye korkuyorlar. Bir işçi arkadaşımızı sırf bizim şahidimiz diye, bir senedir çalıştığı tezgahtan alıp başka bir yere verdiler ve başına iki usta diktiler. Biri ona iş getirip götürüyor, yanına gelen arkadaşlarını kovuyor. Diğeri de sadece karşısına dikilmiş onu seyrediyor.

- Düzce halkının direniş sürecine yaklaşımı nasıl?

2. işçi: Düzce’de sendika yaygın değildi, insanlar çok fazla bilmiyorlardı ama alışmaya başladılar. Ailemiz, akrabalarımız geliyor. Bir saat de olsa geçerken uğrayıp sohbet ediyorlar. Sonra işçilerin yanında olan, haklarını savunan birçok yerden bize desteğe geliyorlar. Yiyecek, içecek ihtiyacımızı karşılamaya çalışıyorlar. Güzel bir birlik içerisindeyiz.

- 89 günü biraz kendi cephenizden değerlendirebilir misiniz? Bu direnişin size kattıkları, etkileri nelerdir?

1. işçi: Düzce’de 41 işçi işten atıldık. 89 gündür direniyoruz. Direnişin sayesinde patron içeriden tek bir işçi dahi atamıyor. Çünkü biliyor ki, eğer atarsa dışarıdaki direniş büyüyecek, bundan korkuyor. Dışarıda direnişçi olup da içeride eşi çalışan arkadaşımız var. İçeride çeşitli şekillerde baskılar yoğunlaşmış durumda. Ama herkes emin bir şekilde ilerliyor. Biz bu işi başaracağız, kazanacağız.

2. işçi: Kendimize güvenmeyi öğrendik öncelikle. Bilmediğimiz şeyler hakkında bilgilendik. Mesela, geçmişte izin almaya korkarken şimdi hakkımızı çatır çatır savunabiliyoruz. Biz daha içeri girmeden bile içerideki işçilerin birçok konuda rahat ettiklerini gördük. Önceden izin almak çok zorken şimdi hastaneye kadar kendileri taşıyorlar. Sosyal haklar kazanılmaya başlandı. Yemekleri düzeldi, suları düzeldi. Birçok şeyi daha içeri girmeden düzelttik.

Kızıl Bayrak / Küçükçekmece

 

Sefaköy DESA önünde sınıf dayanışması!

“DESA’ya sendika direnişlerle girecek!”

Deri-İş Sendikası, Düzce Organize Sanayi Bölgesi’nde işten atma saldırısına karşı mücadelelerinde 90 günü dolduran işçilerle beraber 26 Temmuz günü Sefaköy’deki fabrika önünde güçlü bir eylem gerçekleştirdi. Direnişçi DESA işçisi Emine Arslan’a ve sendika yöneticilerine kaldırımı işgal ettikleri gerekçesiyle verilen para cezasına tüm kitle kaldırımı ve yolun bir bölümünü işgal ederek yanıt verdi.

Öğle saatlerinde fabrika önünde başlayan eylemde T. Harb-İş Anadolu Yakası Şubesi, Tez Koop-İş 2 No’lu Şube, TÜMTİS İstanbul Şube, TÜMTİS 1 No’lu Şube, Birleşik Metal-İş Sendikası 2 No’lu Şube, Deri-İş Sendikası Tuzla Şubesi, Belediye-İş Sendikası 2 No’lu Şube yer aldılar.

Küçükçekmece İşçi Platformu, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), Mücadele Birliği, Sefaköy Halkevi, Alınteri, UİD-DER, ÖDP İstanbul il yöneticileri, Zeytinburnu Deri İşçileri Derneği eyleme destek veren diğer kurumlardı. Küçükçekmece İşçi Platformu ve BDSP’liler eylem alanına sloganlarla geldiler. Sayısı gittikçe artan kitle yolun tek şeridindeki trafik akışını yavaşlatarak eylemi sürdürdü.

