23 Mayıs 2008 Sayı: SİKB 2008/21

  Kızıl Bayrak'tan
  Devrimci baharın birikimlerini ileri taşıyabilmek için!..
   Düzenin has partisi CHP makyaj tazeliyor…
Kürt hareketinde çözüm tartışmaları ve 1 Haziran mitingi
Yeni TYM’ye dayalı faşist uygulamalar yeni bir boyut kazandı...
“İstihdam paketi” meclisten geçti...
Mayıs şehitleri anmalarından...
  Kapitalizmde gençliğe gelecek yok!
  Hak–İş: Sendikal hareketin
dip noktası!
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  21. yüzyılda bir ölüm kampı: Tuzla cehennemi
  Gençlik hareketinden....
  İlbek işçileri (ne) kazandı!
  Sincan İşçilerin Birliği Kurultayı Hazırlık Komitesi sözcüsü ile kurultay süreci üzerine konuştuk...
  SİDER’den sempozyum hazırlığı...
  Eğitim–Sen Genel Kurulu’na ilkesiz ittifaklar damgasını vurdu!
  Dünyadan...
  TC ve Güney ilişkilerinin Kuzey’e etkileri M. Can Yüce
  A. Cihan Soylular Denizler’e ihanet ettiler...
  Bültenlerde...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“İstihdam paketi” meclisten geçti...

Kadınlar “İstihdam paketi”yle istihdam dışı bırakılıyor!

“İstihdam paketi” adıyla anılan “İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı” 15 Mayıs günü TBMM’de onaylandı. SSGSS Yasası’nın ardından gündeme gelen “İstihdam paketi”, kapsamlı saldırıları içermesine rağmen herhangi bir ciddi tepkiye konu olmadan yasalaştı.

Yasanın esasını kapitalist patronlar üzerindeki “yük”lerin (sigorta, vergi vb.) kaldırılması oluştururken, sermayenin uzun süredir gözünü diktiği “İşsizlik Sigortası Fonu”nun gaspedilmesi de hedefleniyor.

Yasada sermayeye kaynak aktarılması ve üzerindeki yüklerin kaldırılması çeşitli gerekçelere dayandırılıyor. Bu gerekçelerden birini ise genç işçiler ve kadınlar için yeni istihdam alanlarının yaratılması oluşturuyor. Böylece genç işçilerin ve kadınların istihdamı adı altında patronlar, hem ucuz işgücünden faydalanacaklar hem de “5 yıl boyunca sigorta primlerinin işsizlik sigortası fonundan karşılanması” yoluyla kârlarına kâr katacaklar.

Kadınlar işgücünün neresinde?

“İstihdam paketi” ile kadınların işgücüne katılımları yeniden tartışılmaya başlandı. Kadınların üretimde erkeklere göre daha az yer tuttuğu, bu sayının her geçen gün daha da azaldığı bir takım araştırmalara da yansıdı.

Örneğin BM’nin 2000’li yıllara ilişkin verilerine göre, Türkiye’de kadınların üretime katılması BM’e üye 130 ülke arasında sondan10., OECD ülkeleri arasında ise en alt sırada yer alıyor.

TİSK tarafından yapılan bir araştırmaya göre ise, Türkiye’de 15-29 yaş grubundaki kadınların %60’ı, 25-29 yaş grubundaki kadınların %66’sı ne çalışıyor ne de okula gidiyor. Bu oran toplam 5.5 milyon kadına tekabül ediyor.

Bir veri de TÜİK’ten… TÜİK’in “Küresel Cinsiyet Eşitliği” araştırmasının 2007 verilerine göre, bir yılda 237 bin kadın işgücü piyasasının dışına çıkartılıyor.

Kadınların üretime katılması sermayenin izlediği politikalar sonucu her geçen gün daha da azalmaktadır. 2003 yılında çıkarılan yeni İş Kanunu ile birlikte esnek üretim, taşeronlaştırma ve güvencesiz çalışma yaygınlaşmış bulunmaktadır. Öte yandan İMF’nin dayatmalarıyla özelleştirme saldırıları devam etmektedir. Tüm bu saldırıların sonuçları ise işsizlik ve daha fazla yoksulluk olmaktadır. Ve bu saldırılar öncelikli olarak emekçi kadınları vurmaktadır. İlk önce işten atılan kadın işçiler olduğu gibi, kayıtdışı ve güvencesiz çalışma koşullarına mahkum edilenler de öncelikle emekçi kadınlar olmaktadır.

“İstihdam paketi” kadınları üretimin dışına itecek!

İstihdam Paketi’nde “devrim” diye adlandırılan maddelerin başında “kadınların ve genç işçilerin istihdamı” geliyor. Söylenenlere bakılırsa, bu yasa kapsamında toplumsal bir sorun olan kadınların üretim dışı kalmasına neşter vurulacak, kadınların ekonomik özgürlüğü için adımlar atılacak, aynı zamanda kayıtdışı çalışma önlenecek, beraberinde işsizliğe de çözüm bulunacak vb., vb…

“İstihdam paketi”nin çeşitli övgülere yolaçan söz konusu yasa maddesine bakıldığında ise, “kadınların istihdamının artırılmasına” ilişkin izlenmesi gereken sosyal politikalara ilişkin herhangi bir veriye rastlamak olanaklı değil.

