Emperyalist/siyonist diplomasinin “ahlakı”
E. Bahri
Gazze’de soykırım savaşını sürdüren dinci-faşist İsrail rejimi, 9 Eylül’de Katar’ın başkenti Doha’da bir hedefe aynı anda çok sayıda uçakla bomba yağdırdı. Vurulan binada Hamas’ın üst düzey liderleri ile yardımcıları bulunuyordu.
Tel Aviv’deki soykırımcı çetenin başı Binyamin Netanyahu, saldırı kararını kendisinin aldığını ve uygulanması için emir verdiğini ilan etti.
Saldırı sınır aşan bir devlet terörü eylemi olmasına rağmen, Netanyahu suçunu üstlenmekle kalmadı, yeni saldırılar yapmakla da tehdit etti. Gazze’deki soykırımdan dolayı bir “savaş suçlusu” olarak aranan Netanyahu, ABD başta olmak üzere Batılı emperyalistlerin sağladığı koruma sayesinde yeni suçlar işlemeye devam ediyor.
Birkez daha “mafya raconu”
Emperyalist/Siyonist güçler o kadar küstah ve yozlaşmış ki, çevirdikleri kirli/iğrenç oyunları, bizzat kendileri ifşa ediyor. İran, ABD ile nükleer program dosyasını masada konuşurken, Trump-Netanyahu ikilisi İran’a saldırının hazırlığını yapıyordu.
Görüşmeler devam ederken İsrail’in ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi emperyalist güçlerin dolaysız desteği ile İran’a saldırması, Trump’ın devletlerarası diplomatik teamülleri bir yana bırakıp “mafya raconu” ile hareket etmeye başladığını dünyaya göstermişti.
Katar’ın İsrail tarafından bombalanması, “mafya raconu” ile hareket etmenin emperyalist/Siyonist güçler tarafından “yeni dönemin kuralı” haline getirildiğine işaret ediyor. Zira Hamas liderleri, Netanyahu tarafından yazılan ancak Trump tarafından sunulan “Gazze için barış önerileri” konusunu görüşmek için Doha’ya çağrılmıştı.
Barış görüşmeleri için Katar’a davet edilen Hamas’ın üst düzey siyasi liderlik kadrosu, pusuya düşürüldü. “Gelin görüşelim” diye davet gönderip katliam için pusu hazırlamak, mafyanın bilinen taktiklerinden biridir.
Trump-Netanyahu ikilisi, başında bulundukları devlet aygıtlarını birer mafya şefi gibi kullanıyorlar.
İran’dan sonra Katar’a yapılan saldırı, bu konuda aksi yönde bir tartışmaya yer bırakmamıştır.
Soykırımcı zihniyetin “yeni angajmanı”
F16 savaş uçaklarıyla yapılan saldırının hedefinde Hamas liderleri vardı. Bir vuruşta Hamas’ın siyasi liderlik kadrolarını ortadan kaldırmayı amaçlayan saldırının siyasi ve askeri mesajları ise bunun çok ötesindedir. Hamas tarafından yapılan açıklamaya göre saldırıda biri Katar güvenlik görevlisi altı kişi öldürüldü. Hedef alınan lider kadrolardan yaralananlar olmakla birlikte hayatını kaybeden kimse olmadığı belirtildi.
Belirtmek gerekiyor ki, bu sınır aşan devlet terörünün tek amacı Hamas liderlerini katletmek değil. Bundan da önemlisi, İsrail’in bu saldırı ile “Yeni angajmanımız budur” mesajını bölge ülkelerine vermesidir. Tel Aviv’deki soykırımcı çete ile onu himaye eden emperyalistlerin öncelikli hedefi Filistin ve Lübnan direnişleri, Irak’taki Haşdi eş Şabi ve Yemen’deki Ansarullah hükümetidir. Ancak bu öncelik, diğer devletlerin İsrail bombalarından muaf olacağı anlamına gelmiyor. Örneğin, Şam’daki HTŞ terör rejimi ve başındaki Colani, Trump ve Netanyahu’nun ayakları altına paspas gibi serilseler de Suriye iki de bir İsrail tarafından bombalanıyor. Amerikan uşağı bir Emir tarafından yönetilen Katar’ın hedef alınması ise yeni bir duruma işaret ediyor: Bu saldırı İsrail’in bölgeye, “istediğim zaman, münasip gördüğüm yeri bombalarım angajmanı”nı dayatmak için harekete geçtiğini gözler önüne seriyor.
Emperyalizme uşaklık “güvenlik” sağlıyor mu?
Katar başta olmak üzer Körfeze egemen olan ortaçağ artığı zorba Kral ve Emirlerlikler, “ABD’ye uşaklık karşılığında güvenlik” politikasını esas alıyorlar. Bu köhnemiş gerici rejimler, geçtiğimiz aylarda bölgeyi ziyaret eden Trump’a 5 trilyon dolar tutarında yatırım yapma taahhüdünde bulunmuştu. Trump’a 600 milyon dolar değerinde uçak hediye eden Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani, ABD’ye 1,2 trilyon dolar yatırım vaat etmişti. Bu arada Katar bölgedeki en büyük ABD askeri üssüne ev sahipliği yapıyor. Tabir uygunsa, Katar bir devletten çok bir Amerikan üssü sayılır. Eklemek gerekiyor ki, Katar’ın Tel Aviv’deki soykırımcı çete ile de ilişkileri gayet iyidir.
ABD emperyalizmine uşaklık konusunda bu kadar “özelliği/özgünlüğü” olan Katar bile İsrail tarafından bombalanabiliyorsa, bölgede hiçbir ülke kendini soykırımcı çetenin bombalarından muaf sayamaz. Emperyalizme uşaklık onur kırıcı olduğu kadar maliyetlidir de. Görüldüğü üzere trilyon dolarlar bile uşak takımına “güvenlik” sağlamaya yetmiyor.
Katar rejimi, saldırıdan dolayı İsrail’i “sert” ifadelerle kınasa da kuyruğunu kısıp olanı sineye çekmek zorunda kalacaktır. Nitekim Katar ile diğer Körfez rejimleri, iki yılı tamamlamak üzer olan Gazze soykırımına rağmen, İsrail’le işbirliğini pervasızca sürdürüyorlar. Bu saldırı körfez şeyhlerinin huzurunu kaçırsa da ABD-İsrail politikalarına hizmet etmekten imtina edeceklerine dair hiçbir belirti bulunmuyor. Çin ve Rusya gibi ülkelerle geliştirdikleri ilişkiler, kıblelerinin halen Washington-Tel Aviv olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Emperyalist/Siyonist barbarlığa karşı duruş, gerici-Amerikancı rejimlerin işi değildir elbet. Bunu ancak direnen halklar yapabilir. Filistin başta olmak üzer Lübnan, Yemen ve Irak’ta halkların direnmesi, halen ABD-İsrail pervasızlığını şu veya bu şekilde sınırlayan yegane güçtür.
|