16 Ağustos '03
Sayı: 32 (122)


  Kızıl Bayrak'tan
  Amerika'yı Irak batağından kurtaramazsınız!
  Savaşa değil işçiye-emekçiye kaynak!
  Devlet zirvesi Irak'a asker gönderme konusunda hemfikir
  Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
  "Yol haritası"na uymayan siyonistler katliamlara devam ediyor!
  Irak'ta işgalci, okulda müşteri olmayacağız!
  Deprem değil kapitalizm öldürür!
  Colins işçisi saldırılara karşı direnişte...
  Sağlık ve emeklilik hizmetleri özelleştiriliyor
  Sokağa, eyleme, genel greve!
  Şili'de faşist darbeden sonra ilk genel grev!
  KADEK'in yol haritası ya da çözümü emperyalizme havale manifestosu
  Pişmanlık yasası üzerine
  15 Ağustos atılımı ve güncel devrimci görevler
  Kölelik yasasını işçilerle tartışırken...
  Ekonomide bahar, Irak'ta kan kokusu...
  Iraklılar'ı kurtardık, şimdi biz onların koşullarında yaşıyoruz
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
“Yol haritası”na uymayan siyonistler
katliamlara devam ediyor!

Filistinli örgütlerin ilan ettiği ateşkes halen devam ediyor. Buna karşın İsrail ordusu katliamlar, suikastlar, toprak işgalleri, yeni Yahudi yerleşim yerleri açma, tutuklama vb. gibi ateşkesi ihlal eden ve “yol haritası”nda vaadedilenlere ters icraatlarına devam ediyor. Küstahlıkta sınır tanımayan kasap Şaron ve çetesi, ateşkesi, Mahmut Abbas ile Filistinli örgütler arasında bir sorun kabul ediyor. Bundan dolayı da ateşkesin Şaron hükümeti için hiçbir şekilde zorunlu olmadığını söylüyorlar.

Bu arsız saldırganlığın yeni bir örneği Batı Şeria’nın Nablus kentinde yaşandı. İsrail ordusu Nablus kentindeki Askar mülteci kampına baskın düzenledi. Helikopterlerle bir binaya saldıran siyonistler, Filistinli direnişçilerin sert direnişi ile karşılaştılar. Çıkan çatışmada iki Filistinli ile bir İsrail askeri öldü. Saldırıya tepki gösteren Arafat, “İsrail’in yaptığı şey sadece ateşkesi değil, tüm barış sürecini öldürmektir” dedi.

Hamas saldırının ardından ateşkesi bozma tehdidinde bulundu. Örgütün Gazze’deki yöneticilerinden İsmail Ebu Şanab, “Siyonist düşman ateşkesi açıkça ihlal etti. Bizce kırmızı hat aşıldı. Böyle bir saldırı karşısında sessiz kalamayız” diye konuştu. Hamas’ın üst düzey liderlerinden Abdülaziz El Rantisi ise, “Ateşkese hala sadığız, ancak siyonist suçlara karşı eylem yapacağız. Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin El Kasım Tugayları, Nablus suçlarına karşı harekete geçme kararı aldı” dedi.

Nablus saldırısından sonra İsrail’de gerçekleşen iki patlamayı gerekçe gösteren Şaron hükümeti, Filistin’e verdiği sözleri yerine getirmeyeceğini, 76 Filistinli tutuklunun bırakılmasının ertelendiğini açıkladı. Mahmut Abbas hükümetinin örgütleri silahsızlandırmayı başaramadığını, bu sağlanmadan da “yol haritası”nın uygulanamayacağını savunan siyonistler, ısrarla Filistin’de bir iç çatışma yaratmaya çalışıyorlar.

Yerine getirmeyi vadettiği göstermelik adımları bile atmayan siyonistler saldırgan politikalarına devam etmelerine rağmen, kısa ömürlü olacağı baştan belli olan “yol haritası”nın tıkanmasının sorumluluğunu Filistin yönetimine yüklemeye çalışıyorlar. Bu gerekçelerle diplomatik görüşmelerin askıya alındığını açıklayan İsrail Savunma Bakanı Silvan Şalom, “Filistinliler yükümlülüklerini yerine getirmedi. Dolayısıyla şimdi herşey askıya alındı” diye konuştu. Bu arada siyonistler Filistin halkını tehdit ederek yeni saldırılar yapacaklarını ilan ettiler.

Bu gelişmeler üzerine yeniden dörtlüden (ABD, AB, BM, Rusya) acil yardım talep eden Abbas kabinesi, halen diplomatik yollarla bir sonuca ulaşabileceğini umuyor. Ya da çaresizlik içinde bu yola başvuruyor. Bekleneceği gibi dörtlüden göstermelik açıklamalar dışında bir ses çıkmıyor.

