21 Mayıs 2005
Sayı: 2005/20 (20)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD ile bozulan kölelik ilişkilerine ordudan “balans ayarı”!
  AİHM’in Öcalan kararı ve “yargılayanları yargılamak”!
  Niyet mektubu açıklandı, yeni stand-by
anlaşması uygulamada!
  Özelleştirme gündeminden
  Kamu işçisi toplu iş sözleşmesine sahip
çıkmalıdır!
  KESK 2. Olağan Genel Kurulu; Ehlileştirme operasyonu devam ediyor
  KESK 2. Olağan Genel Kurulu üzerine
  İşkenceciler ve katiller ödüllendiriliyor, Uğur bize bakıyor
  Engelliler Haftası; Engelli olan düzenin kendisidir!
  İşçi Kültür Evleri'nin kampanyası; Yoksulluğa mahkum, yozlaşmaya teslim olmayacağız!
  Reklam süsü verilmiş intiharlar düzeni
  Soros kontr-gerillanın sivil ayağıdır!
  İzelman işçileri grev kararı aldı
  Güney Kürdistan sorunu üzerine
tamamlayıcı düşünceler
(Orta sayfa)
  AİHM kararı
  Devrimci 1 Mayıs Platformu’ndan
kamoyuna
  Özbekistan’da kitlesel katliam. Ayağa kalkan emekçiler devlet terörüyle karşılandı

  Afganistan’da emperyalist işgal karşıtı
gösteriler yayılıyor

  Irak; İşgal ve direniş gündeminden
  Almanya’da 12. Enternasyonal
Gençlik Festivali
  Nükleer santrallerle gerçekte amaçlanan ne?
  Temiz hava küresel ısınmaya neden
oluyormuş!!!.
  Bültenlerden
  Paris Komünü:
Toplumsal devrimin şafağı
  Trabzon’da faşist saldırılar karşısında
yılmadık, yılmayacağız!
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Almanya'da 12. Enternasyonal Gençlik Festivali

Almanya Marksist-Leninist Partisi'nin (MLPD) geleneksel olarak iki yılda bir düzenlediği Enternasyonal Gençlik Festivali'nin 12.'si Almanya'nın Gelsenkirchen kentinde, 14-15 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirildi.

Festival geleneksel olarak yapılan yürüyüşle başladı. Sabah saat 09.30'dan itibaren şehir merkezinde iki noktada toplanmaya başlayan göstericiler, yapılan kısa konuşmaların ardından, 10.30'da iki yoldan yürüyüşe geçtiler. Katılımcıların ezici çoğunluğunu MLPD kitlesi oluşturuyordu. Yürüyüşe, bizim dışımızda, Türkiyeli gruplardan AGIF ve Bolşevik Partizan katıldı. Almanya'dan ise sadece PDS (Almanya Demokratik Sosyalizm Partisi) destek verdi.

Komünistler olarak yürüyüşe, önde orak-çekiçli ve Almanca açılımlı TKİP pankartı ve sosyal saldırılara karşı mücadele çağrısı yapan Bir-Kar imzalı pankart ve dövizlerimizle katıldık.

Yürüyüşe yaklaşık 5 bin kişi katıldı. Toplamında oldukça canlı ve coşkulu olan yürüyüşün ana teması sosyal saldırılardı. Almanya'da son dönemlerde uygulamaya konulan ve saldırıların en acımasızı olan Hartz IV ve onun sonuçlarına karşı biriken öfke çeşitli pankart, döviz ve sloganlarla dile getirildi. Sosyal saldırıların yanısıra, temel hak ve özgürlükler alanındaki kısıtlamalar ve gittikçe somut bir tehdit haline gelen faşizm tehlikesine işaret edildi.

Yürüyüş kolları uzun bir güzergahtan geçerek şehir merkezindeki başka bir alanda birleşti. Burada gerçekleşen mitingte ağırlıklı olarak sosyal saldırılar eksenli konuşmalar yapıldı. Miting, müzik gruplarının dinletisiyle son buldu.

