15 Nisan 2006 Sayı: 2006/14 (14)
  Kızıl Bayrak'tan
   Kürt sorunu güncel yakıcılığıyla çözüm bekliyor !
  Faşist devlet terörüne karşı mücadeleye!
  İşçilerin birliği, halkların kardeşliği için görev başına!
Katliamcı devletin "terör" edebiyatı!
  BDSP'nin 1 Mayıs çağrısı; İşçiler birlik, halklar kardeş olmalı!
1 Mayıs ve sendika bürokratlarının tutumu
Erdoğan'ın yardımcılarının neo-conların huzurunda sergilediği onursuzluk; "Onu deliğe süpürmek yerine kullanın!"
Tuzla'da zehirli variller; Doğa ve insan yaşamını hiçe sayıyorlar!
Zindan cephesinde yeni saldırılar...
"Güleryüzlü, sevgi dolu" kapitalizm ya da aptal yerine konulmak / Yüksel Akkaya
15 Nisan'da Liseli Kurultayı'nda buluşalım!
  Bursa Liseli Gençlik Platformu Girişimi kuruldu
  Lenin Marks'ı nasıl çalışırdı / N. Krupskaya/ (Orta sayfa)
   "Referandum"da yolun neresindeyiz ya da Fransa'dan çıkarılacak dersler var mı? / Yüksel Akkaya
   Gençliğin ve işçi sınıfının kararlı direnişi Fransız burjuvazisine geri adım attırdı
   İtalya'da genel seçimler; Burjuva demokrasisinin simgesi mi, orta oyunu mu?
  Hamas hükümetinden "Ortadoğu dörtlüsü" ile uzlaşma işaretleri
  Grevlerden, direnişlerden...
  İşten atılan Sinter Metal işçileriyle konuştuk...
  58 gündür direnen Horoz Kargo işçileriyle konuştuk...
  Üniversitelerde saldırılar sürüyor; Faşist saldırılara geçit vermeyeceğiz!
  Evrimin kayıp halkalarından biri daha bulundu
  Serhıldanlar, olası gelişmeler ve devrimci görevler / M. Can Yüce
  Kürdistan'daki katliamlar yurtdışında protesto edildi
  1 Mayıs'a hazırlık çalışmaları
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Hamas hükümetinden “Ortadoğu dörtlüsü” ile uzlaşma işaretleri

İşgalci İsrail ordusunun cinayetlerine her gün yenileri eklenirken, ABD emperyalizmi ile batılı müttefikleri, yeni kurulan Hamas hükümetini “yola getirmek” için girişimlerini sürdürüyor. Şantaj araçları ise, Filistin yönetimine yapılan mali “yardım”lar. Hamas liderlerinden gelen bazı açıklamalar ise, bu çirkin şantajın belli sınırlar içinde sonuç vermeye başladığına işaret ediyor.

Onyıllardır devam eden siyonist işgal, ezici çoğunluğu ırkçı/faşist eğilimli kesimlerden oluşan Yahudi yerleşimcilerin saldırıları, Filistinli işçilerin İsrail'de çalışmalarının engellenmesi vb. nedenlerden dolayı çökertilen Filistin ekonomisi, Filistin yönetimini, “dış yardımlara bağımlı” hale getirmiştir. Sözkonusu “yardım”lar, önemli ölçüde ABD ve AB emperyalistleri ile bölgedeki gerici rejimler tarafından sağlanıyordu. Bunlara, İsrail'in sınır kapılarında topladığı vergilerden Filistin yönetimine her ay aktardığı 50 milyon dolar ekleniyordu.

Genelde maaş ödemelerinde kullanılan bu 50 milyon dolar, Hamas yönetime geçtikten hemen sonra İsrail tarafından gaspedilmeye başlandı. ABD-AB emperyalistleri ise, Filistin yönetimine yaptıkları “yardım”ı, Hamas'ın “istenen çizgiye gelmesi” şartına bağladılar. Hamas liderleri, oluşan açığı kapatabilmek için Arap Birliği'nin Sudan'ın başkenti Hartum'da gerçekleşen zirvesi nezdinde girişimde bulundular. Ancak Arap rejimleri, Filistin yönetiminin acil ihtiyacı olan aylık 130 milyon doları vermekten kaçındılar. Aylık 50 milyon dolar “yardım” vaadinde bulunan gerici rejimler, bilinçli bir tercihle, Hamas hükümetini ABD-AB'ye “muhtaç” durumda bıraktılar. Hazinesi boş olan Hamas hükümeti, Filistin yönetimince istihdam edilen çalışanlara maaş ödemekte zorluk çekmeye başladı.