Tuzla deri işçilerinin de destek sunduğu eylem, dayanışma için katılım sağlayan kurumların adlarının Deri-İş Tuzla Şube Başkanı Binali Tay tarafından okunmasıyla başladı. Ardından Deri-İş Sendikası Genel Başkanı Musa Servi basın açıklamasını okudu. DESA patronunun işten atma saldırısına gerekçe olarak sunduğu ‘performans düşüklüğü’ne karşı asıl nedenin sendikalaşmak olduğunu belirten Servi şunları söyledi:

“İşveren diyor ki; ben sendikaya karşı değilim, işçilerin performansı düşük olduğu için işten atıldı. Soruyorum DESA işverenine, 8 yıldır burada çalıştırdığın, pazar günü kahvaltı sofrasından kaldırıp işe çağırdığın, haftada iki gün sabahlara kadar çalıştırdığın Emine Hanım’ın mı performansı düşük? Yoksa ayın elemanı olarak Düzce’de fabrikada aylar boyunca resimlerini astığın işçilerin mi performansı düşük, işten atılan arkadaşlarına şahit olacağı için işyerinde baskı gören üyemizin de mi performansı düştü. Yoksa sorun sendika üyesi olmaları mı?”

Açıklamada, Sefaköy’de 18 Temmuz’da sendika yetkilileri ve Deri-İş üyelerinin gözaltına alınması ve gözaltına alınanlara 62 YTL ‘kaldırımı işgal cezası’ verilmesi protesto edildi. E-Kart, Unilever, Arçelik, Arkas ve DESA’da devam eden direnişlerle dayanışmanın büyütüleceği vurgulandı.

“DESA işçisi yalnız değildir!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Yaşasın DESA direnişimiz!”, “DESA’ya sendika girecek başka yolu yok!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Sendika hakkımız engellenemez!”, “İşçilere değil çetelere barikat!” sloganlarıyla devam eden eylemin son bölümünde Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak söz aldı. Sermayenin emeğe dönük saldırılarına karşı birlikte mücadele çağrısı yaparak, süren grev ve direnişlerle beraber olmaya devam edeceklerini belirtti.

Konuşmaların ardından DESA Deri önündeki direnişinin 24. gününe giren Emine Arslan’a Deri-İş Sendikası Tuzla Şubesi’ne bağlı işyeri temsilcilerinin kendi aralarında topladığı ‘bir aylık maaş’ tutarındaki dayanışma yardımı alkışlarla verildi. AKA Deri işçileri de aralarında topladıkları parayı yöneticiler vasıtasıyla Emine Arslan’a ilettiler.

Eyleme 150’yi aşkın kişi katıldı. Coşkulu geçen eylem, atılan sloganlarla son buldu.

Kızıl Bayrak / İstanbul



Çapa işçisi mücadelede kararlı!

Çapa Tıp Fakültesi’nde Seven Avrupa Grup isimli taşeron temizlik firmasında çalışan ve 1 Temmuz 2008’de Çağ Müşavirlik İnşaat San. Tic. Ltd. Şti. isimli temizlik firmasına geçirilen işçilerin mücadelesi farklı sorunlarla devam ediyor. Kölelik sözleşmesine karşı iş güvencesi talebiyle mücadelelerini sürdüren Belediye-İş Sendikası 5 Nolu Şube üyesi temizlik işçileri, yanlarında sendikayı görememelerini eleştiriyorlar.

Çapa temizlik işçileri 23 Temmuz günü, yaklaşık 100 kişiyle, üye oldukları Belediye-İş Sendikası’na giderek, 1 Temmuz’dan bu yana sendikanın neden direnişlerine aktif destek vermediğini öğrenmek istediler. İşçilerini yanına bir tek sendika yöneticisi bile uğramadı. Sorunlarını kendi aralarında tekrar tartışan işçiler sendika yöneticilerine tepki gösterdiler. İşyeri temsilcisi,“biz bugün buraya sorunlarımızı yeniden tartışmaya değil, işe iade davası açmak için geldik, isteyen isimlerini yazdırsın” dedi. Sendikanın sürecin başından beri yönlendirmesi, işçilerin işe iadesi değil “tazminat davası açmak”tı. Sendikanın tazminat davası açılması konusundaki gerekçesi ise işe iade davasının büyük ihtimalle kaybedileceği düşüncesiydi. Çapa temizlik işçileri ise sürecin başından beri ısrarla, “işe alınıncaya kadar direneceğiz” diyerek sendikadan mücadele beklentilerini dile getiriyorlardı.

