21 Mayıs 2005
Sayı: 2005/20 (20)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD ile bozulan kölelik ilişkilerine ordudan “balans ayarı”!
  AİHM’in Öcalan kararı ve “yargılayanları yargılamak”!
  Niyet mektubu açıklandı, yeni stand-by
anlaşması uygulamada!
  Özelleştirme gündeminden
  Kamu işçisi toplu iş sözleşmesine sahip
çıkmalıdır!
  KESK 2. Olağan Genel Kurulu; Ehlileştirme operasyonu devam ediyor
  KESK 2. Olağan Genel Kurulu üzerine
  İşkenceciler ve katiller ödüllendiriliyor, Uğur bize bakıyor
  Engelliler Haftası; Engelli olan düzenin kendisidir!
  İşçi Kültür Evleri'nin kampanyası; Yoksulluğa mahkum, yozlaşmaya teslim olmayacağız!
  Reklam süsü verilmiş intiharlar düzeni
  Soros kontr-gerillanın sivil ayağıdır!
  İzelman işçileri grev kararı aldı
  Güney Kürdistan sorunu üzerine
tamamlayıcı düşünceler
(Orta sayfa)
  AİHM kararı
  Devrimci 1 Mayıs Platformu’ndan
kamoyuna
  Özbekistan’da kitlesel katliam. Ayağa kalkan emekçiler devlet terörüyle karşılandı

  Afganistan’da emperyalist işgal karşıtı
gösteriler yayılıyor

  Irak; İşgal ve direniş gündeminden
  Almanya’da 12. Enternasyonal
Gençlik Festivali
  Nükleer santrallerle gerçekte amaçlanan ne?
  Temiz hava küresel ısınmaya neden
oluyormuş!!!.
  Bültenlerden
  Paris Komünü:
Toplumsal devrimin şafağı
  Trabzon’da faşist saldırılar karşısında
yılmadık, yılmayacağız!
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Özelleştirme gündeminden...

Ziraat Bankası da yağma sofrasında!

Özelleştirme planları içinde kamu bankaları da önemli bir yer tutuyor. Üç büyük kamu bankası (Ziraat, Halk ve Vakıfbank) yıllardan beri özelleştirme planları içinde. Sermaye iktidarı, şimdiye kadar özelleştirilmeleri bir türlü gerçekleştirilemeyen bu kamu bankalarının elden çıkartılması için çabalarını yoğunlaştırmaya başladı.

İMF'ye verilen son niyet mektubunda banka özelleştirmeleri konusuna ayrıntılı olarak yer verildi. Bankaların şimdiye kadar neden özelleştirilemediği sayılıp döküldü. Ve nihayet bu bankaları yağmaya açmak için önümüzdeki dönemde yapılacaklar sıralandı. Bunlara bağlı olarak da her bir kamu bankası için ayrı ayrı özelleştirme stratejileri hazırlandığı, bu hazırlıkların hızla tamamlanacağı, Haziran sonundan evvel de hem banka yönetimleri hem de hükümet tarafından bu özelleştirme planlarının kabul edilip kesinleştirileceği ifade edildi.

İşte niyet mektubunda verilen bu sözlerin hayata geçirilmesine Ziraat Bankası'ndan başlandı. Ziraat Bankası'nda uygulanacak özelleştirme yöntemini belirleyecek ve bankanın yurtdışında tanıtımını yapacak uluslararası yatırım bankasının seçimi için çalışmalara başlandığı geçtiğimiz günlerde açıklandı.

Benzer çalışmalar daha önce de yapılmış, uluslararası bir danışmanlık şirketi olan McKisney geçtiğimiz yıl Temmuz ayında, Ziraat Bankası'nın “halka arz” yoluyla yağmalanmasının sermaye için en uygun tercih olacağını açıklamıştı.

