Siyonist saldırganlık tırmanıyor...
Arafat şahsında hedeflenen
Filistin direnişidir
Kasap Şaron yakında Washingtona giderek haydutbaşı Bushla buluşacak. Katillerin buluşması öncesinde tırmanan siyonist saldırganlık, hergün yeni katliamlara imza atıyor. Yüzlerce İsrail askeri tanklar ve zırhlı araçlar eşliğinde Filistin mülteci kampları ile kentlerini işgal ediyor. Günübirlik yapılan katliamların yanı sıra onlarca Filistinli keyfi bir şekilde tutuklanmakta, işkenceli sorgulardan sonra İsrail zindanlarına kapatılmaktadır.
5 bin asker, 400 tank ve helikopterlerle Cenin mülteci kampında yapılan korkunç katliamın üzerinden iki yıl geçti. Filistin halkı Ceninde kahramanca karşı koyan yüze yakın direnişçinin izinde giderek direnişini sürdürüyor. 3 Nisanda Cenin katliamının ikinci yılını anmak için Gazze ve Batı Şeriada toplanan 15 bin Filistinli direnişin işgal bitene kadar süreceğini bir kez daha haykırdı.
İsrailin gelecekte Arafata karşı
harekete geçmesi ihtimal dışı değil
Bu sözler kasap Şarona ait. Aslında bu kirli niyet yeni değil. İsrail kabinesi aylar önce Arafatın tasfiye edilmesi gerektiğine ilişkin ilke kararı almıştı. O zaman yoğun tepkilerle karşılaşan siyonistler, söz konusu kararı hemen uygulamaya koymaktan çekinmişlerdi. Ancak son günlerde başta Şaron olmak üzere birçok İsrailli yetkili Arafatı hedef alan açıklamalar yapmaya başladı.
Filistin direnişinin simge isimlerinden biri olan Şeyh Yasinin katledilmesinden sonra, sıranın Arafata geleceğine dair yorumlar yapıldı. Siyonistlerin niyeti de budur. ABD Dişişleri Bakan Yardımcısı Armitagenin Arafatın sürgüne gönderilmesi ya da öldürülmesine karşı olduklarını söylemesi bir değer taşımıyor. Zirasiyonistler Amerikan emperyalizminin desteğini her zaman arkalarında bulmanın rahatlığıyla hareket ediyorlar.
Arafatın hayatta kalacağının garantisi olmadığını basın önünde ilan eden Şaron, Arafatın barış sürecinin önünde engel olduğunu öne sürdü. Başka bir açıklamada ise, Arafatın onlarca yıldır Yahudilerin ölümünün sorumlusu olduğunu iddia ederek, Yahudileri ya da İsrail vatandaşlarını öldürenler veya öldürmeye teşvik edenler ölümü hak etmektedir dedi. İsrail sağlık bakanı ise, Arafatın bir an önce sürgüne gönderilmesini istiyor. Siyonist bakan, Arafatın sürgüne gönderilmesi önemli, çünkü terör örgütlerine maddi destek sağlamayı ve lideri olduğu El Fetih hareketine bağlı El Aksa Şehitleri Tugayını cinayet işlemeye teşvik etmeyi sürdürüyor diye konuştu.
Uzlaşmacı çizgisi ve tutumlarıyla Filistinlilerin tepkisini çekmekle birlikte Arafat, Filistin davasıyla özdeşleşmiş bir kişilik. Dolayısıyla siyonistlerin Arafata yönelik iğrenç açıklamaları, gerçekte Filistin halkının haklı ve meşru davasını hedef almaktadır. Şaronla diğer katillerin FKÖ liderine karşı kişisel bir kinleri olduğu açık, fakat onları asıl rahatsız eden Filistin halkının direngenliğidir. Zira siyonistler, Nazilerle özdeş tutulmalarına neden olan vahşi icraatlarını 60 yıldır sürdürdükleri halde bu direnişi kırabilmiş değiller.