Salonda işçiler ile temsilcileri arasında farklı farklı sesler çıkınca, işçilerin birçoğu  salonu terk ettiler. Salonda sadece direniş süreci içinde öne çıkan doğal öncü ve duyarlı işçiler kaldı. Salonu terk eden işçiler, sendika avukatına işe iade davası ve tazminat davası için dilekçelerini vererek binadan ayrıldılar. Çekincede kalan ve ısrarla direneceklerini söyleyen işçiler ise dilekçe vermeden binadan ayrılmak üzereyken sendika başkanı ve yöneticiler tarafından görüşmeye çağrıldılar. Uzun bir süre işçilerle görüşen sendika yöneticileri ısrarla, tazminat davası açılmasının daha uygun olacağını, işe iadelerin çok zor olduğunu tekrarlayarak, sorunun hukuki yollarla çözülmesini öne sürdüler.

İşçiler ise, sendikanın başından beri işi sıkı tutmadığını, daha ilk gününden seslerini yükseltmeleri gerektiğini, hizmet üretimi devam ettiği sürece dışarıda sessiz sedasız beklemelerinin fayda getirmeyeceğini bir kez daha vurguladılar. İşçiler ayrıca, sendika yöneticilerine, oluşturdukları komite ile 17 Temmuz günü yaptıkları görüşmeyi ve alınan kararların neden uygulanmadığı sorusunu yöneltince yine cevap alamadılar. Bunun üzerine, işe alınıncaya kadar direnişlerine devam edeceklerini, direniş yerine sendika pankartının derhal asılmasını, bildiri, vb. materyallerle seslerini duyuracaklarını ve demokratik kitle örgütlerinden destek alınması noktasında alınan kararları hayata geçireceklerini söylediler. Bir kez daha sendikanın kendilerine sahip çıkmasını isteyerek sendikadan ayrıldılar.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Unilever direnişi ve E-Kart grevine destek ziyaretleri…

Direnişler birleşecek, bağlar güçlenecek!

Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu bileşeni sendika şubeleri, 25 Temmuz günü Gebze’de devam eden E-Kart grevi ve Unilever direnişine destek ziyaretleri gerçekleştirdi. Türk-İş İstanbul Şube yöneticileri süren direnişleri gezerek, sınıf hareketinde yaşanan kıpırdanmaya dönük güncel müdahaleleri tartıştılar, farklı bölgelerdeki hak arama mücadeleleri üzerinden yakalanabilecek ortak zeminin olanaklarını konuştular.

Deri-İş Tuzla Şube Başkanı Binali Tay ve şube sekreteri, Tez Koop-İş 2 No’lu Şube Başkanı Rabia Özkaraca ve şube sekreteri, Yol-İş 1 No’lu Şube Başkanı Ali Akdağ, T. Harb-İş Anadolu Yakası Şube Başkanı Hüseyin Över ve şube sekreteri, Belediye-İş 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Gülüm, Belediye-İş Sendikası 3 No’lu Şube eski başkanı Hüseyin Ayrılmaz’ın yer aldığı dayanışma ziyaretlerinde Şubeler Platformu’nun yeni döneme ilişkin ortak görüş ve önerileri dile getirildi.

Direniş ve grevdeki işçiler ve bağlı oldukları sendikaların yöneticileriyle yapılan ortak sohbetlerde grev ve direnişlerle sınıf dayanışmanın geliştirilmesi yönünde görüş belirtildi. TÜMTİS Sendikası’nın Gebze Unilever depoları önünde devam eden direniş yerine yapılan ziyarette Türk-İş Genel Merkezi’nin direnişlere olan ilgisizliği eleştirildi.

Ziyarette konuşan Tez Koop-İş 2 No’lu Şube Başkanı Rabia Özkaraca, Belediye-İş Sendikası İstanbul Şubeleri’nin devam eden toplusözleşme süreci, Basın-İş Sendikası’nın E-Kart grevi, TÜMTİS’in Unilever direnişi, Tek Gıda-İş’in Yörsan direnişi ve DESA Deri’de devam eden sendikal örgütlenme mücadelelerinin birleştirilmesi ihtiyacına vurgu yaptı. Tek Gıda-İş’in Çaykur’daki örgütlülüğüne dönük saldırılara karşı destek eylemleri örgütlemek gerektiğinin altını çizdi.

