5 Aralık 2008 Sayı: KB 2008/01(48)

  Kızıl Bayrak'tan
   Krizin faturasını kapitalistlere ödetmek mücadelesi daha sarsıcı eylemlerle
devam etmelidir!
  Sermayenin akıl hocaları: Türk-İş ve
Hak-İş
Krize karşı mücadelede
liberal-reformist engeli
Sıhhiye’yi dolduran 50 bini aşkın işçi ve emekçi faturayı ödemeyi reddetti!

Gebze Sendikalar Birliği’nden miting…

Uyuşmazlık sürüyor, metal işçileri yürüyor…
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  29 Kasım eyleminin gösterdikleri...
İşçi ve emekçilerin tepkisi harekete geçirilmeli, mücadelesi ortaklaştırılmalıdır!
  BMİS Bursa Şube Başkanı Ayhan Ekinci ile metal TİS’leri üzerine konuştuk...
  Esenyurt İşçi Platformu Girişimi çalışmalarından...
  Ekim Devrimi 91. yılında İstanbul’da selamlandı...
  Gençlikten...
  Emekçi kadınlarla krize karşı mücadele üzerine konuştuk...
  6 Kasım’ın ışığında...
  Diyet öyküleri / 3
Yarına dair…
  Eylem ve etkinliklerden...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Siyonist İsrail yeni saldırılara hazırlanıyor!

29 Kasım, “Filistin Halkı ile Uluslararası Dayanışma Günü”dür. 29 Kasım vesilesiyle açıklama yapan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon, bölgedeki durumun kendisini en fazla kaygılandıran konu olduğunu iddia etti. Ancak, BM genel sekreterinin bugüne kadar siyonist İsrail’in vahşi saldırılarına ve Gazze etrafındaki soykırımcı kuşatmaya itiraz ettiğine tanık olunmadı.

Ban Ki-moon, Filistin halkının 60 yıldır kaderini belirleme hakkının zorla engellendiğini kabul ediyor. İki devletli çözüm öneren BM sekreteri, sorunun çözüme kavuşturulmasını da özel dert edinmiş gibi konuşuyor.

Elbette sorunlara dair nutuk atmak, çözüm konusunda temennilerde bulunmak kolaydır. Sıra somut olaylar karşısında tavır almaya gelince işin rengi değişiyor. BM sekreteri bu açıklamaları yaparken, Tel Aviv’deki siyonist şefler başka dilden konuşuyor, yeni yıkım ve katliamlar için planlar hazırlıyordu. Ban Ki-moon ise, Tel Aviv’deki hazırlıkları görmezden gelerek, papazlar gibi vaaz veriyor.

İsrail ordusunun kuşatması altında boğulmak istenen Gazze’den İsrail’e atılan havan mermilerinin bir askeri üsse isabet edip 8 İsrailli askerin yaralanmasına neden olması, Tel Aviv’de tartışmalar yarattı. İsrail parlamentosundan yapılan açıklamalar, ırkçı-siyonist zihniyetin faşizan niteliğini bir kez daha gözler önüne serdi.

Likud partisine mensup milletvekillerinden Gilad Erdan, olayın ardından yaptığı açıklamada, İslami Cihad ve Hamas üyesi siyasi tutukluların, Gazze sınırında, roket saldırılarının menzilinde, korumasız bir cezaevine nakledilmelerini istedi. İsrail için yeni “yaratıcı” çözümler üretmenin zamanının geldiğini söyleyen Nazi zihniyetli milletvekili, böylece Gazze’den yönelen roket saldırılarını önlemek için, İsrail’in her şeyi yapma kararlılığında olduğunun dünyaya gösterileceğini savundu.

Filistinlilerin kalkan olarak kullanılması İsrail ordusunun yaygın faşist uygulamalarından biridir. Özellikle Filistinli gerillaların İsrail ordusuna karşı göğüs göğse çarpıştığı durumlarda, evlere baskın düzenlemek için çoğu zaman Filistinli siviller kalkan olarak kullanılmaktadır. İsrailli milletvekilinin önerisi, Filistinlileri kalkan olarak kullanma konusunda deneyimli olan İsrail ordusuna bu faşist uygulamayı daha geniş alanlara yaymasını içeriyor. Bu öneriyi garip karşılayan yok, zira siyonist rejimine özüne uygun düşmektedir.