Bu gelişmelerin ardından Hamas liderleri tarafından kimi basın organlarına verilen demeçlerde, dolaylı veya doğrudan emperyalist merkezlere mesajlar verildi. Ardından Hamas yöneticileri, bazı koşulların yerine getirilmesi karşılığında adım atmaya hazır olduklarını duyurdular. Örneğin İsrail'de yayımlanan Haaretz gazetesi, Hamas'ın İsrail'e “sessizliğe karşı sessizlik” önerdiğini duyurdu.

Haaretz'in İsrailli siyasetçi ve askeri yetkililere dayandırdığı haberinde, Hamas yönetiminin, ateşkes uyarınca İsrail'e yönelik herhangi bir şiddet eylemi düzenlememeyi ve diğer Filistinli örgütlerin saldırılar yapmasını önlemeyi taahhüt ettiğini yazdı. Ateşkesin koşulu olarak ise, İsrail ordusunun Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde militanlara yönelik saldırılarına son vermesinin istendiği belirtildi. Haaretz, önerinin, Mısırlı arabulucular ile sorunun diğer taraflarınca İsrail'e ulaştırıldığını kaydetti.

İngiliz The Times gazetesine demeç veren Filistin Dışişleri Bakanı Mahmud Zahar ise, İsrail'den ilk kez “devlet” olarak bahsetti. Gazete Zahar'ın, bir İsrail devleti ile bir Filistin devletinin birlikte varolma olasılığını ele almak amacıyla uluslararası toplumla müzakerelere başlamaya hazır olduklarını söylediğini, ancak İsrail ile uluslararası müzakerecilerin, Filistin'e önceden bir karşılık sunmalarının gerektiği uyarısında bulunduğunu belirtti.

Zahar'ın gazetenin bir sorusu üzerine şu yanıtı verdiği bildiriliyor: “İki devletin birlikte varolmasına ilişkin Dörtler'in (ABD, AB, BM, Rusya) konsepti nedir ve hangi temeldedir? Önce bu soruya bir yanıt almamız lazım, sonra hükümet içinde bunu tartışırız. Sonra belki de halka ne düşündüğünü sormamız gerekebilir.”

Associated Press haber ajansı da, bir Hamas yetkilisinin açıklamalarına dayandırarak verdiği haberde, örgütün iki devletli çözüme hazır olduğunu belirtti. Adını açıklamayan yetkili, Zahar'ın, iki devletli çözüme yönelik tasarıyı, kabinenin oturumunda gündeme getireceğini kaydetti. Hamas'ın attığı bir diğer önemli adım, kendisinin İsrail işgaline karşı başlatmış olduğu intihar saldırılarını yasaklamasıdır. Bu adımla, emperyalist/siyonist güçlerin Hamas'a karşı kullandıkları en etkili argüman ortadan kalkmış oldu.

Yeni kurulan Hamas hükümeti bu adımları atarken, hükümet kurma çalışmalarını sürdüren kasap Şaron'un selefi Ehud Olmert, 2010 yılında İsrail'in kalıcı sınırlarını belirleme vaadlerinde bulunuyor. Siyonist şefler, 600 kilometrelik ırkçı duvarla çizilecek İsrail sınırlarına, Doğu Kudüs'ü de içine alan Batı Şeria'nın önemli bir kısmının da dahil edileceğini, bilinen küstah üsluplarıyla açıkça ilan ediyorlar.

İsrail'in devlet terörüne ve Filistin topraklarını ilhak etme planlarına doğrudan (ABD) veya dolaylı (AB) destek veren, ya da sessiz kalarak (Rusya-BM) bu barbarlığa göz yuman “Ortadoğu Dörtlüsü”ne gelince, bu oluşum Filistin sorununun çözümüne değil, fakat sadece daha da derinleşmesine katkıda bulunuyor.

-------------------------------------------------------------------------------------

Avcılar'da Kurşun Kalem çalışmasından...

“Biz de oradayız, savaşın tam orta yerinde!”

