28 Haziran eyleminin netleşmesiyle birlikte, NATO Karşıtı Birlik içinde eylemin niteliği üzerine uzunca tartışmalar yaşanmıştı. Önden kurulacak bir kamp ve eyleme buradan toplu olarak katılma, tartışmaların bir kısmını oluşturuyordu.
Tartışmaların ortaya çıkardığı kaygı ve tereddütlerimize rağmen, biz de gece Okmeydanına gitmeye karar verdik. Dışarıdan gelen güçlerimiz, Anadolu yakası güçlerimiz ve gençliğin bir kısmıyla, diğer devrimci gruplarla birlikte Fatma Girik Parkına konumlandık. Parkta bizim dışımızda HÖC, ESP, İşçi-Köylü, SDP, Alınteri, Mücadele Birliği ve Halkevleri vardı. Direniş grubu yerel güçleriyle katıldı. Devrimci Demokrasi ise güçlerini yereldeki evlerine dağıttı. Parkta konumlanmanın ardından hem parka ilişkin hem de 28 Haziran eylemi üzerine bir dizi toplantı yapıldı, tartışmalar yaşandı.
Tartışmanın bir konusu parkta sabahlayacak kitlenin güvenliğiydi. Gece boyunca bir polis saldırısının gerçekleşmemesiyle bu tartışmalar da sabaha doğru anlamını yitirmiş oldu.
Sabah olduğunda polisin Perpanın önünde konumlandığını öğrendik.
Bu bize Perpadan öteye geçmemizin çok olanaklı olmayacağını gösteriyordu. Kendi içimizde bir değerlendirme yaptık. Halen Mecidiyeköye gitme imkanı bulunduğunu, fakat burada kalmamızın ise öteki devrimci gruplarla ortak bir direnişçi hat geliştirme imkanı anlamına geldiği gerçeğini belirledik. Sonuçta duyduğumuz bazı kaygılara rağmen kalmaya karar verdik.
Hep birlikte yürüyüşe geçildi. Pankartların açılmadığı, slogan atılmadığı bir yürüyüştü bu. En öne her yapının içinden seçilmiş özel ekipler ayrıldı. Perpanın önünde barikat kurulduğunda önden bir diplomasi yaşandı. Ancak devletin yürütmeme kararlılığı açıkça görünüyordu. Zaten hemen saldırıya geçtiler. Perpanın arkası ve Okmeydanı yönünde çatışmalar başladı.
Okmeydanındaki çatışmalar, polisin mahalleye girmesini engelleme yönünde gerçekleşti ve belirli bir başarı sağladı. Burada halkın yer yer direnişe destek çıktığı da görülüyordu. Polisin uyguladığı azgın şiddet, halkın devrimcileri sahiplenmesi yönünde etki yapıyordu. Eyleme yöneltilen bu azgın polis terörü sonucu onlarca eylemci yaralandı. Çevre hastanelere kaldırılan yaralılar, bilahare ve birer ikişer gözaltına alındılar. Hastane yönetiminin polisle işbirliği sonucu, durumu ağır olan yaralılar bile TMŞye götürüldü. Tedavi görüyor olması gereken insanlar, emniyet nezarethanelerine atılarak durumlarının ağırlaşmasına zemin hazırlandı.
Yürüyüşün polis terörüyle engellenmesi ve kitlenin dağıtılması, dağılan kitlenin direnişe geçerek bu bölgeyi eylem alanına dönüştürmesi, Mecidiyeköyde yapılması planlanan kitlesel eylemin de boşa düşmesi anlamına geliyordu. Kaldı ki, Mecidiyeköydeki kitlesellik sorunu, sadece buraya ulaşamayan Okmeydanı kolu üzerinden değil, reformist çevrelerin yasaklı ve dolayısıyla bedeli olacak bir eylemden uzak durması nedeniyle de ortaya çıkmış bulunuyordu.
Devrimci çevrelerin Okmeydanında kalması, reformist çevrelerin ise ya hiç ya da göstermelik düzeyle sınırlı bir katılımı yüzünden, Mecidiyeköye ulaşabilen sınırlı sayıda kitle de polis kordonuna alınıp gaz sıkılarak etkisizleştirildi. Eylem bir nevi başlamadan bitirilmiş oldu.