Tel Aviv’de gündemde olan bir konu ise, Gazze Şeridi’ne yeni bir operasyon düzenleme hazırlığıdır. İsrail’in Gazze Şeridi’ne geniş çaplı bir operasyona doğru yaklaşıldığını söyleyen İsrail Savunma Bakanı Yardımcısı Matam Vilnai, “yeni bir vahşi yıkım ve katliama hazır olun” demek istiyor. Zira İsrail ordusunun “operasyon” derken neyi kastettiği bilinmektedir. Bu tür saldırılardan biri Cenin mülteci kampına düzenlendiğinde tüm dünya siyonist vahşetin sınır tanımazlığını izlemişti.

“Hiç kuşku yok ki, Gazze’ye geniş çaplı bir operasyona doğru yaklaşıyoruz. Ancak bu, geçmiştekilerden farklı olacak” diye konuşan siyonist görevli, öncekileri de aşan bir yıkım ve katliama hazırlandıklarına işaret etti.

Bu koşullarda, Filistin sorununun çözümü konusunda samimi olanların, papazca vaazlarda bulunmak yerine ırkçı-siyonizmi cepheden mahkûm etmesi, Filistin halkının özgürlük uğruna yükselttiği direnişi ise açıktan destekleyen bir duruş sergilemesi gerekiyor.

Hiçbir gerici gücün böylesi bir enternasyonal dayanışma görevini yerine getiremeyeceği açık. Ezilen halklarla enternasyonal dayanışmayı ancak ilerici-devrimci güçler yükseltebilir ki, dayanışma aynı zamanda bu güçlerin temel sorumluluklarından biridir.

 

TİB-DER: “İş cinayetlerine son!”

Sermayenin krizi biz işçi ve emekçileri vururken, çalıştığımız işyerlerinde de cehennemi yaşıyoruz. Kriz bahanesiyle işsizlik sopası altında her türlü güvence ve haktan yoksun olarak bizleri çalıştıran patronlar, yarattıkları krizi de “fırsat” bilerek ağır çalışma koşulları dayatıyorlar. Yine kriz bahanesiyle işyerlerinde işçi sağlığı ve güvenliğine kaynak aktarılmamaktadır. Böylece işçi katliamlarının önü açılıyor. İşte bugün bu işçi katliamlarından biri daha gerçekleşti.

Tuzla’ya bağlı Orhanlı beldesinde faaliyet gösteren “Tepe Kimya Kauçuk ve Plastik Kimyasalları” fabrikasında bir patlama gerçekleşti. Patlamada bir işçi ölürken, 1’i ağır 8 kişi de yaralandı. Ölen kadın işçi Nuran Keleş’in 20 yaşında olduğu ve Samsun nüfusuna kayıtlı olduğu öğrenildi. Ağır yaralı işçi Mustafa Demirtaş hastanede yoğun bakımda tutuluyor. Yaralanan diğer işçilerden 5’i yanık, 3’ü de travma tedavisi görüyor.

Sermayenin yarattığı kriz daha çok işsizlik tedirginliğini açığa çıkarmış bulunuyor. Ancak kriz işçi sağlığı ve iş güvenliği talebini karartmamalıdır. “İşçi sağlığı ve iş güvenliğine kaynak aktarılsın” talebi özellikle de bu dönemde mücadelenin vazgeçilmez taleplerinden biri olmalıdır. Zira patronlar krizi bahane edip önlem almıyorlar.

Tersane İşçileri Birliği Derneği


İnsanca yaşamaya yeten asgari ücret!