Mitingin ardından festivalin yapıldığı alana dönüldü. Festival alanı, yüzlerce çadır, stand ve iki sahneden oluşuyordu. Festivalde, Almanya'dan ve dışından, çeşitli ulus veya ülkeleri temsilen onlarca devrimci parti ve örgüt, inisiyatif ve insan hakları örgütleri vb. açtıkları bilgilendirme ve yemek çadırları ile temsil edildiler. Türkiyeli gruplardan ise, MLKP, Anadolu Federasyonu ve TAYAD, ADHK (D. Demokrasi) stand açtılar.

Biz de festivale kitap ve yayın standı ile katıldık. Grup Su'nun müzik dinletisi standımıza ilgiyi arttırdı.

Politik düzeyi düşük bir etkinlik

Politik, kültürel ve sportif faaliyetlerden oluşan festival programı oldukça yüklü idi. Biz programa tiyatro ve müzik grupları ile katkıda bulunduk. Tiyatro grubumuz (Salkım Söğüt), savaş temalı oyununu ana sahnede sergiledi ve oldukça beğenildi. Müzik grubumuz (Grup Su) ise küçük sahnede programını gerçekleştirdi. Enternasyonal parçalardan oluşan müzik programı bir süre sonra kalabalık bir kitlenin ilgi odağı oldu. Yoldaşlarımız altı dilde söyledikleri devrimci türkü ve marşlarla izleyenlere coşkulu anlar yaşattılar. Programın sonunda kitlenin hep bir ağızdan “Yaşasın enternasyonal dayanışma!” sloganını atması görülmeye değerdi.

20 bin insanın katıldığı/ziyaret ettiği Uluslararası Gençlik Festivali ciddi ve başarılı bir organizasyondur. Fakat politik atmosferinde geçen yıllara nazaran bir gerileme yaşandığı gözlendi. Önceleri birçok ülkeden devrimci parti veya örgütlerin katıldığı ortak ideolojik-politik tartışmalar yapılırdı. Bu kez ortak bir tek etkinlik dahi yapılmadı. Öyle ki festival programının neredeyse tek ciddi politik etkinliği (tek tek çadırlarda yapılan bazı etkinlikler dışta tutulursa), MLPD Genel Sekreteri'nin verdiği “Gerçek sosyalizmin ABC'si” konulu konferans oldu. Kısacası kamp programının ağırlığını müzik grupları, sportif faaliyetler ile çeşitli oyunlar oluşturdu.

Yurtdışındaki Genç Komünistler olarak, bu yılki festivale daha iyi bir ön hazırlıkla ve daha organize katıldık. Festivale dönük çalışmalara en başından ilgi gösterdik, katkı sunmaya çalıştık. Yerellerde de organizasyona yönelik toplantılara katılarak bağlarımızı güçlendirdik. Festival alanında diğer uluslardan parti ve örgütlerle diyaloga geçerek, bilgi alışverişinde bulunduk, parti programımızı verdik. Fakat henüz gidermemiz gereken epeyce eksikliğimiz var. Festivalin genel programına insanlarımız daha kolay katılsınlar kaygısı ile önden kendi iç programımızı yapmamamız bunun en hissedileni idi. Bundan dolayı zaman zaman boşluklar oluştu.

Partimiz'i enternasyonal alanda tanıtmada oldukça önemli sorumluluklarımız var. Ne var ki bu konuda henüz geri bir konumdayız. Oysa bulunduğumuz noktada dahi önemli ilişki ve imkanlara sahibiz. Daha bilinçli ve hedefli bir çaba içine girdiğimizde bunu başarabileceğiz.

Genç Komünistler/Almanya

----------------------------------------------------------------------------------------

Aschaffenburg Halkevi'nde ‘71 devrimcilerini andık...

Bu topraklarda yalnızca devrimci düşünce, eylem ve örgütün yaşama şansı ve geleceği vardır!

