10 Haziran 2006 Sayı: 2006/22 (22)
  Kızıl Bayrak'tan
  Çürüyen düzenin çeteleşmiş devletinden hesap soralım!
  Sonunda sermaye baronları da konuştu
  Ankara'da yakalanan son çete ve çeteleşmiş devlet gerçeği
  Toplusözleşmeler yenilensin, ücret artışları yeniden belirlensin!
  TEKEL'de büyük yağma
  Paran kadar sağlık dönemi resmen de başladı
Castleblair işçisiyle dayanışmayı yükseltelim!
Tuzla'da hakları için tersaneyi işgal eden DESAN işçilerine polis saldırısı
Grizu patlamasında 17 işçi öldü; Kaza değil katliam!
Emekçi kadınları mücadeleye katmak için daha çok enerji...
Sendikal örgütlenme üzerine bir araştırma ve sonuçları üzerine bir değerlendirme / Yüksel Akkaya
  Trafik sorununu kapitalizm yaratıyor sosyalizm çözecek! / Orta sayfa
   İstanbul İşçi Kurultayı ertelendi
  Emekli-Sen'in 2 günlük eylemi; "Kazanmak için birleşik devrimci mücadele şart!"
  Süleyman Çelebi ve 10 Aralık Platformu
  Mehmet Karagöz; "İşçiye savaş açmış durumdalar, savaşa karşı savaş lazım!"
  İngiltere; Irkçı siyonizme karşı akademisyenlerden anlamlı tavır
  Irak; Amerikan askerlerinin sivilleri katletmesi "kusur değil"
  Nepal Komünist Partisi /Maoist'ten Katmandu'da dev gösteri
  Berlin'de binlerce kişi sosyal hak gasplarını protesto etti
  Liselilerin Sesi; Yaz tatilinde çalışmalarımız devam ediyor
  Öğrenci gençlik hareketinden...
  Ulus-Devlet üzerine kısa notlar...-2- / M. Can Yüce
  Nazım Hikmet ölümünün 43. yılında etkinliklerle anıldı
  Nazım Hikmet; O mavi gözlü bir devdi...
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Berlin'de binlerce kişi sosyal hak gasplarını protesto etti...

“Saldırılara karşı Fransa gibi direnelim!''

Almanya'da SPD-CDU koalisyon hükümeti işbaşına geldikten sonra SPD-Yeşiller hükümeti döneminde uygulamaya sokulan Agenda 2010 ve Hartz IV gibi saldırıları yetersiz bulmuş olacak ki yeni ve daha ağır yasaları için hazırlık yapıyor.

Bilindiği gibi, Hartz IV yasası ile işten atmalar kolaylaştırılmış, işsizlik artmış, yoksulluk yaygın hale getirilmişti. Dahası eğitimden sağlığa özelleştirilmiş, çalışma süresi 40 saatin üzerine çıkarılmış, mezarda emeklilik dayatılmıştı. Hartz IV yasasına eklenen yeni maddelerle, toplumda büyük tepkilere yolaçan bu acımasız yasa dahi aranır hale getirilmek istenmektedir. Örneğin ek maddelerle, başvuruda bulunan kişinin, iş bulma kurumunun kendisine teklif ettiği üç işi herhangi bir nedenden dolayı reddetmesi durumunda bütün sosyal ödenekleri kesilebilecek. Dolayısıyla, emekçilerin yaşamı daha da çekilmez hale getirilecek.

Sermaye sınıfı yeni saldırılar için hazırlanırken yasa ve uygulamalara karşı toplumsal tepkiler de artıyor. 5 Haziran Cumartesi günü Berlin'de sosyal hak gasplarını protesto etmek amacıyla Almanya çapında katılımın gerçekleştiği bir yürüyüş düzenlendi ve miting yapıldı. Bu yürüyüş ve mitinge 15 bin işçi ve emekçi katıldı. Kamu çalışanları sendikası olan Ver.di dışındaki diğer sendikaların destek vermediği eylemi, MLPD, Sol Parti, DKP, Attac gibi sol parti ve gruplar organize ettiler. Türkiyeli devrimci kurumlardan BİRKAR, ATİK, AGİF, AveG-Kon, İLSP de eyleme katıldılar. Eyleme 50 bin kişinin katılımı bekleniyordu. Ancak katılım beklenenin oldukça altında kaldı. Bunda Ver.di dışındaki sendikaların katılmaması ve ön çalışmanın yetersiz olması büyük rol oynadı.