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, işçi, işveren ve hükümet temsilcilerinin katılımıyla ilk toplantısını yaptı. 2002’den bu yana asgari ücretin yüzde 115 arttığına dikkat çeken Çalışma Bakanı Faruk Çelik, “Enflasyon bu dönemde kümülatif yüzde 75 olmuştur. Görülüyor ki asgari ücret enflasyon karşısında korunmuştur” dedi. Kapitalist patronlar ise belirlenecek asgari ücretin rekabet gücünü yok edecek düzeyde olmamasını istedi. TİSK temsilcisi Ali Nafiz Konuk, asgari ücrette yaş sınırının 16’dan 25’e yükseltilmesini ve toplu iş sözleşmesi uygulanan işyerlerinde yasal asgari ücretin uygulanmamasını istedi.

Bir kez daha işçi ve emekçilerin sefalet ücretlerini belirlemek için bir araya gelmiş bulunuyorlar. Sermaye sınıfı pervasızca saldırmaya devam ediyor. Asgari ücret yaş sınırını yükselterek 25 yaş altındakileri daha düşük ücretle çalıştırmak istiyor.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu görüşmelerinin ilki, sermayenin ve onların hükümetinin bu sene de azgınca saldıracağını göstermektedir. Üstelik sorumlusu oldukları krizi fırsat sayarak milyonlarca işçi ve emekçiyi sefalete mahkum etmek için binbir gerekçe sıralayacaklar. “Ülke zor bir dönemden geçiyor, işverenler fabrikaları kapatıyor, bu sene daha fazla sıkıntı yaşayacağız” diyerek, işçilerden bir kez daha fedakarlık isteyecekler.

Eğer karşı koymazsak, hakkımızı aramazsak bizleri köleliğe ve sefalete mahkum etmeye hazırlanıyorlar. Sermayenin yalanlarına kanmadan ya gerçekleri göreceğiz ve bu oyuna sessiz kalmayacağız ya da sesimizi çıkartmadan dayatılan sefalete katlanacağız.

Sermayenin ve onların hükümetinin bizleri açlığa mahkum etmesine sessiz kalmamalıyız. Asgari ücret görüşmeleri yalnızca asgari ücretle çalışan işçileri ilgilendirmiyor. Belirleyecekleri zam oranını sınıfın tüm kesimlerine uygulacaklar.

Bizler güçlüyüz ama kendi gücümüzün farkında değiliz. Fabrikalarda şarteller inse, ocaklardan maden-kömür çıkmasa, lokomotifler çalıştırılmasa, duvarcı duvarı örmese, demirci demiri eritmese, petrol çıkartılmasa, tütün toplanmasa, buğday ekilmese, pamuk, üzüm vb. toplanmasa, yollar yapılmasa kim yapacak bunları? Bizler güçlüyüz! En temel sorunumuz yanımızdaki işçi arkadaşımıza, kendi gücümüze güvenmememiz.

Onlar bizim gücümüzü bizden daha iyi biliyorlar. Onun için bizleri sindirmek, korkutmak istiyorlar. Bunun içindir gözaltı, işkence, cezaevleri... Bizleri korkutarak, sindirerek onlara itaat etmemizi istiyorlar. İşçi sınıfı bir ayağa kalkarsa, her türlü engeli aşarak hesap soracağını biliyorlar.

Gücümüzü asgari ücret görüşmelerinde de gösterelim. Bizler sokağa çıkmazsak, bu asalak sermaye sınıfı dilediğince at koşturacak. Talebimiz, vergiden muaf, insanca yaşayabileceğimiz bir asgari ücret olmalı. Çalıştığımız her yerde komiteler kurarak, asgari ücretin belirlenmesinde bizlerin de söz sahibi olmasını savunmalıyız. Çalıştığımız her işyerinde alacağımız ücreti belirlemek için mücadele etmeliyiz.

Bizlere dayatılan sefalet ücretlerini kabul etmeyelim. Asgari ücreti belirleme komisyonunda biz işçilerin de yer almasını talep edelim. Vergiden muaf, insanca yaşayabileceğimiz bir ücret isteyelim. Bölgesel asgari ücret görüşmelerinden vazgeçilmeli. Asgari ücret, 4 kişilik bir ailenin eğitim, sağlık gıda, giyim, sosyal aktivitelere katılabilecek bir düzeyde olmalı. Tüm çalışanlar genel sigorta hakkına sahip olmalı.

