19 Haziran'04
Sayı: 2004/24 (16)


  Kızıl Bayrak'tan
  Devletin sahte açılımları ve Kürt sorununun gerçek çözümü
  Düzen medyası yine görev başında...
  Devrimci tutsaklardan açıklama...
  Castleblair’de eylem ve sendikal ihanet!
  Castleblair işçilerinin açıklaması...
  DİSK 12. Genel Kurulu üzerine
  NATO Zirvesi ve sendikaların tutumu üzerine
  Gaziosmanpaşa’da NATO karşıtı eylem, etkinlik ve pratik çalışmalar...
  BDSP’nin Pendik NATO karşıtı çalışmalarından...
  NATO karşıtı eylem, etkinlik ve faaliyetten
  Mamak NATO Karşıtı İşçi-Emekçi İnisiyatifi’nin eylem ve etkinliklerinden…
  Petkim işçileri eylemde
  Kızıl Bayrak 10. yayın yılını geride bıraktı!
Devrimci sınıf çizgisi ve geleneğinin yayın kürsüsü
  Nice 10 yıllara!
  “Kızıl Bayrak emekle, bedellerle yükseliyor, yükselecek!”
  Liseli gençlik çalışmasının sorunları
  6. ay zamları için örgütlenelim, mücadele edelim!
  İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) toplantısı üzerine...
  ABD emperyalizmine uşak olanlar, siyonistleri desteklemeye mahkumdur
  Aznar’dan sonra “fino köpeği” Blair de seçimlerde hezimete uğradı...
  Emperyalizm özgürlük değil egemenlik ister!..
  Bültenlerden
  Bültenlerden
  1. Çiğli İşçi Kurultayı Sonuç Bildirgesi:
  Tüketirken tükenen kadınlar
  12 Haziran’da Frankfurt’ta yapılan Konferans’ın Sonuç Bildirgesi
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Bir genç komünistin kaleminden...

Kızıl Bayrak emekle,
bedellerle yükseliyor, yükselecek!”

Çocukluğumuzdan itibaren Amerikalılar’a yenilen “soğuk”, “zevksiz” komünistlerin düzeninin çöktüğü propogandasıyla karşı karşıya kaldık. İlk siyasal arayışlarımız bile bu propogandanın güdüklüğünde şekillenmişti. Eski solcular, geçmiş olaylar, eski günler... Kayda değer herşey geçmişte kalmıştı. Lise yıllarında karşımıza çıkanlar, aklı selim kemalistler, “inadına aşk ve devrim”i diline dolamış yılgınlardı.

Bir akşam yine okuldan eve dönüyordum. Serviste camın yanına oturmuş dışarıyı seyrediyordum. Servis, ya ana caddeye çıkmak için, ya da köşe başındaki trafik ışıklarını beklemek için duraklamıştı. Tam karşıma denk düşen gazete bayiine şöyle bir göz atıyordum ki gözüme birşey ilişti. En alt sıralardan birinde bir gazete... Ön yüzünde boydan boya orak-çekiçli kırmızı bir bayrak vardı ve gazetenin adı Kızıl Bayrak’tı... O an öyle heyecanlanmıştım ki hemen gözlerimi dört açıp üstünden ayrıntıları almaya çalıştım. Üstünde ne yazdığını şimdi hatırlamıyorum. O an ilk aklıma gelenler, “Bu insanlar hala var mı? Acaba bugün için ne diyorlar? Bizim buralara kadar geliyormuymuş bu gazeteler?” oldu.

Ertesi gün okula gittiğimde yakın arkadaşlarıma bu durumdan bahsettim ve birlikte alıp içinde ne yazıyor bir bakalım dedim. Ama arkadaşlarım bu teklife pek sıcak yaklaşmadılar. Hatta “yakalanırsak okuldan atılırız” diyenler oldu. Bu deneyim bana pratik olarak bir kazanç sağlamadı, ama hafızamda yer eden o resim yine karşıma çıkacaktı.

Bir dönem gazete bayiine gidip genel olarak siyasal yayınları gözden geçiriyor, sonra bir ikisini alıp okuyordum. Yayınlar içerisinde birkaç yıl önce gördüğüm o tanıdık imzayı gördüm: Kızıl Bayrak. O dönem baktığım yayınlar içerisinde en ucuzuydu (yanlış hatırlamıyorsam 200 bin lira) Bu özelliği Kızıl Bayrak’ı düzenli takip etmemi sağlamıştı.

