İçindekiler:

1 Mart 2022
Sayı: KB 2022/09

Emperyalist dünyada kırılma noktası: Ukrayna
Kapitalizm savaş demektir
Ukrayna üzerinden kızışan emperyalist kavga
Ukrayna savaşı ve emperyalist hesaplar
Mafya devleti ve Falyalı cinayeti
Suç şebekesinin gazeteci düşmanlığı
Proletaryanın devrimci mücadelesi
İşçi direnişleri ve birleşik hareket
Direnişler ve sendikal bürokrasi
MİB: Seferberlik zamanı!
Emperyalist dünya ve Ukrayna krizi
Farplas direnişi üzerine
Bosal'da işçiler ek maaş aldı
Emperyalist saldırganlığa ve savaşa son!
Ukrayna savaşı ve fiyat "şoku"
Münih Güvenlik Konferansı
8 Mart'ta mücadele alanlarına!
AB gerçekleri ve kapitalizmin aklayıcıları
İşçi kadınlar sendika yönetiminde yok!
İstismara karşı mücadeleyi yükseltelim!
"Tüm kadınlar kazanacak"
Emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı mücadeleye!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Emperyalist dünyada kırılma noktası: Ukrayna

 

“Kapitalizmin bugünkü aşaması bize gösteriyor ki, kapitalist gruplar arasında, dünyanın ekonomik yönden paylaşılması esasına dayanan bazı ilişkiler doğmakta, buna koşut ve bağlı olarak da siyasal gruplar, devletler arasında, dünyanın toprak bakımından paylaşılması, sömürge savaşı, ‘ekonomik önem taşıyan topraklar için savaşım’ esasına dayanan birtakım ilişkiler kurulmaktadır.” (Lenin)

Lenin’in kapitalist emperyalizmi tanımlarken ortaya koyduğu bu çerçeve, günümüz dünyasında yaşanan gelişmelerin de iktisadi, teorik-tarihsel temelini ortaya koymaktadır. İçinde bulunduğumuz emperyalizm ve proleter devrimler çağında, ekonomik çıkarlar kadar jeostratejik konumlanma da kapitalist tekeller ve onların çıkarlarını temsil eden emperyalist devletler açısından büyük bir önem taşımakta, yeri geldiğinde savaş nedeni olmaktadır.

Bugün Ukrayna üzerinden kızışan ve savaş boyutuna taşınan hegemonya mücadelesinde, diğer birçok etkenle birlikte Ukrayna’nın stratejik konumu belirleyici bir yer tutmaktadır. Zira, Batılı emperyalistler adına Ukrayna’ya siyasi, iktisadi ve askerî açıdan konumlanmak, Rus emperyalizminin hemen burnunun dibinde sadece yeni bir mevzi kazanmak anlamına gelmemektedir. Bununla birlikte, ABD ve diğer Batılı emperyalistler açısından Ukrayna üzerinde egemenlik sağlamak, Doğu Avrupa ve Kafkasya üzerinden Rusya kuşatmasını tamamlama yolunda stratejik bir kazanım elde etmek anlamına gelecektir. ABD’nin bir süredir dikkatini Ortadoğu ve Avrasya’dan farklı kriz noktalarına kaydırması, özellikle Afganistan’dan çekilme sürecine paralel olarak Karadeniz’e yoğunlaşması bu stratejinin dolaysız bir ürünüdür.

Bu aynı gerçeklik, Rusya’nın bugün giriştiği savaş macerasının politik-stratejik arka planına da yeterince ayna tutmaktadır. Zira, Ukrayna’nın Batılı emperyalist güçlerin üssüne dönüşmesi Doğu Avrupa ve Kafkasya’daki dengeleri Rusya aleyhine sarsacak, hegemonya mücadelelerinde sadece Doğu Avrupa’da değil diğer bir dizi kriz bölgesinde de yeni gelişmelerin önünü açacaktır. Bu yönüyle savaşın Rus emperyalizmi tarafından Ukrayna topraklarına taşınması meselenin dar anlamda bir “askerî harekât” olmadığını gözler önüne sermekte, cephenin çok daha geniş olduğunu, emperyalistler arası çelişkilerin ne denli keskinleştiğini ve dünya çapında kızışan rekabetin hangi boyutlara ulaştığını da tüm açıklığı ile ortaya koymaktadır.