Kurşun Kalem Kültür-Edebiyat Topluluğu olarak dönemin başından beri savaşa karşı bir taraf olarak sesimizi yükseltiyoruz. Alternatif kültür ve alternatif sanat iddiasıyla Avcılar Kampüsü'nde bir dönüşüm yaratma çabasındayız. Kampüs'teki asosyalliği, yabancılaşmayı ve yalnızlaşmayı kırmaya çalışıyoruz. Düzenin yoz kültürüne, işgallere, içi boşaltılmış sanat anlayışına karşı taraf oluyor, insanları taraflaşmaya çağırıyoruz.

Bu doğrultuda 22 Mart günü Menza önünde etkinlik düzenledik. Savaş gündemimiz üzerinden “Biz de oradayız, savaşın tam orta yerinde!” başlıklı etkinliğimizin kapsamında müzik dinletisi, şiir dinletisi ve söyleşi vardı. Etkinliğin en güçlü kısmı söyleşiydi. Ortadoğu başta olmak üzere dünya halklarını tehdit eden emperyalist işgali ve topluluğun bulunduğu alandaki görev ve sorumlulukları tartıştık. Eksikliklerimizi ortaya koyarak, bundan sonrası için daha planlı bir faaliyet yürütmek gerektiği sonucuna vardık.

Ortaya koyduğumuz eksiklikler üzerinden önümüzdeki süreci tartışmak için kitlelere açık toplantı çağrısı yapma kararı aldık. Avcılar Kampüsü Tiyatro Kulübü'nden (AKTK) arkadaşlar etkinliğimize katıldılar, bundan sonraki çalışmalara destek vereceklerini söylediler.

Savaş ve savaş karşıtı fotoğraflardan oluşan resim sergisi ve duvar yazılarından oluşan bir pano hazırladık. “Savaşa, işgale karşı senin KURŞUNKALEM'inden dökülenler” başlıklı duvar kağıdına insanlar düşüncelerini yazdılar. Ve savaş fotoğraflarından oluşan, “Biz de oradayız, savaşın tam orta yerinde!” yazılı el ilanlarımızı dağıttık.

28 Mart günü Menza önünde Kurşun Kalem'in açık kitle toplantısını yaptık. Toplantıda savaş gündemini nasıl ve hangi araçlarla işlemeye devam edeceğimizi tartıştık. Hazırladığımız duvar kağıdını, daha işlevli ve insanlarla tartışmaya daha uygun olacağından, aynı sorulu ankete çevirdik. Her hafta bir etkinlik düzenleyeceğiz ve Nisan'ın son haftası 4 günlük Kurşun Kalem Kültür-Sanat Günleri gerçekleştireceğiz.

Kurşun Kalem'in kendi imzasıyla alanlarda sözünü söyleme olgunluğuna ulaşmış olduğu düşüncesi üzerine önümüzdeki ilk eylemde (1 Mayıs'ta) alanda olmaya karar verdik. Kurşun Kalem'in mevcut içeriğinin yanısıra yerelde ve dünyada yaşanan güncel olaylara değinmesi gerektiği önerisi geldi. Her salı düzenli dışa açık toplantı yapma kararlaştırıldı.

4 Nisan günkü toplantıda, sanatla yaşam, yaşamla politikanın birbirinden kopuk olmadığı üzerinden tartışma yürüttük. Okuldaki kültür-sanat kulüplerinin işlevsizliği, yapılmak istenen şeylerin engellenmesi, okuldaki sosyal alanların sorunları üzerine tartıştık.

11 Nisan günü, fanzinin kültür-edebiyat formatının genişletilerek yerel yayın şeklinde çıkartılması kararı aldık. Kampanyamızın konusu olan savaşı, edebiyat yazılarını, Avcılar'da son dönem gündemde olan yemekhane, yetkin mühendislik sorununu, kampüsteki baskıcı uygulamaları ele alan, Kurşun Kalem'in kendini tekrar tanımladığı giriş yazısından oluşacak bir bülten çıkacak.

Önceki hafta planlanmış olan etkinlikler dizisinin bu hafta ilkini yapacağız. Anket çalışması ise devam ediyor.

Avcılar Kampüsü'nde içe dönük, toplumdan kopuk, kendi sorunlarına yabancı psikolojiyi ortadan kaldıracağız. Kurşun Kalem, yalnızlığın aşıldığı sosyal bir ortam, üreten bireyler ve paylaşımın yaşandığı bir kampüs yaratmak için yolu arşınlamaya başladı. Yol uzun görünebilir, ama biz kararlı ve ısrarlıyız.

Kurşun Kalem Kültür-Edebiyat Topluluğu üyesi/Avcılar