5 Aralık 2008 Sayı: KB 2008/01(48)

  Kızıl Bayrak'tan
   Krizin faturasını kapitalistlere ödetmek mücadelesi daha sarsıcı eylemlerle
devam etmelidir!
  Sermayenin akıl hocaları: Türk-İş ve
Hak-İş
Krize karşı mücadelede
liberal-reformist engeli
Sıhhiye’yi dolduran 50 bini aşkın işçi ve emekçi faturayı ödemeyi reddetti!

Gebze Sendikalar Birliği’nden miting…

Uyuşmazlık sürüyor, metal işçileri yürüyor…
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  29 Kasım eyleminin gösterdikleri...
İşçi ve emekçilerin tepkisi harekete geçirilmeli, mücadelesi ortaklaştırılmalıdır!
  BMİS Bursa Şube Başkanı Ayhan Ekinci ile metal TİS’leri üzerine konuştuk...
  Esenyurt İşçi Platformu Girişimi çalışmalarından...
  Ekim Devrimi 91. yılında İstanbul’da selamlandı...
  Gençlikten...
  Emekçi kadınlarla krize karşı mücadele üzerine konuştuk...
  6 Kasım’ın ışığında...
  Diyet öyküleri / 3
Yarına dair…
  Eylem ve etkinliklerden...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sıhhiye’yi dolduran 50 bini aşkın işçi ve emekçi faturayı ödemeyi reddetti!

“Krizin faturası kapitalistlere!”

Sermaye sınıfı bir kez daha işçi sınıfına yönelik saldırıları arttırırken, işçi ve emekçiler cephesinden krize karşı sesler yükseliyor. 29 Kasım günü Ankara Sıhhiye Meydanı’nı dolduran 50 bini aşkın işçi ve emekçi “Krizin faturası kapitalistlere!” şiarını sermayeye karşı tok biçimde haykırdı.

800’ü aşkın otobüs ile Ankara yollarına düşen emekçiler Ankara’ya girmeden önce dört ayrı noktada biraraya gelerek, dört koldan Ankara’ya girdiler.

Sendikalar, meslek odaları, siyasi partiler, devrimci kurumlar, kitle örgütleri, yöre dernekleri sabah saatlerinde pankart ve flamalarını açarak Ankara Garı önünde toplandılar. İşçi ve emekçiler Ankara’nın ayazına karşı davul zurna eşliğinde çektikleri halaylar ve sloganlarla ısınarak miting saatini beklemeye başladılar.

İşçi ve emekçiler yürüyüş saatinin gelmesiyle birlikte kortejler oluşturarak yürüyüşe geçtiler. Kortejlerin en önünde “Krizin bedelini ödemeyeceğiz / İşsizliğe, zamlara ve yoksulluğa karşı emek, barış, demokrasi! / DİSK” pankartı yer aldı. Ana pankartının ardında ise DİSK’e bağlı sendikalar pankartlarıyla yer aldılar.

“Krizin faturasını biz ödemeyeceğiz!” pankartı ve flamalarla eyleme katılan Birleşik Metal-İş Sendikası’nın korteji oldukça kitlesel ve coşkuluydu. Metal işçilerinin kortejinde, işten atma saldırılarına karşı verdikleri mücadeleyle gündeme gelen Asil Çelik, Tezcan Galveniz ve Philips işçileri pankart ve dövizleriyle yer alırken, grevci TEGA işçileri de kendi pankartlarıyla yürüdüler. Birleşik Metal-İş kortejinde kriz ve işten çıkarmaların yanısıra TİS süreci de temel bir gündem olarak ele alındı.

DİSK kortejinin bir diğer kitlesel sendikası ise Genel-İş oldu. Dev Sağlık-İş, Genç-Sen ve Sine-Sen de eyleme anlamlı bir katılım gerçekleştirdiler. Yine Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde direnişte olan yemekhane işçileri DİSK kortejinde kendi talepleriyle yer aldılar.

