12 Şubat 2005
Sayı: 2005/06 (06)


  Kızıl Bayrak'tan
  Rice’in ziyaretiyle netleşen uşaklık tablosu
  Rice suç ortaklığının çerçevesini çizdi
  Emek Platformu mücadele kaçkınlığı
yapıyor
  Emek Platformu’nun İstanbul toplantıları
  Yüzünüzü tepedekilere değil tabandakilere çevirin!
  Emek Platformu İzmir toplantısı.
  CHP’nin imaj yenileme manevraları
  Hakkari'ye gaz bombası Asya’ya “yardım”
  Devrimci bir 8 Mart için
  Ankara’da KESK şube genel kurulları
  Ravelli'de saldırılar ve mücadele
  Gençlik hareketi engellerini aşarak
yoluna devam edecektir!
   Ulusal sorun ve Kürt hareketi/2 (Orta sayfa)
  “Jingo Kürtler”in gözüyle ABD, İsrail ve Kürtler...
  OSB-İMES İşçileri Derneği Başkanı ile
röportaj
  GOP BDSP kampanya faaliyetinden
  Tuzla’da sempozyuma hazırlık çalışmaları
  ABD-İngiliz emperyalist ittifakında çatırdama belirtileri
  Emp. barbarlığın
“demokratikleştirme misyonu”
  CİA: İşkenceci yetiştirme merkezi!
  Davos’un gündemi
 Fransa’da eylem dalgası
 Kapitalizmde usta–çırak ilişkisi
 “Hakkımı istiyorum!
O zaman suçluyum!”
  ZKÜ Rektörlüğü “tatil” yapmıyor!
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 

Birleşik bir gençlik hareketinin önündeki en büyük engelin iddiasızlık ve apolitizm olduğu kurultay tartışmaları ile bir kez daha ortaya çıktı!

Gençlik hareketi engellerini aşarak yoluna devam edecektir!

Geçtiğimiz ay yayınımızda ayrıntılı bir biçimde ele aldığımız ve değerlendirmelere konu ettiğimiz kurultay tartışmaları sona erdi. Bu yıl için istenilen sonuçları sağlama şansını yitirmiş olan birleşik kurultay fikri ise, bir dizi siyaset açısından halen tartışılan ve örgütlenmesi hedeflenen bir politika olarak önemini korumaktadır. Önemli ölçüde politikasızlığın, kendiliğindenciliğin ve kendine güvensizliğin sonucu olarak ertelenmiş olan kurultay tartışmalarını değerlendirmek ve geçen sayıda ortaya koyduğumuz değerlendirmelerin süreç içerisinde neleri ortaya çıkardığını tartışmak gelinen yerde önemli bir ihtiyaçtır.
Kurultay gençlik hareketinin sorunlarına yaklaşımda bir turnusol işlevi görecek demiştik. Yaklaşık iki aylık tartışmalar bu gerçeği tüm açıklığı ile gözler önüne sermiş bulunuyor. Hareket içerisinde yeralan her renkten siyasal akımın dergi sayfalarından ifade ettiği ‘birleşiklik' söyleminin en azından bir dizi hareket açısından nasıl içi boş bir söz kalıbı ve demagoji olduğu kurultay tartışmaları içerisinde ortaya çıkmıştır. Gençlik hareketinin politik ve örgütsel sorunlarını tartışacak, birleşik çözümler oluşturulabilecek, ideolojik planda ise etkili bir mücadele zemini olabilecek kurultayı; henüz tartışmaların başında elinin tersi ile geri çeviren veya tartışmaların yarattığı basınçla toplantılara katılıp ötesinde tek adım atmayan siyasetlerin gençlik hareketine dönük iddiaları ve politikasızlıkları bir kez ortaya çıkmıştır.
Öte yandan bu tartışmalar, komünistler tarafından dönemin başından bu yana ortaya konulan olgusal gerçeklerin kurultay tartışmaları vesilesiyle doğrulanmış olmasından çok daha önemli sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Bu sonuçlardan en önemlisi, gençlik hareketinin sorunlarına yaklaşımda paralel çıkarsamaları olan güçlerin bu tartışmalar vesilesiyle birleşik bir mücadele zeminini yaratmak için ciddi bir çaba harcama iradesini ortaya koymuş olmalarıdır. Bu, birleşik bir gençlik hareketi yaratmak açısından başlı başına önemli bir adımdır ve önümüzdeki süreç içerisinde kendi sonuçlarını ortaya çıkaracaktır.
Kurultay tartışmaları gençlik hareketi içerisindeki öznelerde bir saflaşma yaratırken, bir kısım siyaset açısından politikasızlığın ve güvensizliğin bir göstergesi olmuştur. Tartışmaların bu yıl için kapanmış olmasıyla rahatlayan ve bir süre daha gerçek konum ve kimliklerinin ortaya çıkmasını engellemiş bulunan anlayışlar boşuna sevinmemelidir. Bu tartışmalar apolitizmle, kendiliğindencilikle hesaplaşmamız için önemli imkanlar yaratmıştır. Bu hesaplaşma er ya da geç olacaktır.