27 Haziranda Kadıköyde gerçekleştirilen kitlesel mitingin ardından, 28 Haziran eylemlerinin böyle parçalı ve dağınık tablosu ve daha yapılamadan dağıtılması bir yandan, burjuva medyanın özellikle Okmeydanını hedef alan karalamaları diğer yandan, eylemlerin önden belirlenen hedefine ulaşamaması gibi bir sonuç yaratmış oldu.
Yine de toplamında ele alındığında, İstanbulun NATOya ve emperyalizme anlamlı mesajlar verdiğini belirtmek gerekiyor.
28-29 Haziran tarihlerinde KESK İzmir şubeleri tarafından hem NATO Zirvesini hem de İstanbulda yapılan eylemlere saldırıları protesto etmek için iki gün boyunca, saat 17:00-18:00 arası Konak Meydanında ve Büyükşehir Belediyesi önünde oturma eylemi yapıldı. Yaklaşık 150 kişinin katıldığı eylemler eski Sümerbank alanının başlangıcından yapılan yürüyüşle başladı. Kolluk güçlerinin yoğun önlem aldığı eylemlerde basın metninin okunmasının ardından oturma eylemi yapıldı.
İHD İzmir Şubesi de NATO karşıtı eylemlere yönelik saldırıları ve gözaltıları protesto etmek amacıyla 29 Haziran günü saat 13:00te Konak Emekli Sandığı önünde bir basın açıklaması yaptı.
Aynı gündemle BDSP, ÖMP, HÖC, DHP, Partizan, Devrimci Mücadele ve Tekstil-Sen tarafından Konak Kemeraltı girişinde saat 13:30da bir basın açıklaması yapıldı.
Eylemlerde İstanbul NATOya mezar olacak!, Kahrolsun NATO, kahrolsun emperyalizm!, Kahrolsun ABD emperyalizmi!, Katil NATO Ortadoğudan defol! sloganları atıldı.
Mamak NATO Karşıtı Birlikin bir aylık çalışmasının finali olan NATO yolu yürüyüşü coşkulu ve güçlü bir şekilde gerçekleştirildi. 25 Haziran günü NATO yolu Açıkalın otobüs durağında saat 18:00 da toplanmaya başlayan birlik bileşenleri, yaklaşık bir saat sonra yürüyüş için caddenin tek tarafını trafiğe kapatarak kortej oluşturmaya başladı. Burada yaklaşık olarak 250 kişilik bir kortej oluşturuldu. Önde Savaş ve terör örgütü NATOya geçit vermeyeceğiz!/Mamak NATO Karşıtı Birlik imzalı pankart ve NATO Yolu değil Kardeşlik Yolu şiarlı imzasız pankartlar açıldı. Sırasıyla döviz ve flamalarıyla YDG, BDSP, ESP, KSD, İdilcan Kültür Merkezi, Akder, Kaldıraç ve EMEP yürüyüşe katıldı.
Saat 19:00da başlayan yürüyüş yaklaşık olarak bir buçuk saat sürdü. Çevreden izleyen emekçilerin ilgisi yoğundu ve bir ara kortejde bulunan insan sayısı 300e çıktı. Eylem boyunca göze çarpan disiplin ve uyum hem katılan unsurları hem de bölgede yaşayan insanları olumlu etkiledi. Yürüyüş boyunca sık sık emperyalizm ve NATO karşıtı sloganlar atıldı. Basın açıklamasının yapılacağı alana yaklaşıldığı bir noktada havanın kararmasıyla birlikte meşaleler yakıldı. Bu tablo eyleme ayrı bir hava kattı.
Tuzluçayır göbeğe gelindiğinde yoğun bir polis yığınağı olduğu göze çarpıyordu. Devletin bu hazırlığı bir müdahaleden çok kitleye gözdağı vermek amacıyla yaptığı açıktı. Saatler öncesinden göbek tutulmuştu. Kısa bir tartışmanın ardından coşkulu bir şekilde Tuzluçayır göbeğe girildi. Burada trafiği üç taraftan kesecek şekilde bir çember oluşturuldu. Yaklaşık olarak 20 dakika sürekli sloganlar atıldı. Ardından Ölüm Orucu şehidi Hüseyin Çukurluöz ve Bekir Baturu şahsında tüm devrim şehitleri huzurunda saygı duruşu yapıldı. Saygı duruşu sonrası basın metni okundu. Ve eylem devamında kitlesel bir şekilde çekilen halaylarla sona erdirildi.
Basın açıklaması sonrasında yine birlik olarak mahallenin iç kesimlerine kadar bir süre yüründü ve muhtarlığa gelindiğinde eylem sonlandırıldı.