Fakat geçtiğimiz yıldan bu yana bankacılık sektörünü emperyalist finans kurumlarının yağmasına elverişli hale getiren bir dizi yasal düzenleme yapıldı. En önemlisi de adına “Bankacılık Reformu” denilen düzenlemeler gerçekleştirildi. Bu sayede uluslararası finans tekellerinin Türkiye'deki bankacılık sektörüne daha fazla ilgi duyması sağlanmış oldu. Geçtiğimiz aylarda Dışbank Avrupa sermayeli bir finans kuruluşu tarafından blok olarak satın alındı.

Uluslararası sermayenin artan ilgisi kamu bankalarının satışı konusundaki planları da etkiledi. Kamu bankalarının da yabancı sermayeye blok olarak satılabileceği dile getirilir oldu. Ziraat Bankası ve Halk Bankası çok büyük bir ihtimalle blok olarak satılacaklar.

İşin doğrusu uluslararası finans kuruluşlarının ve büyük bankaların gözü de Ziraat Bankası'nın satışına çevrilmiş durumda. Nasıl çevrilmesin ki? Özelleştirilmek istenen Ziraat Bankası'nın 2005 yılının ilk üç ayındaki net dönem kârı 416 trilyon lira. Yani 416 milyon YTL. Bankanın kârlılığı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 233 oranında artmış.

Kısaca özetleyecek olursak tıpkı sanayi kuruluşları gibi kamunun elindeki bankalar da uluslararası tekellerin ve finans kurumlarının yağmasına açılmak isteniyor. Atılan adımlar bu yönde.

Tekellerin yağmasına sunulan Ziraat Bankası, Türkiye'deki tarım sektörü açısından çok önemli. Tarımsal alandaki kredilerin büyük bölümünü, ülkenin her yanına dağılmış 1146 şubesi ve 21 binden fazla çalışanıyla hizmet veren Ziraat Bankası sağlıyor. Yani Ziraat Bankası'nın özelleştirilmesiyle tarım ve tarıma dayalı sanayi üretimi büyük bir darbe daha yiyecek, bu alanlardaki yıkım daha da derinleşmiş olacak.

------------------------------------------------------------------------------------------

Erdemir'in satışı için iptal davası açıldı

Sermaye Erdemir'i de özelleştirmeye hazırlanıyor. İhale ilanının bu ay içerisinde açıklanacağı bildirilen Erdemir'de, kamunun elinde kalması planlanan yüzde 1'lik “altın hisse” için hükümetin onayı bekleniyor. Bu arada ihale şartnamesine satışa tepkileri göğüslemek için istihdam garantisi konulmasının planlandığı, bu garantinin iki yıllık olacağı ve çalışanların yüzde 95'ini kapsayacağı ifade ediliyor.

Bu arada Erdemir özelleştirmesiyle ilgili bir adım da işletmede örgütlü faşist Türk Metal Sendikası tarafından atıldı. Bugüne kadar özelleştirmeye karşı dişe dokunur bir şey yapmayan, ağzından “satılacaksa yerli sermayeye satılsın” lafından başka bir şey çıkmayan Türk Metal Sendikası, konu kamuoyu gündeminde tartışılır hale geldikten sonra harekete geçti. İdare Mahkemesi'ne başvuran Türk Metal, özelleştirme kararının iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle dava açtı.

Türk Metal'in başvurusunda, tahmin edilebileceği gibi, özelleştirme politikalarının özüne ilişkin bir itiraz dile getirilmiyor. Sadece Erdemir özelleştirmesinin 18 yıl önce alınan bir karara dayandırılması eleştiriliyor. Başvuruda, Erdemir'in özelleştirmesinin 18 yıl önce aldığı bir karara dayandırılmasının hukuka aykırı olduğu, çünkü bu 18 yılda Erdemir'in şaha kalktığı, bünyesinde toplam 8 yeni şirket oluşturduğu, milyarlarca dolarlık yatırım yaptığı, kapasitesini ve verimliliğini arttırdığı belirtiliyor ve “Bu 18 yılda, dünya değişmiştir, Türkiye değişmiştir. Değişmeyen tek şey, Erdemir'in özelleştirilmesi kararı olmuştur” deniliyor.