Önümüzdeki süreçte birleşik mücadelenin örgütlenmesine dönük çabaların arttırılacağının belirtildiği konuşmalarda, grev ve direnişlerin sesinin duyurulması ve bağların güçlendirilmesi için kamuoyuna dönük çeşitli kampanyaların örgütleneceği bilgisi verildi.

Direnişteki Unilever işçilerinin de katıldığı sohbette direniş süreci hakkında bilgi veren, sürece dair önerilerde bulunan TÜMTİS İstanbul Şube Başkanı Çayan Dursun, tabanda mücadele etmeye dönük kıpırdanmalar olduğunu ancak bu ihtiyaca yanıt verecek bir hazırlık olmadığını ifade etti. TÜMTİS Sendikası İstanbul Şubesi olarak Türk-İş Genel Merkezi’nden maddi destek talep ettiklerini ancak yanıt alamadıklarını belirtti. “Daha fazla dayanışma” çağrısı yaptı. Ziyarette DİSK’in süren grev ve direnişlerle gösterdiği dayanışmaya “sendikalar arası rekabet” anlayışı nedeniyle Unilever ziyaretinin dahil edilmemesi eleştirildi.

Unilever’in ardından Basın-İş Sendikası İstanbul Şubesi’nin E-Kart işyerinde 40. gününe giren grevine ziyaret gerçekleştirildi. Grev gözcüsü E-Kart işçilerinin ve Basın-İş Sendikası İstanbul Şube Başkanı Levent Dinçer’in katıldığı buluşmada, Unilever ziyaretinde olduğu gibi direniş ve grevlerin ortaklaştırılması fikri ön plana çıktı.

Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu bileşenleri Türk Telekom’daki grev sürecinde olduğu gibi süren grev ve direnişlerle “5 YTL’ni paylaş” biçiminde bir dayanışma kampanyası başlatmayı düşündüklerini, ilerleyen günlerde sendikalarının genel merkez yönetimlerine ve konfederasyonlara direnişlere maddi destek verme, ortak ziyaret ve eylemlerin örgütlenmesi önerilerini götüreceklerini ifade ettiler. Bu yöndeki çalışmalarını önümüzdeki günlerde basın ve kamuoyu ile paylaşacaklarını duyurdular.

Kızıl Bayrak / İstanbul


 

DESA direnişinin sesi büyüyor!

Küçükçekmece İşçi Platformu olarak DESA işçilerinin sürdürdüğü mücadeleyi duyurmak ve dayanışmayı yükseltmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Çalışmalarımız kapsamında hazırladığımız bildirileri 26 Temmuz akşamı Sefaköy İnönü Mahallesi’nde yaygın bir şekilde kullandık. Dağıtım sırasında DESA’da yaşananların yalnız oradan atılan işçilerin değil tüm işçi ve emekçilerin sorunu olduğunu vurguladık.


27 Temmuz günü Söğütlüçeşme’de parkta oturan insanlara bildirimizi ulaştırdık, direnişi anlatan sohbetler ettik. Ev ev dolaşarak bildirilerimizi dağıttık, direnişe destek olmanın önemini vurguladık.

DESA fabrikasındaki direnişin sesini aynı şekilde kötü çalışma koşullarına maruz kalan, ücret gasplarına uğrayan, sosyal hakları bir bir tırpanlanan, işten atılma tehdidiyle karşı karşıya kalan işçilere taşıdık. 28-29 Temmuz tarihlerinde Yenibosna ve Halkalı Fabrikalar Yolu’nda bulunan birçok fabrikaya bildiri dağıttık ve atılan işçilerle dayanışmaya çağırdık.

29 Temmuz günü Söğütlüçeşme meydanında bildiri dağıtımı gerçekleştirdik. Ajitasyon konuşmaları ile Düzce ve Sefaköy DESA’daki süreçleri anlattık. Birçok kişi DESA’daki direnişi bildiri dağıtımımız esnasında öğrendi. Bu dağıtım esnasında yaşanan sömürü koşullarına, buna karşı yürütülmesi gereken mücadeleye dair birçok kişi ile konuşma fırsatı yakaladık.

Küçükçekmece İşçi Platformu