21 Mayıs 2005
Sayı: 2005/20 (20)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD ile bozulan kölelik ilişkilerine ordudan “balans ayarı”!
  AİHM’in Öcalan kararı ve “yargılayanları yargılamak”!
  Niyet mektubu açıklandı, yeni stand-by
anlaşması uygulamada!
  Özelleştirme gündeminden
  Kamu işçisi toplu iş sözleşmesine sahip
çıkmalıdır!
  KESK 2. Olağan Genel Kurulu; Ehlileştirme operasyonu devam ediyor
  KESK 2. Olağan Genel Kurulu üzerine
  İşkenceciler ve katiller ödüllendiriliyor, Uğur bize bakıyor
  Engelliler Haftası; Engelli olan düzenin kendisidir!
  İşçi Kültür Evleri'nin kampanyası; Yoksulluğa mahkum, yozlaşmaya teslim olmayacağız!
  Reklam süsü verilmiş intiharlar düzeni
  Soros kontr-gerillanın sivil ayağıdır!
  İzelman işçileri grev kararı aldı
  Güney Kürdistan sorunu üzerine
tamamlayıcı düşünceler
(Orta sayfa)
  AİHM kararı
  Devrimci 1 Mayıs Platformu’ndan
kamoyuna
  Özbekistan’da kitlesel katliam. Ayağa kalkan emekçiler devlet terörüyle karşılandı

  Afganistan’da emperyalist işgal karşıtı
gösteriler yayılıyor

  Irak; İşgal ve direniş gündeminden
  Almanya’da 12. Enternasyonal
Gençlik Festivali
  Nükleer santrallerle gerçekte amaçlanan ne?
  Temiz hava küresel ısınmaya neden
oluyormuş!!!.
  Bültenlerden
  Paris Komünü:
Toplumsal devrimin şafağı
  Trabzon’da faşist saldırılar karşısında
yılmadık, yılmayacağız!
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Başkaldırı zamanıdır!

İnsan olarak hepimiz yaşamak adına dünyaya gelmişiz. İnsan olduğumuz için doğal olarak insanca yaşamak herkesin hakkıdır.

Birimiz bir başkasının insanca yaşaması için insanlık dışı muamelelere tabi tutuluyorsak, birilerinin efendiliği uğruna kölece yaşıyorsak eğer bunun adı ezilmektir, sömürülmektir.

Bütün hayatımız boyunca bir kerecik olsun doymak adına bir ömür boyu ömrümüzden vazgeçecek kadar çaba gösteririz. Fakat bu çabayı zenginlerin daha zengin olması için mi gösteriyoruz, yoksa karnımızın doyması için mi?

O kadar çalışmamıza, çaba göstermemize rağmen neden karnımız bir türlü doymaz! Bizler çalışıyoruz, üretiyoruz ve ekmeğin tamamını hakediyoruz. Ama bir türlü tamamını yiyemiyoruz! Ekmeğin pişmemiş, bayat tarafından bir parça veriliyor bizlere. Verilen de öyle bir küçük parçadır ki mide kendini zahmete sokup sindirmiyor, daha doğrusu midenin o parçadan bile haberi olmuyor. Onun için hep aç kalıyoruz.

Peki birileri ekmeğimizi alıyor da görmüyor muyuz? Kimimiz görmüyoruz, açlıktan yarı baygın bir şekilde sürekli daha fazlasını haketmek adına daha fazla çalışıyoruz. Zaten o ekmeği haketmişsin. Başını kaldır da bak ekmeğini çalanın yüzüne bak!

Kimimiz de o midenin hissetmediği parçayı “bundan fazlası nasibim, kaderim” deyip kabullenmektedir. Kimisi de bünyesini o lokmaya endekslemiştir. O lokmadan da olmamak için ekmeğinin alındığını gördüğü halde ses çıkartmamaktadır.

Lafa geldi mi mangalda kül bırakmıyoruz. Ekmekten önce insanlık diyoruz, onur diyoruz. Dostlar başınızı bir kaldırın da halimize bakın. Başkalarını insanca yaşatmak için insanlığımızdan çıkmışız.

Hani nerede senin-benim meşhur insanlığımız! Nerede olacak, büyük patronların kapı eşiğinde. Sabah-akşam, öğlen-ikindi kısacası o patronlar olduğu, sömürü sistemi devam ettiği sürece bizlerin insanlığı da o kapının eşiğinde ayaklar altında çiğnenecektir.

Patronlar bizim üzerimize bastıkça patron olabilirler. Ama başımızın üstünde taşımamız gereken onurumuzdur, insanlığımızdır, patronlar değil. Başkaldırı zamanıdır. Başını kaldır ve üzerine bak! İndir omuzundaki ayakları! İndirelim omuzlarımızdaki ayakları!

