İçindekiler:

1 Mart 2022
Sayı: KB 2022/09

Emperyalist dünyada kırılma noktası: Ukrayna
Kapitalizm savaş demektir
Ukrayna üzerinden kızışan emperyalist kavga
Ukrayna savaşı ve emperyalist hesaplar
Mafya devleti ve Falyalı cinayeti
Suç şebekesinin gazeteci düşmanlığı
Proletaryanın devrimci mücadelesi
İşçi direnişleri ve birleşik hareket
Direnişler ve sendikal bürokrasi
MİB: Seferberlik zamanı!
Emperyalist dünya ve Ukrayna krizi
Farplas direnişi üzerine
Bosal'da işçiler ek maaş aldı
Emperyalist saldırganlığa ve savaşa son!
Ukrayna savaşı ve fiyat "şoku"
Münih Güvenlik Konferansı
8 Mart'ta mücadele alanlarına!
AB gerçekleri ve kapitalizmin aklayıcıları
İşçi kadınlar sendika yönetiminde yok!
İstismara karşı mücadeleyi yükseltelim!
"Tüm kadınlar kazanacak"
Emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı mücadeleye!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

İşçi kadınlar direnişte var, sendika yönetiminde yok!

Fikri Tomurcuk

 

Sermaye düzeni, sermaye sınıfı ve gerici faşist iktidarıyla içine düştüğü krizin yükünü emekçi halkın sırtına yıkmak için azgın bir saldırı sürdürüyor. Bu azgın saldırılar karşısında ülkenin dört bir yanında çoban ateşi gibi işçi direnişleri, eylemleri patlak veriyor. İşçi kadınlar bu eylemlerde ön saflarda yer alıyorlar. İşçi kadınlar, fabrikalarda, işyerlerinde, kent meydanlarında ortaya konulan bu mücadeleye enerji, kararlılık ve güç katıyorlar.

Mücadele alanında böylesine etkin olan, eylemlerin örgütlenmesinde başarıyla görev üstlelen kadınlar, iş sendikaların yönetimine gelince, egemen sendikal anlayışın ve sendika bürokratlarının duvarıyla karşılaşıyorlar. Bugün sendikaların yönetiminde kadın işçi sayısı yok denilecek kadar az.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, sendikaların zorunlu organlarında görev alanların cinsiyete ve işkollarına göre dağılımını 2015 yılından bu yana yayınlamıyor. Bakanlığın 2015 yılı verilerine baktığımızda gözüken durum şöyle:

Bakanlığın 2015 yılı istatistiklerine göre, 20 işkolundaki 176 sendikanın sadece 7’sinin başkanı kadın. 176 sendikanın toplam 925 kişiden oluşan yönetim kurulu üyeleri arasında da sadece 81 kadın bulunuyor. Yani sendika yönetim kurulu üyelerinin ancak yüzde 8.76’sı kadın.

Bu kadın yönetim kurulu üyelerinin ezici çoğunluğu da “beyaz yakalı” emekçilerin çalıştığı işkollarında. 81 kadın sendika yönetim kurulu üyesinin 20’si ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar işkolundaki sendikalarda görev alıyor. Basın yayın işkolunda 6, banka, finans ve sigorta işkolunda 6, sağlık ve sosyal hizmetler işkolunda 7, genel işler işkolunda 7 ve iletişim işkolunda 4 kadın sendika yönetim kurulu üyesi yer alıyor. 81 kadın sendika yönetim kurulu üyesinin 50’si ağırlıklı olarak “beyaz yakalı” emekçilerin çalıştığı bu 6 işkolunda faaliyet gösteren sendikalarda görev alıyor.

Çalışma Bakanlığı’nın kayıtları ve sendikaların kendi internet sitelerinde yer alan bilgilerden yaptığımız derleme, mevcut durumun da 2015 yılından pek farklı olmadığını gösteriyor.

Şu anda DİSK dışında hiçbir sendika konfederasyonunun merkez yönetiminde kadın üye yok.

Türk-İş bünyesindeki 33 sendika başkanı arasında hiç kadın yok. 33 sendikadaki toplam 163 yönetim kurulu üyesi içinde sadece 7 kadın üye var. 7 kadın yönetim kurulu üyesinin 3’ü tek başına Türkiye Gazeteciler Sendikası’nda görev yapıyor. Türk-İş’in banka ve finans işkolundaki iki sendikası Bass ve Basisen ile Hava-İş ve Deriteks sendikalarında da birer kadın yönetim kurulu üyesi bulunuyor.  Türk-İş’teki 7 kadın sendika yönetim kurulu üyesinin sadece biri, mavi yakalı emekçilerin bulunduğu dokuma, hazır giyim ve deri işkolunda yer alıyor.

Hak-İş’e bağlı 20 sendikanın tamamının başkanı da erkek. Bu 20 sendikanın toplam 92 yönetim kurulu üyesi içindeki kadın sayısı 8.  20 sendikanın 6’sında kadın yönetim kurulu üyesi var. Öz İletişim-İş ve Oleyis yönetiminde ikişer,  Medya-İş, Öz Büro-İş, Öz Sağlık-İş ve Öz İnşaat-İş’te ise birer yönetim kurulu üyesi kadın. Ha- İş’te de kadın yönetim kurulu üyelerinin biri hariç hepsi beyaz yakalı çalışanların ağırlıklı olduğu işkollarında yer alıyor.