Örneğin bu madde kapsamında kadınların çalışmasının teşvik edilmesi ve kadınların çalışması için maddi ve sosyal imkanların sağlanması yer almamaktadır. Kadınların çalışmasında engel teşkil eden İş Kanunu’ndaki kimi maddelerin geri çekilmesi de sözkonusu değildir. Kadınların üretime katılmasının önündeki en temel engel olan çocuk bakımının sağlanmasına ilişkin maddelere de rastlanmamaktadır.

Yasada sadece ve sadece, sermayeye kaynak aktarımı ve kadın emeği sömürüsüne dayanarak patronlar üzerindeki sigorta prim “yük”lerinin azaltılması var.

Yasa, yeni düzenlenmiş haliyle, bırakalım kadınların istihdamını arttırmayı “150’den fazla kadın çalıştıran işyerlerinde kreş açma zorunluluğunu” ortadan kaldırarak, kadınların istihdamını daha da azaltacak bir nitelik taşıyor.

Bugüne kadar yasalarda güdük bir şekilde yeralan “kreş ve emzirme odaları açılması zorunluluğu” maddesi de ihtiyacı karşılamaktan son derece uzaktı. Kreş açılması 150’den fazla kadın çalıştırılan işyerleri ile sınırlı tutuluyor (ki bu da uygulanmıyordu), kadınların büyük çoğunluğu küçük işletmelerde, hatta kayıt dışı işlerde çalıştığından dolayı zaten kreş hakkından faydalanamıyordu.

Yeni yasa ile birlikte bu iğreti “kreş hakkı”da tümüyle ortadan kaldırılmış bulunuyor. Çocuklarının bakımı tümüyle kadınların üzerine bırakılıyor. Çocuk bakımı toplumsal bir sorumluluk olmadığı ve kadının görevi olarak görüldüğü sürece de kadının üretim alanının dışına sürülmesi kaçınılmaz bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor.

Ancak sermaye iktidarı kadınları yine de “seçeneksiz” bırakmıyor! Çocukların bakımı konusunda kendi “önerisini” de sunuyor. Pakete göre, işyerleri için kreş ve emzirme odalarının açılması taşeron şirketlere bırakılıyor. Böylelikle sermayeye yeni kâr alanlarının açılması da ihmal edilmiyor.

Sonuçta yasaya göre işyerinde kreş açma patronların insafına bırakılmış durumda. Açılacak kreşler ise taşeron şirketler tarafından işletilecek ve açık ki ücretli olacak.

Böylelikle sermaye çocuk bakımını üzerinden attığı gibi, üstüne üstlük bunu bir de kâr alanına dönüştürecek. İliklerine kadar sömürdüğü emekçi kadınları daha fazla ezerek çocuklarının bakımı üzerinden de kâr elde edecek.

Sosyal yıkım saldırılarına karşı birleşik mücadele!

SSGSS ve “İstihdam paketi” yasalaşmış bulunuyor. Sendikalar Kanunu ve kıdem tazminatının gaspına yönelik düzenlemeler sırada bekliyor. Sermaye işçi sınıfına ve emekçilere topyekûn bir saldırı yürütüyor. Topyekûn saldırının püskürtülmesinin yolu ise buna karşı topyekûn bir mücadelenin örgütlenmesinden geçiyor.

SSGSS yasasının ardından çıkarılan “İstihdam paketi” de emekçi kadınları doğrudan vurmakta, sınırlı haklarını da gaspetmektedir. Kadınların üretime katılmasının önündeki en temel engellerden biri olan çocuk bakımı sorununu daha da derinleştirmekte ve çözümü tümüyle kadınların üzerine yıkmaktadır.

Bu saldırı karşısında “kreş hakkı”nın öne çıkartılması ve “Tüm işyerlerinde ve sanayi bölgelerinde ücretsiz, nitelikli kreş!” talebinin güncel taleplerden biri olarak yükseltilmesi gerekmektedir.

Fakat, özellikle de kapitalizmin derinleşen krizi koşullarında sorun kadınlar için “kreş hakkı”na daraltılamayacak denli kapsamlıdır. Birbirini izleyen sosyal yıkım saldırılarından çok yönlü olarak etkilenenler kadınlar olmakta, kapitalizmin onulmaz bir hastalığı olan işsizlik en fazla kadınları vurmakta, çalışma olanağı bulanları ise her türlü güvenceden yoksun ve ağır sömürü koşullara mahkum etmektedir. Emekçi kadınlar bu kapsamlı yıkım saldırılarını püskürtebilmek için tüm işçi ve emekçilerle birlikte topyekün mücadelede yerini alma sorumluluğu ile yüzyüzedir.