21 Mart 2008 Sayı: SİKB 2008/21

  Kızıl Bayrak'tan
  Sermayenin yeni oyunlarına karşı sınıfın devrimci baharı için!
  Newroz ateşini devrim ateşiyle körükleyelim!
AKP’ye kapatma davası ve karartılan bilinçler!
İş bırakma eylemi İstanbul’da geniş yankı buldu!
Türkiye’nin dört bir yanında işçi ve emekçiler iş bıraktı alanlara aktı!
Sınıf dayanışmasını büyütelim!
  “Bürokrasi”nin İslami faşizm ile son cephe savaşları
Yüksel Akkaya
  14 Mart eylemleri üzerine...
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Sosyal yıkım saldırılarına karşı işçi ve emekçi barikatı!
  Beyazıt ve Halepçe katliamları lanetlendi
  Genç-Sen faaliyetlerinden....
  Irak işgalinin beşinci yılı…
  İran’da milletvekili seçimleri…
  İslam Konferansı Örgütü “çağın ruhu”na uyum sağlıyor!
  İktidar çekişmesinde yeni bir aşama! M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İran’da milletvekili seçimleri…

Gericilerle en gericiler arasında iktidar çekişmesi!

İran’da 14 Mart’ta yapılan milletvekili seçimlerinden “Devrim Muhafızları” tarafından temsil edilen kesimlerin güçlenerek çıktığı bildiriliyor. Muhafızlar karşısında gerilemekle birlikte “Mollalar”ın temsil ettiği kesimler ise, İran meclisinde ikinci güç olarak etkilerini sürdürecek. “Reformcular” ise, fiili engeller ve baskıların da etkisiyle iddiasız girdikleri seçimlerden ancak üçüncü güç olarak çıkabildiler.

Bu sonuçlar pek şaşırtıcı bulunmadı. Zira “reformcu” diye tanımlanan 21 partiden oluşan koalisyonun çıkardığı adayların çoğu Anayasayı Koruyucular Konseyi tarafından veto edildi. Konsey, milletvekillerinin hem dine hem İslamî düzene bağlılığını inceliyor, “kıstaslara uygun” görmediği adayları rahatlıkla eliyor. Gerçi elenen adayların itiraz hakları var. Ancak son söz yine Konsey’e ait olduğundan bu hakkın pek bir işlevi bulunmuyor.

Seçim kampanyalarının sadece bir hafta sürdüğü İran’da, seçimler öncesi propaganda çalışmaları genel de sönük geçiyor. Devlet içinde etkileri ağır basan taraflar televizyonlar aracılığıyla propagandaya ağırlık veriyor. Örneğin televizyondan “fetva” gibi açıklamalar yapan “dini lider” Ali Hamaney, seçimlere katılımı arttırmak için TV açıklamalarına ağırlık verdi. “Seçim günü Kadir gecesi kadar önemli” açıklamasını yapan Hamaney, gerici güçler arasındaki iktidar çekişmelerini “kutsallık” mertebesine çıkardı.

Ancak seçimlere katılımın düşüklüğü, “fetvalar”ın beklenen etkiyi yaratamadığını gösterdi. Katılımın % 60-65 sınırlarında kaldığı gözönüne alındığında, şeriatçı rejimin en üst düzey “dini otorite”sinin, 18 yaşını tamamlamış 44 milyon İranlı’nın yaklaşık yüzde 40’ını, yani 15-16 milyon İranlı yetişkini etkileme gücünden yoksundur.

“Reformcu” koalisyonun baskılandığı seçimlerde, çekişmenin esas olarak Ali Hamaney’in desteklediği iktidarı eleştiren “ılımlı” muhafazakârların “Geniş Katılım Cephesi” ile Mahmud Ahmedinecad’ı destekleyen “Birleşik Cephe” arasında geçtiği bildiriliyor.

İran’dan yansıyan bilgilere göre, Ahmedinecad’la birlikte cumhurbaşkanlığı mevkisini mollalardan alan “Devrim Muhafızları”, şimdi de meclis çoğunluğunu elde ederek konumunu iyice pekiştirecek.