Gelinen aşamada FKÖ temsilcileri de İsrail tehdidinin ciddi olduğunu düşünüyorlar. Filistinli bakan Saib Erakat, Filistin lideri Yaser Arafatin İsrail tarafından suikasta uğrayacağına ikna olduğunu söyledi ve İsrail tarafından Filistindeki önemli kişiliklere yapılan suikastlerin amacının, bölgede anarşi, şiddet ve aşırıcılığı arttırmak olduğunu belirtti.
İsrailin tehditleriyle ilgili gazetecilerin sorularını yanıtlayan Arafat ise, direnişçileri sahiplenerek Filistin halkının her gün maruz kaldığı zorbalığa dikkat çekti. Şeyh Yasin bizim kahramanımızdır. Tıpkı öldürülen halk cephesi lideri Ebu Mustafa ve diğer El Fetih liderleri gibi. Benim için de ölüm önemli değil. Asıl önemli olan halkımın her gün maruz kaldığı davranışlardır dedi.
Filistinli yoksullar da ölüm tehdidi altında
İsrail işgal ettiği Filistin topraklarında katliam ve yıkım yapmakla yetinmiyor. Yanı sıra Filistin ekonomisini de iflasa sürüklemek için her yola başvuruyor. Fabrika ve atölyeleri yıkıyor, Filistinli işçilerin İsraile geçişlerini yasaklayarak çalışmalarını engelliyor, ekinleri tahrip ediyor, su kuyularını betonla doldurup Filistinlilerin sebze-meyve yetiştirmelerini engelliyor, ekonomide önemli bir yeri olan zeytin ve narenciye ağaçlarını söküyor... Yani sadece bomba, füze ve kurşunlarla değil, aynı zamanda aç ve susuz bırakarak da Filistin halkını yoketmek için uğraşıyor.
Yıllardır devam eden bu barbarca uygulamalar sonucunda, Filistinlilerin büyük bir çoğunluğu hayatta kalmak için yardıma muhtaç hale getirildi. İsrail devletinin saldırganlığı karşısında bir şey yapmayan Birleşmiş Milletler, aç kalan Filistinlilere yemek dağıtarak günahlarından arınmaya çalışıyor. BMnin Filistinlilere yardım kuruluşu UNRWA, Gazze Şeridinde yürüttüğü acil gıda dağıtımı kapsamında 600 bin Filistinliye yiyecek yardımı sağlıyor. Ancak Şeyh Yasinin katledilmesinden sonra İsrail, güvenlik önlemleri gerekçesiyle, gıda taşımak için kullanılan boş konteynerlerin Gazzeden çıkarılmasına izin vermemeye başladı. Siyonistlerin bu saldırgan tutumuna utanç verici bir şekilde boyun eğen BM, Gazze Şeridine yiyecek yardımı dağıtımını durdurma kararı aldı. u da 600 bin Filistinli yoksulun açlığa mahkum edilmesi anlamına geliyor.
Yine emperyalist destek!
Yaptıkları sayısız açıklama ile Filistin direnişine terör damgası vurmaya çalışan, aynı gerekçeyle direniş önderlerine karşı suikastlar düzenleyen siyonist katiller, Filistin halkı şahsında insanlığa karşı suç işliyorlar. Filistin topraklarının yüzde 78ini gaspeden, 4 milyon Filistinliyi zorla mülteci durumuna düşüren, onbinlerce Filistinliyi katleden, binlerce evi yakıp-yıkan, köy ve kasabaları haritadan silen siyonist barbarlık bu gücü emperyalistlerin desteğinden alıyor. Uygar Batı, bu kadar ağır suçlar işleyen terörist İsrail devletinin, kendini teröre karşı koruma hakkı olduğunu iki de bir tekrarlayıp duruyor. İşgal karşıtı Filistin direnişi terör olarak niteleniyor.
Dolayısıyla, başta ABD olmak üzere emperyalistler ve bölgedeki işbirlikçileri Filistin halkına yönelik barbarlığın suç ortağıdır. Siyonist pervasızlığın gerisinde onlar duruyorlar.
|