DİSK sendikalarının arkasından KESK’e bağlı sendikalar yürüdüler. KESK korteji kitleselliği ile dikkat çekti. Özellikle KESK’e bağlı sendikaların Ankara şubeleri yüksek bir katılım gerçekleştirdi.

Eğitim-Sen’liler krizi ve zamları gündeme alan pankartlarıyla mitingin en kitlesel ve coşkulu kortejini oluşturdular. Sağlık Emekçileri Sendikası da hayli kitlesel katıldı.

Kürdistan’dan gelen sendika kortejlerinde krizin yanısıra ulusal talepler de yoğun olarak yer aldı.

TMMOB da, mitinge katılmayı geç planlamış olmasına rağmen anlamlı bir katılım sergiledi.

TÜRK-İŞ Ankara Şubeler Platformu mitinge katılarak destek verdi. Petrol İş, TÜMTİS, Tez-Koop-İş ve Tek Gıda İş Ankara Şubeleri pankartlarını açarak eyleme katıldılar. TÜRK-İŞ sendikaları özellikle alana girişleri sırasında coşkuyla atılan “Yaşasın sınıf dayanışması!” sloganları ile karşılandılar.

Sendika ve meslek odalarının arkasında ilerici ve devrimci kurumlar yer aldılar. Alevi örgütlerinin ve yöre derneklerinin katılımının sınırlı olduğu mitingte Halkevleri ve Yurtsever Cephe’nin katılımı dikkat çekti.

Komünistler de toplanma anından itibaren kortejlerini oluşturdular. En önde “Sınıfa karşı sınıf, düzene karşı devrim, kapitalizme karşı sosyalizm!” ve “Krizin faturası kapitalistlere!” şiarlı BDSP pankartlarının açıldığı kortejde, BDSP’nin ardında “Gücümüz birliğimizden gelir!” pankartı ile Topkapı İşçi Derneği (Tİ-DER) yer aldı. Topkapı işçileri ayrıca “Krizin faturası patronlara!”, “İşten çıkarmalar yasaklansın!”, “Ücretsiz izinler kaldırılsın!” gibi taleplerin yer aldığı dövizler taşıdılar.

Tİ-DER’i “Gemileri yaktık geri dönüş yok! / Tersane İşçileri Birliği Derneği” pankartını taşıyan ve baretleri ile eyleme katılan tersane işçileri izledi.

Mamak İşçi Kültür Evi, “Sosyal yıkım saldırılarına, çürüyen sermaye düzenine, çeteleşen devlete ve geleceksizliğe karşı çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!” şiarının yazılı olduğu pankartla katıldı. Sincan İşçi Derneği Girişimi ise “Krizin faturasını ödememek için örgütlü mücadeleye!” pankartıyla yürüyüş kortejinde yerini aldı.

Genç komünistler “Bu çürümüş düzenin tek alternatifi sosyalizmdir! / Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm! / Ekim Gençliği” pankartı ile kortejdeki yerlerini aldılar. Ekim Gençliği kortejinde “Geçit yok!” kampanyasının afişlerinden oluşan dövizler taşındı.

BDSP kortejinde ağırlıklı olarak krizin faturasını kapitalistlere ödetme çağrısının yer aldığı sloganlar atıldı. Komünistler alana yönelik de çok yönlü bir müdahale gerçekleştirdiler. BDSP tarafından çıkarılan kriz gündemli bildirinin dağıtımının yanısıra sınıfın, devrimin ve sosyalizmin sesi Kızıl Bayrak gazetesi de işçi ve emekçilere ulaştırıldı.

Sosyalist Kamu Emekçileri alanda Kamu Emekçileri Bülteni dağıtımı gerçekleştirirken, BDSP’li Metal İşçileri de Birleşik Metal-İş Sendikası kortejine Metal İşçileri Bülteni’nin dağıtımını yaptılar. 

“Koca sakallı Marx haklı çıktı!”

Kortejlerin büyük bir kısmının alana girmesiyle birlikte miting programı, gerçekleştirilen saygı duruşu ile başladı.

