11 Ocak 2008 Sayı: SİKB 2008/02

  Kızıl Bayrak'tan
   Saldırıları püskürtmek için devrimci sınıf mücadelesi!
  Sınır ötesi operasyonun karşılığı ABD emperyalizmine sınırsız hizmet!
ESK ve DİSK’in tutarsızlıkları
Dağlıca tutsaklarının iddianamesi tamamlandı…
Operasyonlara ve saldırılara karşı
birlikte mücadeleyi yükseltelim!
“Vatan mevzu bahisse gerisi teferruattır” ancak...
  Emekçi kadınlar Kurultay’a hazırlanıyor...
  Sınıf hareketinden...
  “Sosyal güvenlikte kara delik”: Yalancının...
Yüksel Akkaya
  Emekçi Kadın Kurultayı’na doğru...
  Düzen medyasına “Türbanlı komünist”ten yanıt:
  Verem değil düzen öldürüyor!
  Türkiye Facebook’ta rakip tanımıyor! .
  ABD’de başkanlık yarışı başladı...
  “Renkli devrim” safsatasının çöküşü
  Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’in devrimci anılarını sahiplenmek için Berlin’e!
  Yeni bir yılda düzen şuursuzlaştırmaya
devam ediyor!
  Yeni bir yıla girerken...
M. Can Yüce
 yök Bültenlerden...
  Özgürlük ne yana düşer, YÖK ne yana!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Vatan mevzu bahisse gerisi teferruattır” ancak...

Şeytan ayrıntıda gizlidir!

Ülke genelinde ekonomik göstergeler üzerinden yapılan güzellemeler toplum nazarında taraftar bulmuştu, seçimler bunun bir göstergesi oldu. AKP hükümeti borcu faize yatırarak dengelediği ekonominin içinde gülücükler saçarken, “vatan-millet-Sakarya” edebiyatından geriye kalan teferruatla da “vatan” toprağı üzerine kamp kuran IMF ilgileniyor. Zaten hükümet de işçi ve emekçilerin sessizliğinden güç alarak pişkinliğini sözcüklere yansıtıyor. Son olarak doğalgaz, benzin ve elektriğe gelen zamların ardından medyada arz-ı endam eden bakanlardan biri ağız birliği etmişçesine konuşuyor. Enerji Bakanı Hilmi Güler, zammına sahip çıkarken, son 5 yılda IMF’den 6.4 milyar dolar alındığını söyledi ve ekledi: “IMF’den aldığımız parayı düşündüğümüz zaman ekonomiye sağladığımız katkının ne kadar ciddi olduğunu görebiliriz.”

Satışların babası Maliye Bakanı Unakıtan ise konuyla ilgili şunları söyledi:

“Allah nasip ederse bizde de petrol çıkar, doğal gaz çıkar, o zaman (ne lüzum var, fiyatları artırmaya) deriz. Devletin elindeki zam yapılacak, zam yapılmayacak maddeleri giderek azalıyor. Elektrik de artık özelleştirilecek. Böylece (zam var mı, yok mu?) diye kimse bize sormayacak. Türkiye bir normalleşme süreci içindedir. Ayrıca ülkedeki birçok üründe indirim de var.”

Unakıtan yine aynı açıklamasında, otoyol ve köprülerin özelleştirilme çalışmalarını şöyle özetledi: “Özelleştirme İdaresi bu konu üzerinde harıl harıl çalışıyor. 2008’de otoyol ve köprülerin özelleştirilmesi konusunda bir adım atacağız”. İki açıklama arka arkaya gelen zamların ışığında okunduğunda “indirim”in hangi satışlarda olacağını söylemek zor olmayacaktır.

