İçindekiler:

17 Ocak 2022
Sayı: KB 2022/03

Aşılması gereken eşik
Çimsataş işçileri üretimi durdurdu
İşçilerin haklı mücadelesi gölgelenemez!
Çimsataş işçileri sınıfa yol gösteriyor
Çimsataş işçileriyle dayanışma
Sinbo Direnişi'nin "1. Yıl Etkinliği"
Tarikat yurtları: Düzenin karanlık tuzakları
Enes Kara'nın ardından: Taksim'de polis terörü
Marksizm ve sosyal-şovenizm - H. Fırat
Kadınlara ve çocuklara sefalet
Katledilen tüm kadınlar için eylemler
Kazakistan halk hareketi ve dersleri
Dünya sınıf ve kitle hareketinden...
Ukrayna krizi ve küresel güç odakları
Madenciye bir tekme daha!
Öğretmenlik Meslek Kanunu üzerine
Uzaktan eğitim ve eğitimin içeriği
Hrant Dink'in katledilişinin 15. yılı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Çimsataş işçileri sınıfa yol gösteriyor

 

Sermayenin işçi sınıfı içindeki Truva atları bir kez daha uğursuz rollerini oynadılar. Özelde 140 bin metal işçisini genelde Türkiye işçi sınıfını ilgilendiren MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi (TİS), MESS üyesi kapitalistlerin dayattığı koşullarda imzalandı. Sermaye ile kol kola giren Türk Metal şefleri bekleneceği üzere işçi sınıfını yine sırtından hançerlediler. Saray rejiminin aparatı olan Özçelik-İş’in ağa takımı her zamanki gibi, sermayenin istekleri önünde diz çökmeye dünden hazırdı zaten. Söylemde farklı ancak eylemde kuyrukçuluk yapan Birleşik Metal-İş ise, bir kez daha Türk Metal ağalarının peşine takılarak, iddialarının hem ciddiyet hem samimiyet açısından sorunlu olduğunu yeniden gösterdi.  

İşçilerin onaylamadığı şartlarda TİS’in imzalanması MESS’in kodaman takımını memnun etti, sendika bürokratlarını bir “yükten” kurtardı, AKP-MHP rejiminin ise bir kez daha grev yasaklama zahmetine katlanmasına gerek kalmadı. Bu denklemde kaybeden ise işçi sınıfı oldu. Filmi çekilen bu kirli senaryoda bir yenilik yok. Daha önce de defalarca tekrarlanmıştı. Başrolde olan kapitalistlerle onlara figüranlık yapan sendika ağaları, bir kez daha “malum” rollerini oynadılar. 

Oyunu bozabilecek olan metal işçileri o görkemli güçleriyle sahneye inemeyince, kapitalistlerle figüranları istedikleri gibi oyun çevirdiler. Ancak iş işten geçmiş değil. Metal işçileri MESS kodamanlarıyla figüranları tarafında sahnelenen oyunu kabul etmek zorunda değiller. Nitekim işçileri hiçe sayan sözleşmeyi parçalamanın yolunu yine metal işçileri gösteriyor. Metal işçileri Çimsataş’taki sınıf kardeşleriyle aynı yolu tuttuğu anda MESS kapitalistlerinin de bürokrat takımının da işçileri tehdit eden saray rejiminin polisinin de havası sönecektir.

İşçi sınıfı direnmediği sürece ne ekonomik ne sosyal ne siyasal bir hak kazanabilir. Tersine kapitalistlerin işçilerin karşılığı ödenmemiş emek-gücünden sızdırdıkları artı-değeri arttırma hırsı karşısında sürekli geri adımlar atmak zorunda kalır. Hak kayıplarının yanı sıra giderek onur kırıcı çalışma koşulları dayatmasıyla da karşı karşıya bırakılır. Grevleri yasaklayarak işçi sınıfının elini-kolunu bağlamaya çalışan, hakkını aramak için direnen işçileri ise polis saldırısıyla tehdit eden AKP-MHP rejiminin varmak istediği yer tam burasıdır. Zira onlar, işçileri her dayatmaya boyun eğen bir köleler yığını durumuna düşürmek istiyor.  

Hal böyleyken MESS’in dayattığı sendika bürokratlarının imzaladığı sözleşmeyi parçalamak sadece metal işçilerinin değil, Türkiye işçi sınıfının geleceği açısından da büyük bir önem taşıyor. Direnişi seçen Çimsataş işçileri bu yolu açtı. Onurlu metal işçilerine düşen de yakışan da direnişi seçen sınıf kardeşleriyle dayanışmak ve aynı yolu tutmaktır. 

Metal işçileri ya Çimsataş işçilerinin yolunu tutup hakları, onurları ve gelecekleri için mücadele edecek ya da MESS kapitalistlerinin sendika bürokratlarına imzalattığı sözleşmeyi sineye çekip kendilerine dayatılan sefaleti kabullenmiş olacaklar.

 

 

 

 

 

TİB: Çimsataş işçilerinin yolunda ilerleyelim!

140 bin metal işçisini doğrudan ilgilendiren Metal Grup Toplu İş Sözleşmesi, yetkili sendikaların satış sözleşmesine imza atması ile son buldu. Sendika ağaları sözleşme süreci boyunca işçilerin taslakların revize edilmesi taleplerine kulaklarını tıkadılar. Göstermelik eylemlerle metal işçilerini oyalamaya kalktılar. Gece yarısı 2.30’da 3 sendikanın da bürokratları, satış sözleşmesine imza attılar. Fahiş zamlarla, yükselen enflasyonla yaşam koşullarının daha da arttığı bir atmosferde sefalet ücretine ve kölelik koşullarına onay verdiler. Ancak bu açık ihanete sadece Mersin Çimsataş işçileri seslerini yükselttiler. Satış sözleşmesini tanımadıklarını söylediler, kendi taleplerini belirlediler. Üretimden gelen güçlerini kullanarak eyleme başladılar. Çimsataş işçilerinin talepleri, tüm metal işçilerinin talepleridir. Çimsataş işçileri, “Sözleşme bitti, artık bir şey yapılamaz” denilen algıyı da yıktılar. Dediler ki “Biz bitti demeden bitmez!”

Tekstil ve dokuma işçileri olarak Çimsataş işçilerinin yolunda ilerleyelim!

Çimsataş işçileri, aynı zamanda önümüzdeki ay başlayacak olan tekstil grup sözleşmesi kapsamında tekstil ve dokuma işçilerine de izlenmesi gereken yolu gösteriyor. Sefalet ücretlerine, kölelik koşullarına, tekstil ve dokuma patronlarının dayatmalarına ve sendika ağalarının oyunlarına karşı Çimsataş işçilerinin açtığı yoldan ilerleyelim.

Bugün bu haklı ve onurlu mücadeleyi veren Çimsataş işçileri, büyük bir kuşatma altında… Kolluk kuvvetlerinin baskısıyla fabrika dışına çıkarıldılar, bir grup arkadaşımız işten atıldı. Sermaye, devlet ve kolluk güçleri elbirliğiyle saldırıyor, sendika ağaları suskunluğunu koruyarak bu ihanete ortak oluyor. Çimsataş işçilerinin bu ablukayı kırması için gerekli olan en temel güç sınıf dayanışmasıdır. Çimsataş kazanırsa metal işçileri kazanır, tekstil işçileri kazanır. Metal işçilerinin “Çoban Ateşi” Çimsataş işçilerinin direnişi direnişimizdir. Dayanışmayı yükseltelim, mücadeleyi büyütelim.

Tekstil İşçileri Birliği