20 Ekim 2006 Sayı: 2006/41 (41)
  Kızıl Bayrak'tan
   Metal TİS’leri uyuşmazlıkla sonuçlandı... Sürecin seyrini mücadeleci sınıf
inisiyatifleri tayin edecek
  MESS’in kölelik dayatmasına karşı
kararlı bir mücadele şart!
  Türk Metal yeni bir satışa hazırlanıyor!
  İhanete ve satışa geçit vermeyelim!
Ermeni sorunu, Kürt sorunu, Kürt sorunu, özgürlükler ve haklar sorunu
Kürt sorunu ve “demokrat” maskeli
Ağar’ın yarattığı boş beklentiler
Soruşturma karşıtı mücadele güncel
saldırılarla bağı içinde ele alınmalı
 Eylem ve etkinlikler
  E. Atalay’ın yanıtı sendika bürokrasisi
gerçeğine aynı tutuyor (Orta sayfa)
  İstanbul İşçi Kurultayı tanıtım toplantıları
sürüyor
  Sınıf hareketinin sorunları ve İstanbul İşçi
Kurultayı üzerine işçilerle konuştuk
  29 Ekim’de toplanacak OSİM-DER Genel
Kurulu üzerine Dernek Başkanı ile
konuştuk.
  TMMOB mitingi üzerine
  İngiltere’de öğretim görevlilerine ajanlık
dayatması
  Siyonistler Filistin halkı üzerinde kimyasal silahlar deniyorlar
  Sri Lanka’da çatışmalar şiddetleniyor
  BM’ye ABD-İsrail işbirlikçisi genel
sekreter
  12 Kasım’da İstanbul İşçi Kurultayı’nda
buluşalım!
  Yılmaz Güney ve Ruhi Su Berlin’de bir
etkinlikle anıldı
  TAYAD’dan tecrit sempozyumu
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

BM'ye ABD-İsrail işbirlikçisi genel sekreter

Emperyalist-kapitalist sistemin “incir yaprağı” Birleşmiş Milletler, 1 Ocak 2007'de göreve başlayacak yeni genel sekreterini seçti. On yıldır bu işi yapan Kofi Annan'ın yerine geçmeye hazırlanan 62 yaşındaki Güney Koreli Ban Ki-Moon, 6 rakibini eleyerek genel sekreterliğe seçildi. Halen ülkesinin dışişleri bakanı olan Ki-Moon, Güvenlik Konseyi'nin tavsiye ettiği tek aday olduğu için, Genel Kurul'da seçim yapılmadan atandı.

Yerine Ban Ki-Moon'un atanmasından memnuniyet duyduğunu söyleyen Kofi Annan, müstakbel genel sekreterin istisnai özelliklere sahip olduğunu öne sürdü. Ki-Moon'un, ülkelerin ve kıtaların hassasiyetlerine duyarlı küresel bir anlayışa sahip olduğunu savunan Annan, genel kurulda yaptığı konuşmada selefine öğütlerde de bulundu.

Ancak diplomatik kaynaklar, Annan'ın övgülerine mazhar olan yeni genel sekreter hakkında farklı şeyler söylüyor. Ki-Moon'un “ABD'nin güçlü bir savunucusu” olacağı kanısında olan gözlemciler, Koreli diplomatın özellikle Bush liderliğindeki neo-con'lara yakınlığıyla bilindiğini ifade ediyor. Bu yorumlara karşı çıkan Ki-Moon ise, ABD ile iyi bir ilişki kurmanın zorunlu olduğunu, ama spesifik konularda tarafsız bir arabulucu olacağını iddia etti.

Oysa siyonist yetkililerin Ki-Moon'la ilgili söylemleri de, diplomatik kaynakların isabetli tespitler yaptığını gösteriyor. Nitekim ilk tepkiyi veren İsrailli diplomatlar Ki-Moon'un “kendileri için iyi bir genel sekreter olacağını” belirttiler.

İsrail'de yayınlanan siyonist Yediot Ahronot gazetesine konuşan İsrail'in BM büyükelçisi, “Günümüz dünyası teröristler ve terörle, özellikle de İran tehdidiyle mücadele edenler arasında bölünmüş durumda. Ban, İsrail'in doğru tarafta olduğunu anlıyor. İsrail ve Güney Kore iyi ilişkilere sahip. Güney Kore'nin ABD ile ilişkileri de iyi; Ban'ın ise Washington ile mükemmel kişisel ilişkileri var. Çok olumlu bir döneme giriyoruz” değerlendirmesini yaptı.

Bush yönetimi, neo-faşist çetenin azgın isimlerinden John Bolton'u, bir süre önce ABD'nin daimi BM temsilciliğine atamıştı. Siyonist diplomatın deyimiyle, “Washington ile mükemmel kişisel ilişkileri” olan Ban Ki-Moon'un genel sekreterliğe seçilmesiyle, savaş kundakçılarının Birleşmiş Milletler'deki gücü pekişmiş oldu. Neo-faşistler, bu gücü, BM'yi saldırganlık ve savaş politikasının “noteri” haline getirmek için harcayacağından kuşku duymamak gerek.