Bu arada Türk Metal'in dava dilekçesinde kârlı ve verimli olmayan kamu kuruluşlarının özelleştirilmesine onay verildiği de görülüyor. Dava dilekçesinde özelleştirme uygulamalarının yasada “kamu giderini azaltmak, ekonomide verimlilik artışı sağlamak” şeklinde gerekçelendirildiğini, oysa Erdemir'in satışının, kamu giderini azaltma ve ekonomide verimlilik artışı sağlama koşullarını sağlamadığını, özel şirket statüsünde olduğunu ve kamu giderine yol açma gibi bir durumu bulunmadığını belirten Türk Metal, bununla SEKA gibi kasten zarar ettirilen KİT'lerin özelleştirilmesinde bir mahzur görmediğini de ortaya koymuş oluyor.

-----------------------------------------------------------------------------------------

Genel Maden-İş:

Özelleştirmecileri ne pahasına olursa olsun ocağa sokmayacağız!

Özelleştirme saldırısı maden işletmelerini de kemiriyor. Dahası madenlerde hızla yaygınlaşıyor. Türkiye Taşkömürü Kurumu, bundan bir süre önce 4 büyük ve 22 küçük maden sahasının değişik şekillerde özelleştirilmesi için harekete geçti.

Özelleştirme uygulamaları maden işçileri arasında giderek daha büyük bir tedirginlik yaratıyor. Son olarak TTK Karadon Müessese Müdürlüğü maden ocağında bin 400 günde 8 bin 75 metre uzunluğunda galeri açma işi ihalesi, 14 milyon 987 bin 206 dolar karşılığında Yapı-Tek İnşaat firmasına verildi. Meselenin ciddileşmesi üzerine Genel Maden-İş Sendikası (GMİS) Genel Eğitim Sekreteri Ramazan Denizer konuyla ilgili bir açıklama yaptı ve durum hakkında bilgi verdi.

Özelleştirme uygulamalarını sendika olarak onaylamadıklarını belirten Ramazan Denizer, tüm itirazlarına rağmen TTK'nın 4 büyük ve 22 küçük sahanın özelleştirilmesi için çalışmalarını sürdürdüğünü, kendilerinin buna karşı yasal yollardan tepkilerini ortaya koymaya devam edeceklerini bildirdi. TTK'nın Karadon, Amasra, Armutçuk, Kozlu ve Üzülmez müessese müdürlükleri maden ocaklarında yaklaşık 8 bin 400 işçinin çalıştığını belirten Denizer, şöyle konuştu:

“Mevcut işçilerle 1 milyon 800 bin ton/yıl yerine 2 milyon 500 bin ton/yıl kömür üretebiliriz. Ancak işveren kanadı TTK'yı özel sektörün işletmesine açmak için üretimde düşüş olmasını sağlıyor. TTK'nın ocaklarını işletmeye talip firmaların asıl amacı, devlet kredilerinden faydalanmaktır. Söz konusu şirketlerin üretime katkı amaçlı ihaleye katıldıklarına inanmıyoruz. Bunu da yakın zamanda herkes görecek. Karadon'daki 8 bin 75 metre uzunluğundaki galeri açma işi ihalesini kazanan firmayı ne pahasına olursa olsun ocağa sokmayacağız. Bizim işimiz kömür üretmek, üretmeye de devam edeceğiz.”

------------------------------------------------------------------------------------------

Kozlu'da 3 maden işçisi öldü!

Kütahya'da yaşanan grizu patlamasında ölen 18 maden işçisinin ardından 18 Mayıs günü Zonguldak Türkiye Taşkömürü Kurumu Kozlu Müessesesi'nde meydana gelen göçükte 3 maden işçisi hayatını kaybetti. Kurtarma çalışmalarına katılan 4 maden işçisi de metan gazından etkilenerek tedavi altına alındı. Ölen maden işçileri için Kozlu Müessesesi önünde tören düzenlendi. Törende konuşan TTK Genel Müdürü Rıfat Dağdelen “maalesef Zonguldak'ın kaderi bu, alınan önlemlere rağmen, bu tür kazaları yaşamaktayız” diyerek işçilerin ölümlerini bir kader gibi gösterdi.

Kızıl Bayrak/Zonguldak