Eyleme ‘'Sosyal yıkıma, ırkçılığa ve emperyalist saldırganlığa karşı işçilerin birliği, halkların kardeşliği!/Bir-Kar'' imzalı pankartımızla katıldık. Bir-Kar imzalı ‘'Sosyal yıkıma hayır, krizin faturasını kapitalistlere ödetelim!'' başlıklı bildirilerimizi yaygınca dağattık.

Eylem kitlenin saat 12:00'de, Berlin'in Alexanderplatz Meydanı'nda toplanması ile başladı. Toplanma yerinde Almanya'dan çeşitli parti ve inisiyatif temsilcilerinin yanısıra, Kolombiya ve Fransa'dan gelen iki kişi de konuşmalar yaptı. Eylem, katılımcı kitlenin çoğunluğunun politik olmasının da etkisi ile oldukça coşkulu idi. Yapılan konuşmalar ilgiyle dinlenirken, devrimci içerikli konuşmalar coşku ile alkışlandı. Bu, emekçilerde biriken tepkinin ve sermayenin saldırılarına karşı kılını kıpırdatmayan sendika bürokrasisine ve reformist-pasifist politikalara duyulan öfkenin ifadesiydi. Eylemde ‘'Yaşasın enternasyonal dayanışma!”, “Hartz IV' ü durduralım!”, “Hükümet istifa!”, “Hartz IV gitmek zorunda!” sloganları atıldı. Fakat, en çok, kitlenin önünde taşınan “Saldırılara karşı Fransa gibi direnelim!'' sloganının yazılı olduğu pankart dikkat çekti, kitlelerde sempati uyandırdı.

Toplanma yerinde yapılan konuşmalardan sonra, yağmur altında yürüyüşe geçildi. Berlin polisi yine provokasyon için görev başındaydı. Bazı anti faşist otonom grupların taşıdıkları pankartları bahane ederek ortamı provoke etmeye çalıştı. Polisin bu çabaları boşa çıkarıldı ve yürüyüşe devam edildi. Yeniden toplanma yerine geri dönülerek eylem bitirildi. Polisin saldırısı sırasında 5 anti faşist genç gözaltına alındı.

Katılımın niceliğinden bağımsız gerçekleştirilen hemen tüm eylemler birer hava boşaltma aracı olarak gerçekleştirilmektedir. Böyle olduğu ölçüde, eylemlerin yaptırım gücü baştan zayıflamaktadır. Daha önemlisi eylemli süreçlere olan ilgi, duyulan güven ve katılım gün geçtikçe azalmaktadır. Sendika bürokrasisi bunu çok bilinçli tarzda yapmaktadır. Yazık ki, işçi ve emekçiler halihazırda onların yaptığı bu tahribatı giderecek devrimci ve güvenilir önderlikten yoksunlar. Alman burjuvazisini cesaretlendiren ve pervasızlaştıran da budur.

Alman proletaryası ve emekçileri, Avrupa'daki neo liberal saldırıların başını çeken Alman burjuvazisine karşı haklarını korumak ve yeni haklar kazanmak istiyorsa Fransız işçi ve emekçilerinin yolunda yürümelidirler.

Bir-Kar/Berlin

--------------------------------------------------------------------------------------

Şili: Yüzbinlerce liselinin eylemi devam ediyor

Şili gibi küçük bir ülkede 600 bin liselinin alanlara çıkması, doğal olarak dünyanın dört bir yanında yankı buldu. Toplumsal hareketleri görmezden gelen sermaye medyası bile eylemin görkemini gözardı edemedi.

Polisin azgın saldırısına karşı direnen liseli gençlik, “sosyalist” başkanın verdiği belli tavizlerle de yetinmedi. Taleplerinin kabul edilmesi için eyleme devam eden liseliler, kazanana kadar mücadele etmeye kararlı olduklarını dile getiriyorlar.

Santiago'daki büyük eylemi dağıtmak için kolluk kuvvetlerinin gerçekleştirdiği vahşi saldırıyı kınamak zorunda kalan Bachelet, “liselilerin şiddetini” de kınayarak kimin tarafında olduğunun sinyalini vermişti. Utanmadan liselilerin şiddetini kınayan Bachelet, polisin onlarca liseliyi yaralaması ve 700'ünün gözaltını almasını önemsemedi.