Eğer senin, benim ayağım toprağa basıyorsa herkesin basması gerekir.

Başkaldır ekmeğini alan uzakta değil, başının üzerinde. Hep beraber alıp vuralım yerlere!

Başkalarının zenginlikleri için çalışmak, yaşamak zorunda kalmayalım. Yaşayan birer insan olduğumuzu hatırlayalım ve unutmayalım. Ve insanlığımızı, yaşamımızı, onurumuzu alalım. “Alacağız inşallah” yok! “Alırsınız inşallah” yok! Hepimiz hepimizin hakkını arayacağız ve alacağız.

Kardeşler, böyle giderse kaybetmeye korktuğumuz bir lokma ekmeğimiz bile kalmayacak. Onlar o bir lokma ekmeğimizi almadan bizler hakettiğimiz ekmeğin tümünü alalım.

Kaderimdir diyorsan eğer savaş ve kaderin olmadığını gör!

Savaş ki kölelik değil insanlık senin olsun!

Heval/İstanbul

-------------------------------------------------------------------------------------------

Öteki Kültür Sanat Evi'nde devrim şehitleri anması...

Mücadeleleri yolumuza ışık tutuyor!

18 Mayıs günü, Öteki Kültür Sanat Evi'nde, ortak bir çalışma sonucu İbrahim Kaypakkaya, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve tüm devrim şehitleri anması yapıldı. Anma devrim şehitleri adına yapılan saygı duruşuyla başladı. Açılış konuşmasının ardından şiir ve müzik dinletisiyle devam etti. Müzik dinletisinde hep bir ağızdan marşlar ve türküler söylendi. 40 kişinin katıldığı anmayı Ekim Gençliği, SDG, Gençlik Derneği Girişimi, DGH, SGD, ÖDP'li öğrenciler örgütledi.

Öteki Kültür Sanat Evi Çalışanları/Edirne

-------------------------------------------------------------------------------------------

Eğitim emekçileri ile tutsak yakınları eylemde buluştu

Konak'ta eski Sümerbank önünde Eğitim-Sen'in kapatılma davasını protesto eden eğitim emekçilerinin eylemi ile aynı saatte cezaevlerindeki tutsakların sağlık durumlarına dikkat çekmek, toplanan imzaları hükümet yetkililerine iletmek için biraraya gelen İzmir Cezaevi İnisiyatifi'nin eylemi çakıştı. İlk açıklamayı Eğitim-Sen yaptı ve ardından İzmir Cezaevi İnisiyatifi'nin eylemine destek verdi. Cezaevi İnisiyatifi adına yapılan açıklamadan sonra toplanan imzalar Konak Postanesi'nden meclise gönderildi. Eğitim-Sen'inin eylemine katılımın sembolik düzeyde olması dikkat çekti.

Kızıl Bayrak/İzmir

-------------------------------------------------------------------------------------------

Zonguldak'ta devrim şehitleri anmasına polis baskını

18 Mayıs günü Zonguldak SGD'de devrim şehitleri anması gerçekleştirildi. Anmayı Ekim Gençliği, SGD, YDG, DGH, SDG, EHP, Gençlik Derneği ve Emek Gençliği örgütledi. Anma devrim şehitleri adına durulan bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. Ardından İbrahim Kaypakkaya'ya zindanlarda yapılan işkencelerin sahnelendiği bir skeç ile hayatı anlatıldı. Anmada Deniz, Mahir ve Hasan Ocak'ta aynı şekilde anlatılacaktı. Ama Mahir Çayan'ın hayatının anlatılmaya başladığı sırada TMŞ ekipleri SGD'ye baskın gerçekleştirdiler. Partizan'ın bir afişinin toplatma kararı bahane edilerek savcılıktan alınan arama izni ile 1 saate yakın içerde kalarak etkinliğe katılan insanları tedirgin etmeye çalıştılar. Arama yapıldıktan sonra çıkan polis Zonguldak Gençlik Derneği'ni de aramaya gitti. Polislerin çıkmasıyla beraber anma etkinliğine hiçbir sekilde ara vermeden devam ettik. Deniz, Mahir, Hasan Ocak'ta aynı şekilde canlandırıldıktan sonra “Gülçiya” isimli bir şiir okundu. Ardından müzik dinletisi sunuldu ve anma bitirildi. Polis baskını göstermektedir ki Kaypakkaya katledilişinden yıllar sonra dahi sermaye devletine korku salmaya devam etmektedir.

Ekim Gençliği/Zonguldak