25 Nisan 2008 Sayı: SİKB 2008/17

  Kızıl Bayrak'tan
  Devrimci 1 Mayıs seferberliği!
   1 Mayıs’ta Taksim seferberliği!
Taksim’e çıkılacak, 1 Mayıs kazanılacak!
Kıyamet dedikleri ha koptu ha kopacak!
İhaneti parçalayarak mücadeleyi yükseltelim!
Grev ve direnişlerle 1 Mayıs 2008’e!..
  Büyükçekmece 2. İşçi Kurultayı Sonuç Bildirgesi...
  Adana Sanayi İşçileri Kurultayı başarıyla gerçekleşti!
  KESK’i ve bağlı sendikaları niçin yıkmalıyız? Yüksel Akkaya
  İşçi ve emekçi hareketinden....
  Yasaklara ve tehditlere karşı devrimci sınıf kararlılığıyla
1 Mayıs'ta Taksim'e!
  1 Mayıs faaliyetlerinden...
  Birleşik, Kitlesel ve Devrimci bir Genç-Sen için Mücadele Platformu 2. Toplantısı:
  Savaş makinesi tetikçilerini de öğütüyor…
  Filistin halkı direnmekte kararlı!
  Hatice Yürekli yoldaş anısına...
  Sınıfı her yandan kuşatmak için…
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Siyonist İsrail’in saldırıları tırmanıyor...

Filistin halkı direnmekte kararlı!

Son günlerde Filistinli direnişçilerin işgalci siyonist orduya isabetli vuruşlar gerçekleştirmesi, nazilerin zihniyetini ayakta tutan İsrail rejiminin şeflerini hem kaygılandırdı hem de çileden çıkardı. Siyonist şefler bir kez daha hava bombardımanıyla ayrımsız bir şekilde Filistinlileri katlederek hırslarını dindirmeye çalışıyorlar.

Bir hafta içinde 6 işgalci askeri öldüren Filistinli direnişçiler, onlarcasını da yaraladı. İsrail savaş makinesinin bu kadar kısa sürede bu sayıda asker kaybetmesi sık rastlanan bir durum değil. Tel Aviv’deki siyonist şeflerin çileden çıkması bundandır.

Seçme katillerden oluşturulmuş İsrail ordusuna bağlı “özel tim”lerin, Filistinli direnişçilerin isabetli vuruşlarıyla sarsıntı geçirmesinin ardından, siyonist savaş makinesi bir kez daha Gazze Şeridi’ne saldırdı. Saldırıyı yine tanklar, buldozerler ve helikopterler eşliğinde gerçekleştiren İsrail ordusu, bir gecede 18 Filistinliyi katletti.

İşgalci siyonist askerler, sert direnişle karşılanan saldırının ardından onlarca Filistinliyi gözaltına aldı. İsrail askerlerinin, gözlerini bağlayarak etrafı dikenli tellerle çevrili bir askeri üsse kapattığı tutuklular arasında çocukların da olduğu haber ajanslarına yansıyan fotoğraflardan anlaşıldı.

Bu arada İsrail ordusu, vahşi saldırısının çekimlerini yapan İngiliz Reuters ajansı kameramanı Filistinli Fadıl Şana’yı da dünyanın gözleri önünde katletti. Şana, Bureyj kampı yakınlarında İsrail tanklarının hareketlerini izlerken, sözkonusu tanklardan açılan ateş sonucu yoldan geçmekte olan iki kişiyle birlikte katledildi.

İsrail’in Bureyj mülteci kampına düzenlediği hava saldırısında öldürülen çoğu sivil 18 Filistinli’den beşinin 15 yaşın altında olduğunu belirten Hamas sözcüsü Fevzi Barhum, “İsrail’e karşı tüm seçeneklerin açık” olduğunu belirtti. Cenaze törenlerine katılan binlerce Filistinli, siyonistlerden hesap sorulacağına dair yeminler etti.

İsrail saldırılarının yoğunlaştığı günlerde Washington Post gazetesine demeç veren Hamas liderlerinden Mahmut Zahar ise, Gazze’de verdikleri mücadeleyi, Yahudilerin Nazilere karşı Varşova gettosundaki isyanına benzetti. Zahar, “65 yıl önce Varşova gettosundaki yürekli Yahudiler, insanlarını korumak için ayaklandı. Dünyanın en büyük açık hava cezaevinde yaşayan bizler daha azını yapamayız” şeklinde konuştu.

İsrail saldırılarının son günlerde tekrar artması üzerine internet sitesinde bir bildiri yayınlayan Hamas yönetimi de, “İsrail’i her yerde vurma” çağrısı yaptı. İzzeddin El Kassam Tugaylarına hitap eden çağrıda, “Bureyj’de işlenen suçlara karşı düşman siyonistleri her yerde ve mümkün olan her yolla vurun, çünkü düşman, kuvvet dilinden başka dilden anlamıyor” ifadelerine yer verildi.

Batılı emperyalistlerin etkin desteğini arkasına alan İsrail savaş makinesinin ölüm saçan saldırılarındaki pervasızlık, Filistin halkının direngenliğini kırmayı başarmaktan uzaktır. Tersine, son çatışmalarda siyonist ordunun kayıplarındaki artışı, İsrailli askeri uzmanlar bile, Filistin direnişinin güçlenmesine bağladı. Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el Kassam Tugayları’nın gerek silah donanımı açısından, gerekse geliştirdiği taktiklerle giderek tehlikeli bir güç haline geldiğini itiraf eden sözkonusu uzmanlar, hem Hamas’ın hem İslami Cihad’ın daha uzun menzilli füzeler geliştirdiğini öne sürüyor. Farklı çevreler tarafından da onay gören bu değerlendirmeler, direnen halkların zorbalıkla teslim alınmasının mümkün olmadığını bir kez daha kanıtlamıştır.