Molla rejiminin bekçiliğini yapmak amacıyla Humeyni tarafından kurdurulan “Devrim Muhafızları”, 250 bin kişiden oluşan bir ordudur. İlk icraatları İran devrimci hareketinin vahşice ezilmesi olan bu paramiliter güçler, gelinen aşamada petrolden turizme kadar her alanda faaliyet gösteren 500’den fazla şirketi kontrol etmektedir.

İran burjuvazisinin önemli bir kesimini oluşturan “Devrim Muhafızları”, (elbette burada sözkonusu olan üst rütbeli muvazzaf ve emekli kasttır) devlet aygıtındaki etkilerini kullanarak, milyarlarca dolarlık kamu ihaleleri alarak yollar, barajlar inşa etmeye başladı. Petrol sektöründe en büyük güç olma yolunda olduğu söylenen bu militer güçler artık tetikçilikle yetinmiyor. Tersine, burjuvazinin güçlü bir kesimi olarak ekonomik gücüne paralel siyasi bir güç haline gelmiş bulunuyor. Seçim sonuçları, bu militer güçlerin İran siyasetinde etkin bir taraf olduğunu iyice su yüzüne çıkarmıştır. Önceden de hükümetteki belli mevkileri işgal eden bu güçlerin, komunlarını iyice pekiştirmeleri bekleniyor.

Ali Hamaney’in desteklediği iktidarı eleştiren “ılımlı” muhafazakârların da mecliste etkili bir güç olmaya devam edeceği vurgulanıyor.

Bunların yanısıra Katılımcı Koalisyon adlı ikinci muhafazakâr grupta ise Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’la ayrı düşen bir başka kesim var. Nükleer program konusunda müzakereleri yürütürken, geçen yıl istifa eden Ali Laricani, bir önceki cumhurbaşkanlığı seçiminde Ahmedinejad’a karşı yarışan Tahran Belediye Başkanı Muhammed Bekir Kalibaf gibi isimlerin yer aldığı bu kesimin daha çok Kum kentinde etkili olduğu bildiriliyor.

Seçimlere katılan güçlerin sınırlı olması, İran’daki sistemden kaynaklıdır. Görünürde seçimlerde sadece dört farklı eğilim var. Oysa 21 farklı oluşumdan meydana gelen “reformcu” koalisyon dışındaki “muhafazakâr” güçlerin de kendi içlerinde farklı klikler bulunmaktadır. Fakat bu tabloda yer alan tüm eğilimlerin önemli bir ortak özelliği mevcuttur: Kliklerin tümü İranlı egemen sınıfların gerici temsilcileridir.

Bu siyasi arenada İranlı işçi ve emekçiler adına söz söyleyen taraf bulunmamaktadır. Molla rejiminin sömürüyü vahşi boyutlara taşıyan faşizan politikalarıyla daha da palazlanan egemen sınıfları temsil eden bu gerici güçler, azımsanmayacak sayıda emekçi tarafından desteklenecek nitelikten yoksun sayılmaktadır. Şu veya bu gerici gücün peşine takılmayı reddeden milyonlarca emekçinin tercihi önemlidir. Buna karşın bu tabloda eksik olan şey, işçi sınıfıyla emekçiler adına politika yapan güçlerin görünmemesidir.

Grev yapan işçilerin kolluk kuvvetleri zoruyla hapse atıldığı İran’da gerici rejim, ilerici devrimci hareketi bastırabilmek için faşizan icraatlarını sürdürüyor. Ancak “dini liderin” fetva gibi çağrılarına rağmen seçimleri “boykot” edenlerin sayısının kabarıklığı, İran devrimci hareketini güçlendirecek rejimden umudunu kesmiş büyük bir emekçi kitlesi olduğuna da işaret etmektedir.

Görünen o ki, dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi İran’da da devrimci hareketle rejimden beklentisi olmayan milyonlarca işçi ve emekçinin mücadele alanlarında buluşması, ulaşılması gereken bir hedef durumundadır.