Kurultay tartışmalarının seyri üzerine

Kurultay tartışmaları geçtiğimiz dönem 6 Kasım tartışmaları sürecinde siyasal gençlik gruplarının gündemine taşınmaya çalışılmıştı. Bu süreçte yaşanan ayrışmalar birleşik bir gençlik kurultayı tartışmalarının anlamlı bir biçimde devam etmesini engelleyeceği için, tartışma bir süreliğine ertelenmişti. Yaklaşık iki ay önce yeniden başlatılan tartışmalar yoğun bir çaba sonucu bir dizi siyasetin gündemine sokulmuş oldu. Sonrasında yapılan toplantılar sırasında hemen tüm siyasal gruplar tartışmaların tarafı oldu.
İlk toplantıdan bu yana genç komünistler olarak, bu kurultayın birleşik bir tartışma platformu olduğunu ve bu fikre olumlu bakan tüm siyasetlerin toplantıların örgütleyici bir bileşeni olması gerektiğini ifade ettik. Zira birleşik bir gençlik kurultayı hedefini ancak böyle gerçekleştirebilirdi. Bu tartışma sonucunda ‘gençlik hareketinin politik ve örgütsel sorunlarını tartışmak ve ortak çözümlere ulaşmak hedefiyle Türkiye merkezli birleşik gençlik kurultayı tartışma toplantılarına' (toplantılara katılmayan siyasetlere ulaştırılan ve altında toplantıları örgütleyen siyasetlerin imzası olan çağrı metnidir), geçtiğimiz sayı çıktığında, bizim dışımızda BAGEH, DGH, DGD, EHP, Devrimci Hareket, sonrasındaki haftalarda ise YDG, DMG, DPG ve Kaldıraç çağrıcı olarak katılmaktaydı. SGD ve SDP Gençliği ise izlemek amacıyla toplantılara katıldılar. Bu tablodan bakıldığında, başlatılan tartışmaların gençlik içerisinde nasıl bir yankı uyandırdığını anlamak zor olmayacaktır. Bu açıdan kurultay tartışmaları, herhangi bir siyasetin politikası veya hedefi olmanın çok ötesinde, gençlik hareketi içerisinde bir saflaşmanın ve politik bir tartışmanın zeminini oluşturmuştur.
Tartışmalara Koordinasyon ve İstanbul Gençlik Derneği dışında başlangıçta olumsuz yanıt veren bir siyaset bulunmamaktaydı. Sonrasında ise SGD kurultay fikrini doğru bulmadığını ifade ederek toplantılara gözlemci olarak katıldı. Koordinasyon ve SGD, eleştireceğimiz eğilimin temsilcilerinden olmaları nedeniyle, burada bu anlayışın gerekçelerini ifade etmek gerekmiyor. Ancak İGD'nin gerekçesi gerçekten özgündü ve böylesine önemli bir tartışma platformunu ve birlikte hareket etme zeminini, merkezi birlik tartışmalarının olumsuz sonuçlanması ile gerekçelendirilmesinin bizim açımızdan anlaşılması mümkün değildi.