Mitingde ilk sözü Türk Tabipler Birliği Başkanı Gençay Gürsoy aldı. Yaşanan sürecin “koca sakallı Marx”ı haklı çıkardığını söyleyen Gürsoy, konuşmasını işçi sınıfının mücadelesini selamlayarak bitirdi.

Ardından Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği Başkanı Mehmet Soğancı söz aldı. Sözlerine Nazım Hikmet’ten bir şiir okuyarak başlayan Soğancı, konuşması boyunca mücadeleyi yükseltme çağrısı yaptı.

Mitingi düzenleyen iki temel kurum adına DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ve KESK Genel Başkanı Sami Evren birer konuşma yaptılar. “Kriz geliyor”, “Kriz geldi” gibi sözlerin anlamını yitirdiğini söyleyen Çelebi, artık sözün bittiğini ve sıranın eyleme geldiğini belirtti. İşten çıkarmalara, zamlara, işyeri kapatmalara, askıya alınan ve imzalanamayan toplu iş sözleşmelerine, toplu ücretsiz izinlere, düşük ücrete karşı her yerin eylem alanına çevrilmesi gerektiğini vurgulayan Çelebi, DİSK Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Kararlarını okumak için kurul bileşenlerini kürsüye çağırdı.

Kurul kararlarında, sermayenin saldırılarına emek cephesinin talepleriyle karşı durma, işyerlerini, meydanları, mahalleleri, pazar yerlerini, okulları eylem alanına çevirme, işten çıkarmalara karşı işyerini terketmeme eylemleri örgütleme, yerellerde krize karşı mücadele kürsüleri kurma vb. maddelere yer verildi.

Çelebi konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Krize karşı kıskançlıkların yerine paylaşım ve dayanışmayı, ‘bensiz olmaz’ yerine ‘sensiz olmaz’ şiarını, öne çıkma değil sıra neferi olma alçak gönüllülüğünü, yeniden ekmeği paylaşmayı, mahallerde birlikte yürümeyi, işyerlerinde omuz omuza mücadeleyi yükseltmenin zamanıdır. (…) Buradan sizleri, yanınızda kim olursa olsun elele tutuşmaya, omuz omuza durmaya, Türkiye’de en büyük insanlık, onur ve mücadele zincirini oluşturmaya davet ediyorum!”

Ardından söz alan Sami Evren, eğer gerekli tedbirler en kısa zamanda alınmazsa daha büyük eylemler düzenleyeceklerini ilan etti. “Bizleri yalnız sananlar kalabalığımızı görsün, bizi suskun sananlar çığlıklarımızı duysun, bizi uslu sananlar öfkemizi bilsin, bizi korkak sananlar cesaretimizi görsün diye işte buradayız.” dedi.

Miting Grup Kybele’nin programının ardından son buldu.

Kürsüden konuşmalar yapılırken alana yeni girmekte olan SDP’liler ile polis arasında gerginlik yaşandı. Polisin SDP’lilerin taşıdığı pankartların sopalarını alana almak istememesi üzerine SDP’liler bariyerlere yüklenerek alana girdiler. Polis biber gazı ve plastik mermi kullanarak saldırdı. Saldırıya ortak bir şekilde karşı konuldu. Çatışmanın ardından polis arama noktası dağıtıldı. Geride kalan gruplar doğrudan alana giriş yaptılar. Polis, taş yağmuru sonrasında çekilmek zorunda kaldı.

 

Sağlıkçıların Ankara yürüyüşü son erdi!

“İş güvencesi, örgütlenme ve parasız sağlık hakkı!”

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (Dev Sağlık-İş) ve Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) tarafından 26 Kasım günü İstanbul’dan “Hastanelerin özelleştirilmesine ve işten çıkarmalara karşı iş güvencesi, örgütlenme ve parasız sağlık hakkı için” gerçekleşen Ankara yürüyüşünün 27 Kasım günkü durağı Bursa’ydı.