***

“Sistemin yapısal krizinin temel önemde bir başka unsuru, emperyalistler arası ilişkiler alanıdır. Emperyalist dünyanın iç ilişkilerinde kızışan rekabet, yoğunlaşan nüfuz mücadeleleri, artan silahlanma yarışı ve tırmanan militarizm, nihayet tüm bunları tamamlayan ve en yıkıcı biçimde somutlayan saldırganlık ve savaşlar dizisi, günümüz dünyasının ön plandaki gündelik görünümlerini oluşturmaktadır.” (TKİP V. Kongresi)

Günümüz dünyasında, emperyalist tekellerin pazar alanlarını genişletmeye, enerji ve hammadde kaynaklarını yağmalamaya, tüm bunlara dayanarak sistemin geneli üzerinde egemenlik kurmaya dayalı rekabeti alabildiğine kızışmış durumdadır. Tüm bu alanlarda üstünlük sağlamak ve kendi egemenliğini karşısındakine dayatmak için savaş makinesini sahaya sürmek ise, emperyalist güçler şahsında genel bir eğilime dönüşmüş bulunuyor. Bu eğilim emperyalist merkezleri farklı coğrafyalarda giderek doğrudan doğruya karşı karşıya getirmekte, çok daha yıkıcı savaşların zeminlerini döşemektedir.

Bunun en çarpıcı örneklerinden birisi halihazırda devam eden Ukrayna savaşıdır. Zira, egemenlik mücadelesine tutuşan emperyalist güçler Ukrayna zemininde, üstelik savaş aygıtları üzerinden burun buruna gelmiş bulunuyorlar. Bunun kendisi şimdiden Ukrayna’yı emperyalist dünyada sarsıcı sonuçlar yaratacak kırılma noktasına dönüştürmüş durumdadır. Ukrayna ya da farklı bir coğrafyada kısa vadede emperyalist kutuplar arasında kapsamlı ve yıkıcı bir savaş gündeme gelir mi, bugünden bir şey söylenemez. Ancak, Ukrayna savaşının iğreti bir denge üzerinde yol alan emperyalistler arası ilişkilerde çok önemli sonuçlar yaratacağından ve yeni kırılmaları tetikleyeceğinden kuşku duymamak gerekiyor.

***

Suriye, Libya, Yemen, Afganistan, Ukrayna… Her biri emperyalist savaş makineleri tarafından yıkıma uğratılmış bu ülkeler, emperyalistler arası ilişkilerin yanı sıra dünya halklarının ve emekçilerin yakın geleceğinde belirleyici sonuçlar yaratacak birer düğüme dönüşmüş bulunuyorlar.

Bu düğümlerin hangi yönde çözüleceğine dair bugünden elbette bir şey söylenemez. Fakat içinde bulunduğumuz tarihsel dönem ve sistemin genelini belirleyen çok yönlü krizler, emperyalist-kapitalist dünya düzeninde bu düğümlere yenilerinin ekleneceğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu ise en başta dünya halkları ve emekçi kitler için büyük acılar ve çok yönlü bir yıkım demektir.

Emperyalist politika ve planlara karşı durabilecek biricik güç işçi sınıfı, emekçiler ve ezilen halkların örgütlü mücadelesi ve dayanışmasıdır.

Halklar için hazırlanan yeni yıkım savaşlarının ve Ukrayna üzerinden yaşanan hesaplaşmanın gerçek içyüzünü işçi ve emekçi kitlelere açıklamak, tüm emperyalistlerin tarafı olduğu bu gerici ve haksız savaşın derhal durdurulması, tüm emperyalistlerin Ukrayna’dan ellerini çekmesi, Ukrayna halkının kendi kaderini kendisinin tayin etmesi taleplerini yükseltmek günün en acil ve öncelikli görevidir.