Kurultay tartışmaları, katılımcısı ve örgütleyicisi olan siyasetlerin hemen bütünü açısından, gençlik hareketinin sorunlarına ve ihtiyaçlarına yaklaşımda, gençlik örgütlenmesi sorununa bakışta önemli ölçüde ortak bir zemini ifade etmekteydi. Bu açıdan bizim beklentilerimizin çok ötesinde bir ortak zeminin potansiyel olarak varolduğunu göstermiş oldu. Kurultayın nasıl örgütlenmesi gerektiğine dair yapılan tartışmalarda tüm siyasal çevreler yerel çalışmalara ve örgütlülüklere vurgu yapmaktaydılar. Kurultayın hareketin yaşadığı darlığı, parçalılığı ve örgütsüzlüğü aşacak bir araç olarak tanımlanması açısından ise neredeyse ortak bir eğilim sözkonusuydu.
Bunca ortak eğilimin oluşmuş olmasına rağmen, bu yıl için kurultay hedefinin terkedilmesinin nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz: Tartışmaların 6 Kasım'daki bölünmeler nedeniyle geç başlamış olması, bir kısım siyasal gençlik grubunun tartışmaların karşısında yeralması ve 10 siyasetin kurultay çalışmalarını başlatacak bir siyasal irade ortaya koymakta atıl kalmış olmalarıdır. Burada özellikle tartışılması gereken, tartışmaların geç başlamış olmasının dışındaki nedenlerdir. Kısaca ifade etmek gerekirse, gençlik hareketi içerisinde politika yapan tüm siyasal çevreleri kesen bir tartışma platformu oluşturmak hedefinin karşısında yeralan siyasetler bu olumsuz sonucun temel nedeni konumundadırlar. Zira politikalarını ifade etmekten çekinen grupların varlığı kurultayın geniş bir tartışma platformu olmasına daha baştan izin vermemektedir. Bu siyasal çevreleri politik planda baskı altına alabilecek ve onların birleşiklik vurgularını tartışmaya açacak bir siyasal iradenin ortaya konulamamış olması ise, toplantı bileşenleri adına öngörüsüzlüğün ve olumlanan kurultay politikasına güvensizliğin bir ürünüdür. Genç komünistler adına ise sorun, ortak eğilim içerisinde olduğumuz siyasetlerle beraber ortaya koyduğumuz çabanın istenilen sonucu üretmekte yetersiz kalmış olmasıdır. Sözünü ettiğimiz öngörüsüzlük ve güvensizlik, ortaya konulan yoğun çabalara rağmen kırılamamıştır.
Ancak, kurultay pratik sonucunu üretmekte yaşanılan zaaflara karşılık, kurultay tartışmaları gençlik hareketi içersindeki siyasal eğilimlerin bir kez daha, ancak daha net bir biçimde ortaya çıkmasını sağlamıştır. Şimdi bu eğilimlere kısaca değinelim.