Yürüyüş kolu Bursa’da sendikalar, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri tarafından karşılandı. Bursa Devlet Hastanesi’ne doğru yönelen yürüyüş kolunun önü polis barikatıyla kesildi. Kararlı tutumlarıyla barikatı açtıran sağlık emekçileri ve destek veren kurumlar yürüyüşlerini yol boyunca süren polis tacizi eşliğinde gerçekleştirdiler.

Yaklaşık 150 kişinin katıldığı eylemde “Emekçiye değil çetelere barikat!”, “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Kızılay işçisi yalnız değildir!”, “Krizin bedeli patronlara!” sloganları atıldı.

Sağlık emekçileri Eskişehir’de!

Yürüyüş kolu 27 Kasım günü Eskişehir’de işçi ve emekçiler tarafından karşılandı. Yürüyüş sırasında çevredeki insanlara yönelik ajitasyon konuşmaları yapıldı. Krizi yaratanın işçiler ve emekçiler olmadığı ve bu krizin faturasını da onların ödemeyeceği vurgulandı. TTB, Dev-Sağlık-İş ve SES imzalı bildiriler çevredeki insanlara dağıtıldı ve 29 Kasım mitingine çağrı yapıldı.

“Hastanelerin özelleştirilmesi ve işten çıkarmalara karşı iş güvencesi örgütlenme ve parasız sağlık hakkı için yürüyoruz!” yazılı pankartın açıldığı yürüyüş alkışlarla ve sloganlarla, İl Sağlık Müdürlüğü’nün önünde okunan basın açıklamasıyla sona erdi.

Birçok kurumun destek verdiği eylemde, “Grev, direniş, yaşasın örgütlü mücadelemiz!”, “Hastaneler bizimdir satılamaz!”, “İşten atılmalar yasaklansın!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “29 Kasım’da Ankara’dayız!” sloganları atıldı. Eyleme yaklaşık 250 kişi katıldı.

Sağlık emekçileri Ankara’da!

Sağlık emekçileri yürüyüşlerini 28 Kasım günü Ankara’da sonlandırdılar. Sabah saatlerinde Ankara’ya gelen sağlık emekçileri saat 12.00’de Kolej kavşağında buluştu. Buradan “Hastanelerin özelleştirilmesi ve işten çıkarılmalara karşı iş güvencesi, örgütlenme ve parasız sağlık hakkı için yürüyoruz!” şiarlı pankartlarıyla Kızılay Genel Müdürlüğü’ne doğru yürüyüşe geçtiler. Kaldırımdan yürümeyi reddederek yoldan yürüyen sağlık emekçileri yürüyüş boyunca polisin baskılarına maruz kaldı. Yürüyüş sırasında emekçiler “Hastaneler halkındır satılamaz!”, “Sendika hakkımız söke söke alırız!”, “Direne direne kazanacağız!” sloganları attılar.

Kızılay Genel Müdürlüğü’nün önüne gelindiğinde, “Kızılay işçisi yalnız değildir!”, “Kızılay şaşırma sabrımızı taşırma!” sloganları atıldı. Kızılay Genel Müdürlüğü önünde yapılan konuşmaların ardından Sağlık Bakanlığı önüne yüründü. Polisin saldırgan tutumu bakanlık önünde de devam etti.

Bakanlık önünde, SES Genel Başkanı Bedriye Yorgun, TTB adına Ali Küçük ve KESK Başkanı Sami Evren konuşmalar yaptılar. Emekçiler “Genel grev genel direniş” sloganlarıyla eylemi bitirdiler.

Eylem bitiminde Kızılay işçileri görüşme için meclise gittiler. Sendikaya gitmek üzere yola çıkan SES üyelerinin önüne bir kez daha barikat kuruldu. Polis bu defa da emekçilerin üzerindeki önlüklerle yürüyemeyeceğini söyledi. SES üyelerinin kararlılığı karşısında barikat kaldırıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul-Bursa-Eskişehir-Ankara


Basın emekçileri krizin bedelini ödememek için yürüdü!

“Medyada emekçi kıyımına son!”