Emperyalist/siyonist barbarların Filistin ve Lübnan halklarına ettiği bunca zulme sessiz kalan, hatta bu suçlara belli ölçüde ortak olan Birleşmiş Milletler'in, artık halklar nezdinde bir meşruluğu kalmamıştır. “Noterliğe” soyunsa bile, BM kararlarının direnen halklar safında bir hükmü olmayacaktır.

------------------------------------------------------------------------------------

Devrimci tutsaklarla dayanışma eylemlerinden...

TUYAB: “İçerde, dışarda hücreleri parçala!”

Tutuklu ve Hükümlü Yakınları Birliği, 18 Ekim günü 17:30'da Yüksel Caddesi'nde, Sincan L Tipi Cezaevi'ndeki kadın tutsaklara yönelik baskı, şiddet ve cinsel tacizleri protesto etmek için bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Yapılan açıklamada kadın tutsaklara yönelik baskı, şiddet ve cinsel tacizlerin son bulmasına ilişkin talepler dile getirildi. 8 kadın tutsağın 16 gündür ayakkabı aramasına ve çeşitli keyfi görüş yasaklarına karşı açlık grevinde oldukları ifade edildi. Son günlerde bütün F tipi cezaevlerinde peş peşe verilen disiplin cezaları ile tecrit koşullarının daha da ağırlaştırıldığına değinildi.

Sıklıkla “Anaların öfkesi katilleri boğacak!”, “Tecriti kaldırın, ölümleri durdurun!”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur!” sloganları atıldı.

60 kişinin katıldığı açıklama alkış ve sloganlarla sona erdi.

Kızıl Bayrak/Ankara

 

TUYAB: “Guantanamo'dan F tipine tecrite hayır!”

TUYAB, son dönemlerde hapishanelerde artan baskıları protesto etti. 15 Ekim günü Taksim Mis Sokak'ta biraraya gelen tutsak yakınları “Guantanamo'dan F tipine tecrite son!” yazılı pankart açtılar. “Disiplin cezalarına hayır!”, “Hapishanelerde baskı ve işkenceye son!”, “Zindanlar yıkılsın, tutsaklara özgürlük!”, “Ceza infaz kanunu değiştirilsin!”, “Disiplin cezaları son bulsun!” yazılı dövizler taşıdılar. Eylemciler Guantanamo cezaevinde tutsakların giydiği turuncu tişört giyerek Tramvay durağına doğru sloganlarla yürüyüşe geçtiler. Yürüyüş boyunca sık sık “İçerde, dışarda hücreleri parçala!”, “Anaların öfkesi katilleri boğacak!”, “Tecrit kaldırılsın talepler kabul edilsin!”, “Devrimci tutsaklar yalnız değildir!”, “Devrimci irade teslim alınamaz!”, “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganları atıldı.

Tramvay durağında TUYAB adına yapılan açıklamada zindanlardaki hak gasplarına değinilerek şunlar söylendi: “Bütün bu hak gasplarının karşısında devrimci tutsaklar seslerini yükseltiyor: ‘Kendi Guantamaları'nıza sessiz mi kalacaksınız?' diyorlar. Bizler tutsak yakınları olarak, F tipi hapishanelerde yaşanan tecrit işkencesine, hak gasplarına sessiz kalmadık, kalmayacağız. Aileler olarak sesimizi her daim yükselteceğiz. F tiplerinde tecrit işkencelerine son verilmelidir...”

Basın açıklamasından sonra tutsak yakınları, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Sincan Cezaevi Savcısı ve Meclis İnsan Hakları Başkanı ile görüşmek üzere Ankara'ya gideceklerini duyurdular, meclis ziyaretinin çağrısını yaptılar.

Kızıl Bayrak/İstanbul

 

İzmir Cezaevi İnisiyatifi: “Tecrit ölümdür, istemiyoruz!”

İzmir Cezaevi İnisiyatifi devrimci kadın tutsakların yaşadığı işkenceleri konu alan bir basın açıklaması gerçekleştirdi. 14 Ekim günü Konak eski Sümerbank alanında yapılan açıklamada şunlar söylendi:

“Yeni açılan Sincan L Tipi kadın hapishanesinde Ulucanlar'dan sevk ile birlikte başlayan sorunlar vardır. Aramalarda ‘çukur araması' adı altında anüs ve vajina araması dayatıldığı ve onlarda bu onur kırıcı aramalara tavır aldıklarından dolayı tüm hakları engellenmektedir. Hepsi tek kişilik hücrelerde tutuluyorlar. Çeşitli keyfi nedenlerden dolayı cinsel ve kaba şiddete uğruyorlar. Tedavileri, revire çıkmaları ve adli tıbba gitmeleri engelleniyor. Bazen yüksek sesle anons, marş dinletme gibi psikolojik baskı da oluyor. Bu anlatımlar F tiplerinden daha da ağır koşullar anlamına geliyor...”

Eylemde “Devrimci tutsaklar onurumuzdur!”, “İçerde, dışarıda hücreleri parçala!”, “Devrimci irade teslim alınamaz!”, “Tecriti kaldırın ölümleri durdurun!”, “Tecrit ölümdür, istemiyoruz!”, “Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük!” sloganları atıldı. Eylemin bitiminde tutsak bir kadın devrimciden gelen ve ilk cümlesinde işkencenin boyutunu anlatan fakat devamı karalanmış olan mektup bildiri olarak dağıtıldı.

Kızıl Bayrak/İzmir