Gençlik hareketi içerisindeki bir eğilim olarak: Apolitizm, kendiliğindencilik ve dar grupçuluk

Apolitizm, kendiliğindencilik ve dar grupçuluk siyasal planda birbirini besleyen bütünsel bir eğilimin ifadeleridir. Bugüne kadar yaşanan kısır döngünün nedenlerinden biri, aynı zamanda da sonucu olarak ortaya çıkan bu eğilim, sorunların aşılmasının önündeki en büyük engellerden biri durumundadır. Komünistler gençlik hareketinin güncel tablosunu değerlendirirken, sol çevreleri önemli ölçüde kesen bu sorunu açık ve net bir biçimde ortaya koymuşlardır: ‘Politikasızlık, gençlik hareketine ilişkin açık, tutarlı ve istikrarlı bir politik yön ve yönelimden yoksunluk, halihazırda reformist ve devrimci kanatlarıyla sol çizgideki gençlik gruplarının en temel zaafı durumundadır. Ne gençlikten çok şey bekleyen sol siyasal akımlar tarafından gençlik hareketinin sorunları üzerine ortaya dişe dokunur bir değerlendirme ve politika konulabilmekte, ve ne de gençlik hareketinin taşıyıcısı ve yolgöstericisi olmak iddiasındaki gençlik yayın organlarında gençlik hareketinin sorunlarına ilişkin ciddi ve işlevsel bir tartışma yürütülmektedir.'
‘Gençlik yayınlarının gençlik hareketinin sorunlarına yabancılaşması, gerçekte gençlik gruplarının harekete yabancılaşmasının bir yanısımasından başka bir şey değildir. Haliyle bunun kendisi de ortadaki sorunların önemli bir başka boyutu durumundadır. Bunu gençlik hareketindeki kısır döngünün nedenlerinden biri olduğu kadar sonuçlarından biri olarak da görmek gerekir. Dönemsel olarak kendini gösteren hareketlenmelere zamanında, yerinde ve amaca uygun düşen devrimci müdahalelerde bulunma başarısı gösteremeyenler, çok geçmeden durulan ve daralan hareket gerçeği karşısında çaresizliğe ve giderek umutsuzluğa düşmekte, bunun etkisiyle içe kapanmakta, gençlik hareketinin sorunlarından olduğu kadar gençlik kitlelerinin kendisinden de kopmakta, terimin bu anlamında adeta gettolaşmaktadırlar. Ta ki bu durumda değişikliğe yolaçacak yeni bir hareketlenme şu veya bu gelişmeye bağlı olarak bir kez daha kendiliğinden başgösterene kadar.'
‘Bu tipik bir apolitikleşmedir, kelimenin en tam anlamında bir kendiliğindenciliktir ve kuşkusuz herşeyden önce politikasızlığın, gençlik hareketinin durumuna, sorunlarına ve ihtiyaçlarına ilişkin sağlam ve dinamik bir bakıştan ve perspektiften yoksun olmanın bir ürünüdür.
‘Elbetteki bu sonuç gençlik gruplarını/yayınlarını aşmakta, onların mensup oldukları siyasal grupların gençlik hareketinin sorunları karşısındaki ilgisizliklerini ya da çözümsüzlüklerini ortaya koymaktadır. Sorunun en dikkate değer yönlerinden biri de budur zaten. Gençlikten, gençlik hareketinden çok şey bekleyen, bunun için çeşitli adlar altında gençlik grupları ya da örgütleri kuran ve özel gençlik yayınları çıkaran sol parti ve gruplar, gençlik hareketinin sorunlarına ilişkin yolgösterici çabalara gelince, en yumuşak ifadeyle, bu temel önemde önderlik sorumluluklarına ilgisiz kalmaktadırlar. Bir ilgi gösteriyorlarsa bile bu gençlik hareketinin genel sorunlarından çok kendi dar gençlik çevrelerinin özel sorunları ve pratik yönlendirilmesi sınırları içinde kalmaktadır. Yani onları kitlesel bir devrimci gençlik hareketi geliştirmenin genel sorunları değil, fakat grup olarak gençlik içinde etki ve çevre kazanmalarının özel sorunları ilgilendirmektedir. Bugün öğrenciler içinde en çok taraftarı olan sol grubun aynı zamanda kitlesel bir devrimci gençlik hareketi geliştirmenin sorunlarına en ilgisiz kalabilen grup olması, bu çarpıklığın boyutları konusunda da bir fikir vermektedir.'
‘Kuşkusuz buradaki sorun gerçekte basit bir ilgisizliğin çok ötesindedir. Sorun temelde politikasızlıktır ve bu politikasızlığa rağmen gençlik alanı üzerine dar ve faydacı hesap ve beklentiler içinde olmaktır. Yani açık ifadelerle, kendiliğindencilik ve oportünizmdir. Bu reformist ve devrimci kanatlarıyla sol grupların gençlik hareketi üzerinden yansıyan genel tablosudur.'