Filistin halkıyla alay edercesine çözüm diye sunulan “yol haritası”nın en iğreti vaatleri bile yerine getirilmedi, İsrail’in zaten böyle bir niyeti yok. Buna rağmen bütün taraflar Filistin direnişine yükleniyorlar. Bu gerici cephe Filistin halkına zerre kadar güven verebilmiş değil. Dolayısıyla uzun süre Filistin halkını aldatma, direnişini etkisizleştirme şansı da olmayacak.



İsrail uçakları Lübnan’ı bombaladı...

Ortadoğu halklarını hedef alan emperyalist-siyonist tehdit yayılıyor!

Filistin halkına karşı giriştiği barbar katliamlarla yetinmeyen siyonistler her zaman sınır ötesi cinayetler işlemişlerdir. Düzenlenen son suikastla Hizbullah örgütü yetkililerinden Ali Hüseyin Salih, Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta öldürüldü. Bu saldırıya misillemede bulunan Hizbullah, Şebaa Çiftlikleri’nin bulunduğu alandaki İsrail karakollarına roket ve havan topuyla saldırı düzenledi. Hizbullah saldırısını gerekçe gösteren İsrail, Lübnan’ın güneyini savaş uçaklarıyla bombaladı.

Siyonistler tarafından yürütülen devlet terörüne, sürekli suikastlara ses çıkarmayan BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Hizbullah’ın eylemini ise kınadı. Yazılı bir açıklama yaparak, Hizbullah saldırısının BM Güvenlik Konseyi kararlarının ciddi şekilde ihlali anlamına geldiğini iddia etti. Suriye’yi de hedef alan Annan, şiddete son verme çağrısında bulundu. Güvenlik Konseyi kararları konusunda bu kadar hassas davranan Annan, nedense İsrail’in 55 yıldır bu kararları çiğnediğini hatırlamıyor. Bundan dolayı Hizbullah Annan’ın ABD sözcüsü olduğunu açıkladı.

Saldırgan tutumunu daha da ileri taşıyan siyonistler, Suriye ile Lübnan’ı da tehdit etmeye başladılar. İsrail kendi yarattığı gerginliğin sona ermesi için ABD’nin Şam yönetimine baskı yapmasını talep etti. Washington’daki savaş kundakçıları da anında siyonist katillere destek vererek, tehditler savurmaya başladılar. İsrail hükümeti, “saldırılara son verilmemesi halinde vatandaşlarını korumak için yeni adımlar atmak zorunda kalınacağını” öne sürerek, her iki ülkeye karşı saldırı düzenleyebileceğini ilan etti. Şaron’un yardımcılarından Ranan Gissin, “Saldırıya verilecek cevabın yeri, zamanı ve yöntemini İsrail seçecektir” diye konuşarak aynı kudurgan tutumu sergiledi.

Lübnan’ın bombalanması, ardından İsrail uçaklarının Beyrut üzerinde alçak uçuş yaparak Lübnan halkını taciz etmesi, bölge halklarının tehdit edilmesi gibi icraatlar, ABD emperyalizminin Ortadoğu’ya dönük sömürgeci politikalarının bir parçasıdır. Ülkeleri işgal etmek, yakıp-yıkmak, halkları katletmek bunun sonucunda Amerikan kuklası yönetimler kurarak bölgeye hakim olmaya dayalı politika, aynı zamanda İsrail’i güçlendirmeyi, içinde bulunduğu tecrit ortamına son vermeyi de amaçlıyor. Nitekim Irak’taki ilk cep telefonu ihalesi bir İsrail şirketine verildi. Emperyalist işgal sayesinde İsrail tekelleri, bölgenin önemli pazarlarından biri kabul edilen Irak’a ilk adımı atmış oldu.

İsrail saldırılarına tepki gösteren Lübnan Devlet Başkanı Emile Lahoud, İsrail’in bölgede istikrarı bozmak için hava terörizmi yaptığını belirtti. Lahoud, “son birkaç gündür gerginliğin tırmanması İsrail’in hava ihlallerinin bir sonucudur. BM yetkililerine göre İsrail’in ihlalleri bini aşıyor” diye konuştu. Lübnan Dışişleri Bakanlığı kaynakları, İsrail’in, “saldırıları, tehditleri ve Lübnan hava sahasına ve egemenliğine yönelik sürekli ve kışkırtıcı ihlalleri” nedeniyle BM Güvenlik Konseyi’ne şikayet edildiğini belirtti. Bu şikayetlerin bir çözüm üretmesi elbette beklenemez, zira Kofi Annan İsrail’i değil Hizbullah’ı kınıyor. Amerikan emperyalizmi ise çatışmalardan Lübnan ve Suriye’yi sorumlu tutuyor.

ABD-İsrail politikası yeni olmamakla beraber gelişmelerin aldığı boyut, emperyalist-siyonist saldırganlığın tüm bölge halkları için ciddi bir tehdit olduğunu ortaya seriyor. Bölge halklarının geleceğini yakından ilgilendiren bu saldırganlığa karşı halkların dayanışmasına dayalı etkin bir mücadele, Ortadoğu halklarının geleceği açısından hayati bir önem taşıyor.