Kölece yaşam koşullarına hayır!

Kızıl Bayrak okuru / Manisa


Küçükçekmece’de sınıf çalışmalarından…

Emekçinin Gündemi

Kriz ve zamlarla ilgili yazılar içeren Emekçinin Gündemi’nin Kasım ‘08 tarihli son sayısı işçi ve emekçilerle buluştu. Emekçinin Gündemi Yenibosna, İkitelli, Güneşli, Sefaköy’de bulunan fabrikalardaki işçiler tarafından ilgiyle karşılandı.

Dağıtım ve satış esnasında, bu fabrikalarda ücretlerin geciktirildiği, avansların hiç verilmediği, ücretsiz izinlerin yoğun olduğu ve işçi çıkartmaların yaşandığını, işçilerin oldukça kaygılı ve hoşnutsuz olduklarını gözlemledik. Yaptığımız sohbetlerde, örgütlü mücadelenin tek yol olduğunu, yaşanan krizin faturasının işçiler tarafından ödenmemesinin ancak örgütlü bir mücadeleyle mümkün olduğunu vurguladık.

Metal İşçileri Bülteni

MESS sürecinin sonlanacağı bugünlerde Metal İşçileri Bülteni’nin son sayısı çıktı. Hafta başı çıkan metal bültenini MESS kapsamındaki metal fabrikalarında çalışan işçilere ulaştırdık. İşçiler bu süreçten bizlerin ulaştırdığı bildiri ve bültenler vasıtasıyla haberdar olduklarını ve yapılan müdahaleyi anlamlı bulduklarını ifade ettiler.

Desa direnişiyle dayanışma ziyareti

Desa Direnişi Dayanışma Platformu’nun 6 Aralık günü düzenleyeceği ziyaret organizasyonunda sanatçılar, aydınlar, sendikalar ve meslek odaları yer alıyor. Sefaköy’de Desa direnişi ile güçlü bir dayanışma ağı oluşmuş bulunuyor.

Desa Direnişi Dayanışma Platformu da direnişle dayanışma konusunda anlamlı bir çaba sergiliyor. Sürecin başından itibaren bir dizi etkinlik, ziyaret, işçi toplantısı ve çeşitli propaganda metaryalleri kullanılarak direniş güçlendirildi. 6 Aralık günü gerçekleştirilecek ziyaretle sınıf dayanışmanın örgütlenmesi bakımından anlamlı bir adım daha atılacak.

Küçükçekmece BDSP


Mamak İKE: “Krizin faturası kapitalistlere!”

Mamak İşçi Kültür Evi olarak krizin faturasını kapitalistlere ödetmek için işçi ve emekçileri mücadeleye çağırıyoruz. 29 Kasım Ankara mitingine de bu çerçevede hazırlandık.

“Krizin faturasını ödememek için 29 Kasım’da Mamak İşçi Kültür Evi ile Sıhhiye mitingine!” şiarının ve taleplerimizin yazılı olduğu bildirilerimizi, “Kapitalizm, açlık, savaş, yoksulluk işsizlik demektir! Kapitalizmin krizine karşı 29 Kasım’da Sıhhiye Mitingi’nde buluşalım!” şiarlı pankartlarımızı ve “Krizin faturasını kapitalistlere ödetmek için 29 Kasım’da Sıhhiye’ye!” şiarlı afişlerimizi kullandık. Kapitalizmi teşhir eden, krizin, işsizliğin, yoksulluğun, savaşın kapitalist düzen yıkılmadıkça bizleri tehdit edeceğini vurgulayan, tek kurtuluşun işçi ve emekçilerin örgütlü mücadelesi olduğunu anlatan ve sosyalizm alternatifini öne çıkaran birebir sohbetlerle dağıtttık.

İşçi ve emekçileri krizin faturasını ödememek için sınıf mücadelesini yükseltmeye ve kendi güçlerine güvenmeye çağıran çalışmamız sürecek.

Mamak İşçi Kültür Evi çalışanları