Komünistlerin dönemin başından bu yana ifade ettikleri bu gerçekler kurultay tartışmaları vesilesiyle bir kez daha, ancak bu sefer üstü örtülemez bir biçimde doğrulanmıştır. Şimdi kurultay tartışmalarının ortaya çıkardığı bir eğilim olarak kendiliğindencilik, apolitizm ve dar grupçuluk batağında debelenen siyasal çevrelerin sürece ilişkin politik argümanlarına değinelim.
Kurultay tartışmalarına dair ortaya konulan ilk argüman ‘Gençlik hareketinin sorunlarını çözmenin yolu, önce onu yükseltmekten geçiyor. Varolan sorunları ancak hareketin içerisinde çözeriz. Bu açıdan kurultay, birleşik bir gençlik hareketi hedefi için yeterli bir araç olmayabilir' şeklinde ifade edilmektedir. Kurultay tartışmaları başladığından bu yana toplantıların örgütleyicisi konumunda bulunan siyasetlerin tümü ‘Kurultayın bir araç olduğu ve birleşik bir gençlik hareketi için bir tartışma platformu, bu anlamı ile de bir adım olduğu' noktasında ortaklaşmışlardı. ‘Bu açıdan kurultayı sihirli bir değnek olarak değil, ancak uygun ve etkili bir tarzda işletildiği ve asgari bir ortaklığı yansıtabildiği koşullarda gençlik hareketinin önünü açacak bir adım olarak' tanımlamıştık. Yaptığımız tüm tartışmalarda bakışımız buydu. Zira ‘yılları bulan önyargılar, devrimci ve sol çevrelerdeki politikasızlık veya kısırlık, tek bir kurultayla aşılması mümkün olmayan sorunlardır.'
Peki bu kadar açık tartışmalar yapılmasına karşın bu argümanın üretilmesinin nedeni nedir' Bu durum açık ki, bunu ifade eden siyasal çevrelerin kendi ‘sihirli değnek' arayışının ve kolaycılığının bir ürünüdür. Hareketin yüklü sorunları karşısında uzun soluklu bir mücadele hattından, bunun yansıması politik zeminden yoksunluğun ifadesidir. Hal böyle olunca da, tartışmanın böyle anlaşılmış olmasında şaşılacak bir yan bulunmamaktadır.
Diğer nokta olarak hareketin yükselmesi sorununa değinelim. Yıllardır yükselen hareketlerin peşinden sürüklenen bu çevreler açısından hareketin ‘hangi siyasal çerçevede bir müdahaleye ihtiyaç duyduğu sorunu' gereksiz bir soru olarak kalmaktadır. Zira burada sözkonusu olan bir bekleyiştir. Hareketin ihtiyaçlarına yanıt verebilecek bir devrimci müdahaleyi uzak bir geleceğin sorunu haline getirmek'tipik bir apolitizm ve kendiliğindenciliktir', bir siyasal özne olarak kendini yok saymaktır. ‘Bugünün gençlik hareketinin sorunlarından birini de bizzat bu, yani gençlik hareketini sürüklemesi gereken güçlerin bu arkadan sürüklenen konumu ve tutumu oluşturmaktadır.'
Bu eğilim içerisinde bulunan siyasetler adına sorunların çözümünü hareketin geliştiği bir döneme havale etmek yeterli olabilmektedir. Bu tartışmalar içerisinde ‘bizim şöyle bir yaklaşımımız var, bizce şöyle olmalıdır' denilmemektedir. Söylenenler, kendi dar çevrelerine dönük politikalar olmanın ötesinde bir anlama sahip değildir. Böylelikle bu eğilim, kendini dar kabuğuna sıkıştırarak ve sonuçları itibarı ile de dar grupçu bir pratik sergileyerek kendi mantıksal sonucunu üretmektedir.
Geçen sayıda yaptığımız değerlendirmede de ifade ettiğimiz gibi ‘... böylesi bir politikayı hiç kimsenin elinin tersiyle bir kenara bırakma ya da öğrenci hareketinin geliştiği bir dönemin sorunu olarak görme şansı yoktur. Bu kendiliğindenciliğin dipsiz kuyusudur ve gençlik hareketinin sorunlarının çözümünü geleceğe havale etmek ve gençlik hareketine devrimci önderlik sorunu ve ihtiyacını yok saymaktır. Açık ki birleşiklik üzerine yapılan tartışmaların da, hareketin sorunlarına dair yapılan vurguların da bu siyasetler açısından bir ciddiyeti kalmamış olacaktır. Bugün bu temel önemde sorunu tartışmaya başlayanların dışında kalan çevreleri, politikasına güvensiz, dar grupçuluğa mahkum ve gençlik hareketi içinde tuttukları yer bakımından gerçekte tümüyle iddiasız çevreler olarak tanımlaması doğal ve kaçınılmaz bir sonuç olacaktır.' Bugün kendiliğindencilik, apolitizm ve dar grupçuluk olarak ifade etiğimiz politik eğilim içerisinde olan tüm siyasal çevreler bu değerlendirmenin dolaysız muhatabıdırlar.