Liselilerin eylemleri radikalleştirerek devam ettirme kararı karşısında takındığı gerici tutum ise, Bachelet'in safının kamuoyu nezdinde de netleşmesini sağladı. Kendi kızı da eylemciler arasında bulunan “sosyalist” başkan, hükümetin hiçbir baskıyı kabul etmeyeceğini açıkladı. Öğrenci temsilcileriyle süren görüşmeleri pazarlık değil diyalog olarak ele aldıklarını açıklayan Bachelet, eylemcilerin talep ettiği Anayasa değişikliklerinin hemen şimdi yapılmasının ise mümkün olmadığını iddia ederek faşist cunta döneminden kalma yasaların arkasında durmuş oldu.

Hükümetin tutumuna karşın liseli gençlik taleplerinin kabul edilmesi konusunda ısrarlı. Yapılan pazarlıklar sonucu Bachelet, yoksul öğrenciler için ulaşımın bedava olması ve üniversite sınav ücretinin kaldırılmasını önerdi. Fakat öğrenciler bu önerileri yetersiz buldu. Öğrenci liderlerinden 17 yaşındaki Federico Hernandez, başkanın bu önerilerini sevindirici bulduğunu, fakat bunlara dair bir takvim verilmemesine ve genel bir eğitim reformu çerçevesi çizilmemesine itiraz ettiklerini söyledi.

Öğrenciler, kısa vadede kamusal ulaşımın bedava olmasını, üniversiteye giriş ücretinin kaldırılmasını, uzun vadede ise 1990'da faşist diktatör Auguste Pinochet'in çıkardığı eğitim yasasının tümüyle değiştirilmesini istiyor. Öğretmen açığının giderilmesi, okulların yerel yönetimlerden merkezi yönetimlere devredilmesi gibi talepleri de bulunan liselilerin kararı, bu talepler kabul edilene kadar eyleme devam etmek.

Taban örgütlülüğünü oluşturarak bir ulusal meclis kuran liseli hareketinin sözcüsü, aynı zamanda Şili Komünist Partisi üyesi 16 yaşındaki Maria Jesus Sanhueza, eylemlerin devam edeceğini “süper yorgunuz, ama kollarımızı kavuşturmayacağız” ifadesiyle duyurdu.

--------------------------------------------------------------------------------------

Bangladeşli tekstil işçilerinin mücadelesi asalak patronları tavize zorladı

Çoğunluğu kadın 2 milyona yakın işçinin çalıştığı tekstil sektöründe kapitalistlerin vahşi sömürü üzerine kurdukları saltanat, işçilerin isyanıyla sarsılmıştı. Üretimin durdurulduğu, onbinlerce işçinin sokaklara inerek 300 civarında farikayı ateşe verdiği büyük isyan, tekstil patronlarına ecel terleri döktürmüştü. Sarsılan saltanatlarını sağlamlaştırmak için taviz vermek zorunda kalan asalaklar, sonunda işçilerin taleplerini kabul edeceklerini açıkladılar.

İsyanla birlikte üretimin önemli ölçüde durması üzerine 6 milyar dolarlık ihracat gelirinin tehlikeye girdiğini gören Bangladeş Giyim İmalatçıları ve İhracatçıları Birliği (BGMEA), işçilerin kendi sendikalarını kurabileceğini açıkladı.

Sektöre 140 milyon dolarlık faturaya malolduğu bildirilen eylemlerin sona erdirilmesi kaydıyla işçilerin sendikal haklarına sahip olabileceklerini söyleyen patronlar, bir an önce işleri yoluna koymaya çalışıyor. Ancak sayısız deneyimle patronlara güven olamayacağını bilen işçiler tedbirli davranıyor. İşçiler, hala kapalı olan bazı fabrikalarda üretimin, ancak alacakların ödenmesi ve sendikal hakların tanındığına dair resmi bir anlaşma yapılmasının ardından başlatılacağını söylüyor.

İşçilerin taleplerini kabul etmek zorunda kalan patronlar, öte yandan yeni bir saldırı hazırlığına da girişiyorlar. Kapitalistler, benzer isyanları bastırabilmek için, hükümet yetkilileri ile birlikte fabrikaların güvenliğinden sorumlu olacak “endüstriyel polis gücü” kurulmasını istiyor. Patronlar, fabrikaları hapishaneye çevirmek anlamına gelen bu uygulama ile hem sömürü cehenneminde açılan gedikleri kapatmak, hem de yeni gediklerin açılmasını önlemeye çalışıyor. Bu girişim, kapitalistlerin isyandan çıkardığı dersi gösteriyor. Buna karşın Bangladeş işçi sınıfının da isyandan önemli dersler çıkardığına kuşku yoktur.