Yeni yıla zam yağmuruyla giren hükümet elektriğe yüzde yaklaşık 19, doğalgaza da yüzde 7.4 oranında zam yaptı. AKP hükümeti zam yapmamakla ve sinek ilacıyla ölçtüğü enflasyon değerleri ile övüne dursun “iddiaların aksine enerji fiyatlarına son yıllarda sürekli zam yapılmıştır. Son üç yılda doğalgaza % 77.8, kurşunsuz benzine % 37,4, motorine % 43, 6 no’lu fuel oile % 100, LPG’ye % 33, kömüre % 35 oranında zam yapılmıştır.” (Makina Mühendisleri Odası 2 Ocak’taki basın açıklamasından...)

Açıktır ki, IMF’ye verilen taahhütler, elektrik zamlarının “otomatiğe” bağlanacağının açık bir kanıtıdır. Dünyadaki krizden dem vuran hükümet dünyada en pahalı akaryakıt satan ülkelerin başında geldiğini yok saymaktadır. Kâr oranı yüksek kamu kuruluşlarını birer-ikişer satan, üstelik de bununla övünen AKP hükümeti, elektrik zammının gerekçesini de kamuya yıkarak “artan kamu harcamaları zammı kaçınılmaz kılmıştır” demektedir.

Tüm bunlar olurken petrol fiyatlarındaki artıştan istifade belediyeler de bilet fiyatlarını “aradan çıkarmış oldular”. Ankara, Eskişehir ve Bursa gibi birçok ilde belediyeye ait toplu taşıma araçları ortalama %25 zamlanırken, İstanbul’da da ulaşıma örtülü zam yapıldı. Yine İstanbul’da yazın başlatılan “susuzluğa karşı tasarruf” furyasının arkasından suya da %134’lük bir zam yapıldı. Yine yakın zamanda İstanbul’da ekmek de zamlandı.

Zamların bundan sonra da arkası kesilecek gibi gözükmüyor. Zaten elektrik zammı da tek başına gelmedi, kesilen vergilerin de artırılmasıyla %15 gibi görünen zam nerdeyse %20’ye ulaştı. Ara ara göstermelik olarak düşürülen fiyatları davul zurnayla ilan eden hükümet, son zamlarla birlikte kaşıkla verdiğini kepçeyle geri almış oldu.

Hükümet işçiye, emekçiye açlığı, yoksulluğu ve nihayet SSGSS ile ölümü reva görürken, burjuvazi için keseyi sonuna kadar açıyor.

Ancak tüm bunların ötesinde, işçiye kapatılan kapılar, iş silaha ve savaşa gelince ardına kadar açılıyor. Ülke bütçesinin yarıdan fazlasını işgal eden silahlanmaya ayrılan bütçe sorgulanamazken, ülke kaynaklarının savaşa ayrılıyor olması son dönem yükselen milliyetçi-şoven dalga ile birlikte alkışlanmaya bile başladı. “Vatan için işçi sınıfından can isteyen” burjuvazi, bu da yetmezmiş gibi “fedakarlık” da bekliyor. Yalanlarıyla kirlettiği beyinler başta Kürt halkına olmak üzere tüm diğer halklara Türk’ün gücünü göstermek gerektiğine inanırken, “sözkonusu vatansa gerisi teferruattır” sözü dillere pelesenk olmuş durumda.

Ancak başka bir söz de “şeytanın ayrıntıda gizli” olduğunu söyler. Burjuvazinin gizlediği ayrıntılar da bunlardır. Örneğin Kürt halkına yapılan zulüm bu ayrıntılardan biridir. Veya bu savaşta ölenlerin hepsinin emekçi çocukları olması ve burjuvazinin bu işte sadece “gaz veren” olması da başka bir ayrıntıdır. Bunlara ek SSGSS, asgari ücret, açlık, yoksulluk da başka teferruatlardır. Burjuvazi işçi sınıfını ayrıntılarla uğraştırmamak için “içten bir çaba” harcıyor. Zira tam da asgari ücret öncesi yapılan sadece 4 günlük “sınır ötesi operasyonun” harcamaları konusunda Maliye Bakanı “vatan” işin içine girince ayrıntıdaki hesapları üstüne alarak çok “özgün” olarak başladığı konuşmada şunları söyledi:

“Vatan mevzu bahisse gerisi teferruattır. Vallaha bütçede hiçbir sınır yok arkadaş. Bunu böyle bilin. Hesabımızı, kitabımızı biliriz. Her şeyden önce vatan gelir.”