O dönem imzanın üstünde “Şanlı ölüm orucu ... gününde” yazılı kırmızı bir bant ve içinde hücre saldırısı ile ilgili yazılar olurdu. Yine o dönem 11 Eylül ve Afganistan’a saldırı gündemdeydi. Bu konuda yazılar vardı. Siyasal gündemleri takip ettiğim bu yazılar birikimsizliğimden kaynaklı yeterince verimli olmasa da benim için önemliydi. Örneğin bir keresinde savaş ve savaş karşıtlığı üzerine Lenin’den bir alıntı yayınlanmıştı ki çok hoşuma gitmişti. O yazıdaki kendinden emin, açık, net, anlaşılır üslup ve fikirleri çok beğenmiştim. Öncesinde Lenin okumuşluğum hiç yoktu, leninist olmak gibi bir iddiam da.

Bu paylaştığım anılarla birlikte bunlar üzerinden birtakım fikirlerimi de paylaşmak istiyorum. Birincisi kendisi bir örgütleyici olan gazetemizin tüm ülke çapında dağıtılması çok önemli. Bu düzende bir şeylerin yanlış gittiğini düşünen gençlerin, içinde yaşadığı sömürü düzeninin çarkları arasında ezilen işçinin, gazete bayisinin önünden geçerken, gazete almaya giderken, Kızıl Bayrak’ı orda görmesi, hatta ilk elden fikirlere katılmasa da okuması, haberdar olması çok önemli. Herhalde bu tespite katılmayan yoktur. Fakat gazetemizin Yay-sat dağıtımı bence sorunlu. Geçelim tüm Yay-sat bayilerini, mahallelerdeki gazete bayilerinde, az-çok alıcısı bulunan üniversitedeki bayilerde dahi gazetemizi göremiyoruz. Liseyi okuduğum ilçeye geçen yıl tekrar gidip gazete bayilerinde gazetemizi sordu&urren;umda “eskiden gelirdi, uzun zamandır gelmiyor” yanıtını aldım. İkinci husus, en yaygın şekilde satmak ve okutmak istediğimiz gazetemizde fiyat önemli bir faktör. Bugün böyle bir sorunumuz olmadığı için bu hususu sadece dile getirmekle yetineceğim.

Yine bir anıyla bitirelim. Bir akşam evde oturmuş televizyonda akşam haberlerini izliyorduk. Haberlerden biri Ulucanlar Cezaevi’nde ölen devrimcilerden birinin cenaze törenini gösterdi. Cenaze töreni, jandarmalar, çıkan olaylar ve kalabalığın önünde ağzı bıyıklarıyla kapanmış, gözlerinde alevler biriktiren bir fotoğraf....

Belki insan birçok şeyi zamanında anlayamıyor. Ama zamanla birşeyleri öğrendikçe tablo tamamlanıyor. Bugün mevcut tabloyu genel olarak kavradığınızda şunu dile getirirsiniz: Mücadelemiz içindeki bu 10 yıl, yorulmaksızın verilen emek ve can pahasına ödenen bedellerin birikimidir. Kızıl Bayrak emekle, bedellerle yükseliyor. Kızıl Bayrak yükselecek. Ve bayrağımızın üstündeki orak-çekiç, gün gelip burjuvazinin kafasında patlayacak.

Sosyalizm kazanacak, dünya emeğin olacak!

S. Kızılırmak



Ekim Gençliği satışı gerçekleştirdik!

12 Haziran günü İstiklal Caddesi’nde kalabalık bir biçimde yayın satışı gerçekleştirdik. Beklediğimizin çok üstünde insana ulaşmış olduk. Başından sonuna kadar oldukça coşkulu ve etkili geçen satış süresince ajitatif konuşmaları yapıldı, insanlar NATO Zirvesi’ne karşı yapılacak eylemliklere çağrıldı. Çevredeki insanların ilgisi moral vericiydi.