Bu yıl dikkate değer bir biçimde ‘71 devrimci hareketinin önderlerinin Türkiye'de ve yurtdışında yaygın anılmalarına tanık oluyoruz. Aschaffenburg Halkevi olarak biz de, Türkiye devrim tarihinde her biri bir kilometre taşı olan Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya ve Mahir Çayan'ı anmayı, bu amaçla 14 Mayıs 2005 tarihinde dernek lokalimizde bir etkinlik (konferans) düzenlemeyi kararlaştırdık.

İlk elden bir çağrı metni hazırladık ve başta bulunduğumuz kentte olmak üzere, yakın yerlerdeki çeşitli kurumlara ulaştırdık. Birçok kişi ile birbir görüşmeler yaptık. Ayrıca çeşitli parti ve örgüt temsilcileriyle konuşup, konferansa katılmalarını istedik.

Halkevi olarak çağrımız büyük ölçüde karşılık buldu. Etkinliğimize yaklaşık 60 işçi, emekçi ve genç katıldı. Dikkate değer olan, çağrılı tüm parti ve örgütlerin taraftarlarının (DHKP-C, EMEP, KONRA-GEL) etkinliğe katılımıydı.

Etkinliğimiz yaşlı kuşaktan emektar bir işçi ve sendikacı arkadaşın kısa sunumu ve devrim ve sosyalizm davası uğruna ölümsüzleşen devrimciler için yapılan bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. Ardından sözü konferansçı arkadaşa bıraktı.

Konferansçı arkadaş, bu yiğit devrimcileri anmanın anlamına değinerek, geçmiş devrimci hareketin bugüne bıraktığı olumlu geleneklere ve bu geleneğin temsilcileri olan Deniz, İbrahim ve Mahirler'e sahip çıkmanın kimsenin tekelinde olmadığının, bu nedenle bunun dar grup zemini üzerinden yapılmaması, dolayısıyla grup çıkarlarına alet edilmemesi gerektiğinin altını çizerek sözlerine başladı. Ardından ‘60'lı ve ‘70'li yıllara damgasını vuran ve adına ‘71 devrimci hareketi denen geleneksel devrimci hareketimizi ve ona önderlik eden Deniz, İbrahim ve Mahirler'i ortaya çıkaran tarihsel, toplumsal ve siyasal koşullara değindi. Gelinen yerde programları ve pratikleriyle aşılsalar bile, onları bugün de bizim için değerli ve kalıcı kılan politik ve moral mirasın altını çizdi.

Katılımcılar anlatılanları büyük bir ilgi, dikkat ve heyecanla dinlediler. Deniz, İbrahim ve Mahir'in kendine özgü özelliklerinin de anlatıldığı konferans zaman zaman coşkulu bir atmosferin oluşmasına yol açtı. Etkinliğe 15 dakikalık ara verildi. Etkinliğin ikinci bölümü tartışma biçiminde düşünülmüştü. Fakat dinleyicilerden bir-iki soru dışında soru gelmedi. Katılımcıların anlatımdan tatmin olduğu gözlendi. Etkinlik, Deniz, İbrahim ve Mahir'in mücadelesinden kesitlerin anlatıldığı 35 dakikalık bir sinevizyon gösterimi ile sona erdi.

Gerçek devrimcilerin, devrim ve sosyalizm davası uğruna kendilerini tereddütsüzce feda edenlerin unutulmaması, bu mirasa çoktandır sırtını dönenlerin dahi bugün bu seçkin devrimcilerin posterleriyle yürümeleri, bir kez daha devrimcilerin gücünü göstermektedir. Bu tür etkinliklerin gelinen yerde Kürdistan'da da yaygınca yapılıyor olması ise ayrıca anlamlıdır. Bu da, Türkiye işçi sınıfı hareketiyle Kürt halk hareketi arasında yeniden içten içe mayalanan birlik eğiliminin, birleşik devrim ihtiyacının çarpıcı ve somut bir anlatımıdır.

Türkiye bir devrim toprağıdır ve bu topraklarda yalnızca devrimci düşünce, devrimci eylem ve devrimci örgütün yaşama şansı ve geleceği vardır. Bu konferans da bir kez daha bu gerçeğin kanıtı olmuştur.

Aschaffenburg'dan bir Kızıl Bayrak okuru