Unakıtan, işçileri çok da ilgilendirmeyen bir diğer teferruat olarak, sosyal güvenlik açığının 37 milyar YTL olduğunu anımsatarak, “Sosyal güvenlik reformu yapılmazsa Türk milleti bizi affetmez” dedi.

Mistizmin egemenliği altında her kötülüğün sahibi şeytanın ayrıntıda olduğu söylenirken, çağımızın “kötülüklerinin” sahibi burjuvazi de ayrıntı olmayan ama “ayrıntı” diye öğretilenlerin içine saklanıyor.

ABD’nin ve AB’nin karşısında el pençe divan durup “vatanı” parsel parsel satmakla övünenlere karşı işçi sınıfı ayrıntıları parçalamak sorumluluğuyla yüzyüzedir.


4 saatlik operasyonun yaklaşık maliyeti

Türk Hava Kuvvetleri’nin Güney Kürdistan’daki PKK kamplarına düzenlediği 4 saatlik operasyonda, F-4E 2020 uçakları ile “savaşan şahin” F-16 uçakları ve “akıllı mühimmat” olarak adlandırılan bombalar kullanıldı.

* Operasyonda 3 çeşit bomba kullanıldı:

1) AGM-65G Maverick: Maverick, LANTIRN sistemine sahip F-16 uçakları tarafından hareketli veya sabit nokta hedeflerine etkinlikle kullanılabilen, atılabilen kızılötesi güdümlü hava-yer füzesi. Tanesi: $19 386.31

2) GBU-12 LGB: Lazer güdüm sistemiyle çok hassas nokta hedeflere etkin kullanılabilen, 7-14 kilometre menzilden atılabilen bir mühimmat. Fiyatı: GBU-12 BL2CS $20 189.57

3) GBU-10 LGB: Komuta kontrol merkezleri, hangarlar ve uçak sığınakları gibi korunaklı nokta hedeflerinde kullanılabilen lazer güdümlü bomba. Fiyatı: GBU-10 (BLU-109) BL9CC $35 657.35

* Bir jet uçağının 1 saatlik uçuş için maliyeti 6-12 bin dolar arasında.

50 jetin operasyona katıldığı açıklandı. Tahmini bir hesaplama ile her bir jetin üç çeşit bombadan birer tane kullandığını varsayarak bir günlük bedel şöyle:

50 jet X 1 saatlik uçuş = $500,000

50 jet X 1 adet AGM-65A MAVERICK M65AA = $400,000

50 jet X 1 adet GBU-12 BL2CS = $400,000

50 jet X 1 adet GBU-10 (BLU-109) BL9CC = $700,000

TOPLAM = $2,000,000’dır.


Topçu ateşi:

Uçaklar üslere döndükten sonra Roketsan ürünü Yıldırım Toros ATACMS tipi roketler ve Fırtına obüsü başta olmak üzere çeşitli çapta top ve obüslerle atış yapıldı. Burada kullanılan mühimmat net olarak bilinmemekle beraber, elde edilen tahmini rakam, yaklaşık 2 milyon dolarlık mühimmatın PKK kamplarını topçu ateşiyle dövmek için kullanıldığını ortaya koyuyor.

(Tüm hesaplamalar yaklaşık sonuçlardır ve yapılan harcamanın minimum tutarı gözetilerek hesaplanmıştır. İşletim, amortisman giderleri ve operasyon ile ilgili tüm detaylar katıldığında olası maliyetin çok daha yüksek olması muhtemeldir. Mühimmat fiyatları ABD’deki fiyatlardır. Türkiye’deki fiyatlar bilinmemektedir.)