Gençlik hereketinin sorunlarının çözümünde devrimci bir odak olabilmek için!

‘Bugün gençlik hareketine etkili bir politik müdahalede bulunabilmenin temel gereklerinden biri, tam da gençlik gruplarındaki bu apolitizmi ve kendiliğindenciliği kırmak, ilerici-devrimci gençlik hareketinin toplamı içinde mücadelenin ve örgütlenmenin sorunlarına ilişkin canlı ve yolaçıcı bir tartışmanın önünü açmaktır.'
Öğrenci kurultayı fikri bu bakışın ifadesi olarak ortaya çıkmıştır. Bugün bu ihtiyaç halen orta yerde durmakta ve çözülmeyi beklemektedir. Zira, nasıl ki gençlik hareketinin sorunlarının çözümü için beklemeci bir bakışla hareket etmek siyasal öznelerin işi olamaz diyorsak, bir dizi siyasal gençlik örgütlenmesinin yaşadığı politikasızlığı kırmanın yolu da aynı şekilde bir müdahaleyi gerektirmektedir. Bu açıdan yaklaşık iki aydır devam eden tartışmalar, sorunun çözümü noktasında atılması gereken birleşik adımların imkanlarının hiç olmadığı kadar fazla olduğunu göstermiştir.
Tartışmalar, yaklaşık on siyasal çevrenin birleşik bir gençlik hareketi acil ihtiyacı üzerinden oldukça fazla ortak paydaya sahip olduğunu ortaya koymuştur. Gençlik hareketinin mevcut tablosundan hareketin politik ve örgütsel plandaki ihtiyaçlarına, buradan atılması gereken öncelikli adımlara kadar, onlarca başlıkta asgari bir ortak zeminin olduğu görülmüştür. Şunu açıklıkla ifade etmeliyiz ki, kendi adımıza kurultay tartışmaları başlarken böylesine bir tabloyla karşılaşacağımızı düşünmemiştik. Şimdi ise, kurultay tartışmalarının ortaya çıkardığı bu imkan üzerinden daha tanımlı ve soluklu bir mücadelenin başlangıcını yapmak, pratik adımlarını atmak sorunu ile karşı karşıyayız.
Açık ki bu ağır bir sorumluluktur ve bu cesareti gösterebilecek siyasal öznelerin sorunudur. ‘Grupçuluğu kimlik edinmiş ve gerçek sorunlar yerine dar grupsal ihtiyaçları temel kaygı haline getirmiş geleneksel gençlik çevrelerinin buna kolay yanaşmayacağı kesin olduğuna göre onları buna zorlamak da ciddi bir mücadeleyi gerektirir. Bu mücadele verilmeli ve bu tartışma her yolla zorlanmalı, mücadelenin zorlamasıyla ortaya çıkan birlikte iş yapma sürecinin ortamından olduğu kadar deneyimlerinden de bu amaçla en iyi biçimde yararlanılmalıdır.' Bu açıdan, kurultay tartışmalarının ortaya çıkardığı tablo üzerinden politik bakımdan en diri ve iddialı siyasal çevrelerle, ortak hedefler planında yol yürünmeye devam edilecektir. Kurultayı bir hedef olarak değil, birleşik bir gençlik hareketi acısından bir araç olarak tanımlamamız bunu ayrıca zorunlu kılmaktadır. Bugün ileri tarihe atılmış olan, bu aracın kendisidir. Ancak tartışmalar toplantıların belirginleştirdiği eğilimler üzerinden devam etmektedir.
‘Gerektiğinde kendi başına yürümek güç ve iradesi gösteremeyenler, başkalarını birlikte yürüyüşe çekmek güç ve iradesi zaten gösteremezler. Politik yaşamın genelinde geçerli olan bu ilke, bugünün gençlik hareketi gerçekliği gözetildiğinde özellikle önemli ve geçerlidir. Temel hedef ile günün gerçekleri arasında doğru, amaca uygun düşen bir ilişki ve bütünlük kurabilmektir burada sözkonusu olan. Doğru bir politikanın hayata geçirilmesi mücadelesinde bütünsel hedefi şaşmaz bir güven ve kararlıkla gözetmek ile, bu değişmez hedefe günün henüz sınırlı ve kısmi kalabilen olanaklarından hareketle ulaşmaya çalışmak iki ayrı şeydir. İlkine ulaşmak tam da ikincisinden hareket etmeyi gerektirir.'

(Ekim Gençliği'nin Şubat 2005 tarihli
80. sayısından alınmıştır...)