İsrail işgalinden kaynaklı çatışmaların şiddetlendiği günlerde uzun bir Ortadoğu gezisine çıkan “Washington’un papazı” eski ABD başkanlarından Jimmy Carter, maruz kaldığı sert tepkilere rağmen Hamas liderleriyle görüşmelerde bulundu. Günler süren gezisi sırasında Şam, Kahire, Amman, Tel Aviv gibi başkentleri ziyaret eden Carter’in Gazze Şeridi’ne girişi İsrail tarafından engellendi.

Şam’da Suriye devlet başkanı Beşar Esad’ın yanısıra, Hamas’ın siyasi lideri Halid Meşal’le de görüşen eski ABD başkanının Ortadoğu barışı için “makul” çözüm arayışı içinde olduğu gözlendi. Bölge barışının tesisi için, ABD’nin “terörist örgütler” listesinin ilk sıralarında yer alan Hamas’ın muhatap alınmasının şart olduğunu söyleyen Carter, Suriye yönetiminin de bu yönde oynayacağı önemli roller olduğunu ifade etti. Washington’daki savaş kundakçıları ise, bu görüşlerin Beyaz Saray’ı hiçbir şekilde bağlamadığının altını çizdiler.

Filistin halkının sırtından hançerlendiği Mısır-İsrail “barış” anlaşmasının 1979’da imzalanmasını sağlayan Carter, siyonist rejime büyük hizmetlerde bulunmuştu. Ancak bugünlerde, Hamas liderleriyle görüştüğü için Gazze’ye girişi engellenen Carter’in, İsrail başbakanı Ehud Olmert’le görüşme talebi reddedildi.

Buna rağmen Carter yine de İsrail’i izolasyondan kurtarmak için uğraşıyor. Ancak “gerçekçi papaz” cüppesine bürünen Carter, bu amaca ulaşmak için siyonistlerin belli tavizler vermesi gerektiğini açıkça dile getirdiği için hem siyonist şefler, hem Washington’daki hamileri tarafından “aforoz” edilmiş görünüyor.

Papazlık rolüne ciddi bir hazırlıkla adım attığı gözlenen Carter’in buna rağmen başarı şansı görünmüyor. Zira 1979’da gerici Mısır rejimi, Filistin halkına ihanet ederek İsrail’in işgal ettiği topraklarını geri almıştı. Oysa şimdiki durum tamamen farklıdır. Zira Filistinlilerin vazgeçebileceği toprak parçası kalmadığı gibi, her kuşatma ve zorbalığa karşı direnme kararlılığında olan bir halk vardır. Irkçı-siyonistler ise, İsrail’in sınırlarının çizilmesini engellemek için her türlü şiddet ve çirkinliğe başvurmaya hazırdır. Zira sınırların belirlenmesi, yeni toprak gaspları olanağının ortadan kalkması anlamına geliyor ki, bu, siyonist zorbaların kâbusudur. Bundan dolayı Carter’in Hamas liderleriyle görüşmesi hem Washington hem Tel Aviv’de tepki yarattı.

Celladın hergün yeniden ürettiği sorunları, aynı tarikata mensup papazların çözmesi olası değildir. Bu durumda ne Bush ne Carter Ortadoğu’ya barış getirebilir. Başka bir ifadeyle, Ortadoğu’daki savaşa son verebilmenin yolu ırkçı-siyonist zihniyetle ve onu özel korumaya alan emperyalistlerle köklü bir hesaplaşmayı zorunlu kılıyor. Bu hesaplaşma, başta Filistin halkı ve İsrail’de yaşayan Yahudiler olmak üzere tüm bölge halklarının geleceği açısından kritik bir önem taşımaktadır.



Zürich’te “Herkese oturum hakkı!” yürüyüşü

Yerli ve yabancı örgütler tarafından 19 Nisan günü İsviçre’nin Zürih kentinde “Herkese oturum hakkı!” şiarıyla bir yürüyüş düzenlendi.

Özellikle son olarak çıkarılan yabancı ve ilticacılar yasasıyla birlikte yabancıları hedefleyen saldırılar daha da sertleşmeye başladı, sınır dışı uygulamaları yaygınlaştı. İsviçre’de 300 bin civarında “kağıtsızlar” denilen, yani oturum hakkı bulunmayan ve kaçak yaşamak zorunda kalan insan kitlesi bulunuyor. Bunlar her türlü imkandan yoksun, dolayısıyla en zor koşullarda yaşamak durumunda kalan insanlar.

Uzun süreden beri “Hiçbir insan illegal değildir” inisiyatifi tarafından kağıtsız insanların oturum hakkı elde edebilmesi için bir çalışma yürütülüyor. Son çıkarılan ırkçı yasayla birlikte iltica talepleri ya reddedilmiş ya da işleme konulmamış insanlar her türlü yasal imkandan yoksun bulunuyor.

Herkese oturum hakkı talebiyle ırkçı yasanın protesto edildiği yürüyüşe 2 binin üzerinde bir katılım gerçekleşti. Yürüyüşte yapılan konuşmalarda referandumla kabul edilen ırkçı-ayrımcı yasa teşhir edildi, polis baskısına dikkat çekildi ve herkese oturum hakkı tanınması talep edildi.

BİR-KAR / İsviçre