DİSK’e bağlı 21 sendika içinde sadece Dev Sağlık-İş’in başkanı kadın. Konfederasyon Başkanı olan Arzu Çerkezoğlu aynı zamanda Dev Sağlık İş’in de başkanı. DİSK’e bağlı 21 sendikanın yönetim kurullarındaki 124 üye içindeki kadın yönetici sayısı 18. Bu diğer iki konfederasyondan biraz daha iyi görünse de çok düşük bir oran.

DİSK çatısı altındaki 21 sendikanın 9’unun yönetim kurulunda kadın üye bulunuyor.  Basın-İş ile Bank-Sen’in yönetim kurullarında kadın üye sayısı dört. Üç büyük işçi sendikası konfederasyonundaki 74 sendika içinde yönetim kurulunda kadınların çoğunlukta olduğu yegane iki sendika da Basın-İş ile Bank-Sen. Sine-Sen ile Dev Sağlık-İş yönetimlerinde iki, Dev Turizm-İş ile İletişim-İş yönetimlerinde bir kadın üye yer alıyor. Mavi yakalı emekçilerin ağırlıklı olduğu sektörlerden tarım ve ormancılık işkolundaki BTO Sen ile Dev Maden-Sen’in yönetiminde birer tane, Gıda-İş’in yönetiminde ise iki kadın üye bulunuyor.

Çalışma Bakanlığı’nın Ocak 2022 dönemi verilerine göre, üye sayısı 100 ve daha fazla olan 35 bağımsız sendikanın toplam 191 yönetim kurulu üyesi içinde kadın sayısı sadece 19.

Bağımsız 35 sendikanın 10’unda kadın yönetim kurulu üyesi var. Bunların 5’inde de sendika başkanı kadın. Dev Tekstil, Birlik Sendikası, Öğretmen Sen, Mağaza-Market Sen ve DGD-Sen’in sendika başkanlığını kadınlar üstlenmiş durumda.  Dev Tekstil ile Birlik Sendikası yönetim kurullarında başkanlar kadın olduğu gibi yönetim kurulunun çoğunluğu da kadın üyelerden oluşuyor.

Konfederasyonlara göre bağımsız sendikalarda kadın işçilerin yönetime katılımı göreli olarak daha iyi olmasına ve birkaç istisna sendikada kadın işçi ağırlığı olmasına rağmen bağımsız sendikalardaki kadın temsili de yetersiz düzeyde. Ancak ana sorun sendika sistemine egemen olan konfederasyonlarda kapıların kadınlara sıkı sıkıya kapalı olmasında.

Konfederasyonlarda sendika yönetimlerine çöreklenen bürokrat sendika yöneticileri, erkek egemen kültürle sendika yönetimlerini erkekler kulübü haline getirirken, kadın işçilerin yönetime gelmesinin önüne barikatlar örüyorlar. Sendika yönetim toplantı saatlerinden kullandıkları dile, aralarındaki ilişki sistemine kadar bütün işleyiş kadınların yönetime girmelerini caydırıcı ve önleyici nitelikte.

Son yıllarda bir moda halinde yaygınlaşan kadın komisyonları ise çoğunlukla göstermelik bir süs olmanın ötesine geçmiyor. Kadın komisyonu üyeleri kadın üyelerin seçimiyle değil sendika başkanlarının atamasıyla oluşturuluyor. Komisyon üyeleri genellikle sendika merkezinde istihdam edilmiş olan kadın çalışanlardan oluşuyor.

Yani komisyon rolünü üstlendikleri sendikanın üyesi bile değiller. Asıl işleri de başka olduğu için kadın komisyonu faaliyetleri 8 Mart’ta göz boyama etkinlikleri düzenlemenin ötesine geçemiyor.

Bu haliyle sendikaların kadın komisyonları, kadın işçilerin sendika yönetimlerine katılmasının, orada söz sahibi olmasının ve sendika mücadelesine kadınların taleplerinin yansıtılmasının bir aracı olmak yerine tam tersine bir oyalama ve kadın emekçilerin sorunlarının sendika yönetimine yansıtılması yerine komisyonlara hapsedilmesinin bir aracı oluyor.

Sendikaların kadın politikalarının olmaması, kadınların sendika yönetimlerinden dışlanmasına paralel olarak sendikalar, kadınların maruz kaldığı güvencesiz ve psikolojik taciz dahil ağır çalışma koşullarına karşı mücadeleye de uzak duruyorlar. Toplu sözleşmelerde kadın işçilerin hakları talepler arasında ya hiç yer almıyor ya da ilk vazgeçilen talepler oluyor.

Sendikalardaki bu erkek egemen statüko, kadın emekçilerin karşı karşıya bulundukları güvencesiz, baskı altında ve ağır çalışma koşullarına karşın düşük ücretle ağır sömürünün devamına yardımcı oluyor.