Satış boyunca, NATO Zirvesi, ÖSS sınavı teşhir edildi. Filistin ve Irak işgallerine karşı mücadele çağrısı yapıldı. Ekim Gençliği’nin bu tarz satışı birçok insanla iletişim kurmamızı sağladı. NATO Zirvesi öncesi sürekli denetim altında tutulan bir alanda iki saati aşkın bir süre boyunca taleplerimizi haykırmış olduk. Beklenenin üstünde Ekim Gençliği satışı gerçekleştirdik. Ancak asıl anlamlı olan yaratılan politik etkiydi.

İstanbul Ekim Gençliği



İLGP’den ÖSS VE NATO’ya karşı basın açıklaması...

“Asıl sınavımız ÖSS değil, NATO Zirvesi olacak!”

12 Haziran günü İstanbul Liseli Gençlik Platformu olarak ÖSS’ye ve NATO’ya karşı bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Beyazıt’ta düzenlediğimiz basın açıklamasına 40 kişi katıldı. Baştan sona büyük bir coşkuyla gerçekleşen basın açıklamasında “ÖSS’nin kurbanı, NATO’nun askeri olmayacağız!” pankartı açtık. Beyazıt duraklarından pankartımızla yürümeye başladık, NATO ve ÖSS karşıtı sloganlar attık. Basın açıklamasının sonunda “liseli gençliğin asıl sınavının ÖSS değil NATO Zirvesi olduğu” vurgulandı ve “liseli gençliğin bu sınavda işçi ve emekçilerin yanında saf tutacağı” belirtildi. Basın açıklaması Beyazıt Marşı ile bitirildi.

İLGP/İstanbul



“ÖSS ve NATO Karşıtı Liseli Gençlik Platformu”ndan basın açıklaması...

“ÖSS’nin kurbanı, NATO’nun askeri olmayacağız!”

ÖSS ve NATO Karşıtı Liseli Gençlik Platformu 12 Haziran Cumartesi günü Yüksel Caddesi’nde yaptığı basın açıklamasıyla ÖSS’nin kurbanı NATO’nun askeri olmayacağını haykırdı.

“ÖSS-AOBP kaldırılsın!”, “Herkese sınavsız üniversite!”, “NATO’ya geçit yok, kahrolsun emperyalizm!” vb. sloganlarla başladığımız eylemimize, basın metninin okunmasından sonra, Gençlik Derneği Tiyatro grubunun kısa oyunuyla devam ettik. Daha sonra İdilcan Müzik grubunun söylediği marşlar ve halaylarla basın açıklamasını sokak etkinliğine çevirdik.

Eylem yaklaşık 50 dakika sürdü ve başından sonuna kadar liseli gençlik coşkulu ve gür şekilde sloganlarını sık sık haykırdı. Yaklaşık 50 kişinin katıldığı eylemde çevremizde çok sayıda insan birikti. Sayımız neredeyse yüze yaklaşmıştı. Çevrede bekleyen insanların büyük bir çoğunluğunun bizlerle birlikte slogan atmaları, marşlarımızı söylemeleri oldukça anlamlıydı. Eylemimizi halaylar ve sloganlarımızla bitirdik. Eylemin bir diğer ilgi çekici noktası ise polislerin yaşadıkları telaştı. Eyleme hazırlıksız yakalanmışlardı. Eylemde “ÖSS’nin kurbanı, NATO’nun askeri olmayacağız!” pankartını açtık ve sık sık NATO ve ÖSS karşıtı sloganlar attık.

Ankara Liseli Gençlik Platform



ALGP’den ÖSS VE NATO’ya karşı basın açıklaması...

“ÖSS-AOBP kaldırılsın!”

12 Haziran günü ALGP olarak İHD Adana Şubesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdik.

ÖSS ve NATO karşıtı eylemde “ÖSS’nin kurbanı, NATO’nun askeri olmayacağız!” pankartı açtık. Eylem öncesi ALGP afişi çıkartarak kurumlara astık ve eyleme destek vermeleri yönünde çağrıda bulunduk. Ayrıca afişlerimizi otobüs duraklarına da astık. Eylemde ALGP dövizleri açıldı ve “ÖSS-AOBP kaldırılsın!”, “ÖSS’nin kurbanı NATO’nun askeri olmayacağız!”, “Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!” sloganları atıldı.

Adana Liseli Gençlik Platformu