Basın emekçileri krizin bedelinin ödememek için 2 Aralık günü Taksim’den Galatasaray Lisesi’ne yürüyüş gerçekleştirdi. Türk-İş’e bağlı Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İstanbul Şubesi’nin düzenlediği yürüyüşe çok sayıda basın emekçisi katıldı.

Medyada kriz gerekçesiyle gittikçe artan işten çıkarmalara tepki olarak gerçekleştirilen eyleme Türk-İş Genel Sekreteri Mustafa Türkel, Türk-İş 1. Bölge Temsilciliği, Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Çağdaş Hukukçular Derneği ve İletişim Fakültesi Öğrencileri de destek verdi. Yürüyüşün bir başka temel talebi ise sendikal örgütlenmenin önündeki baskıların son bulmasıydı.

Saat 10.30’da Taksim Tramvay Durağı’nda “Medyada emekçi kıyımına son! / Türkiye Gazeteciler Sendikası” pankartı ve farklı dövizler açarak toplanmaya başlayan basın emekçileri sloganlarla İstiklal Caddesi boyunca yürüyüş gerçekleştirdiler.

“İşsizliğe ‘hamdolsun’ demeyeceğiz!”, “Krizin bedeli patronlara!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Emeğin onuru sendikalı olmaktır!”, “Bütün basın işçileri birleşin!”, “İşten çıkarmalar yasaklansın!” sloganlarıyla coşkulu bir yürüyüş gerçekleştiren basın emekçileri, “Medyada kıyıma son!”, “İş güvencesi istiyoruz!”, “Sendika basın özgürlüğünün de güvencesidir!”, “İMF’nin feneri sevsinler seni!”, “Emeğin onuru sendikalı olmaktır!” dövizlerini taşıdılar.

Galatasaray Lisesi önünde yapılan basın açıklamasında, krizin faturasının basın emekçilerine kesilmesi şu sözlerle dile getirildi:

“Fırsatçı ve açgözlü medya patronları, küresel kapitalizmin can çekişmelerini bahane gösterip sırf karlarını korumak için, krizin faturasını bizlere kestiler!

Medya patronları öylesine pervasızlaştı ki, son birkaç ayda Doğan Grubu’na bağlı Kanal D, CNN Türk ve Star televizyonu ile Hürriyet ve Milliyet gazetelerinde, Ciner Grubu’na bağlı Kanal 1 ve Haber Türk’te, Doğuş Grubu’na bağlı NTV ve Kral TV’de, Çukurova Grubu’na bağlı Sky Türk televizyonu ve Akşam gazetesinde, Kanal 7’de ve onlarca şirkette kriz bahanesiyle yüzlerce medya emekçisi işinden edildi.”

Açıklama, basın emekçilerini TGS çatısı altında örgütlenmeye çağıran şu sözlerle son buldu:

“Medya patronlarının pervasızlığı ve açgözlülüğü, bizim örgütsüzlüğümüzden güç bulmakta. Sendikal haklarımız yasadışı yollarla gaspediliyor. Yıpranma hakkımızı elimizden aldılar. Yetmedi. Gözleri kıdem tazminatlarımızda. Ve bugün işsiziz. Kaybedecek neyimiz kaldı ki!

En temel haklarımızı bir bir yitirirken daha ne kadar sessiz kalacağız...Medya patronlarının kölesi değiliz. Sermayenin çıkar ilişkileriyle dürüst gazeteciliği kirletmesine dur diyebilmek, şantajcılıktan sıyrılmış bir habercilik anlayışıyla halkın haber alma özgürlüğüne ve demokrasinin tam anlamıyla işlemesine katkı sağlamak ve insanca çalışma koşulları için basın emekçilerini sendikamız çatısı altında örgütlenmeye çağırıyoruz.”

TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi, TGS Eski Genel Başkanı Nail Güreli ve Türk-İş Genel Sekreteri Mustafa Türkel’in yaptığı konuşmalar ile basın açıklaması son buldu.

Yürüyüşe Evrensel, BirGün, Kızıl Bayrak, Atılım, Alınteri, Dicle Haber Ajansı ile Bianet çalışanları da destek verdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul